๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 21:08:09



Konu Başlığı: Büyük harpler ve kıyamet alametleri bahsi 3
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Aralık 2010, 21:08:09
BÜYÜK HARPLER VE KIYAMET ALÂMETLERİ BAHSİ 3


9929- İbn Mâce zayıf bir senedle, benze­rini Ebû Ümâme'den nakletti.

Onda şöyle geçmektedir: "Onun fitnesin­den birisi de bir bedeviye şöyle demesidir: 'Ben senin annen ile babanı diriltirsem, senin Rabbin olduğuma inanır mısın?' O da: 'Evet' diyecek. Bunun üzerine iki şeytan onun anne ve babasının kılığına girerek ona görünecek­ler ve şöyle diyecekler: 'Yavrum ona tâbi ol! O senin Rabbindir.'"

Yine onda şöyle geçer: "Mekke, Medine hariç yeryüzünde gitmedik ve dolaşmadık yer bırakmıyacak. Mekke ile Medine'nin hangi gediğine varıp içeriye girmek isterse, elinde kılıç bir melek onu oradan kovalayacak. Ni­hayet çorak arazinin bittiği yerdeki Zuray-bu'l-Ahmer'e konaklayacak. Bunun üzerine Medine üç kere sarsılacak.

Erkek-dişi ne kadar münafık varsa hepsi oradan çıkıp ona gidecek. Böylece Medine onlardan, demirin pası körüğün ateşiyle te­mizlendiği gibi temizlenecektir. İste o güne: 'Kurtuluş günü' denilecek."

Ümmü Şerîk dedi ki: "Ey Allah'ın Resu­lü! O zaman Araplar nerede olacak?" Şöyle buyurdu: "Onlar o zaman az olacaklar, ço­ğunluğu Beytü'l-Makdis'te bulunacak, imam­ları da salih bir adam olacaktır, imamları öne geçip sabah namazı kıldırırken İsâ inecek."

Onda ayrıca şöyle geçmekledir: "Dec-câl'in günleri, kırk senedir. O zaman, bir sene yarım sene; bir sene bir ay, bir ay bir hafta gi­bi olacak. Kalan son günleri de kıvılcım gibi pek kısa olacak, öylesine ki sabahleyin Medine'nin bir kapısında bulunan bir adam öbür kapıya yürüyemeden akşam olacak." Denildi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Biz o zaman nasıl na­maz kılacağız?" "Uzun günlerde saatlerini he­saplayıp kıldığınız gibi o zaman da namazları­nız için vakitleri öyle hesaplayıp takdir eder, ona göre namaz kılarsınız?" buyurdu.

"Sonra İsa, ümmetimin içinde adaletle hükmedecek; haçı kıracak, domuzu öldüre­cek, cizyeyi kaldıracak, zekâtı bırakacak. Ne koyuna ve ne de deveye zekât memuru gönde­rilmeyecek. İnsanlar arasındaki düşmanlıklar ve kin kalkacak. Akrep ve yılanların zehirleri olmayacak, hatta bir çocuk eliyle yılanla oy­nayacak da yılan onu sokmayacak. Kız çocu­ğu arslam kaçırmaya zorlayacak da arslan ona ilişmeyecek. Kurt koyunlar arasında san­ki bir çoban köpeği imiş gibi bekleyip dura­cak. Kabın su ile dolduğu gibi yeryüzü din birliği ile dolacak. Allah'tan başka kimseye tapılmayacak. Harp, kavga namına hiç bir şey kalmayacak. Kureyş kabilesinden hüküm­darlığı alınacak. Yeryüzü gümüş sofrası gibi olacak. Bitkisini Adem'in zamanındaki gibi bitirecek. Bir salkım üzümle bir nefer doya­cak. Bir grup insan tek narla doyacak. Bir öküzün fiyatı şu kadar şu kadar olacak, bir kaç dirhemle bir at satın alınacak."

Denildi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Neden at o kadar ucuz olacak?"

"Harp olmayacağı için ona pek lüzum kalmayacak."

"Neden Öküz o kadar pahalı olacak?"

"Yeryüzünün tümü ekileceği için o, çok ge­rekli olacak. Deccâl çıkmadan önce, yeryü­zünde üç şiddetli yıl olacak. İnsanlar açlık ve kıtlıkla karşı karşıya kalacaklar. Allah göğe birinci yılda yağmurun üçte birini tutmasını, yere de bitkinin üçte birini tutmasını emrede­cek, ikinci yılda göğe yağmurun üçte ikisini

tutmasını, yere de bitkisinin üçte ikisini tutma­sını emredecek. Üçüncü senede göğe yağmu­run tümünü tutmasını emredecek; hatta bir damla hile yağmur yağdırmayacak. Yere de bitkinin hepsini tutmasını emredecek, tek bitki bile bitirmeyecek. Allah'ın diledikleri hariç, tüm toynaklı hayvanlar helak olacak."

"Peki o zaman insanların gıdası ne ola­cak?"

