๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:48:35



Konu Başlığı: Cenazeler bahsi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Ocak 2011, 17:48:35
CENAZELER BAHSİ


HASTALIKLAR, BELÂLAR, ÇOCUK ÖLÜMLERİ, VEBA VE DİĞER MESELELER

2301-Ebû Saîd ve Ebû Hureyre radiyalla-hu anhumâ'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanın başına gelen bir ağrı, her türlü sıkıntı, dert, hastalık, üzüntü, hatta ufak bir kaygının karşılığında mutlaka Allah, onun günahlarından bir kısmım bağışlar." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî]
2302-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e vardım, baktım ki hummanın etkisiyle ateşler içinde titriyor. Elimle tuttum ve dedim ki:
"Şiddetli bir humma yüzünden titriyor sun." Bunun üzerine:
"Evet, sizden iki kişinin yanması kadar (ateş nöbetiyle) yanıyorum" buyurdu.
"Öyleyse karşılığında iki ecir alacaksın" dedim.
"Evet; çünkü herhangi bir müslümana, has talık veya başka bir sıkıntı isabet ederse, Allah onunla ağacın yaprakları dökmesi gibi, kötülük lerini ve günahlarını döker." [Buhârî ve Müslim]
2303-Câbir radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, Ümmü's-Sâib ya da Ümmü'l-Müseyyeb'in yanma girdi, kadın titriyordu.
"Neyin var, neden titriyorsun?" diye sordu.
"Hummaya yakalandım, Allah bu hum maya bereket vermesin!"
"Hummaya sövme! Çünkü humma. Ademe-ğullarının günahlarını, tıpkı körüğün demir pa sını giderdiği gibi giderip temizler." [Müslim]
2304-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem hummaya yakalanmış bir adamı ziyaret edip şöy le buyurdu: "Sevin! Çünkü Allah diyor ki: «Hum ma, mümin kuluma cehennem ateşindeki nasi binden musallat ettiğim ateşimdir»." [Rezîn]
2305-Yahya b. Saîd radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir adam öldü. Başka bir adam onun hakkında şöyle dedi: "Ne mutlu ona hiç bir acı, sızı ve hastalık görmeden vefat etti." Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yazık sana! Ne bi liyorsun? Allah eğer ona bir hastalık versey di; belki de bu hastalığı günahlarına bir kef fâret olurdu." [Mâlik]
2306-Rezîn dedi ki: Nesâî şunu ekledi: "Mü'min hastalandığı zaman eğer hastalığı sebebiyle ölürse bu, kendisi için geçmiş gü nahlarına keffâret olur. Eğer Allah ona (mü'mine) şifa verirse yine geçmiş günahları na keffâret ve onun için öğüt olur. Münafığa gelince, hastalanıp da iyileştiği zaman sahibi tarafından bağlanıp sonra salıverilen develer gibidir; neden bağlandıklarını ve niçin salı-verildiklerini bilemezler."
2307-Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Büyük mükâfat, büyük belâ ile birlikte olur. Şüphesiz Allah Teâlâ, bir kavmi sevdiğinde onları (belâlara) müptelâ kılar. Kim razı olursa Allah da ondan razı olur; kim öfkelenirse Allah da ona öfkelenir."
2308-Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet gününde, dünyada iken hastala nıp sıkıntı çekenlere sevap verildiği zaman (onları gören dünyadaki) afiyet ve sağlık ehli, (ölmeden) dünyada derilerinin makaslarla doğranmış olmasını temenni ederler."
[Bu iki rivayet Timıizî'ye aittir.]
2309-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'min erkek ve kadının canında, çocuğunda, malında belâ eksik olmaz, ta ki Allah'a hiçbir günah olmaksızın kavuşur." [Mâ lik ve aynı lafızla Tirmizî]
2310-Muhammed b. HâHd es-Sülemî, o da babasından, o da (Muhammed'in) dedesi radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Eğer bir kulun Allah katında bir makamı olup da. Allah eğer onu oraya ulaştırmamışsa, onun bedenine, malına, çocuğuna bir belâ verir. Kul da buna sabrederek durur sa Allah onu, hakkında takdir etmiş olduğu makamına ulaştırır." [EbûDâvud]
