Konu Başlığı: Emanet barış cizye ahdi bozmak ve hıyanet Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:23:58 EMANET, BARIŞ, CİZYE, AHDİ BOZMAK VE HIYANET 6212- Osmaıı bin Ebî Hazım, babasından, o da dedesi Sahr radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Sakîf 'le savaştı. Sahr bunu duyunca (Resûlullah'a yardım için), atına binip gitli, orası henüz fethedilmem işti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i geri dönmüş olarak buldu. Öle yandan Sahr düşman o köşkten aşağıya İnip Allah Nebisi sallallahu aleyhi ve sel-lem'in hükmüne razı oluncaya kadar oradan ayrılmamak (kuşatmayı kaldırmamak) için Allah'a söz verdi. Onlar da nihayet indiler ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hükmüne razı oldular. Bunun üzerine Sahr bir mektupla Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e durumu bildirdi: 'Ey Allah'ın Resulü! Onlar senin hükmüne razı oldular, ben onları süvariler ile sana getiriyorum.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 'Namaz toplayıcıdır' diye seslenmelerini emretti. Kahramana (Sahr'a) on defa şu duayı yaptı: 'Allahtm! Şu kahramanın atlarına ve adamlarına bereket ver!' Nihayet halktan bir grup geldi. el-Muğî-re bin Şu'be söz alarak dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Sahr halamı, müslüman olduktan sonra yakalamış.' Hemen onu çağırıp şöyle buyurdu: 'Ey Sahr! Bir kavim müslüman olduğu zaman canları ve kanları korunmuş olur; haydi Muğîre'ye halasını geri ver!' O da onu hemen ona geri verdi. Sahr, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'den İslâm'dan kaçan Benî Süleym'in suyunun kendisine verilmesini istedi. 'Ben ve kavmim oraya yerleşeyim' dedi. Çünkü onlar kaçıp gitmişlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de orayı ona verdi. (O kavmi ile birlikle oraya yerleşti) Derken aradan çok geçmeden asıl sahipleri olan Süleymoğulları müslüman oldular ve gelip yerlerini Sahr'dan geri istediler. Sahr razı olmayınca, doğru Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gidip şikayetle bulundular. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de hemen Sahr'ı çağırtıp şu emri verdi: 'Ey Sahr bir kavim müslüman olduğu zaman mallan ve canlan güvende olur. Haydi sularım (ve yerlerini) geri ver!' 'Pekâlâ, ey Allah'ın Nebisi!' dedi. O anda Sahr'm elinden suyu geri almasından dolayı Peygamber sallallahu aleyhi ve selfem'in renginin utancından genç kızın yüzü gibi kırmızı renge dönüştüğünü gördüm." |Ebû DâvudJ 6213- Yezîd bin Abdullah radiyallahu anh'dan: "Basra'da idik, saçıbaşı dağınık bir adam elinde kırmızı bir deri parçası olduğu halde çıkageldi. Dedik ki: 'Sanki sen çöl ahâlisin-densİn.' 'Evet.' 'Şu elindeki deri parçasını bize ver!" dedik. Onu bize verdi. Bir de baktık ki o deri parçasında şu yazılı: "Allah Resulü Muhammed' den, Benû Zü-heyr bin Akyaş'a. Eğer siz Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed' in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederseniz, namaz kılıp zekât verirseniz, ganimetten de beşte birini, Allah Resulünün hissesini ve Safiyy(komutanın) payını verirseniz, Allah ve Resulünün güvencesi içindesiniz.' Dedik ki: 'Bu kitabı (senedi) kim yazdırdı)?' 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem1 dedİ." [Ebû Dâvud ve Nesâî.] 6214- Âmir bin Şehr radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, zuhur ettiği zaman, bana Hemdân kabilesi dedi ki; 'Haydi sen bizim için öncü olarak şu adama git de hakkında bilgi edin ve bize haber getir! Eğer senin hoşuna gidip onu kabul edersen biz de hoşlanır kabul ederiz. Eğer sen hoşlanmazsan biz de hoşlanmayız. İşi sana bıraktık.' 