"Onların gıdası, tehlîl, tekbir, teşbih ve tahmîd olacak. Bunlar onlarda yemek yerini tutacaktır" buyurdu.

Muharibi: "Bu hadisin bir öğretmene veri­lip okullarda çocuklara Öğretmesi sağlanmalı­dır." dedi.

9930- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'-dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ye'cûc-Me'cûc, Adem'in neslindendir. Onlar insanlara gönderilse, onların yaşantı­larını (bütünüyle) ifsâd ederler. Onlardan bi­ri ardında zürriyetinden binden fazla kişi bı­rakmaksızın ölmeyecek. Onların ardından üç ümmet vardır: Tâvil, Târnes ve Mensek."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta.]

9931- Onun Huzeyfe'den rivayeti: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ye'cûc bir ümmettir. Me'cûc de bir üm­mettir. Her bir ümmet dörtyüz bin ümmettir. Onlardan bir adam sulbünden eli silahlı tam bin erkek görmeden Ölmez." Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Onları bize anlatır mısın?" dedim. Şöyle buyurdu:

"Onlar üç sınıftır. Onların bir sınıfı erz gibidir."

"Erz ne demektir?"

"O, Şam'da bir ağaçtır ki o ağacın uzun­luğu yüzyirmi arşındır. Göğe doğru yükselir" buyurdu ve ondan sonra Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem şunu ilave etti:

"İşte bunlara ne dağ dayanır ve ne de de­mir. Onların İkinci sınıfı da kulaklarının birini serer, ötekini de kendisine yorgan yapıp öyle yatar. Fil, yabani hayvan, deve ve domuz ne görürlerse yerler. Onlardan birisi öldüğünde de onu yerler, Onların bir ucu Şam'da, bir ucu Horasan'da olacaktır. Doğu nehirlerinin tü­münü ve Taberiye gölünü de içeceklerdir."

9932- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize DeccâFdan bahsetti. Anlattıkları arasın­da şunlar da vardı: 'Deccâl gelecek. Fakat Medine'nin yollarına girmesi yasaklanacak­tır. Medine'nin bazı İşlenmedik tarlalarına kadar varıp konaklayacak. O gün ona karşı insanların en iyisi olan bir adam çıkacak ve şöyle diyecek:

'Şehâdet ederim ki sen, Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem'in bize bildirdiği Deccâlsin.' Deccâl topluluğua şöyle diyecek:

'Ne dersiniz acaba, su adamı Öldürüp sonra, diriltsem benim durumumdan şüphe eder misiniz?'

'Hayır' diyecekler ve Deccâl adamı Öldü­rüp, sonra diriltecek. Deccâl onu diriltirken adam söyle diyecek: 'Vallahi kendimi hiç bu­günkü kadar basiretli görmedim.' Deccâl yi­ne: Onu Öldüreyim mi? diyecek fakat öldüre-miyecek.'

9933- Benzeri diğer rivayet:

Onda şöyle geçer: "Adam: 'İste Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'in zikrettiği deccâl budur' dediği zaman, deccâl etrafın­dakilere emrederek: 'Onu alıp çarmıha ge­rin!' diyecek. Adamın karnı ve sırtı yediği darbelerden dolayı genişleyecek. O zaman Deccâl şöyle diyecek: 'Nasıl şimdi bana ina­nıyor musun?' Adam:

'Hayır; sen yalancı Mesîhu' d-Deccâl'sin' diyecek. Bu defa tepesinden başlayarak iki ba­cağını birbirinden ayırana dek bir testere ile onu biçip ikiye bölecek. İnsanlar iki parçanın arasından geçecekler. Ondan sonra ona: 'Haydi kalk bakalım!' diyecek, o da ayağa kal­kıp doğrulacak. Ondan sonra ona: 'Nasıl sim­di bana inanıyor musun?' diye soracak. O da: 'Şimdi seni daha iyi tanıdım' diyecek. Sonra insanlara şöyle hitap edecek: 'Ey insanlar! Artık bu (Deccâl) insanlara bir şey yapama­yacak.' Bunun üzerine Deccâl, onu (mü'min adamı) boğazlamak için tutacak, fakat (ada­mın) boynu ile köprücük kemiği arası bakıra dönüşecek ve ona hiçbir şey yapamıyacak.

Ondan sonra onu (mümini) elleri ve ayaklarından tutup fırlatacak insanlar onu cehenneme fırlattığım sanacaklar. Oysa o cennete konulmuştur.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'İşte Alemlerin Rabbi katında en büyük şehit budur'

[Buhârî ile Müslim.|

9934- Huzeyfe radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ben Deccâlin yanında olanları slbette ondan bile daha iyi bilirim: Onun ytnından iki nehir akmaktadır. Biri görünürde bembe­yaz sudur. İkincisi görünürde alevli ateştir. Ona erişen kimse alevli ateş olarak gördüğü nehrin yanına gelsin,,,Sonra gözlerini kapaya­rak başını eğip ondan içsin. Çünkü o ateş de­ğil, buz gibi soğuk sudur. Deccâlin gözü kapa­lıdır. Gözünün üzerinde kalın bir deri vardır. İki gözü arasında 'Kâfir' yazılıdır. Okuryazar olsun ya da olmasın her mü'min onu rahatlık­la okuyacak."