2311-Mus'ab b. Sa'd'dan. o da babasından: Dedim ki: "Ey Allah Resulü! İnsanların içinde en çetin belâya uğrayanlar kimdir?" Şöyle buyurdu: "Peygamberler, sonra sıra sıyla derecelerine göre insanlar; sonra sırası na göre insanlar. Sonra kişi dinine göre imti hana maruz kalır. Eğer dinine sıkıca bağlı ise, Allah onu çetin bir belâ ile imtihan eder. Eğer dinine bağlılığında gevşek ise, Allah onu dini nisbetinde imtihan eder. Belâ kuldan hiç ayrılmaz, yakasını bıraktığı zaman hiçbir güna hı kalmamış olur." [Tirmizî]
2312-Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rab Sübhânehu ve Teâla buyuruyor ki: «izzetim ve Celâlim hakkı için; mağfiret etmek istediğim kulumu, gerek bedeninde bir hastalık, gerekse rızkında bir eksiklik vermek suretiyle tüm hatalarını affetmeden dünyadan çıkartmam»."
2313-Şakîk (b. Seleme) radiyallahu anh'dan: Abdullah (b. Mes'ûd) hastalandı, onu zi yaret ettik. Kınanıncaya dek ağladı, sonra şöyle dedi: "Hastalığım için ağlamıyorum. Çünkü Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğunu duydum: «Hasta lık günahlara bir keffârettir.» Hastalık, zafi yet anında geldiği için ağlıyorum. Çalışma ve gayret zamanında bu hastalık başıma gelme di. Çünkü kula hastalandığı zaman, hastalık sebebiyle yapamadığı için hastalanmadan ön ceki sevapları da yazılır." [Bu iki rivayet Rezîn'e aittir.]
2314-Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hastalanıp iyileşen bir hasta, güzel ve berrak havada gökten yere düşen dolu gibidir."
[Rezîn, Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'la zayıf bir isnâdla.]
2315-Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: Kadınlar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dediler ki: "Erkekler (senden istifâdede) bize galip geldiler. Ne olur bize mahsus bir gün tayin et." Bunun üzerine on lara bir gün tayin etti. O günde gidip onlara vaaz etti. İslâm'ın emir ve yasaklarını bildir di. Onlara söyledikleri arasında şunlar da vardı:
"İçinizden herhangi bir kadının kendinden önce üç çocuğu öliirse, bunlar onun için ateşe karşı perde olur." Bir kadın dedi ki: "(Ölen) iki olursa?" "İki olursa da böyle olur" buyur du. [Buhârî ve Müslim]
2316-Rezîn'in rivayeti: "Düşük nedeniyle ölü doğan çocuk, cennetin kapısında anne ba bası gelinceye kadar bekleyecektir."
2317-Alî radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Düşük yapılan çocuk, anne babasını ateşe koyacağı zaman Rabbine karşı duracaktır Kendisine şöyle denilecek: 'Ey Rabbinin huzu runda duran düşük! Haydi anne ve babanı cen nete sok!' Bunun üzerine göbeğiyle onları çekip cennete sokacaktır." [İbn Mâce zayıf bir senedle.]
2318-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kimin kendisinden önce, henüz buluğ çağına ermemiş üç çocuğu ölürse, bunlar onun için ateşe karşı sağlam bir kale olur lar." Ebû Zer dedi ki:
"Ya iki olursa." "iki olursa da olur" bu yurdu. Übeyy b. Kâ'b dedi ki:
"Ya bir olursa." "Bir olursa da öyle. Ancak; hu tabiî ilk acı anında göstereceği sabır ve me tanete göredir" buyurdu. [Tirmizî]
2319-Ebû Zer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Üç çocuğu daha buluğa ermeden ölen hiçbir müslüman ana-baba yoktur ki, Allah, çocuklara ihsan ettiği fazilet ve ihsan sebe biyle onları bağışlamasın." [Nesâî]
2320-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimden her kimin kendinden önce ölüp âhirete gitmiş iki öncüsü (çocuğu) varsa, onlar sayesinde cennete girer." Âişe dedi ki: "Ümmetinden bir öncüsü olan?" "Ey başarılı kadın! Bir öncüsü olan da" buyurdu.
"Ya ümmetinden hiçbir öncüsü bulunma yan?" deyince:
"Ben ümmetimin öncüsüyüm. Çünkü ba şlarına benim ölümümden daha büyük belâ ve üzüntü gelmeyecektir" buyurdu. [Tiımizî]
2321-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kimin bir erkek veya kız bir evladı ölürse, (ölen evladı) müslüman olsun olmasın, (evladı ölen kimse) razı olsun ya da olmasın, sabretsin ya da etmesin, cennetten başka karşılığı olmaz." [Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebir ve'l-Evsat'ta zayıf bir senedle.]
2322-Enes radiyallahu anh'dan:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Selerneoğullan meclisinde durup şöyle dedi:
"Ey Selerneoğullan içinizde rakûb kimdir?"
"Çocuğu olmayandır" dediler.
"Bilakis o öncüsü (kendinden önce âhirete gitmişi) olmayan kimsedir" buyurdu ve sordu:
"Peki içinizde adîm (bir şeyi olmayan) kimdir?"
"Malı olmayan kimsedir" dediler. "O, göçüp Allah katında bir ecri bulun mayan kimsedir" buyurdu. [Ebû Ya'Iâ ve Bezzâr.J
2323-Sehl b. Huneyf radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"içinizden kimin kendinden önce ölüp âhirete giden kimsesi (öncüsü) olmazsa, cen nete ancak ucu ucuna girer." Bir adam dedi ki: "Ey Allah Resulü! Hepimizin öncüsü (kü çükken ölen çocuğu) olmaz ki?"
"Birinizin müslüman kardeşini kaybetmesi (ölmesi), onun için öncü değil midir?" buyurdu. [Taberânî, et-Mu'cemu'l-Evsat'ti zayıf hir senedie.]
2324-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e, ölen kızı Rukiyye nedeniyle taziye sunulunca şöyle buyurdu: "Çok iyi olan kızları(mdan) olan kızımı defneden Allah'a hamd olsun." [Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsal'ta ve Bezzâr zay//bir senedie.]
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, sağlıktan ve sonra sağlığına şükreden kimse nin alacağı sonsuz sevaptan söz etti. Sonra belâdan ve sabrettiği takdirde belâya uğrayan kimsenin alacağı ödülün bolluğundan söz etti. Derken dedim ki: "Afiyette olup da şükret mem, hastalanıp sabretmemden yeğdir." Bu nun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah senin le birlikte afiyeti (sağlığı) pek sever." [Taberânî, zayıf bir senedle.]
2325-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (.Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kendimden önce (âhirete) hir düşük göndermem, benim için ardımda yerime bir süvari bırakmamdan daha sevimlidir." [İbn Mâce zayıf bir isnâdla.]
2326-Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan:
2327-el-Berâ b. Âzib radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir damar veya gözün rahatsızlanması, mutlaka işlenen bir günah yüzündendir. Al lah'ın affettiği ise daha çoktur." [Taberânî, el-Mu'cemus-Sağîr'ûe.]
2328-Amr b. Murre radiyallahu anh'dan:
"Allah kulunu hasta eder, (ve bu vesileyle)
onun yalvarışını dinlemekten hoşlanır" sözü de Allah Teâlâ'nm indirdiklerindendir. [Taberânî, el-Mu'cem el-Evsat'ta leyyin bir senedle.]
2329-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Uhud dağı kadar günahı olan erkek veya kadın bir kul, inilti ve sancıya müptelâ olursa, iyileştiğinde üzerinde hardal dânesi kadar bi le günah kalmamış olur." [Ebû Ya'lâ.]
2330-Ebu'd-Derdâ radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Mü'min hastalandığı zaman, o halde iken ecir almaz, ama Allah (hastalığı sebebiy le) onun günahlarını örtüp bağışlar."
[Taberûnî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de. İsnadında Hafs b. Ömer b. Ebi'l-Kâsım vardır.]
2331-Ayrıca Taberânî'nin İbn Mes'ûd'dan mevkuf olarak yani onun sözü olarak benzeri bir rivayeti vardır.