'Evet, olur' dedim ve doğru Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanma vardım. Davasından hoşlandım (ve kabul edip müslü-man oldum.) Kavmim de müslüman oldu. Bunun üzerine o, bu mektubu Umeyr 71 Mer-rân'a yolladı. Ayrıca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mâlik bin Mirâre er-Rihâvî'yi Yemen'e gönderdi. Akk Zû Hayevân müslüman oldu. Akk'a şöyle denildi: 'Haydi git, Allah Resulüne de, ondan belden ve malın için bir güvence al!" Hemen gitti; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona şu eman mektubunu yazdı: '(BismillahirRahmanirRahîm) Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Akk Zû Hayevân'a; eğer o, arazisinde, mal ve kölelerinde sadık olursa güvence, Allah'ın zimmeti ve Resulünün zimmeti onun üzerindedir (ona hiç kimse ilişemez).' Bu yazıyı Hâlid bin Saîd bin el-Âs yazdı." 6215- Kâ'b bin Mâlik radiyallahu anh'dan: "Kâ'b bin el-Eşref, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i şiirleri ile hicvederdi. Ku-reyş kâfirlerini de ona karşı kışkırtırdı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'ye geldiği zaman, orada putlara tapan birçok müşrik ve yahudi vardı. Durmadan ona eziyet ediyorlardı. Allah onlara sabrı ve afvı emretti ve bunun üzerine şu âyet nazil oldu: 'Sizden önce kendilerine kitap verilenlerle müşrik olanlardan çok eza (eziyet veren söz ve davranış) mutlaka duyacaksın.' (Âl-i İmrân, 186). "Kâ'b bin el-Eşref, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e eziyet etmekten geri durmadı, devamlı olarak şiirleri ile onu hicvetti. Nihayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Sa'd bin Muâz'a ona birini gönderip öl-dürtnıesini emretti. O da Muhammed bin Mesleme'yi gönderip onu öldürttü. O, Ka'bı öldürüşünü anlattı. Bunun üzerine yahudiler ve müşrikler paniğe kapıldılar ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip durumu bildirdiler, 'Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler' dediler. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de o adamın kendisine nasıl sataştığını, o yüzden de bunu hak ettiğini anlattı. Sonra hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Böylece Resû-lullah sallallahu aleyhi ve sellem onlarla kendisi ve bütün müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı." |Ebû Dâvud] 6216- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Necrân halkı ile, yarısını Safer, kalan yarısını da Recep ayında müslümanlara teslim etmek üzere ikİbîn takım elbise Ödemeleri için anlaşma yaptı. Şayet Yemen'de bir saldın ve gadre uğrama olursa, otuz zırh, otuz at, otuz deve ve kendisiyle savaş yapılan her türlü silahtan emanet verecekler. Müslümanlar bu silahları onlara iade edene kadar onlara borçlu görünecekti. Buna karşılık onların manastırları yıkılmayacak, dînî-ilmî reislerine dokunulmayacak, bir hadise çıkarmadıkları ve faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız edilmeyeceklerdir." [Ebü Dâvud| 6217- Zİyâd bin Hudeyr radiyallahu anh'dan: Ali şöyle dedi: "Şayet sağ kalırsam, Benû Tağlib hiristiyanlarımn eli kılıç tutanları ile savaşacağım ve çocuklarını esir alacağım. Çünkü onlarla Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in arasındaki antlaşmayı ben yazdım, onda çocuklarını hıristiyanlaştırmamalan şartı yazılı idi." Ebû Dâvud der ki: "Bu, ınünker bir hadistir." Rezîn de bu şekilde zikretmiştir. Ancak ben onu Ebû Davud'un kitabında bulamadım. Derim ki: Az önce geçen İbn Abbâs'm hadisinden önce fasılasız olarak Ebû Dâvud'da yer almıştır. Sonunda şöyle geçiyor: (Ebû Dâvud dedi ki:) Ahmed'in bu hadisi şiddet-lereddettiğini duydum. (Sünen'in râvilerin-den) Ebû Ali dedi ki: "Ebû Dâvud bu hadisi (Sünen'inin) ikinci arzında okumadı." Lu'luî'nin sözünden anlaşıldığına göre bu hadis, Ebû Dâvud rivayetlerinin tümünde yer almamıştır. İşte bu sebeple musannif de bunu aslında (yani Sünen-i Ebî Davud'un müleda-vil olan nüshasında) bulamamıştır. 