9935- Diğer rivayet:

"Deccalin .sol gözü kördür. Saçı ve kılı boldur. Beraberinde cennet ye cehennem bu­lunmaktadır. Aslınad onun cenneti cehennem; cehennemi de cennettir."

[Buharı, Müslim ve Ebû Dâvud.l

9936- el-Muğîre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl hakkında benim sorduğum ka­dar hiç kimse sormamıştır. Bana dedi ki: 'Onun sana hiçbir zararı dokunmaz.'

Dedim ki: 'Diyorlar ki onun yanında bir ekmek dağı ve bir de su nehri varmış.' Şöyle buyurdu: 'Bu, Allah katında çok kıymetsiz bir Şeydir.' [Buhârî ile Müslim.]

9937- Ümmü Şerîk radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"insanlar Deccâlden mutlaka dağa kaça­caklar." Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! O zaman Araplar nerde olacak?"

"Onlar o zaman (sayıca) pek az olacak­lardır" buyurdu. [Müslim ve Tirmizî.]

9938- îmraıı bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccali duyan ondan kaçsın. Vallahi ki­şi ona gelir de onun saçtığı şüpheli şeylerden dolayı onu mü'min zanneder ve ona tâbi olur." |Ebû Dâvud.]

9939- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamete kadar Deccâlden daha büyük Adem neslinden kimse yaratılmayacaktır."

9940-  Diğer rivayette:  "Deccâlden daha büyük bir hadise" olarak geçmektedir. |Müslim|

9941- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şüphesiz Allah tek gözlü değildir; Dec­câl ise tek gözlüdür. Sağ gözü kördür. Sanki gözü büzülmüş bir üzüm tanesi gibidir."

9942- Diğer rivayet:

"ölünceye kadar hiçbirinizin Rabbini gârmiyeceğini bilirsiniz. Onun iki gözü ara­sında 'Kâfir' yazılıdır. Onun yaptıklarından hoşlanmayan rahatlıkla bunu görüp okuyabi­lecektir." [Buhârî, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî.l

9943- Onların Enes'ten rivayeti: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiçbir peygamber yoktur ki, ümmetini tek gözlü, yalancı deccâle karsı uyarmış ol­masın. Dikkat edin! O, tek gözlüdür. Rabbiniz tek gözlü değildir. Onun iki gözü arasında 'Ke Fe Re' (harfleri) yazılıdır."

9944-   Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:

9935- Diğer rivayet:

"Deccalin sol gözü kördür. Saçı ve kılı boldur. Beraberinde cennet ye cehennem bu­lunmaktadır. Aslınad onun cenneti cehennem; cehennemi de cennettir."

[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.l

9936- el-Muğîre radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl hakkında benim sorduğum ka­dar hiç kimse sormamıştır. Bana dedi ki: 'Onun sana hiçbir zararı dokunmaz.'

Dedim ki: 'Diyorlar ki onun yanında bir ekmek dağı ve bir de su nehri varmış.' Şöyle buyurdu: 'Bu, Allah katında çok kıymetsiz bir şeydir.' | Buhârî ile Müslim.]

9937- Ümmü Şerîk radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İnsanlar Deccâlden mutlaka dağa kaça­caklar." Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü! O zaman Araplar nerde olacak?"

"Onlar o zaman (sayıca) pek az olacak­lardır" buyurdu. [Müslim ve Tirmizî.]

9938- İmran bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccali duyan ondan kaçsın. Vallahi ki­şi ona gelir de onun saçtığı şüpheli şeylerden dolayı onu mü'min zanneder ve ona tâbi olur." [Ebû Dâvud.]

9939- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kıyamete kadar Deccâlden daha büyük Adem neslinden kimse yumulmayacaktır."

9940-  Diğer rivayette:  "Deccâlden daha büyük bir hadise" olarak geçmektedir. |Muslim]

9941- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Şüphesiz Allah tek gözlü değildir; Dec­câl ise tek gözlüdür. Sağ gözü kördür. Sanki gözü büzülmüş bir üzüm tanesi gibidir."

9942- Diğer rivayet:

"Ölünceye kadar hiçbirinizin Rabbini görmiyeceğini bilirsiniz. Onun iki gözü ara­sında 'Kâfir' yazılıdır. Onun yaptıklarından hoşlanmayan rahatlıkla bunu görüp okuyabi­lecektir." |Buhârî, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizî]

9943- Onların Enes'ten rivayeti: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiçbir peygamber yoktur ki, ümmetini tek gözlü, yalancı deccâle karşı uyarmış ol­masın. Dikkat edin! O, tek gözlüdür. Rabbiniz tek gözlü değildir. Onun iki gözü arasında 'Ke Fe Re' (harfleri) yazılıdır."