2332-Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah, bir mü'mine bir hastalık verdiği zaman, mutlaka onun bir günahım düşürür, ona bir sevap yazar ve bir de derecesini yük seltir." [Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'ta..]
2333-Âişe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bir mü'minin ayağına bir diken ya da daha büyük bir şey batarsa, mutlaka Allah ondan bir günahı düşürür, bir de derecesini yükseltir." [Buhârî, Müslim, Muvaltâ ve Tirmizî]
2334-Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat ve's-Sağîr'de zayıf bir isnâdla: "Mutlaka Allah ona on sevap yazar, on günahını düşürür, on da derecesini yükseltir."
2335-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Şehit Kıyamet gününde getirilip hesap için dikilir; sadaka veren getirilip hesap için dikilir imtihan edilip belâya uğratılan da getiriliı; an cak ona ne mizan kurulur, ne de divan. Onlara yağmur gibi sevaplar yağdırılır Onların nail olduğu bu sonsuz mükâfatları gören mahşer halkı, ah keşke dünyada iken biz de hastalan-saydık da cesetlerimizi makaslarla kesseydik, temennisinde bulunacaklardır." [Taberânî, el-Mu' cemu' l-Kebtr'inds leyyin bir senedle.]
2336-Onun ayrıca, zayıf bir senedle, el-Hasan b. Alî'den merfu bir rivayeti vardır ki, sonu şöyledir: "Sabredenlere ecirleri hesap sız tastamam verilir."
2337-Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in azatlısı Ebû Ubeyd radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cibril bana humma ve vebayı getirdi. Hummayı Medine'de tuttum; vebayı ise Şam'a gönderdim. Veba, ümmetim için bir şe-hâdet ve rahmettir; kâfir içinse bir azaptır."
[Ahmed ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de.]
2338-Âişe radiyallahu anhâ'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e ve bayı sordum. Şöyle buyurdu: "O, sizden öncekile re Allah'ın gönderdiği bir azaptı. (Şimdi) Allah, onu mü'minlere bir rahmet kılmıştır Herhangi bir mü'min bulunduğu bir ülkede buna yakalanıp da sabrederek karşılığını ancak Allah'tan bekleyip, bunun Allah'ın bir yazgısı olduğunu bilir ve ora yı terketmezse mutlaka bir şehidin aldığı ecri alır." [Buhârî]
2339-îbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
Ömer, Şam'a çıkıp Serğ mevkiine varınca ken disini Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh gibi ordu komutan ları ve arkadaşları karşıladılar ve ona Şam'da veba olduğunu söylediler. Ömer dedi ki: "Haydi bana ilk muhacirleri çağır." Çağırdım; onlarla istişare etti ve onlara Şam'da veba salgını bulunduğunu bildir di. Bunun üzerine aralarında ihtilâfa düştüler. Ki misi: "Sen bir iş için çıkmış bulundun, geri dönme ni doğru bulmayız" derken; kimileri de:
"Beraberinde kalan insanlar ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı vardır; onla rı veba salgını bulunan yere götürmeni doğru bul mayız" dediler.
"Haydi gidebilirsiniz" dedi ve sonra: "Bana Ensâr'ı çağırın" dedi. Onları çağırdım. Onlarla da istişare etti. Onlar da aynen muhacirler gibi çeşit li görüşler bildirdiler. "Haydi siz de gidebilirsiniz, bana Kureyş'in yaşlılarından Fetih muhacirlerin den olanları çağır!" dedi. Onları da çağırdım.
Onlar söz ve fikir birliği halinde, hatta arala rında iki kişi bile anlaşmazlığa düşmeden görüş lerini şöyle bildirdiler: "Orduyu veba bulunan ye re sürüklemeni istemiyoruz, geri dönmeni salık veriyoruz." Bunun üzerine Ömer şöyle seslendi: "Ben deveme binip geri dönüyorum, haydi hazır lanın!"
Hepsi dönmek üzere hazırlandılar. Ebû Ubey de şöyle dedi:
"Ey Ömer! Allah'ın kaderinden mi kaçıyor sun?" Cevap verdi:
"Ey Ebû Ubeyde! Bupu keşke senden başkası söyleseydi!" Çünkü Ömer ona muhalefet etmek ten hoşlanmazdı. İlave etti: "Biz Allah'ın bir ka derinden, yine Allah'ın diğer kaderine kaçıyoruz. Vallahi, senin develerin olsa; bir tarafı otluk, öbür tarafi çorak olan bir vadiye inerlerse ve sen de on ları tercîhan otluk olan yerde otlatsan bu Allah'ın kaderiyle olmuş olmaz mı? Tutup onları çorak ye-
re götürüp otlatsan yine bu da Allah'ın kaderiyle değil midir?" O sırada bazı işleri için orada bulun mayan Abdurrahman b. Avf çıkageldi. Onların aralarındaki ihtilâfı duyunca, şöyle dedi: "Bu hu susta benim bir bilgim vardır; Allah Resulü sallal lahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duy dum: «Bir ülkede veba olduğunu duyarsanız, ora ya gitmeyin. Eğer veba olan bir yerde bulunursa nız sakın oradan çıkmayın!»" Bunun üzerine Ömer radiyallahu anh, Allah'a hamd ü senada bu lundu ve sonra oradan ayrıldı.
[Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Ebû Dâvud]
2340-Üsâme radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, vebadan söz ederek buyurdu ki: "Bu öyle bir ceza ya da azaptır ki, bazı milletler buna uğ ratılmıştır. Daha sonra ondan bir kısmı yeryü zünde kalmıştır. Bazen gider, bazen gelir. Onun bir ülkede olduğunu duyan, oraya git mesin. Bulunduğu ülkede olursa, ondan kaç mak için oradan ayrılmasın!" [Mâlik, Buhârî, Müslim ve Tirmizî]
2341-Enes radiyallahu anh'dan: Ona vebayı sorduklarında şöyle dedi: "O, size bir rahmettir. Peygamberiniz sallal-lahu aleyhi ve sellem'in de bir duasıdır. O, bu duayı Rabbine, ümmetinden kargaşa (ci nayetleri) kaldırmasını dileyip de bu dileği ni Allah kendine vermediği zaman yapmış ve şöyle demiştir: «Allahım! Veba ve ölüm-let»"
2342-Diğer rivayette: "Allahıml Ta'n (cin çarpması) ve tâûnu (vebayı) ver!" [Rezîn]
2343-Yahya b. AbdiUah b. Buhayr'dan, dedi ki: Bana, Ferve b. Müseyk el-Murâ-dî'den duyan biri haber vererek dedi ki:
Şöyle dedim: "Ey Allah Resulü! Bizde Ebyen denilen bir yer var. Orada ekinlerimiz ve yiyeceğimiz var. Ancak orası vebalı bir yer." Ya da şöyle dedi: "Oranın vebası pek şiddetlidir." Bunun üzerine Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Orayı tamamen bırak! Zira hastalıklar dan insanı helak edeni de vardır." [Ebû DâvudJ
2344-Ebû Musa radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ümmetimin tükenişi ta'n ve tâûnla ola caktır." Denildi ki: "Ey Allah Resulü! Tâûnu (vebayı) biliyoruz, peki ta'n nedir?" Cevap verdi:
"Ta'n, cinlerden olan düşmanlarınızın çarpmasıdır. Her ikisinde de şehitlik vardır." [Ahmed, Taberânî ve Ebû Ya'lâ.]
2345-Onun (Ebû Ya'lâ'nın) ayrıca Âi-şe'den benzeri rivayeti vardır ki, onda şöyle geçmektedir:
"(Tâûn) Ümmetime develerin vebası gibi, cin düşmanlarından arız olan bir şeydin Kim ona sabredip durursa kendini Allah'a adamış gibi olur. Kim de ona yakalanıp ölürse şehit olur Ondan kaçan ise, savaştan kaçmış gibi dir."
2346-Semure b. Cundeb radiyallahu anh' dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Ademoğlunun şu üç şeydeki hasreti pek şiddetlidir: Adamın su taşıyan devesi olur Toprağı susuz kalın Mahsûlü çıkar, tam o an da su taşıyan devesi ölür. Adam hem devesine yanar, hem de toprağının mahsûlüne.
Adam bir küheylân üzerinde olur. Düş manla kaşılaşır, düşmanı mağlup düşer, tam onlara yetişeceği zaman atı tökezleyip ölür. Bu yüzden adam hem ölen atına, hem de zafe re kavuşamamasına yanar.
Bir de son derece güzel ve kendisinden memnun olduğu karısı bulunan bir adam var dır, çocuk doğururken kadın ölmüş, çocuk kalmıştır. Onun gibi güzel bir kadın bulama yacağından dolayı hem karısına yanar, hem de ortada kalan çocuğa kim bakacak diye yanıp tutuşur."
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsal'ta. Bez-zâr da aynı anlamda bir hadis rivayet etmiştir.]


