๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 20:33:47



Konu Başlığı: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 20:33:47
CENNET, CEHENNEM VE İÇİNDEKİLER BAHSİ


10048- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah cenneti yarattığı zaman Cibril'e: "Haydi git ona bak!" emrini verdi. O da gitti baktı ve şöyle dedi:

"İzzetin ve celâlin hakkı için bunu duyan herkes hemen oraya girer."

Sonra orasının etrafını (nefsin hoşlanma­dığı) zorluklarla döşedi ve: "Haydi şimdi git, bak!" buyurdu. Gitti, baktı ve şöyle dedi: "iz­zetin hakkı için, onu duyan kimse asla oraya girmez."

Allah cehennemi yarattığı zaman Cibril'e "Haydi git ona bak!" emrini verdi. O da gitti baktı ve şöyle dedi: "izzetin ve celâlin hakkı için bunu duyan hiç kimse oraya giremez."

Sonra onun çevresini (nefsin hoşuna gi­den) şehvetlerle döşedi ve şöyle buyurdu: "Haydi git şimdi bak!" Gitti baktı, döndü, şöyle dedi: "izzetin hakkı için korkarım on­dan hiç kimse geri kalıp kurtulamaz, mutlaka oraya girer." |Ebü Dâvud. Tirmizî ve Nesâî.]

10049- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem şehvetlerle donatıldı, cennet

ise (nefsin hoşlanmadığı) zorluklarla donatıl­dı."


[Buhâri ile Müslim.]

10050- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennet birinize pabucunuzun bağından daha yakındır. Cehennem de öyle."

[Buhârî.]

10051- Enes radiyallahu anlı'dan: "Cehenneme sürekli insanlar atılacak. O devamlı olarak şöyle diyecek:

"Daha var mı?" Nihayet Rabbu'l-İzzet ona ayağını basıp iki yakasını birleştirmesine kadar bu durum devam edecek. "Artık yeter, artık yeter! İzzetin ve keremin hakkı içini" di­yecek. Cennette ise daima bos yer bulunacak. Nihayet Allah başka insanlar da yaratıp cen­netten artan yere yerleştirecektir."

10052- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennetle cehennem tartıştılar. Cehen­nem: böbürlenen ve zorba kimselerle, cennet ise insanların güçsüzleri ve insanlar nazarın­da değersiz olan kimselerle doldurulduklarını ileri sürecekler. Bunun üzerine Allah cennete şöyle diyecek.

"Sen benim rahmetimsin. Seninle ben kul­larımdan dilediğime rahmetimi ulaştırırım."

Cehenneme de: "Sen benim azabımsin. Seninle ben kullarımdan istediğime azab ede­rim. Her ikiniz de dolacaksınız." Cehennem dolmak ve doymak bilmedi. Nihayet Allah ayağını ona koydu ve cehennem de:

"Artık hiç alacak yerim kalmadı, hiç ala­cak yerim kalmadı" dedi. (Çünkü Allah aya­ğım koyduğunda) Cehennemin ağzı birbirine kavuştu. Allah yarattıklarından hiç kimseye zulmetmez.

Cennetten boş kalan yerler için ise Allah başka insanlar yaratacaktır."

[Buhârî, Müslim ve Tİrmizî]

10053- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Hakikî) Cehennem ehli cehennemde ne ölürler, ne de yaşarlar. Ancak (küfür ve sirk yüzünden değil de) günahları ya da hataları yüzünden cehenneme girenleri, cehennem ateşi öldürecek, kömür haline geldiklerinde, onlara şefaat etme izni çıkacak, grup grup getirilip cennet nehirlerine atılacaklar. Sonra cennet ehline: "Haydi onların üzerine su dö­kün!" denilecek. Böylece onlar selin yatağın­da biten daneler gibi biteceklerdir." Cemaat­ten bir adam dedi ki: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem (bunu anlatırken) sanki çöl­de yaşamış birini andırıyordu." |MüslimJ

10054- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Müminler cehennemden kurtarılıp cen­netle cehennem arasında bir köprü üzerinde (bir müddet) durdurulacaklar. Dünyada yap­tıkları haksızlıkların davası orada görülüp herkes hakkını haksızlık yapandan alacak. Böylece günahlardan arındırıldıktan sonra cennete girmelerine İzin verilecektir. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onların biri, cennetteki yerini, dünyadaki evinden daha iyi tanıyıp (yetieşecek)tir."