9944-   Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Anlayamazsınız endişesiyle sizi Deccâle karşı uyardım. Mesîfıu'd-Deccâl kısa boylu, apışık ayaklı, kıvırcık saçlı ve tek gözlü, gözü ne şişkindir, ne de çukurdur. Eğer şaşıracak olursanız, şunu bilin ki Rabbiniz tek gözlü (kör) değildir." [Ebü Dâvud]

9945-  O (Ebû Dâvud) ve Tirmizî, Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh radiyallahu anh'dan:

Onda şöyle geçer: "Kim bilir belki beni görüp de söylediklerimi duyanların bazıları onu idrak eder."

Dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü! O gün kalplerimiz nasıl olacaktır?"

"Aynı şimdiki gibi ya da daha iyi olacak­tır" buyurdu.

9946- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Deccâl hakkında sordu. Şöyle buyurdu:

'O bugün bile yemek yemiş, sağdır. Onun hak­kında hiçbir peygamberin ümmetine vermedi­ği bilgiyi vereceğim. Onun sağ gözü sönüktür, ışıksızdır, (gözünün) bebeği yoktur, sanki du­vara yapıştırılmış bir sümüktür. Sol gözü ise parlayan bir yıldız gibidir. Beraberinde hem cennet, hem de cehennem bulunmaktadır. Fa­kat cehennemi cennet ve suyu da ateştir. Dik­kat edin! Ondan önce kasaba ehlini uyaracak iki adam dolaşacaktır. Bir kasabadan çıktık­ları zaman, oraya Deccâlin arkadaşlarının il­ki girecektir." |Rezîn.I

9947- Ebû Bekr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccâl doğudan, Horasan denilen yer­den çıkacaktır. Onlara, yüzleri deri kalkanla­rını aıulıran bir kavim tâbi olacaktır." [Tirmizî]

9948- Ebû Bekre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccâlin annesi ile babasının tam otuz yıl çocukları olmayacak. Ondan sonra, yarar­dan çok zararı olacak, tek gözlü bir çocukla­rı olacak. Onun gözleri uyuyacak, fakat kalbi uyumayacak." Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize onun ebeveynini anlattı: "Babası, uzun boylu, tıknaz burnu gagaya benzeyen bir adamdır. Annesi; memeleri uzun ve tombuldur."

Ebû Bekre dedi ki: "Sonradan biz Medine yahudileri arasında böyle bir çocuğun doğdu­ğunu duyduk. Zübeyr bin Avvam ile ben gidip onun anne babasının yanına girdik. Baktık ki, onları aynı Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in anlattığı gibi bulduk. Dedik ki: 'Ço­cuğunuz var mıdır?' Şöyle dediler:

'Tam otuz sene çocuğumuz olmadı. Sonra bize, yararından çok zararı olan bir tek gözlü çocuğumuz oldu. Onun gözleri uyur, kalbi uyumaz.'

Hemen yanlarından çıktık; baktık güneşe karşı bir kadifeye sarılmış bir bebek mırılda­nıyor. Yüzünü açıp şöyle dedi:

'Ne dediniz?'

'Bir şeyler dedik; sen dediklerimizi duy­dun mu?'

'Evet, gözlerim uyur, kalbim uyumaz' de­di."

[İkisi de Tirmizî'ye ait.]

9949- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccâle, İsfahan yahudilerinden tayla­sın giymiş yetmişbin kişi uyacaktır." [Müslim]

9950-  Muhammed bin el-Münkedİr radi­yallahu anh'dan:

"Câbir bin Abdullah'ı, İbnü's-Sayyâd'ın deccâl olduğuna dair yemin ederken gördüm.

Dedim ki: '(Bu hususta) Allah'a yemin mi ediyorsun?' Şöyle dedi: 'Ömer'in Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem'in katında bu hususta yemin ettiğini ve Allah Resulü sallal­lahu aleyhi ve sellem'in buna itiraz etmediği­ni gördüm.' [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.]

9951- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Ömer, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile bir grup ashabı içinde gitti. İbn Sayyâd'ın, Benû Mağâle kalesi yanında ço­cuklarla oynadığını gördü. İbnü's-Sayyâd o günlerde buluğ çağına ermekteydi. Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem onun sırtına eliyle vurdu. O bunun farkına varmadı. Sonra İbn Sayyâd'a dedi ki:

'Benim Allah' m Resulü olduğuma şehadet eder misin?' İbn Sayyâd ona bakıp şöyle de­di: 'Şehadet ederim ki sen cahillerin Peygam­berisin.' Ondan sonra İbn Sayyâd, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e 'Benim Allah Resulü olduğuma sen şehadet eder misin?' di­ye sorunca, onu Allah Resulü reddederek: 'Ben Allah'a ve peygamberlerine iman ettim' dedi. Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:

'Ne görüyorsun?' Cevap verdi: 'Bana doğru olan da geliyor, yalan da geliyor.' Ona şöyle buyurdu: '(Yani) isleri karıştırıyorsun.'