6218- el-İrbâd bin Sâriye radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, beraberinde olan sahâbîleıle birlikte Hay-ber'de konakladı. Hayber'in sahibi (lideri) inkarcı ve âsi bir adamdı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e gelip şöyle dedi: 'Ey Muhammedi Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye ve kadınlarımızı dövmeye hakkınız var mıdır? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çok sinirlendi ve İbn Avf'a dedi ki: 'Alına bin ve şöyle seslen: Cennet ancak mü'mine helâldir. Haydi namaz için toplanın!' Bunun üzerine cemaat toplandılar. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onlara namaz kıldırdıktan sonra şöyle hitap etti: 'Biriniz divanına yaslanıp da Allah'ın bu Kur'ân'dakikrin dışında hiçbir şey yasak etmediğini mi sanır? Dikkat edin! Vallahi ben duyurdum, bir çok emirler verdim, bir çok yasaklar koydum. Bütün bunlar Kur'ân âyetleri kadar, hatta belki de daha çoktur. Allah, Kitab ehlini dövmenize müsaade etmemiştir. Karılarını da dövmenize izin vermemiştir. Üzerlerindeki vergiyi verdikleri takdirde bunları yapamazsınız, hatta meyvelerini de yiyemezsiniz!'" [Ebû Dâvud] 6219- Cüheyneli bir adamdan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Olur ki. siz bir kavimle savaşırsınız. Canlarını ve çocuklarını kurtarmak için sizinle malları ile barışa kalkışırlar. Bunun üzerine onlara ilişmez ve barış yaparsınız. İşte bundan sonra onlara saldırmanız, şartın dışında bir şey almanız da doğru olmaz." [İkisi de Ebû Davud'a aitlir.] 6220- Nâfi' radiyallahu aııh'dan: "Hayber ahalisi Abdullah bin Ömer'in el veya ayağını burktuklarında Ömer kalkıp şöyle hitap etti: 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Haybeıiilere Fetih'len önce kendilerinin olan mal ve mülkleri üzerinde ortaklık muamelesi yapmış ve: 'Sizleri bu araziler üzerinde Allah'ın sizleri burada bıraktığı müddetçe bırakıyoruz' buyurmuştur. Abdullah bin Ömer, kendi malına gitti, gece birisi çıkıp ona zulmetti. Ellerini ve ayaklarını eğip büktü. Bizim orada yahudilerden başka düşmanımız yoktur. Onun için ben Hayber halkını oradan sürmeyi uygun buluyorum.' Ömer bu karan verince, HukaykoğuHarından biri gelip ona şöyle dedi: 'Ey Mü'minlerin Emîri! Bizi buradan çı-kartacakmışsın. Oysa Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize burada kalmamıza ma] karşılığında müsaade etmişti.' 'Benim Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sana söylemiş olduğu bu sözünü unuttuğumu mu sanıyorsun?: 'Hayber'den çıkarıldığın zaman uzun bacaklı, yürüyüşe sabırlı dişi deven seni geceden geceye aktarıp götürürken, senin halin nice olacak?' Adam dedi ki: 'Bu söz, Ebû'l-Kâsım'dan küçük bir şakaydı.' 'Ey Allah'ın düşmanı! Sen yalan söylüyorsun. Onun sözü son (kesin) sözdür; şaka ve hezeyan değildir' diye çıkıştı ve onlardan aldığı mallarını develerin, iplerin ve semerlerin kıymetini vermek suretiyle onları sürüp çıkardı." [Buhârîj 6221- Buhârî ve Müslim, İbn Ömer'den: "Hz. Ömer, onları (Hayber ahalisini) Teymâ ve Erîha'ya sürdü." 6222- İbn Ömer radiyallahu aııh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hayber ahalisine gelip onlarla savaştı. Onları hurmalıklarda ve arazide mağlup edip kalelerine sığınmak zorunda bıraktı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile develerinin taşıyabildiği kadar şeyleri alıp beraberlerinde götürmeleri, geride kalan altın, gümüş ve silah namına ne varsa Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'c kalmak üzere serbest bırakılmaları şartıyla barış yaptılar. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, mallarını gizledikleri takdirde onlarla ne anlaşma yapılacağını ve ne de emniyetlerinin sağlanacağını şart koştu. Derken Benû Na-dîr'in sürüldüğü zaman Hayber'e beraberinde götürdüğü Huyey bin Ahtab'm zinetleri ve mücevherleri bulunan bir çantayı gizlediler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Huyey'in amcası Sa'ye'ye sordu: 'Huyey'in Benû Nadir'in sürüldüğü günde beraberinde getirdiği çantaya ne oldu?' 'Masraf ve harcamalarda, harplerde elimizden gitti. Tükettik, bir şey kalmadı' deyince, şöyle buyurdu: 'Aradan o kadar çok zaman geçmedi. Mal tükenıntyecek kadar çoktu.' Huyey ise bundan önce ölmüştü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunu müteakiben Sa'ye'yi Zübeyr'e teslim etti. Onu biraz dövünce, şöyle demek zorunda kaldı: 'Huyey'in şu harabeye gidip dolaştığını gördüm.' Hemen oraya gittiler, aradılar ve para kesesini buldular. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, biri Safiyye bint Huyey'in kocası olan, Ebû'l-Hukayk'm iki oğlunu öldürttü. Kadınlarım ve çocuklarını esir aldı. Mallarını da taksim etti. Onları oradan sürmek isteyince de şöyle dediler: 'Ne olur bize ilişmeyin, biz topraklarımızda çalışalım elde edeceğimiz ürünlerin yansı Peygamberin ve (müslümanların) olmak üzere anlaşalım.' Ne Peygamber ve ne ashabının oralarda çalışacak adamları olmadığı için, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bu teklifi kabul etti ve ürünün yansının kendilerinin olmasına razı oldu." [Buhârîvedaha uzun bir metinle Ebû Dâvud.| 6223- Zührî radiyallahu anh'dan: "Hayber'in bir kısmı savaşla alındı, bir kısmı da barışla alındı. Kuteybe'nin çoğu zorla harp yapılarak alındı, barışla alman da vardır. Malik'e: 'Kuteybe nedir?' diye sordular, şu cevabı verdi: 'O, içinde kırkbin hurma ağacı bulunan Hayber loğrağıdır'." [Ebû Davud] 6224- Süleym bin Âmir'den: "Muâviye ile Rum (Bizans) arasında antlaşma vardı. Antlaşma süresinin bitimine yaklaşınca, ülkelerine doğru ilerlemeye başlardı. Süre bitince de hücum ederdi. (Bir keresinde böyle hücuma geçeceği sırada) bir hayvan ya da al üzerinde bir adam çıkagelip 'Allahu ekber!' (Hayret doğrusu size) hıyanet (etmeniz) değil (ahde) vefa (etmeniz gerekir) dedi. Bir de baktı ki gelen adam Amr bin Abese. Ona haber salıp sorunca, adamın cevabı şu oldu: 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Bir kimsenin bir kavimle arasında bir antlaşma olursa, süre bitinceye dek ya da karşı taraf antlaşmayı bozuncaya kadar, andlaş-ma düğümünü ne sıksın ve ne de çözsün." Bunu duyan Muâviye hemen geri döndü. | Ebû Dâvııd veTirmizîl 6225- Safvân bin Süleym'den, o da bir kısım sahabenin oğullarından, onlar da babalarından: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kim anlaşması bulunan (bir kavm)e zulüm eder ya da hakkını az verir ya da güç ye-tiremediği bir şey yükler, yahut gönül rızası olmaksızın ondan bir şey alırsa, kıyamet gününde karşısında beni bulur." |Ebû Dâvud| 6226- Ebû Râfi' radiyallahu anlı'dan: "Kureyş beni Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e (elçi olarak) gönderdi; onu görünce kalbime İslam sevdası düştü. Dedim ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Ben bir daha onlara dönmem.' Şöyle buyurdu: 'Ben ahdi bozmam ve (bana gelen) elçileri alıkoymam. Lâkin şimdi sen (Kureyş'e) geri dön, içinde hissettiğini yine hissedersen döner gelirsin.' Bunun üzerine geri döndüm, gittim. Sonra tekrar gelip müslüman oldum." [İkisi de Ebû Davud'a aillir.j (Hasan b. Ali) Dedi ki: "Ebû Râfi' bir Kıptî idi." (Ebû Dâvud dedi ki:) "İlk zamanlar sahâbî hakkında böyle söylenebilirdi, ama şimdi ise bu nevî sözler sarfetmek doğru değildir." 6227- Seleme bin Nuaym'dan, o da babasından: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Müseyleme'nin elçilerle gönderdiği mektubu okunurken, elçilere şöyle dediğini duydum: "Siz ikiniz ne diyorsunuz?' 'Biz de aynen onun (Müseyleme'nin) dediğini diyoruz' dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Vallahi elçilerin öldür ütmeme si usulü olmasaydı su anda ikinizin de boynunu vurup öldürürdüm'." |Ebû Dâvud| 6228- Ömer radiyallahu anh'dan: "Harbe göndermiş olduğu ordu kumandanına şunu yazdı: 'Duyduğuma göre içinizden bazı adamlar, acem ileri gelenlerini takip ediyormuş. Dağa dayanınca (köşeye sıkıştırınca) geri çekiliyor-Iarmış. Bu sırada bir adam: 'Korkma! (Farsça olarak matras)' demiş. Ona yetişirseniz onu öldürün! Ben nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, onun boynunu vurmaktan başka bir çare bilmiyorum'." [Mâlik.] 6229- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Şayet bir kadın müslümanlarm namına sığınma hakkı verirse bu, caizdir." |Ebû Dâvud] 6230- Mâlik radiyallahu anh'dan: Bana ulaştığına göre: İbn Abbâs şöyle dedi: "Antlaşmayı bozan kavme, mutlaka düşman musallat kılınır." 6231- Muâz radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu Yemen'e gönderdiği zaman, her akıl baliğ olandan bir dinar ya da onun değerinde Yemen'de yapılan muâfirî adındaki bezden almasını emretti." [Ebû Dâvud] 6232- Eşlem radiyallahu anh'dan: "Ömer radiyallahu anlı, Mısır ve Şam gayr-ı mü si imlerinin cizyesini dört dinar, Irak gayr-ı müslimlerinin cizyesini kırk dirhem yaptı. Ayrıca müslümanlara yardımı ve misafirlik hakkının üç gün olması kuralını da koydu." [Mâlik.| 6233- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bahreyn ehlinden olan Üsbezî'lerdeıı bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e geldi. Onlar Hecer halkının mecûsileri-dir. Onun yanmda kaldı. Sonra dışarıya çıktığında ona: 'Allah ve Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sizin hakkınızda ne hükmetti?' diye sordum. 'Şer' dedi. Ben: 'Sus!' dedim. Dedi ki: 'Ya İslâm'ı kabul edeceksin ya da kellen gidecek!' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında o anda Abdurrahman bin Avf da bulunmaktaydı. Çıkınca ona da sordular. O ise şöyle dedi: 'Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, onlardan cizyeyi kabul etli.' Ondan sonra insanlar Abdurrahman'in sözünü kabul edip onu uyguladılar, benim Üsbezî'den naklettiğim rivayeti terk eltiler." [Ebû Dâvud] 6234- Becâle bin Abde'den: "Ahnef'in amcası Cez' bin Muâviye'nin katibi idim. Ölümünden bir sene önce Ömer'in mektubu bize ulaştı. O mektupta şu yazılı idi: 'Her sihirbaz erkeği, her sihirbaz kadım öldürün! Mecûsilerden mahremi İle evlenmiş olan çiftleri ayırın. (Yemekten önce gizlice söyledikleri) Zemzeme adlı duayı yapmalarına engel olun!' Bunun üzerine üç sihirbazı Öldürdük, birbirleriyle evli olan mahrem akrabaları birbirinden ayırdık. Allah'ın Ki-tâb'mda evlenmeleri yasak olan mahremleri de birbirinden ayırdık. Cez', onlara (Mecûsîlere) çok yemek yapıp çağırdı. Kılıcı da dizine koydu. Daha sonra onlar Zemzemeyi söylemeden yediler. (Yemekten sonra Cez'İn önüne) bir ya da iki kalır yüklü gümüşü bıraktılar. Ömer, Abdurrahman bin Avf lan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Hecer mecûsilerinden cizye aldığına dair olan hadisi duyuncaya kadar onlardan cizye almıyordu." [Buhârî, Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.] 6235- Ca'fer bin Muhammed radiyallahu anh'dan, o da babasından: "Hz. Ömer, mecusüeri mevzubahis ederek: 'Onlara ben nasıl davranacağımı bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine Abdurrahman bin Avf şöyle dedi; 'Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'den şöyle duyduğuma lanıklık ederim: 'Mecûsîlere Kitab ehline karşı yapağınız muamele gibi muamele edin!'" [MâlikJ 6236- İbn Şihâb radiyallahu anh'dan: Bana ulaştığına göre: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Bahreyn mecûsîlerin-den cizye aldı. Ömer de İran mecûsîlerinden cizye aldı. Osman da berberîlerden cizye aldı." |İkisi de MSlik'e aittir.) 6237- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Hâlid bin el-Velîd'i Ükcydir Dûme'nin üzerine gönderdi. Onu yakalayıp getirdiler. Onun kanını bağışladı ve onunla cizye üzerine anlaşıp barış yaptı." [Ebû Dâvud] 6238- Ömer b. Abdilazîz'dcn: Kendisine fey meselesini soranlara cevaben şunu yazdı: "İşle bu, Ömerb. el-Hallâb'm hükmüdür. Mü'minler onun hükmünü gayet adil ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in "Allah hakkı (adaleti) Ömer'in dili ve kalbine koydu' sözüne de muvafık gördüler. Müslümanlara vergiler takdir edildi. {Yahudi ve Hıristiyanlar gibi) Din sahiplerinin cizye ve haraç borçları senede bağlandı. Fey'den beşte bir ve ganimel almadı. |Her ikisi de Ebû Dâvütf';t aillir.| 6239- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Ömerradiyallahu anh, Nabat ahalisinden buğday ve zeytinyağından öşrün yansı (yani yirmide bir) vergi alırdı. Bununla Medine'ye gelen yükü çoğaltmak islerdi. Kmtiyye (adı verilen buğday ve arpa dışında kalan nohut ve mercimek gibi tahıl)dan da öşür alırdı." |Mâlik| 6240- es-Sâib bin Yezîd radiyallahu anh'dan: "Ömer'in zamanında Abdullah bin Utbe bin Mes'ûd ile birlikte vergi memuııı idim. Nabat'tan (Hıristiyan tüccarlardan) onda bir vergi alırdık." Mâlik dedi ki: "İbn Şihâb'a sordum: Ömer, Nabat'tan öşrü neye dayanarak alırdı?" Cevap verdi: "Çünkü onlardan cahiliyet devrinde de böyle alınırdı. O âdeti onlardan kaldırmadı ve öylece devam ettirdi." [İkisi de Mâlik'e aittir.J 6241- Ebû Hureyre radiyallalıu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Irak kaftzini ve dirhemini, Şam müddünii ve dinarım, Mısır da kilesini ve dinarını vermeyecek. Sonra siz yine nereden başladınız ise o noktaya geri döneceksiniz," Sonra bunu (râvi) Züheyr üç kere tekrarlayarak: "Buna Ebû Hureyre'nin eti de kanı da şahit olmuştur" dedi. (Müslim ve ayın lafızla Ebû Dâvııd.J 6242- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Tek ülkede iki kıblenin bulunması doğru olmaz. Müslüman kimse üzerine cizye yoktur." Süfyan dedi ki bu şu demektir: "Üzerine cizye vacip ve sabit olduktan sonra bir zımmî müslüman olursa, ondan cizye kalkar." |Ebû Dâvud ve aynı lafızla Tirmizî.j 6243- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kim bir araziyi cizyesiyle (haracı ile birlik/e safın) alırsa, hicretinden dönmüş gibi olur. Kim de bir kâfirin boynundan zilleti kaldırıp onu kendi boynuna koyarsa islâm'a sırtını dönmüş olur." [Ebû Dâvud bunu bir olayla birlikte nakletti.| 6244-Arafe bin el-Hâris radiyallahu anh'dan: "O, bir Hıristiyam İslâm'a davet etti. Hıristiyan da bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattı. Derken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu alıp Amr bin el-Âs'a teslim etli. Amr bin el-Âs dedi ki: 'Biz onlara ahid verdik.' Bunun üzerine Arafe: 'Onlara bize zarar vermeleri için Allah ve Resulü adına ahid ve güvence vermemizden Allah'a sığınırım. Biz onlara kendi dinlerinde hürriyet verdik, kiliselerine giderler; istedikleri gibi ibadel ederler. Kimse onlara karışamaz. Sonra onlara takati arının dışında bir şey yük-lememeye, onları gelecek her tecavüze karşı da savunmaya söz ve ahid verdik. Kendi hüküm ve âdetleriyle de onları başbaşa bıraktık. ancak anlaşamayıp bize gelirlerse, o zaman biz onlara Allah'ın İndirdiği ile hükmederiz deyince, Amr: 'Doğru söyledin1 dedi. [Mu1cemıı' t-Kebîr de leyyin bir senedle.l 6245- Avf bin Mâlik radiyallahu anh'dan: "O, bir kadım önüne almış götürmekle olan bir hırisliyanı gördü. Hıristiyan, kadına salaştı; derken kadın düşüp bayıldı. Hıristiyan ona karşı böbürlendi. (Avf bin Mâlik dedi ki:) Bunun üzerine ben ona yanımdaki odunla vurup başını yardım. Hemen Muâz bin Cebel'e gidip dedim ki: 'Ömer'den beni kurtar!' Cezasını vermekte acele etmiş olmamdan korktum. Ömer gelince Muâz ona durumu an-laltı. Bunun üzerine Ömer ikimizi çağırdı. Hı-ristiyanı sorgulamaya aldı ve hırisliyan suçunu İtiraf etli. Onun için bir odunun (tahtanın) getirilmesini emrelti, (getirilen) odun yontuldu. Sonra şöyle dedi: 'Bunlara verilen sözü kendileri size karşı sadık kaldıkları sürece yerine getirin, ama kendileri verdikleri sözde sadık kalmazlarsa onların artık ahdi kalmaz (anlaşma bozulur).' Sonra emrelti ve salbedüip Öldürüldü. [TSberânî, Mtı'cemıı'l-Kebir'dc.] 6246- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde durmadan sözünden cayan her hain için bir sancak dikilir; 'İşte bu falanın hıyanetidir' denilir." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud veTİrmizt] 6247- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kıyamet gününde her verdiği sözünü tutmayıp bozan kişi için kıçının yanında (yani dönekliğine işaret olarak) bir bayrak vardır." 6248- Diğer rivayet: "Kıyamet gününde verdiği sözde durmayan ve ahdini, bozan her kişinin vefasızlık ve döneklik derecesi kadar yükseltilecek olan bir bayrağı vardır. Haberiniz olsun ki umûmun Emîıinİn ahde vefasızlığından daha büyük vefasız hiçbir kimse yoktur." [Müslim] 6212-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3067), Ömer b. el-Hattâb ani'l-Firyâbî an Ebân b. Abdillah b. e. Hâzım an Osmân senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir. 6213-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3027), Hennâd an Ebî Usâme an Mücâlid ani'ş-Şa'bî an Âmir b. Şehr senedi ile tahrîc etti. Mücâlid hakkında kelâm sarfedilmiştir. 6215-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3000), İbn Fâris ani'l-Hakem b. Nâfi' an Şuayb ani'z-Zührî an Abdirrahman b. Abdillah b. Ka'b b. Mâlik an ebîhi senedi ile tahrîc etti. 6216-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3041), Musarrif b. Amr an Yûnus b. Bukeyr an Esbât b. Nasr an İsm. b. Abdirrahman an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. İsmaîl es-Süddî'nin İbn Abbâs'ı dinleyip dinlemediği hussu tartışmalıdır. 6217-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 6217), el-Abbâs b. Abdilazîm an Abdirrahman b. Hâni' an Şerîk an İbrâhîm b. Muhâcir an Ziyâd senedi ile tahrîc etti. Abdurrahman, İmâm Ahmed ve İbn Maîn'e göre zayıftır. 6218-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3050), Muh. b. ësâ an Eş'as b. Şu'be an Artât b. el-Münzir an Hakîm b. Umeyr ani'l-İrbâd senedi ile tahrîc etti. Eş'as hakkında kelâm sarfedilmiştir. 6219-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3051), Ebû Avâne an Mansûr an Hilâl an raculin min Sakîf an raculin min Cüheyne asl-ı senedi ile tahrîc etti. Görüldüğü isnâdında mechûl bir râvi vardır. 6220-Bu hadisi Buhârî (şurt 14, III, 177), Ebû Ahmed an Muh. b. Yahyâ el-Kinânî an Mâlik an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti. 6221-Bu hadisi Buhârî (fardu'l-humus' 19, IV, 61) ve Müslim (müsâkât no. 6, s. 1187-8), Mûsâ b. Ukbe an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile daha uzun bir metinle tahrîc ettiler. 6222-Bu hadisi Buhârî (şurt 14, III, 177) ve Ebû Dâvud (no. 3006-7), an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Bu metin Buhârî'nin İstanbul matbu nüshasında yer almamıştır. Buhârî'deki mevcdiyetini Mizzî'nin Tuhfetu'l-İşrâf'ından öğrenmekteyiz. 6223-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3018), İbnu's-Serh an İbn Vehb an Yûnus b. Yezîd ani'z-Zührî senedi ile tahrîc etti. 6224-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2759) ve Tirmizî (no. 1580), Şu'be an Ebî'l-Feyd an Süleym b. Âmir an Amr b. Abese asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnâdı sahîhtir. 6225-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3052), Sül. b. Dâvud an İbn Vehb an Ebî Sahr el-Medînî an Safvân senedi ile tahrîc etti. 6226-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2758), Ah. b. Sâlih an İbn Vehb an Amr an Bukeyr b. el-Eşacc ani'l-Hasan b. Alî b. e. Râfi' an Ebi Râfi' senedi ile tahrîc etti. 6227-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2761), Muh. b. Amr er-Râzî an Seleme b. el-Fadl an Muh. b. İsh. an Sa'd b. Târık an Seleme senedi ile tahrîc etti. 6228-Bu hadisi Mâlik (cihâd no. 12, s. 448-9), an raculin min ehli-l-Kfe an Ömer senedi ile tahrîc etti. 6229-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2764), Osmân b. e. Şeybe an Süfyân b. Uyeyne an Mansûr an İbrâhîm ani'l-Esved an Âişe senedi ile tahrîc etti. 6230-Bunu Mâlik (cihâd 12, s. 449; 26, s. 460), belâğan irâd etti. 6231-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3038-9), Tirmizî (no. 623), Nesâî (zekât 8, III, 25-6) ve İbn Mâce (no. 1803) Ebû Vâil ve Mesrk (ayrı ayrı) an Muâz asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, hasen hükmü verdi. 6232-Bu hadisi Mâlik (zekât no. 43, s. 279), an Nâfi' an Eslem senedi ile tahrîc etti. 6233-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3044), Muh. b. Miskîn an Yahyâ b. Hassân an Hüşeym an Dâvud b. e. Hind an Kuşeyr b. Amr an Becâle bin Abde an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti. 6234-Bu hadisi Buhârî (cizye 1, IV, 62), Ebû Dâvud (no. 3043) ve Tirmizî (no. 1586), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dînâr an Becâle asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 6235-Mâlik (zekât no. 42, s. 278), doğrudan Ca'fer'den ahzetmiştir. 6236-Muvattâ, zekât no. 41, s. 278). 6237-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3037), el-Abbâs b. Abdilazîm an Sehl b. Muh. an Yahyâ b. e. Zâide an Muh. b. İshâk an Âsım b. Ömer an Enes senedi ile tahrîc etti. 6238-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2961), Mahmûd b. Hâlid an Muh. b. Âiz ani'l-Velîd an ësâ b. Yûnus an ibnin li-Adî b. Adî el-Kindî an Ömer b. Abdilazîz senedi ile tahrîc etti. 6239-Bu hadisi Mâlik (zekât no. 46, s. 281), ani'z-Zührî an Sâlim b. Abdillah an ebîhî senedi ile tahrîc etti. 6240-Bu hadisi Mâlik (zekât no. 47-8, s. 281), ani'z-Zührî ani's-Sâib senedi ile tahrîc etti. 6241-Bu hadisi Müslim (fiten 33, s. 2220-1) ve Ebû Dâvud (no. 3035), Züheyr an Süheyl b. e. Sâlih an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. 6242-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3053) ve Tirmizî (no. 633), Cerîr an Kâbûs an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti. Tirmizî, bu rivayetin mürsel olarak da geldiğini söyledikten sonra herhangi bir sıhhat tercihinde bulunmamıştır. 6243-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3082), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Umâre b. ebi'ş-Şa'sâ' an Sinân b. Kays an Şebîb b. Nuaym an Yezîd b. Humeyr an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti. Bakiyye, burada tahdîs sigası ile rivayette bulunmuştur. 6244-Râvilerinden Leys'in kâtibi Abdullah b. Sâlih ihtilaflı bir râvidir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VI, 13). 6245-Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VI, 13). 6246-Bu hadisi Buhârî (edeb 99, VII, 114-5), Müslim (cihâd no. 10-11, s. 1360), Ebû Dâvud (no. 2756), Tirmizî (no. 1581) ve İbn Mâce (no. 2872), muhtelif tariklerden olmak üzere İbn Ömer'den tahrîc ettiler. 6247-6248-Bu hadisi Müslim (cihâd no. 15-16, s. 1361), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti. Konu Başlığı: Ynt: Emanet barış cizye ahdi bozmak ve hıyanet Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Haziran 2019, 16:14:20 Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Emanet barış cizye ahdi bozmak ve hıyanet Gönderen: Ceren üzerinde 27 Haziran 2019, 15:39:27 Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...
Konu Başlığı: Ynt: Emanet barış cizye ahdi bozmak ve hıyanet Gönderen: Züleyha üzerinde 28 Haziran 2019, 11:54:08 Allah razı olsun inşAllah selam ve dua ile..
|