2301-Bu hadisi Ahmed (III, 4, 18, 24, 48, 61), Buhârî (mardâ 2/1, VII, 2), Müslim (birr ve's-sıla 52, s. 1992), Tirmizî (no. 966), Ebû Ya'lâ (no. 1237, 1256), İbn Hibbân (no. 2894) ve Beyhakî (III, 373), Muh. b. Amr b. Halhale an Atâ b. Yesâr an Ebî Saîd ve Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Müslim'e aittir.

2302-Bu hadisi Tayâlisî (no. 370), Ahmed (I, 381, 441, 455), İbn Sa'd (I, 207), Dârimî (II, 316), Buhârî (mardâ 2, 3, VII, 3; mardâ 13/2, VII, 6; mardâ 14/1, VII, 7), Müslim (birr ve's-sıla no. 45, s. 1991), Ebû Ya'lâ (239a), İbn Hibbân (no. 2926) ve Beyhakî (III, 372; VII, 68), el-A'meş an İbrâhîm et-Teymî ani'l-Hâris b. Süveyd an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Lafız Müslim'e aittir.

2303-Bu hadisi Müslim (birr ve's-sıla no. 53, s. 1993), el-Kavârîrî an Yezîd b. Zurey' ani'l-Haccâc es-Savvâf an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti.

2305-Bu hadisi Mâlik (k. el-ayn no. 8, s. 942), Yahyâ b. Saîd kanalıyla rivayet etmiştir.

2306-Ebû Dâvud (no. 3028), bunu Abdullah b. Muh. en-Nüfeylî an Muh. b. Seleme an Muh. b. İshâk an Ebî Manz‍r eş-Şâmî an ammihî an ammihî an Âmir er-Râm senedi ile tahrîc etmiştir.

2307-Bu hadisi Tirmizî (no. 2396) ve İbn Mâce (no. 4031), Leys b. Sa'd an Yezîd b. e. Habîb an Sa'd b. Sinân an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

Tirmizî, bunun isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir. Ayrıca Tirmizî'nin lafzı daha uzundur.

2308-Bu hadisi Tirmizî (no. 2402), Abdurrahman b. Miğrâ ani'l-A'meş an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etmiş ve akabinde "hadis bu vecihten garîbtir" demiştir.

Yine Tirmizî'ye göre bu hadis, el-A'meş an Talha b. Musarrif an Mesr‍k tarikiyle onun sözü olarak rivayet edilmiştir.

2309-Mâlik (cenâiz no. 40, s. 236), bunu Ebû'l-Hubâb Saîd b. Yesâr'dan belâğan; Tirmizî ise (no. 2399), Muh. b. Abdila'lâ an Yezîd b. Zurey' an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etmiş ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiştir.

2310-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3090), Ebû'l-Melîh an Muh. b. Hâlid es-Sülemî an ebîhî an ceddihî asl-ı senedi ile tahrîc etti. İsnâdı garîbtir.

2311-Bu hadisi Tirmizî (no. 24037 ve İbn Mâce (no. 4023), Hammâd b. Zeyd an Âsım b. Behdele an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir. Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü vermiştir.

2314-İsnâdında yer alan el-Velîd b. Muh. el-Muvakkirî oldukça zayıf bir râvidir (Mecma' II, 303).

2315-Lafız Buhârî'ye aittir (ilm 36, I, 34). Bu hadisi Ahmed (III, 14, 34, 72), Buhârî (ilm 36, I, 34; cenâiz 6, II, 72; i'tisâm 9, VIII, 149), Müslim (birr ve's-sıla no. 152, s. 2018), Ebû Ya'lâ (no. 1279), İbn Hibbân (no. 2933) ve Beyhakî (IV, 67), Abdurrahman b. el-İsbehânî an Ebî Sâlih an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2317-Bu hadisi İbn Mâce (no. 1608), Ebû Gassân an Mendel ani'l-Hasan b. el-Hakem en-Neha'î an Esmâ binti Âbis b. Rebî'a an ebîhâ an Ali asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Mendel sebebiyle isnâdı zayıftır.

2318-Bu hadisi Tirmizî (no. 1061) ve İbn Mâce (no. 1606), Nasr b. Alî an İshâk b. Yûsuf ani'l-Avvâm b. Havşeb an Ebî Muh. mevlâ Ömer b. el-Hattâb an Ebî Ubeyde an Abdillah b. Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında: "Bu hadis garîbtir, Ebû Ubeyde, Abdullah'ı işitmemiştir."