Sonra ona şöyle dedi: 'Ben senin için bir şey sakladım.'

'O dumandır'dedi.

'Sus, haddini bil!' buyurdu. Bunun üzeri­ne Ömer kızdı ve şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Resulü! Bırak da onun boy­nunu vurayım.'

'Eğer o, o (Deccâl) ise ona asla zarar ve­remezsin. Eğer o değilse onu öldürmende bir fayda yoktur.'

İbn Ömer dedi ki:

Ondan sonra Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem ile Ubeyy bin Kâ'b İbn Say-yâd'ın bulunduğu hurmalığa gitti. Hurmalığa girer girmez, İbn Sayyâd'a görünmeden on­dan bir şey duymak maksadıyla hurma dalla­rının arkasına gizlendi. Sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onu kadifeden bîr döşeği üzerine uzanmış bir şeyler mırıldanır­ken gördü. Hurma dallarının ardında gizlenen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i, İbn Sayyâd'ın annesi gördü. İsmi Saf olan İbn Sayyâd'a annesi şöyle seslendi: 'Ey Sâf! İşte Muhammedi' İbn Sayyâd bunu duyunca he­men yerinden fırladı. Bunun üzerine Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Keşke onu o halinde bıraksaydı.' ibn Ömer dedi ki:

Bunun üzerine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ayağa kalkıp Allah'a lâyık olduğu veçhiyle hamdü senada bulundu. Son­ra Deccâli anlatarak şöyle buyurdu:

'Ben sizi ona karşı uyarıyorum. Kavmini ona karşı uyarmayan hiçbir peygamber yoktur. Nuh da kavmini ona karşı uyarmıştır. Lâkin ben onun hakkında hiçbir peygamberin kavmi­ne demediği şeyi söyleyeceğim. Şunu iyi bilin ki o tek gözlüdür, Allah ise tek gözlü değildir'

9952- Diğer rivayet:

"(Resûlullah) 'Senin için bir şey gizle­dim.' demişti ve ona göğün apaçık bir duman­la geleceği gün (için) bir şey gizlemiştir."

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.]

9953-  O (Tirmizî) ve Müslim, Ebû Sâ-İd'den:

Dedi ki: "Ne görüyorsun?" "Su üstünde bir taht görüyorum." "Sen iblis'in tahtını denizde görüyorsun" buyurdu.

9954- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, İbn Sayyâd'a sordu: 'Cennetin toprağı nedir?' 'Ey Ebû'l-Kâsım! Bembeyaz undur, misk-dir. deyince: 'Doğru söyledin' buyurdu."

9955- Diğer rivayet:

"İbn Sayyâd, Allah Resulü sallallahu aley­hi ve sellem'e cennetin toprağım sordu. O da şöyle buyurdu: 'Bembeyaz un ve halis misk­tir'." [Müslim]

9956- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Hac veya umreye gitmek üzere yola çık­tık. Beraberimizde İbn Sayyâd da vardı. İn­sanlar dağıldılar ve ben İbn Sayyâd ile yalnız kaldım. Hakkında söylenen şeylerden dolayı ondan çok ürktüm. Eşyasını getirip benim eş­yamın yanına koydu. Dedim ki: 'Hava çok sı­cak, eşyanı ağacın altına koysan!' O da bu tek­lifimi kabul edip eşyasını ağacın altına koydu.

Derken bir koyun göründü. O gidip onun süründen gelirdi ve: 'Buyur iç!' dedi. Onun elinden içmek istemediğim için: 'Hava sıcak süt de sıcaktır, canım çekmiyor, içmek istemi­yorum' dedim.

'İnsanların hakkımdaki dedikodularından dolayı bir ip alıp ağaçta kendimi asmak isti­yorum, ey Ebû Saîd! Siz Ensâr topluluğuna Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisi gizli kaldığı kadar hiç kimseye gizli kalmamıştır. Sen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisini en iyi bilenlerden biri değil misin?' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in 'O (Deccâl) kâfirdir' de­memiş midir? Halbuki ben müslümanım. Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, onun (Deccâlin) kısır olacağını, çocuğunun olma­yacağını demedi mi? Oysa benim Medine'de bıraktığım çocuğum vardır. Allah Resulü sal­lallahu aleyhi ve sellem, onun hakkında Me­dine ile Mekke'ye giremez, demedi mi? Oysa ben Medine'ye girdim. Oradan da Mekke'ye gitmek üzere yoldayım.'

Ebû Saîd dedi ki: 'Hatta nerdeyse ben onu mazur görecektim.' Sonra Ebû Saîd dedi ki: 'Vallahi ben onun nerede doğduğunu ve şim­di nerede olduğunu biliyorum. Kendisine şöy­le dedim: 'Geride kalan diğer günlerin hak­kında vah senin haline!'

9957- Diğer rivayet:

"İbn Sayyâd'a denildi ki: 'O adam (Dec­câl) olman, seni sevindirir mi?'

'Bana arzolunsa geri çevirmezdim' dedi." | Müslim veTirmizî]

9958- Nâfi' radiyallahu anh'dan:

"İbn Ömer, İbn Sayyâd'la Medine yolları­nın birinde karşılaştı ve onu kızdıracak bir söz söyledi. Birden şişip yolu dolduracak kadar kocaman oldu. Gelip durumu Hafsa'ya bildi­rince, Hafsa şöyle dedi: 'Allah seni esirgesin! İbn Sayyâd'dan ne istedin? Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem'in onun hakkında şöyle buyurduğunu bilmiyor musun: 'O (Deccâl) ancak Öfkesinden dolayı kendinden geçiverip çıkacaktır'."

9959- Diğer rivayet:

îbn Ömer dedi ki: "Ona iki kere rastladım. Bir keresinde kavmİyle birlikte iken rastladım ve onlara dedim ki: 'Onun o (Deccâl) olduğu­nu mu konuşuyorsunuz?'

'Hayır vallahi!' dediler. Ben de onlara şöyle dedim: 'Bana yalan söylediniz. Vallahi kavminizden biriniz bana onun malca ve ço­cukça hepinizden daha zengin oluncaya kadar Ölmeyeceğini söyledi. Söylendiğine göre bu­gün o İddia edildiği gibidir.' Dedi ki: 'Biraz daha konuştum. Sonra ondan ayrıldım. Ona başka bir defa daha rastladım. Baktım ki gözü şişmiş. Dedim ki: Bu gözün ne. zaman şişti?'

'Bilmiyorum' dedi.

'Sen başında olan gözünü nasıl bilmez­sin?' dedim.

'Allah dilerse onu senin bu sopanda bile yaratır' dedi.

Sonra eşeğin anırmasından daha şiddetli bir şekilde anırdı. Bunun üzerine arkadaşla­rımdan bazıları kırıhncaya kadar sopamla ona vurduğumu iddia ettiler. Fakat 'Vallahi ben bunun farkına varamadım'dedi.

(Râvi) dedi ki: O (İbn Ömer), hemen gidip durumu mü'minlerin annesine (Hafsa'ya) an­lattı ve o da şöyle dedi: 'Ondan ne istiyorsun? Onun şöyle söylediğini bilmiyor musun?: 'Onu insanların üzerine gönderecek ilk sey, bir ğeye öfkelendiği zaman meydana gelen öf-keşidir'." |Müslim|

9960- Câbir radiyallahu anh'dan:

Dedi ki: "Harre harbinde İbn Sayyâd'ı kaybettik." [Ebû Dâvud]

9961-   es-Sa'b bin Cüsâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccâl, halk ondan bahsi terketmedikçe, imamlar da minberden onun hakkında söz söylemeyi bırakmadıkça çıkmayacaktır."

[İbn Ahmed]

9962- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında deccâlden sözedildi; şöyle buyurdu:

'Onun annesi kabrinde doğuracak. Onu doğurduğu zaman, kadınlar onu Hattâin'de yüklenip taşıyacaklar.'

[Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'ın meçhul bir senedle.]

9963- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryemoğlu isa'nın adalet sahibi olarak inmesi yakındır. O inecek, haçı kıra­cak, domuzu Öldürecek, cizyeyi kaldıracak, (bu surette) mal da o kadar çoğalacak ki, ken­disine (zekât ya da sadaka) verilmek istenen kimse onu kabul etmiyecek."

9964- Diğer rivayet:

"O zaman yapılacak, tek secde tüm dünya ve içindekilerden daha hayırlı olacaktır."

Sonra Ebû Hureyre dedi ki: "İsterseniz: 'Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümün­den önce ona inanmış olmasın' mealindeki âyetini (Nisa, 159) okuyun!"

9965- Diğer rivayet:

"İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryemoğlu İsâ size inince durumunuz nice olacak?"

9966- Diğer rivayet:

"İçinizden (biri) imamlık ettiği zaman..." İbn Ebî Zi'b, bunu "Rabbinizin Kitâb'ı, Peygamberinizin sünnetiyle size imamlık etti­ğinde" olarak tefsir etti.

9967- Diğer rivayet:

"Meryemoğlu (İsâ) behemehal inecek­tir..." Benzeri. Ayrıca onda şöyle geçmekte­dir: "Düşmanlık, küsüşme ve kıskançlık orta­dan kalkacaktır."

9968- Diğer rivayet:

"Onunla (İsâ ile) benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, be­yaza çalar kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da sa­çından su damlayacaktır. insanlarla İslâm için savaşacaktır. Mesihu'd-Deccâl'i öldüre­cek, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını müslümanlar kıla­caklardır." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.l

9969- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ümmetimden bir taife hak üzere galip olarak tâ kıyamete kadar devamlı olarak sa­vaşacaklardır. Isâ inecek; emirleri: 'Haydi gel, bize namaz kıldır!' diyecek. Buna karşılık: 'Kiminiz kiminizin emîridir. Bu, Allah'ın bu ümmete bir lütfü keremidir' diyecek." [Müslim]

9970- İbn Amr bin el-As radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Deccâl ümmetimin içinde çıkacak ve kırk (zaman) kalacak, kırk gün mü, kırk ay mı ya da kırk sene mi bilmiyorum. Derken Allah Isâ Aleyhisselam'ı Urve bin Mes'ûd kılığında gönderecek. Onu (Deccâli) arayıp bulacak ve öldürecek. Sonra insanlar yedi sene dostça yaşayacaklar. Aralarında en ufak bîr düşman­lık ve kırgınlık bile olmayacak. Sonra Allah, Şam tarafından soğuk bir rüzgâr gönderecek. Kalbinde zerre kadar iyilik veya iman bulu­nan herkesi öldürecek. Hatta biriniz bir dağın içine girse bile, onu bulup orada enseleyecek ve öldürecek. Buna karşılık insanların kötüle­ri, kuş hafifliğinde yabani hayvanların tabi­atında kalacaklar. Ne marufu emredecekler, ne de münkerden alıkoyacaklar. Onlara şey­tan görünecek ve şöyle diyecek: 'Bana icabet etmiyecek misiniz?'

'Bize ne emrediyorsun ki?' dediklerinde hemen onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar o durumdayken azıkları bol verilecek, yaşantıları güzel olacak. Sonra sûra üfürük-cek; hemen herkes ona boyun bükecek. Onu ilk duyan, devesinin havuzunu sıvayan adam

olacak. Hemen oracıkta Ölecek, insanlar da ölecekler. Sonra Allah, çiği gibi veya gölge gibi (bunlardan hangisi olduğunda şüphe eden hadisin ravilerinden Nu'man dır) bir yağmur gönderecek ve onların cesetlerini bir bitki gibi yerden bitirecek. İkinci bir sûr üfü-rülecek. İnsanlar hemen dirilip ayağa fırlaya­caklar. Sonra onlara şöyle denilecek:

'Ey insanlar! Rabbinize gelin bakalım! Bunları durdurun! Çünkü onlar sorguya çeki­lecekler.' Sonra denilecek ki:

'Haydi cehenneme gidecekleri çıkarın!'

'Kaç kişiden?'

'Her bin kişiden doksandokuz kişi' denile­cek. İşte çocukları bir anda ihtiyarlatacak gün o gündür, işte baldırların açılacağı gün o gündür." [İkisi de Müslim'e ait]


9929- Bu hadisi İbn Mâce (4077), Alî b. Muh. an Abdirrahman el-Muhâribî an İsm. b. Râfi' an Ebî Zür'a Yahyâ b. e. Amr an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.

9930- Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VIII, 6).

9931- Râvilerinden Yahyâ b. Saîd el-Attâr zayıftır (Mecma‘ VIII, 6).

9932- Bu hadisi Buhârî (fadâ'ilu'l-Medine 9, II, 223; fiten 27, VIII, 103) ve Müslim (fiten 112, s. 2256), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9933- Bu rivâyeti Müslim (fiten 113, s. 2256-7), Muh. b. Abdillah b. Kuhzâz an Abdillah b. Osmân an Ebî Hamza an Kays b. Vehb an Ebî'l-Veddâk an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.

9934-9935- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 103), Müslim (fiten 105-8, s. 2249-50) ve Ebû Dâvud (4315), Rib'î an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9936- Bu hadisi Buhârî (fiten 26/1, VIII, 101-2) ve Müslim (fiten 115, s. 2258), İsmaîl b. e. Hâlid an Kays ani'l-Muğîre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9937- Bu hadisi Müslim (fiten 125, s. 2266) ve Tirmizî (3930), İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir an Ümmi Şerîk asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9938- Bu hadisi Ebû Dâvud (4319), Mûsâ b. İsm. an Cerîr an Humeyd b. Hilâl an Ebî'd-Dehmâ an İmrân senedi ile tahrîc etti.

9939-9940- Bu hadisi Müslim (fiten 126-7, s. 2266-7), Eyyûb es-Sahtiyânî an Humeyd b. Hilâl an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9941-9942- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 102), Müslim (fiten 100, s. 2247-8), Ebû Dâvud (4757) ve Tirmizî (2235), Nâfi' ve Sâlim an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9943- Bu hadisi Buhârî (fiten 26, VIII, 103), Müslim (fiten 101-3, s. 2248), Ebû Dâvud (4316-7) ve Tirmizî (2245), Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9944- Bu hadisi Ebû Dâvud (4320), Hayve b. Şurayh an Bakiyye an Bahîr an Hâlid b. Ma'dân an Amr b. el-Esved an Cünâde b. e. Umeyye an Ubâde senedi ile tahrîc etti.

9945- Bu hadisi Ebû Dâvud (4756) ve Tirmizî (2234), Hammâd b. Seleme an Hâlid el-Hazzâ' an Abdillah b. Şakîk an Abdillah b. Sürâka an Ebî Ubeyde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9947- Bu hadisi Tirmizî (2237), Revh b. Ubâde an Saîd b. e. Ar‍be an Ebî't-Teyyân ani'l-Muğîre b. Subey' an Amr b. Hureys an Ebî Bekr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9948- Bu hadisi Tirmizî (2248), Abdullah b. Muâviye an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd an Abdirrahman b. e. Bekr an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9949- Bu hadisi Müslim (fiten 125, s. 2266), Mansûr b. e. Muzâhim an Yahyâ b. Hamza ani'l-Evzâî an İshâk b. Abdillah an ammihî Enes senedi ile tahrîc etti.

9950- Bu hadisi Buhârî (i'tisâm 23, VIII, 158), Müslim (fiten 94, s. 2243) ve Ebû Dâvud (4331), Ubeydullah b. Muâz an ebîhî an Şu'be an Sa'd b. İbr. an Muh. b. el-Münkedir an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9951-9952- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 3/1, IV, 105; fiten 26, VIII, 102; cenâiz 80/1, II, 96-7; cihâd 178, IV, 32-3; edeb 97/2, VII, 113-4), Müslim (fiten 95-7, s. 2244-6) ve Tirmizî (2249), ez-Zührî an Sâlim an ebîhî İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9953- Bu hadisi Müslim (fiten 87-9, s. 2241-2) ve Tirmizî (2247), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9954-9955- Bu hadisi Müslim (fiten 92-3, s. 2243), Ebû Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9956-9957- Bu hadisi Müslim (fiten 91, s. 2242-3) ve Tirmizî (2246), el-Cüreyrî an Ebî Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9958- Bu rivayeti Müslim (fiten 98, s. 2246), Abd b. Humeyd an Revh b. Ubâde an Hişâm an Eyyûb an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

9959- Bu rivayeti Müslim (fiten 99, s. 2246-7), Muh. b. el-Müsennâ an Huseyn b. Hasan b. Yesâr an İbn Avn an Nâfi' an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

9960- Bu hadisi Ebû Dâvud (4332), Ah. b. İbr. an Ubeydillah b. Mûsâ an Şeybân ani'l-A'meş an Sâlim an Câbir senedi ile tahrîc etti.

9961- Bu hadisi Abdullah b. Ahmed b. Hanbel (IV, 72), Ah. b. Muh. b. el-Muğîre b. Yesâr an Hayve an Bakiyye an Safvân b. Amr an Râşid b. Sa'd ani's-Saab senedi ile tahrîc etti.

9962- Râvilerinden Osmân b. Abdirrahman el-Cumahî hakkında Buhârî "hâli mechûldür" demiştir (Mecma‘ VIII, 2).

9963-9964- Bu rivâyetleri Buhârî (buyû‘ 102, III, 40; enbiyâ 49/1, IV, 143), Müslim (îmân 242, s. 135-6) ve Tirmizî (2233), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9965-9966- Bu hadisi Buhârî (enbiyâ 49/1, IV, 143) ve Müslim (îmân 244-6, s. 136-7), ez-Zührî an Nâfi' mevlâ Ebî Katâde an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9967- Bu hadisi Müslim (imân 243, s. 136), Kuteybe an Leys b. Sa'd an Saîd b. e. Saîd an Atâ b. Mînâ an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9968- Bu rivayeti Ebû Dâvud (4324), Hudbe b. Hâlid an Hemmâm b. Yahyâ an Katâde an Abdirrahman b. Âdem an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9969- Bu hadisi Müslim (îmân 247, s. 137), Haccâc b. Muh. an İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9970- Bu hadisi başında kısa bir kıssa ile Müslim (fiten 116-7, s. 2258-60), Şu'be ani'n-Nu'mân b. Sâlim an Ya'k‍b b. Âsım b. Urve b. Mes'ûd an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc etti.




Konu Başlığı: Ynt: Büyük harpler ve kıyamet alametleri bahsi 3
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 08 Ağustos 2016, 14:17:09
Esselamu aleykum
Deccal in fiziksel özelliklerini. Öğrenmiş olduk inşallah...Deccal ,tek gözlü ve killi bir yaratık....Rabbim Deccal in kötülüklerinden muhafaza eylesin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Büyük harpler ve kıyamet alametleri bahsi 3
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Ağustos 2016, 17:04:08
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri deccalin büyük fitnesinden muhafaza eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Büyük harpler ve kıyamet alametleri bahsi 3
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ağustos 2016, 20:30:13
Aleykümselam.Rabbim bizleri kıyametin büyük ve küçük bütün alametlerinden korusun bizleri o dehşetli güne bırakmasın inşallah...