๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 20:36:17



Konu Başlığı: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 20:36:17
Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2


10075- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennem ehli acıkacak. Açlıkları onlara yapılan azap seviyesine ulaşınca: "Açız" diye imdad isteyecekler. Onlara besleyici olmayan, açlıklarını da gidermeyen kötü kokulu diken verilecek. Yine "Açız, itndâd!" diye feryad edecekler. Bu sefer onlara boğazı tıkayan bir yiyecek verilecek. Böyle bir yiyeceği dünya­dayken boğazlarından ancak içecek ile geçir­diklerini hatırlayacaklar ve içecek isteyecek­ler. Bu defa onlara demir çengeller ile kayna­tılmış su sunulacak. Yüzlerine yaklaştırddığı zaman yüzlerini kavuracak; karınlarına girdi­ği zaman ise karınlarım parçalayacak. Diye­cekler ki: "Haydi cehennem bekçilerini çağı­rın, belki bu azabımızı hafifletirler!" Çağıra­caklar, fakat onlar gelince şöyle diyecekler:

"Size peygamberleriniz deliller ve belge­ler getirmediler mi?"

"Evet" diye cevab verecekler. "Öyleyse is­tediğiniz kadar dua edin, duanız da nafile. Çünkü kâfirlerin duası burada boşa çıkar." (Gâfir, 50) "Öyleyse haydi (cehennem görev­lisi) Mâlik'i çağırın!" diyecekler ve onlar da: "Ey Mâlik! Haydi Rabbin bizi öldürsün!"

Mâlik ise: "Siz burada (ebediyen canlı) kalıcılarsınız" diyecek."

-(Râvi) el-A'meş dedi ki: "Onların Mâlik'i çağırmaları ile onun cevab vermesi ara­sında tam bin yıllık süre olduğu bana haber verildi.-

"Haydi Rabbinize dua edin, zira ondan başkasının size bir faydası olmaz"
dediklerin­de, onlar Rablerine şöyle dua edecekler:

"Ey Rabbimiz! Azgınlığımız bizi altetti; biz bir sapıklar topluluğu idik. Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkart! Tekrar günaha dönersek belli ki biz zalim insanlarız." Rableri onlara şu cevabı verecek: "Yıkılın oraya, benimle konuşmayın!" (Mü'mİnûn, 106-9)

İste o zaman her şeyden umutlarını kese­cekler, daha da pişman, umutsuzlukla elim aza­bın içinde feryad edip kıvranacaklar." [Tirmizî]

10076- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kaynar su başlarına dökülecek. Bu su içlerine nüfuz edecek, içindekileri yakıp erite­rek ayaklarından çıkacak, işte bu hâdise ilgi­li âyette (Hacc, 20) geçen "Sahr" (eritme) hadisesidir. Sonra (eriyen cesed) tekrar eski haline dönüşecek." [İkisi de Tirmizî'nin.]

10077- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kâfirin (cehennemdeki) dişi ya da azı di­şi Uhud büyüklüğündedir. Derisinin kalınlığı üç günlük mesafedir." (Müslim]

10078-  Tirmizî: "Kıyamet gününde kâfi­rin dişi Uhud gibidir. Uyluğu ise Beydâ dağı büyüklüğündedir. Cehennemdeki oturacak ye­ri (Medine'den) Rebze'ye kadar üç günlük mesafedir." Beydâ, bir dağ adıdır. Bazılarına göre o, Mağrib'de bir şehirdir.

10079- Onun diğer rivayeti:

"Kâfirin derisinin kalınlığı, kırk iki arşın­dır. Dişi, Uhud dağı gibidir. Cehennemde otur­duğu yer Mekke ile Medine arası kadardır."

10080- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kâfirin cehennemde iki omuzamsı, hızlı bir süvari gidişiyle üç günlük mesafeyi kap­sar." [Müslim]

10081- ibni Ömer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kâfir dilini bir ya da iki fersah kadar sü­rükleyecek. İnsanlar üzerinden geçip onu çiğ­neyecekler." |Tirmizî.|

10082- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İbrahim aleyhisselâm babasını. Kıyamet gününde tozlanmış ve yüzü karalara bürünmüş olarak görecek de: "Ben sana bana âsi gelme dememiş miydim?" diyecek.

Babası: "Bugün sana asla âsi gelmem" diye cevap verdiğinde, İbrahim ALLAH'a şöyle diyecek: "Ya Rabbil Sen bana Kıyamet günü beni rüsvay etmeyeceğini va'd etmiştin. Şu anda babamın rezilliğinden hangi rezillik da­im büyüktür?"