2319-Bu hadisi Ahmed (V, 151, 153, 154, 164), Dârimî (II, 204), Nesâî (cenâiz 25/2, IV, 24), Taberânî (no. 1644), İbn Hibbân (no. 4624, 4626) ve Beyhakî (î, 171), el-Hasan an Sa'sa'a b. Muâviye an Ebî Zerr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2320-Tirmizî bunu (no. 1062), Abdürabbih b. Bârik el-Hanefî an ceddihî Simâk b. el-Velîd el-Hanefî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

İsnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü vermiştir.

2321-Bu hadisin isnâdında yer alan Amr b. Hâlid el-A'şî zayıftır, diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' III, 10).

2322-Heysemî'ye göre Bezzâr'ın ricâli Sahîh ricâlindendir (Mecma' III, 3).

2323-İsnâdındaki râvilerden Mûsâ b. Ubeyde zayıf bir râvidir (Mecma' III, 12).

2324-Heysemî, Osmân b. Atâ el-Horâsânî'nin zayıf olduğuna dikkat çekmiştir (Mecma III, 12). İbnü'l-Cevzî ise Mevd‍at'ında irâd etmek suretiyle, bu hadisi uydurma addetmiş, Zehebî'de bu hükmü onaylamıştır (Feyd III, 533).

2325-Bu hadisi İbn Mâce (no. 1607), Ebû Bekr b. e. Şeybe an Hâlid b Mahled an Yezîd b. Abdilmelik en-Nevfelî an Yezîd b. R‍mân an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Sindî, Zevâid'inde isnâdı hakkında şu bilgileri vermektedir: "Yezîd, Ebû Hureyre'ye yetişememiştir. Ayrıca Yezîd b. Abdilmelik, her ne kadar İbn Sa'd tarafından tevsîk edilmiş ise de Ahmed, İbn Maîn ve diğerleri tarafından zayıf addedilmiştir."

2326-Râvilerinden İbrâhîm b. el-Berâ b. en-Nadr, zayıftır (Mecma' II, 290).

2327-Heysemî diyor ki: "Senedinde yer alan es-Salt b. Behrâm güvenilir bir râvidir, ancak Mürcîe'dendir" (Mecma' II, 295).

2328-Râvilerinden Muh. b. Abdilmelik hakkında Ebû Hâtim: "güçsüzdür" hükmünü vermiştir (Mecma' II, 2957.

2329-Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma' II, 301). Bu hadisi yakın lafzıyla Ahmed ve M. el-Kebîr ve'l-Evsat'ında Taberânî tahrîc ettiler. İsnâdında hakkında ihtilâf olan İbn Lehi'a vardır (Mecma' II, 301).

2330-Aslında bu hadiste bir kıssa mevcuttur. Heysemî, râvilerinden Hafs b. Ömer hakkında hiçbir bilgiye rastlamadığını vesâir râvilerinin ise güvenilir olduğunu söylemiştir (Mecma' II, 300-301).

2331-Bu hadisi Taberânî (no. 8506), Ömer b. Hafs es-Sed‍sî an Âsım b. Alî ani'l-Mes'ûdî an Câmi' b. Şeddâd an Temîm b Seleme an Ebî Ma'mer an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etmiştir.

Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma' II, 301).

2332-Bu hadisi el-Hâkim (I, 347), Ebû'l-Abbâs Muh. b.Ya'k‍b ani'r-Rebî b. Süleymân an Esed b. Mûsâ an İmrân b. Zeyd et-Tağlebî an Abdirrahman b. el-Kâsım an Sâlim b. Abdillah an Âişe senedi ile tahrîc etmiş ve verdiği sahîh hükmünü Zehebî de onaylamıştır. Heysemî'ye göre ise isnâdı hasendir (Mecma' II, 304).

2333-Bu hadisi Tayâlisî (no. 1380), Ahmed (VI, 42, 278) ve Müslim (birr ve's-sıla no. 46, s. 1991), Mansûr b. el-Mu'temir an İbrâhîm ani'l-Esved an Âişe asl-ı senedi ile;

Tayâlisî (s. 197), Ahmed (VI, 42, 173, 254), Müslim (birr ve's-sıla no. 47, s. 1991-2), Tirmizî (no. 965) ve Beyhakî (III, 373-4), el-A'meş an İbrâhim.. asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 49), Eb‍'t-Tâhir an İbn Vehb an Mâlik ve Yûnus ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile;

Mâlik (k. el-ayn no. 6, s. 941) ve Müslim (no. 50, s. 1992), Mâlik an Yezîd b. Husayfa an Urve ... asl-ı senedi ile;

Müslim (no. 51, s. 1992), Harmale b. Yahyâ an İbn Vehb an Hayve an İbni'l-Hâd an Ebî Bekr b. Hazm an Amre an Âişe senedi ile;

Buhârî (mardâ 1/1, VII, 2), Ebû'l-Yemân an Şuayb ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc ettiler.