[Buhârî]

10055- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir gurup insan ateşten şefaat sayesinde seârîr şeklinde çıkacaklardır." Dedik ki:

"Seârîr nedir?" "Dağâbts (bir tür salata­lıktır" buyurdu. Buhârî ile Müslim.|

10056- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehenneme girenlerden iki adam avazla­rı çıktığı kadar feryad edecekler. Allah: "On­ları çıkartın!" buyuracak. Nihayet çıkartıla­caklar ve (Allah) onlara soracak:

"Neden bu kadar şiddetli feryad ediyorsu­nuz?"

"Bize acıyasın diye böyle yaptık."

"Benim size acımam, tekrar cehenneme girip yerlerinize atlamanızdır."


Onlardan biri gidip cehennemdeki yerine atlamak üzereyken orasını selametti ve ılık bir yere dönüşmüş olarak görecek. Diğeri ise gidip kendini o cehennemdeki yerine atmaktan çeki­necek. Allah ona soracak: "Sen neden kendini oradaki yerine atmadın?" Cevabı şu olacak:

"Rabbim, beni oradan çıkardıktan sonra tekrar oraya göndermemeni umuyorum." Al­lah şöyle buyuracak: "Sen de umduğuna nail oldun."

Bunun üzerine her ikisi de Allah'ın rah-metiyle cennete gireceklerdir." [Tirmizî]

10057-  Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ateş ehlinden dünya nimetlerini en çok tatmış olan kişi getirilecek. Cehenneme bir kere daldırılacak. Sonra şöyle denecek: "Ey Âdemoğlu! Hiç (dünyadayken) iyilik gördün mü? Hiç bir nimete erdin mi?"

"Hayır vallahi, ya Rabbi!" diyecek.

"Cennet ehlinden dünyada en çok sıkıntı çekmiş olan getirilecek. Cennete bir kere dal­dırılacak. Sonra ona sorulacak: "Ey Âde­moğlu! Hiç (dünyadayken) sıkıntı çektin mi? Başından hiç şiddet ve yoksulluk geçti mi!" O da şu cevabı verecek: "Hayır vallah' i ya Rab-bi!" [Müslim]

10058- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ben en son cehennemden çıkacak ve en son cennete girecek olanı biliyorum. Kişi sü­rünerek cehennemden çıkacak. Allah ona şöy­le buyuracak: "Haydi git, cennete gir!" Cen­nete girmek için vardığında orasının dolu ol­duğu kendisine hayal ettirilecek. Dönüp gele­cek ve şöyle diyecek: "Ya Rabbi! Gittim, ora­sını dolu buldum."

Allah: "Haydi tekrar git ve cennete gir!" emrini verecek. Gidecek; ona tekrar oranın dolu olduğu gösterilecek. Dönüp: "Ya Rabbi! Onu dolu buldum" diyecek.

Allah yine: "Haydi git, senin için orada dünya ve on misli kadar yer vardır -ya da dünyanın on misli dünya kadar orada senin için yer vardır" diyecek.

Kul: "Sen Meliksin, beni aşağılıyor mu­sun? Yoksa benimle alay mı ediyorsun" di­yecek."

(Râvi dedi ki:) Bunu anlatırken Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'in azı dişleri görünecek derecede güldüğünü gördüm. As-hâb arasında: "İşte cennet ehlinin en aşağı menzü sahibi bu kimsedir" denilirdi.

|Buhârî, Müslim ve Tirmizi|

10059- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"En son cennete girecek kimse, kâh yürü­yerek, kah yüzü üstü sürünerek, kâh da ateş yüzünü yaiıyarak geçecek. Ateşi geçtiği za­man geriye dönüp ona şöyle diyecek: "Beni senden kurtaran Allah ne yücedir! Bana Allah evvelkilerden ve sonrakilerden kimseye ver­mediğini vermiştir." Derken önüne bir ağaç çıkartılacak. Bunun üzerine şöyle diyecek: "Ya Rabbi! Beni o ağaca yaklaştır da gölge­sinde gölgeleneyim, altından fışkıran suyun­dan içeyim." Allah da şöyle buyuracak:

"Bunu sana verirsem, benden daha baş­kasını istemezsin değil mi?"

"Hayır ya Rabbi, istemem!" deyip, başka­sını istemiyeceğine dair söz verecek. Allah da onun sabrı olmadığını gördüğü ve bildiği için onu mazur görecek. Nihayet o ağaca onu yak­laştıracak, gölgesinde gölgelenip suyundan da içtikten sonra, ona ondan daha iyi bir ağaç gösterilecek, bu defa: "Ya Rabbi! Beni o ağaca yaklaştır da gölgesinde gölgeleneyim, suyundan da içeyim, ondan başka senden bir şey istemem" diyecek.

Allah şöyle buyuracak: "Ey Ademoğlu! Daha önce evvelkinden başkasını istemeyece­ğine dair bana söz vermemiş miydin? Halbu­ki şimdi başkasını istiyorsun. Onu sana verir­sem belki bir başkasını isteyeceksin." Ona, ondan başkasını istemiyeceğine dair söz verir.

Allah onun sabredemiyeceğini bildiği için onu mazur görecektir. Nihayet ağacı ona yak­laştıracak. Gölgesinde gölgelenecek ve su­yundan da içecek.

Sonra ona tam cennetin kapısının yanında ilk ikisinden daha güzel olan bir ağaç göste­rilecek. Bunun üzerine: "Ya Rabbi! Beni bu ağaca yaklaştır da onun gölgesinde gölgele­neyim, suyundan da içeyim, artık ondan başkasını senden istemem" diyecek. Bunun üzeri­ne Allah:

"Ey Âdemoğlu! Daha evvel de böyle söy­lemiştin. Şimdi yine istekte bulunuyorsun" diyecek.

"Evet Rabbim! Sana bundan başkasını İstemiyeceğime dair söz vermiştim. Ancak sab­redemiyorum, senden bunu da isliyorum. Ar­tık bu son, bundan başka istemiyeceğ'un" di­yecek. Onun sabredemiyeceğini gördüğü için Rabbi onu mazur görecek ve onu o ağaca yak­laştıracak. Onu oraya yaklaştırınca, cennet ehlinin seslerini duyacak. "Ey Rabbim, ne olur beni oraya (cennete) koy!" diye yalvara­cak. Allah şöyle buyuracak:

"Ey Ademoğlu! Beni senden kurtaracak olan nedir? Dünya ve bir mislini de sana ver­sem hoşnut olur musun?"

"Rabbim! Sen Âlemlerin Rabbisin halde benimle alay mı ediyorsun?" diyecek." Tam o sırada İbn Mes'ûd güldü ve dedi ki: "Bana ne­den güldüğümü sormayacak mısınız?"

"Evet neden güldün?" diye sorduklarında, şöyle dedi: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de burada gülmüş ve kendisine: "Ne­den güldün, ey Allah'ın Resulü?" diye sor­muşlardı da o şu cevabı vermişti:

"Kul: "Ey Rabbin! Sen Alemlerin Rabbisin benimle alay mı ediyorsun!" dediği; Al­lah da ona: "Seninle alay etmiyorum, lâkin ben dilediğimi yapmaya kadirim" diyerek gülmüştü, İşte ben de bunun için gülüyorum."

[Müslim]

10060- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bu yaktığınız ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır."

"Vallahi, bu ateş de yeterlidir, ey Allah'ın Resulü!" dediler

Şöyle buyurdu: "Cehennem ateşi, öbü­ründen altmış dokuz parça fazladır. Her bir parçanın sıcaklığı, bunun (dünya ateşi) ka­dardır." [Mâlik, Müslim ve Tirmizî]

10061- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennemin ateşi bin sene yakıldı, niha­yet kıpkırmızı kesildi. Bin sene daha yakıldı, bembeyaz kesildi. Bin sene daha yakıldı, sim­siyah oluverdi. Şimdi o, simsiyah kapkaran­lıktır." |Mâlik ve lafzıyla Tirmizî.J

10062- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le beraberdik, bir düşme sesi duydu ve sordu: "Bu nedir, biliyor musunuz?"

"Allah ve O'nun Resulü daha iyi bilir" de­dik. Şöyle buyurdu: "Bu, cehenneme atılan bir taştır. Yetmiş sene önce cehenneme atıl­mış, henüz şimdi düşüyor. Ancak dibine ulaşa­bildi." [Müslim]

10063-   İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

-Kafatası gibi bir şeye işaret ederek-" Bunun gibi bir kurşun (kitle) eğer gökten ye­re gönderilse -ki aralan beşyüzyıllık mesafe­dir- akşam olmadan yere ulaşır.

Aynı kurşun, cehennemliklerin bağlanaca­ğı zincirin (Hakka, 69, 32) baş tarafından atıl­sa, köküne veya sonuna varmadan, geceli-gündüzlü kırk sonbahar seyretmesi gerekir."

|Tirmizî|

10064- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem çardakları her birinin kalınlı­ğı kırk yıllık mesafe olmak üzere sıkı yapılmış dört duvardan ibarettir." |Tîrmizî|

10065- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Veyi, cehennemde bir vadidir ki, kâfir ora­ya atıldığı zaman, kırk sonbahar sene aşağıya doğru gider de ancak dibine ulaşır." [Tirmizî]

10066- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem irininden dünyaya bir kova akıtılsa onun pis kokusu tüm dünya ehlini sa­rar." [Tirmizî]

10067- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, 'Allah'tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle korkun ve ancak müslümanlar olarak ölün!" mealindeki âyeti (Bakara, 132) okudu ve son­ra şöyle buyurdu:

"Eğer zakkumdan dünyaya bir damla dam-latüsa, dünya halkının yaşantısını mahv eder. Ya onun yiyenlerin hali nice olur?" [Tirmizî]

10068- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennemde "Hebheb" adında bir vadi vardır, her cebbarı (zorbayı) içine alacaktır. Sen sakın onlardan olmayasın!"

10069- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem Rabbine: "Bir kısmım, bir kısmımı yemektedir" diye şikâyet etti. Bunun üzerine Allah ona biri kısın, diğeri yazın ol­mak üzere iki nefes (almasına) müsaade etti. O (nefes), karşılaştığınız sıcak ile, soğuğun en şiddetlisidir." |Buhârî, Müslim veTirmizî|

10070- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamet gününde, gören iki gözü, duyan iki kulağı, konuşan bir dili bulunan bir boyun (cehennemden) çıkacak ve söyle diyecektir: "Ben su üç kimseyi içime çekmekle görevlendi­rildim: Allah'la beraber başka bir ilah edinen­ler, zorba zalimler ve resim yapanlar." |Tirmizî|

10071-Rezîn:

"Kim (benim demediğimi dedi) diyerek bana yalan isnad ederse cehennemin iki gözü arasındaki yerine hazırlansın." Denildi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Onun iki gözü mü var?" Şöyle buyurdu:

"Siz Allah'ın: "Bu ateş onlara, uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler" kavli celîlini (Furkân, 12) duymadınız mı?" Cehennemden, gören iki gö­zü bulunan bir boyun uzanıp çıkacaktır." Benzerini nakletti.

10072- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"O gün cehennem, her birini yetmiş bin meleğin çektiği bin yularla çekilerek getirile­cektir." [Müslim ve Tirmizî.l

10073- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem ehlinin göreceği azabın en hafifi, kişiye ateşten iki pabuç giydirilip onla­rın sıcağından beyninin kaynaması şeklinde olacaktır." [Müslim]

10074- Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem onlardan kimini Ökçelerine, kimini beline, kimini de köprücük kemiğine kadar yakalayacak," (İkisi de Müslim'e aittir.]


10048- Bu hadisi Ebû Dâvud (4744), Tirmizî (2560) ve Nesâî (eymân ve'n-nüz‍r 3, VII, 3), Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdı hakkında Tirmizî "hasen sahîh" hükmü verdi.

10049- Bu hadisi Buhârî (rikâk 28, VII, 186) ve Müslim (cennet 1, s. 2174), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10050- Bu hadisi Buhârî (rikâk 29, VII, 186-7), Mûsâ b. Mes'ûd an Süfyân an Mansûr ve'l-A'meş an Ebî Vâil an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

10051- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kâf 1, VI 47; eymân ve'n-nüz‍r 12, VII, 224-5; tevhîd 7/2, VIII, 167), Müslim (cennet 37-8, s. 2187) ve Tirmizî (3272), Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10052- Lafzı Müslim'e (cennet 36, s. 2186) aittir. Bu hadisi Buhârî (tefsîr Kâf 1/3, VI, 48; tevhîd 25, VIII, 186-7), Müslim (cennet 34-6, s. 2186-7) ve Tirmizî (2561), el-A'rec, İbn Sîrîn ve Hemmâm an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10053- Bu hadisi Müslim (îmân 306, s. 172-3), Nasr b. Alî an Bişr b. el-Mufaddal an Ebî Mesleme an Ebî Nadre an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

10054- Bu hadisi Buhârî (mazâlim 1, III, 97; rikâk 48/3, VII, 197), Katâde an Ebî'l-Mütevekkil en-Nâcî an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

10055- Bu hadisi Buhârî (rikâk 51, VII, 201-2) ve Müslim (îmân 318, s. 178), Hammâd b. Zeyd an Amr b. Dînâr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Buhârî'ye aittir.

10056- Bu hadisi Tirmizî (2599), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Rişdîn an İbn Nu'am an Ebî Osmân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

10057- Bu hadisi Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 55, s. 2162), Amr en-Nâkıd an Yezîd b. Hârun an Hammâd b. Seleme an Sâbit el-Bünânî an Enes senedi ile tahrîc etti.

10058- Bu hadisi Buhârî (rikâk 51, VII, 204), Müslim (îmân 308, s. 173) ve Tirmizî (2595), Mansûr an İbrâhîm an Abîde an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10059- Bu hadisi Müslim (îmân 310, s. 174-5), İbn e. Şeybe an Affân b. Müslim an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

10060- Bu hadisi Mâlik (cehennem 1, s. 994), Buhârî (bed'ul-halk 10, IV, 90) ve Müslim (cennet 30, s. 2184) Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Tirmizî ise (2589, 2591), Hemmâm ve Ebû Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10061- Bu hadisi Mâlik (cehennem 2, s. 994), an ammihî Ebî Süheyl b. Mâlik an ebîhî an Ebî Hureyre ve Tirmizî (2591), Şerîk an Âsım b. Behdele an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre bu rivayetin Ebû Hureyre'nin sözü olması daha sahîhtir.

10062- Bu hadisi Müslim (cennet 31, s. 2184), Yahyâ b. Eyyûb an Halef b. Halîfe an Yezîd b. Keysân an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

10063- Bu hadisi Tirmizî (2588), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Yezîd an Ebî's-Semh an ësâ b. Hilâl an İbn Amr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

10064- Bu hadisi Tirmizî (2584), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Rişdîn b. Sa'd an Amr b. el-Hâris an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

10065- Bu hadisi Tirmizî (3164), Abd b. Humeyd ani'l-Hasan b. Mûsâ an İbn Lehîa an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

10066- Tirmizî (2584) bunu 10064 nolu rivayetin senedi ile tahrîc etti.

10067- Bu hadisi Tirmizî (2585), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Dâvud an Şu'be ani'l-A'meş an Mücâhid an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

10068- Bu hadisi Dârimî (II, 331), Yezîd b. Hârûn an Ezher b. Sinân an Muh. b. Vâsi' an Bilâl b. e. Bürde an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

10069- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 10, IV, 89) ve Müslim (mesâcid 185, s. 431-2), ez-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; Tirmizî (2592), el-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre tarikiyle tahrîc ettiler.

10070- Bu hadisi Tirmizî (2574), Abdullah b. Muâviye an Abdilazîz b. Müslim ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb sahîh" hükmü verdi.

10072- Bu hadisi Müslim (cennet 29, s. 2184) ve Tirmizî (2573), Ömer b. Hafs b. Giyâs an ebîhî ani'l-Alâ b. Hâlid an Ebî Vâil an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10073- Bu hadisi Müslim (îmân 361, s. 195-6), İbn e. Şeybe an Yahyâ b. e. Bukeyr an Züheyr b. Muh. an Süheyl b. e. Sâlih ani'n-Nu'mân b. e. Ayyâş an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

10074- Bu hadisi Müslim (cennet 32-3, s. 2185), Katâde an Ebî Nadre an Semure asl-ı senedi ile tahrîc etti.



Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Haziran 2019, 23:49:00
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Haziran 2019, 01:51:50
Aleyküm selâm. Rabbim her iki cihanda da yâr ve yardımcımız olsun. Biliyoruzki bu dünya gelip geçici oyüzden herzaman Rabbimizin rızasını kazanmak için gayret edenlerden olalım inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi
Gönderen: Ebabil1453 üzerinde 24 Haziran 2019, 02:00:55
İnşallah cennete giden kullarından oluruz Allah'ım.


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi
Gönderen: Züleyha üzerinde 24 Haziran 2019, 12:14:40
Rabbim cennet ehlinden olabilmeyi nasip eylesin inşAllah...