ALLAH şöyle buyuracak: "Ben cenneti kâ­firlere haram kıldım." Sonra şöyle buyura­cak: "Ey İbrahim! Ayaklarının altında ne var bir bak bakalım."

Bakacak ve kana bulanmış bir sırtlan gö­recek. İşte (Azer'in dönüştürüldüğü bu çirkin suretti hayvan) derhal alınıp ateşe atılacak."

| Buharı. |

10083-  Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Güneş ve Ay, cehennemde yaralı iki öküzdür."

[Ebû Ya'lâ teyyin bir senedle]

10084-  Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sineklerin ömrü kırk gecedir. Arı hariç sineklerin hepsi cehennemliktir." |Ebü Ya'la]

10085- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer bu mescidde yüzbin ya da daha faz­la kişi ve burada cehennemden bir adam bu­lunup bir soluk alsaydı; onun soluğundan mescidde bulunanların hepsi mescidle birlik­te yanıp kül olurdu."

[İkisi de Ebû Ya'lâ'ya aittir]

10086- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cehennemin bir demir sopası yeryüzüne konulsaydı, insanlar ve cinlerin tümü bir ara­ya gelse onu yerden kaldıramazlardı."


10087- Ömer radiyallahu anh'dan:

Cibril, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e beklenmedik bir zamanda gelmişti. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalkarak: "Ey Cibril! Rengi­nin neden böyle soluk? diye sordu.

"ALLAH, Cehennem anahtarlarını emredİn-ceye kadar sana gelmedim." diye cevap verdi.

"Ey Cibril! Bana ateşi anlat ve cehenne­mi vasfet!" deyince, Cibrîl şöyle dedi: "Al­lah, emir buyurdu, cehennemin üzerinde bin sene ateş yakıldı ve bembeyaz oldu. Bin sene daha tutuşturuldu, bu defa kıpkırmızı kesildi. Emretti; bin sene daha tutuşturuldu, simsiyah kesildi. Şu anda o, simsiyah kapkaranlıktır. Ne kıvılcımları aydınlatır, ne de alevi söner. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, Ce­hennemden iğne kadar bir yer açılsa, onun sı­caklığından, yeryüzündekilerin hepsi ölür. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, eğer Cehennem bekçilerinden biri dünya eh­line görünse ve dünya ehli ona baksaydı yüzünün çirkinliğinden ve pis kokusundan tüm dünya ehli ölürdü. Seni Hak ile gönderene yemin ederim ki, eğer ALLAH'ın Kitab'ında vasf ettiği cehennem ehlinin zincirinden bir halka dünya dağlarına konulsaydı, hepsi par­çalanır ve yerin en dibine çökerdi." Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu:

"Bu kadar yeter, daha anlatma! Nerdeyse kalbim parçalanıp öleceğim."

Sonra ağladı. Cibril'e şöyle bir bakınca onun da ağladığını gördü ve sordu:

"Ey Cibrîl! ALLAH katındaki mevkiine rağ­men sen de mi ağlıyorsun?"

"Neden ağlamayayım? Kim bilir belki ben ALLAH'ın ilminde şimdiki durumumdan başka bir durumda olurum. Kim bilir benimde başı­ma İblis'in başına gelen şeyler gelebilir. Zira (başlangıçta) o da meleklerdendi.

Kim bilir Hârut'la Mârufun uğradığı âki-bete ben de uğrayabilirim" deyince ikisi de ağlamağa devam ettiler.

Nihayet kendilerine şöyle bir ses geldi: "Ey Cibrîl ve ey Muhammedi ALLAH-u Teala kendine âsi gelmekten sizi emin kıldı."

Bunun üzerine Cibrîl yukarıya doğru yük­selip gözden kayboldu. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de oradan çıkıp ayrıldı. Yol­dan geçerken, Ensâı'dan gülüp oynayan bir kavme rastladı ve onlara şöyle buyurdu: "Gü­lüyor musunuz, önünüzde cehennem vardır Eğer siz benim bildiklerimi bilseydiniz, az gü­ler çok ağlardınız. Yemekten içmekten kesilir, yüksek yerlere çıkıp ALLAH'a yalvarırdınız." Derken şöyle bir ses duyuldu:

"Ey Muhammed! Kullarımı umutsuz et­me! Ben seni zorlaştırıcı olarak değil kolay­laştırıcı olarak gönderdim." ALLAH Resulü de sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Amellerinizde ifrata kaçmayın ve doğru yo­lu tutunuz!"

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat'ta. zayıf bir senedle]

10088- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sordum:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Yaratıklar neden ya­ratıldılar?"

"Su'dan."

"Cennetin yapısı nedir?"

"Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, har­cı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran (safran) olup, oraya gi­ren mutlu otur, umudsuz olmaz, ebedî olur, öl­mez. Ne giydikleri eskir, ne de gençlikleri tü­kenir" buyurdu. [Tİrmizî uzun bir metinle. |

10089- Zeyd bin Erkam radiyallahu anh'­dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennetliklere yeme, İçme ve cinsi ilişki hususunda tam yüz kişinin gücü verilecektir." Yahudilerden bir adam dedi ki:

"Yiyen içenin helaya çıkma ihtiyacı olur."

"Derisinden bir ter boşanacak, böylece karnı dümdüz (sanki hiç bir şey yememiş gibi olacak" buyurdu. [Dârimî.]

10090- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kapları ve içindekileri gümüş olan gü­müşten iki cennet, kaplan ve içindekiler altın olan iki de altın cenneti vardır. Adn cennetin­de insanlarla Rableri arasında, Rablerini gör­meyi engelleyen bir kibriyâ perdesi olacaktır."

[Buhârî, Müslim ve Tîrmizî]

10091- Ebû Mûşâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette mu minin yüksekliği altmış mil olan bir inci çadırı vardır."

10092- Diğer rivayet:

"Genişliği de öyle (yani altmış mildir). Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min onları bir bir dolaşacak (cinsî ilişkide bulu­nacak), fakat birbirlerini göremiyecekler."

[Buhârî, Müslim ve Tirmizî|

10093- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette bir ağaç vardır, bir süvari onun gölgesinde tam yüz yıl yürüse katedemiyecek-tir. İsterseniz ALLAH'in "Daimî (uzatılmış) göl­geler" kavlini (Vakıa 30) okuyun!"

Cennette birinizin yayı kadar bir yer, üze­rine Güneşin doğduğu ya da battığı şeylerden (dünyadan) daha hayırlıdır."

| Buhârî, Müslim ve Tirmizî.l

10094-  Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan tam yüz derece vardır. Firdev.s bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar. Arş ise onun üstün­dedir. ALLAH'dan dilekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin!" |Tirmizî|

10095- Enes radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sabahleyin ya da öğleden sonra ALLAH yolunda yürümek, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Birinizin Cennette yayı kadar ya da ovucu kadar olan yeri, dünya ve içinde-kilerden daha hayırlıdır. Eğer cennet ehli ka­dınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekilerini aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu. Onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır." |Tirmizî]

10096- Sa'd radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Eğer cennette olan şeylerden bir tırnak­lık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görü­nüp bileziklerini gösterseydi, güneşin yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi güneşin ziyası­nı bastırırdı," |Tirmizî|

10097- Beliz bin Hakîm'in dedesi Muâvi-ye'den: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette, bal denizi, şarap denizi, süt denizi ve su denizi bulunmaktadır. Diğer ne­hirler bunlardan çıkacaktır." [Tirmizî]

10098- Ebû Eyyûb radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e

bir Bedevî gelip şöyle dedi:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Ben atı severim, acaba cennette at var mıdır?"

"Cennete girersen, sana yakuttan İki ka­nadı bulunan bir at getirilecektir. Ona bindi­rileceksin, sonra onunla istediğin yere uça­caksın." ITirmizîl

10099- Ali radiyallahu anh'dan:

(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennette hurilerin toplanma yerleri var­dır. Seslerini yükseltecekler, yaratıklar onla­rın sesi kadar güzel bir sesi ö ana kadar hiç duymamış olacaklar ve onlar şöyle diyecek­ler: "Biz ebedîleriz, asla helak olmayız, biz mutlu kistleriz, asla bedbaht olmayız, biz hoş­nutlarız, asla kederlenmeyiz. Ne mutlu bizim için olan kişilere ve ne mutlu kendileri için ol­duğumuz kişilere!" [Tirmizî]

10100-    İbnü'l-Müseyyeb   radiyallahu anh'dan:

Ebû Hureyre'ye rastladım. Dedi ki: "Al­lah'a seninle cennet çarşısında buluşmak için niyaz ediyorum."

"Cennette çarşı var mıdır?" diye sordum.

"Evet. ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle anlattı:

"Cennet ehli cennete girdiklerinde amel­lerinin derecelerine göre oraya yerleşecekler. Sonra onlara dünya günlerinden Cuma günü kadar bir süre Rablerini ziyaret etmelerine izin verilecek. Onlara ALLAH'ın Arş'ı gösteri­lecek. Onlara cennet bahçelerinden  gözükecektir. Onlara, nur minberleri, İn­si minberleri, yakut minberleri, zeberced min­berleri, altın minberleri ve gümüş minberleri kurulacak. En aşağı dereceli kişileri bile ~ki içlerinde aşağı dereceli kimse yoktur- misk yığını üzerinde oturacak. Kürsi sahiplerinin onlardan daha üstün meclisleri bulunduğunu görmezler." Dedim ki:

"Ey ALLAH'ın Resulü! Rabbimizi görecek miyiz?"

"Evet. Siz Güneş'i görmekte birbirlerinizi iter misiniz, ya da mehtap gecesi dolunay görmekte birbirinizi itip sıkıntıya girer misi­niz?" buyurdu.

"Hayır" dedik. "Cennette de Rabbinizi görmekte de öyle birbirinizi itmeyecek, sıkın­tıya girmeden cemalini müşahede edeceksi­niz. O mecliste ALLAH' m yanında bulunup ona muhatab olmayacak hiç kimse olmayacaktır. Hatta onlardan bir adama: "Eyfülan oğlufü-lan, falan falan günde böyle böyle dediğini hatırlıyor musun?" deyip onun bazı yaramaz davranışlarını hatırlatacak. O adam da şöyle diyecek:

"Ey Rabbim! Sen beni bağışlamadın mı?"

"Evet, bağışladım; benim mağfiretimin bol oluşu sayesinde sen bu makama ulaştın" buyuracak. Onlar öyle karşılıklı sohbet eder­lerken, üzerlerinde bir bulut belirecek ve on­lara güzel bir koku yağdıracak. O zamana ka­dar koklamadıkları pek güzel bir koku. Rabbi-miz şöyle buyuracak:

"Haydi sizin için hazırladığım büyük ba­ğışa kalkın! Canınızın çektiğini alın!" Hemen meleklerin çepeçevre eyledikleri bir çarşıya gideceğiz. Oradan canımızın çektiği her şeyi alışveriş yapmaksızın alıp yükleneceğiz. Göz­lerin görmediği, kulakların işitmediği, insan aklının tahayyül edemediği güzel şeyler, lez­zetli nimetler. O çarşıda cennet ehli birbirine rastlayacaklar. Yüksek menzilinden aşağı doğru inerken kendinden daha aşağıda olan kimseye -ki gerçi orada aşağılık yoktur- rast­layacak. O kendi üstündeki göz kamaştıran elbiseyi görünce, dehşete kapılacak. Ancak

daha söz ve sohbetleri bitmeden ondan daha giizel elbise kendisine sunulacaktır. Çünkü orada mahzun olmak, üzülmek ve meraklan­mak yoktur. Sonra oradan evlerimize dönece­ğiz, hanımlarımız herbirimizi karşılayıp:

"Merhaba, hoş geldiniz! Bizi terkettiğin-deki güzelliğinden daha bir güzellik ve neşe ile geldin!" deyip hayret ve şaşkınlıklarım ifa­de edecekler ve biz de onlara şöyle diyeceğiz:

"Biz bugün Rabbimiz Cebbar'ı ziyaret et­tik. İşte (bundan dolayı) şimdiki gibi bir güzel­liğe bürünmüş olmayı hakediyoruz. [Tirmizi]


10075- Bu hadisi Tirmizî (2586), ed-Dârimî an Âsım b. Yûsuf an Kutbe b. Abdirrahman ani'l-A'meş an Şimr b. Atiyye an Şehr b. Havşeb an Ümmi'd-Derdâ' an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti.

10076- Bu hadisi Tirmizî (2582), Süveyd an İbni'l-Mübârek an Saîd b. Yezîd an Ebî's-Semh an İbn Huceyre an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.

10077- Bu hadisi Müslim (cennet 44, s. 2189) ve Tirmizî (2579), Ebû Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10078- Bu hadisi Tirmizî (2578), Alî b. Hucr an Muh. b. Ammâr an Muh. b. Ammâr ceddihî ve Sâlih mevla't-Tev'eme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

10079- Bu hadisi Tirmizî (2577), Abbâs ed-D‍rî an Ubeydillah b. Mûsâ an Şeybân ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.

10080- Bu hadisi Müslim (cennet 45, s. 2189-90), İbn Fudayl an ebîhî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

10081- Bu hadisi Tirmizî (2580), Hennâd an Alî b. Mushir ani'l-Fadl b. Yezîd an Ebî'l-Mahârik an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

10082- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 8/2, IV, 110; tefsîr Şuarâ 1, VI, 16), İbn ebî Zi'b an Saîd el-Makburî an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

10083- İhtilâflı râvilerin bulunduğu bir isnâd ile tahrîc olunmuştur (Mecma‘ î, 390). Bu hadis Yezîd er-Rakâşî sebebiyle zayıftır.

10084- Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ î, 390).

10085- Heysemî diyor ki: "Ebû Ya'lâ, bunu nisbesiz olarak adını verdiği "İshâk"tan tahrîc etti. Bu, şayet İbn Râheveyh ise râvileri Sahîh ricâlindendir. Eğer başkası ise onu tanımıyorum" (Mecma‘ î, 391).

10086- Bu hadisi Ahmed (III, 29), Hasan an İbn Lehîa an Derrâc an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

Heysemî'ye göre isnâdında aynı zamanda tevsîk olunan zayıf râviler mevcuttur (Mecma‘ î, 388).

10087- Râvilerinden Sellâm et-Tavîl, ittifâkla zayıftır (Mecma‘ î, 387).

10088- Bu hadisi Tirmizî (2526), Ebû Kureyb an Muh. b. Fudayl an Hamza ez-Zeyyât an Ziyâd et-Tâî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

10089- Bu hadisi Dârimî (II, 334), Ca'fer b. Avn ani'l-A'meş an Sumâme b. Ukbe an Zeyd b. Erkam senedi ile tahrîc etti.

Râvileri güvenilir kimselerdir.

10090- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8, IV, 86; tefsîr Rahman 1-2, VI, 56; tevhîd 24, VIII, 185), Müslim (cennet 23, s. 2182) ve Tirmizî (2528), Ebû İmrân el-Cevnî an Ebî Bekr b. e. Mûsâ an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10091-10092- Bu hadis, yukarıda zikri geçen kaynakların aynı yerlerinde kimisinde her iki metinde tek bir isnâda bağlı olarak aynı asl-ı senedle tahrîc olunmuştur.

10093- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 8, IV, 87; tefsîr Vâkıa 1, VI, 57), Müslim (cennet 6-7, s. 2175) ve Tirmizî (2523), Abdurrahman b. e. Amre, el-A'rec, Ebû Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

10094- Bu hadisi Tirmizî (2531), Yezîd b. Hârun an Hemmâm an Zeyd b. Eslem an Atâ b. Yesâr an Ubâde asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Râvileri Sahîh ricâlindendir.

10095- Bu hadisi Buhârî (cihâd 6, III, 202-3), Abdullah b. Muh. an Muâviye b. Amr an Ebî İshâk an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti.

10096- Bu hadisi Tirmizî (2538), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an İbn Lehîa an Yezîd an Yezîd b. e. Habîb an Dâvud b. Âmir b. Sa'd an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

10097- Bu hadisi Tirmizî (2571), Muh. b. Beşşâr an Yezîd b. Hârûn ani'l-Cüreyrî an Hakîm b. Muâviye an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

10098- Bu hadisi Tirmizî (2544), Muh. b. İsm. b. Semure an Ebî Muâviye an Vâsıl b. es-Sâib an Ebî Sevre an Ebî Eyyûb senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında zayıf hükmü verdi.

10099- Bu hadisi Tirmizî (2564), Ebû Muâviye an Abdirrahman b. İshâk ani'n-Nu'mân b. Sa'd an Alî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

10100- Bu hadisi Tirmizî (2549), Muh. b. İsm. an Hişâm b. Ammâr an Abdilhamîd b. Habîb ani'l-Evzâî an Hassân b. Atiyye an Saîd b. el-Müseyyeb senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.



Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Temmuz 2019, 15:26:26
Esselamu aleyküm Rabbim bizlere cenneti nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Züleyha üzerinde 19 Temmuz 2019, 02:25:58
Allah razı olsun hocam insallah selam ve dua ile


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 19 Temmuz 2019, 03:00:26
Rabbim bizleri yolundan ayırmasın hayırlı ameller işleyip hayırlı kul olmayı nasip etsin. Amin..


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Ceren üzerinde 19 Temmuz 2019, 21:14:17
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri bu dünyasını ahiretini kazanmak icin yaşayan ve cennet ehli olacak kullardan eylesin inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Züleyha üzerinde 20 Temmuz 2019, 10:34:58
Rabbim cehennem azabından koruyup cennet ve cemalinle bizleri müşerref kılsın selametle


Konu Başlığı: Ynt: Cennet cehennem ve içindekiler bahsi 2
Gönderen: Sevgi. üzerinde 21 Temmuz 2019, 13:04:47
Rabbim bizleri herzaman rızasına uygun şekilde yaşıyan ve rızasına erişenlerden eylesin inşaAllah