2334-Heysemî'ye göre râvilerinden Revh b. Müsâfir zayıftır (Mecma' II, 304).

2335-Heysemî diyor ki: "Râvilerinden Mücâ'a b. ez-Zübeyr'i Ahmed tevsîk etmiş, Dârekutnî ise zayıf addetmiştir" (Mecma' II, 305).

2336-Bunun evvelinde küçük bir kıssa yer almıştır. İsnâdında yer alan Sa'd b. Tarîf, oldukça zayıf bir râvidir (Mecma' II, 305).

2337-Bu hadisi Ahmed (V, 81), Yezîd b. Hârûn an Müslim b. Ubeyd Ebû Nusayre an Ebî Useyb senedi ile tahrîc etmiştir.

Heysemî, bu isnâdın ricâlinin güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma' II, 310).

2338-Bu hadisi Ahmed (VI, 64, 154, 251), Buhârî (enbiyâ 54, IV, 150; tıbb 31, VII, 22; kader 15, VII, 215) ve Beyhakî (III, 376), Dâvud b. ebî'l-Furât an Abdillah b. Bureyde an Yahyâ b. Ya'mer an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2339-Bu hadisi Buhârî (tıbb 30/2, VII, 21), Müslim (selâm no. 98-100, s. 1740-2), Ebû Dâvud (muhtasar olarak no. 319) ve Mâlik (k. el-câmi' no. 22, s. 894-6), ez-Zührî an Abdilhamîd b. Abdirrahman b. Zeyd b. el-Hattâb an Abdillah b. Abdillah b. el-Hâris b. Nevfel an İbn Abbâs an Abdirrahman b. Avf asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Ayrıca Mâlik (no. 24, s. 896-7), ez-Zührî an Abdillah b. Âmir b. Rebî'a an Abdirrahman senedi ile de tahrîc etmiştir.

2340-Bu hadisi Mâlik (k. el-câmi' no. 23, s. 896), Buhârî (enbiyâ 54/8, IV, 150; hiyel 13, VIII, 64, lafız buna ait), Müslim (selâm no. 92-97, s. 1737-1739) ve Tirmizî (no. 1065), Âmir b. Sa'd b. e. Vakkâs an Usâme b. Zeyd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.


2343-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3923), Abdürrezzâk an Ma'mer an Yahyâ b. Abdillah b. Buhayr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Görüldüğü gibi isnâdında mechûl bir râvi vardır.

2344-Bu hadisi Tayâlisî (no. 534) ve Ahmed (IV, 395, 417), Ziyâd b. İlâka an raculin an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İrâkî, isnâdı hakkında "ceyyiddir"; Heysemî: "Ahmed'in tariklerinden birinin ricâli güvenilir kimselerdir"; İbn Hacer: "mübhem râvisi dışındakiler güvenilir kimselerdir" demişlerdir (Feyd IV, 444).

2345-İsnâdı Heysemî'ye göre hasendir (Mecma' II, 315).

2346-Bu hadisin iki senedi vardır. İsnâdının birisi hasen olup içinde Saîd b. Beşîr adlı bir râvi vardır ki, onun hakkında ihtilâf vâki olmuştur (Mecma' III, 12).



Konu Başlığı: Ynt: Cenazeler bahsi
Gönderen: Ceren üzerinde 24 Haziran 2019, 17:21:20
Esselamu aleykum. Cenaze bahsi noktasında da islama uyan kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Cenazeler bahsi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 25 Haziran 2019, 14:54:04
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Cenazeler bahsi
Gönderen: Melek Nur Çelik koü üzerinde 25 Haziran 2019, 15:07:14
Paylaşım için Allah razı olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Cenazeler bahsi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Haziran 2019, 02:08:25
Aleyküm selâm. Rabbimizin lütfu öylesine güzelki dertlerin içinde dermanınıda sunuyor elhamdülillâh. Rabbim bizleri herzaman rızasına uygun şekilde her haline sabreden ve şükredenlerden eylesin inşaAllah 🌷
Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim