๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:59:10



Konu Başlığı: Ariye umrâ rukbâ hibe ve hediye
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Ocak 2011, 15:59:10
Âriye (Ödünç, Emanet) Umrâ (Kayd-ı Hayat Şartıyla Hibe), Rukbâ, Hibe Ve Hediye (Hükümleri)


4804- Abdullah bin Safvân'ın ailesinden bir takım insanlardan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ey Safvân! Silahın var mıdır?"

"Ödünç mü, yoksa gasp mı?"

"Hayır, ödünç" buyurdu. Bunun üzerine (Safvân) ona otuz ile kırk arasında zırhı ödünç verdi. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Huneyn harbine çıktı. Müş­rikleri yenilgiye uğratınca, Safvân'ın zırhları­nı topladı, fakat zırhların birkaçı da kaybol­muştu. Gelip Safvan'a verirken:

"Ey Safvân senin zırhlarından birkaçını kaybettik, onları sana ödeyecek miyiz?" diye sorunca,

"Hayır ey Allahın Resulü! O gün gönlüm­de olmayan (iman) bu gün gönlümde var" de­di. [Ebû Davud][279]

 

4805- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kullanmak için büyük bir tabak aldı, kaybetti ve sonra onu ödedi (tazmin etti)." [Tirmizî][280]

 

4806- Semure radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü saHallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"El, verinceye (ödeyinceye) dek aldığını korumaya mecburdur."

Katide dedi ki: "Hasan bu hadisi unuttu da sonra şöyle dedi: «O, (yani ödünç aldığın şey) emanetindir. (Kaybolması halinde) Sana tazmin etmek gerekmez»."[281]

 

4807- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Emanet olarak alınan mal sahibine öde­nir. Kefil borçlu sayılır. Borç ödenmelidir."

[İkisi de EM Dâvud ve Tirmizî'ye aittir.][282]

 

4808- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu):

"Sağılı deveyi kullanmak için vermek ne güzel bir lütuftur. Sağılı koyunun sütünü sağ­mak ve sonra geri vermek şartıyla birine ver­mek ne güzel bir lütuftur. Sabah bir kap süt ve­rir, akşam da bir kap süt verir." (Buhârî ve Müslim][283]

 

4809- Cabir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu):

"Herhangi bir adama umrâ suretiyle (ya­ni ömür boyu kullanması için) bir mal bağış­lanırsa o mal, artık hibe edilen kimsenin ve onun çocuklarınındır. O mülk artık verdiği kimsenin olur, vazgeçip bağışını geri alamaz. Çünkü onu bir bahşiş olarak vermiştir. Miras haklan da ona (bağışa) dahil olmuştur."[284]

 

4810- Diğer rivayet: "Kim, bir insanın kendisine ve çocuklarına umrâ suretiyle bir bağışta bulunursa, artık onda hiçbir hakkı kalmaz, hak iddiası kesilir. O şeyi (arazi veya evi) kime vermişse onun ve neslinin olur."[285]

 

4811- Diğer rivayet: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in cevaz verdiği umrâ, kişi­nin bağışlarken şöyle demesidir: "Bu, senin ve neslinindir." Ancak: "Ben yaşadığım süre­ce bu senindir" denilirse, o mal hibe edilen ölünce sahibine döner.

Ma'mer dedi ki: "Zührî'nin fetvası da bu merkezdeydi."[286]

 

4812- Diğer rivayet: "Mallarınızı üzeri­nizde tutun ve o mallan ifsâcl etmeyin! Çünkü kim bir malı umrâ suretiyle bir ömür boyu başkasına bağışlarsa, bağışlanan hayatta ol­sun, ölü olsun mal artık o kimsenin ve onun çocuklarının olmuş olur."[287]

4813- Başka rivayet: "Rukbâda bulunma­yın, umrâda bulunmayın! Kim bir rukbâda bulunursa ya da umrâda bulunursa o verdiği şey, artık (hibe edilenin) vârislerinin olur."[288]

 

4814- Atâ'dan nakledilen diğer rivayet: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, rukbâ ve umrâ suretinde hibe yapmayı yasakladı. (Abdiilkerîm dedi ki: Atâ'ya) dedim ki:

"Rukbâ nedir?" Cevap verdi:

"Rukbâ: Kişinin, kişiye «O, yaşadığın süre­ce senindir» demesidir. Böyle bir şey yaparsa­nız caizdir." [Altı hadis imamı.][289]

 

4815- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Umrâ da yapmayın, rukbâ da yapmayın! Yaparsanız, o malı kime hibe yapmış iseniz onun olur." Dedim ki:

"Bu nasıl olur?" Şöyle buyurdu:

"Umrâ: «Bu (mal), ömrün oldukça senin­dir» demendir. Rukbâ: «Benden ve senden olarak o başkasının olacaktır, (yani ben önce ölürsem, bağışladığım bana geri dönecektir, aksi durumda senindir) demektir."

[Taberânî, Mu'remu'I-Kebîr'de leyyin bir isnadla. İbn Mâce benzerini Rukbâ hakkında rivayet etti.][290]

 

4816- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Mallarınızı rukbâ usulüyle hibe yapmayın. O mal, kime rukbâ yapmış iseniz onun olur."[291]

 

4817- Diğer rivayet: "Umrâ kimin için ya­pılmış ise onun için geçerli ve caiz olur. Ruk­bâ da kimin için yapmış ise onun için caiz ve geçerli olur. Hibesinden dönen kişi, kusmuğu­na dön(üp yiy)en kimse gibidir." [Nesâî][292]

 

4818- İbn Abbâs ve İbn Ömer radiyallahu anhumâ'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir bahşiş veren ya da bir bağışta bulu­nan kimsenin, cayıp verdiklerini tekrar geri alması onun için helâl olmaz; ancak baba ço­cuğuna verdiği şeyi cayıp geri alabilir. Bağış ve hibesinden dönen ve cayan kişi, yiyip do­yan ve doyduktan sonra kusup, tekrar kusmu­ğuna dönen köpek gibidir." [Sünen ashabı][293]

4819- Nu'mân bin Beşîr radiyallahu anh'dan: Babam beni Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e götürüp dedi ki: "Ben bu oğluma bana ait olan bir kölemi verdim (bağışla­dım)."

"Bütün çocuklarına da böyle bir bağışta bulundun mu?» diye sordu.

"Hayır" deyince:

"Öyleyse buna verdiğin köleyi geri al!" buyurdu.[294]

 

4820- Onun rivayetlerindendir: "Babam bana malının bir kısmını bağışla­dı. Annem Amre bintî Revâha dedi ki:

«Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i tanık göstermedikçe ben buna razı olmam.» Bunun üzerine bana yaptığı bağışa şahit tut­mak üzere babam beni Allah Resulü sallalla-hu aleyhi ve sellem'e iletti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«Bunu bütün çocuklarına da yaptın mı?» «Hayır» diye cevap verince, şöyle buyurdu: «Allah'tan korkun, çocuklarınıza adaletli davranın!» Babam döndü; verdiği o sadakayı geri aldı."[295]

 

4821- Başka bir rivayette:

"Hepsine buna verdiğin gibi verdin mi?" "Hayır."

"Öyleyse beni şahit tutma! Çünkü ben adaletsizliğe şahit olmam."[296]

 

4822- Başka bir rivayet:

"Buna benden başkasını şahit tut!" Sonra şöyle dedi: "Sana iyilik yapma hususunda on­ların (oğullarının) eşit olmaları seni sevindi­rir mi?"

"Evet" dedi.

"Öyleyse olmaz" buyurdu. [Altı hadis imamı.][297]

 

4823- Âişe radiyallahu anhâ'dan:

Ebû Bekr, Gâbe denilen yerden bana top­lanacak yirmi vesak hurma bağışladı. Ölüm döşeğine düştüğü zaman bana dedi ki:

"Kızım! Vallahi ölümümden sonra senin zengin olmanı herkesten çok ben isterim. Fa­kir olmana da en çok ben üzülürüm. Sana top­lanacak yirmi vesak hurma bağışlamıştım. Şimdiye kadar oradan topladıkların senindir; ama bugün o, vârisin malıdır (hakkıdır). Vâ­risler ise senin iki erkek kardeşinle iki kız kar­deşindir. Geri kalanı Allah'ın Kitabına uygun olarak bölüşün." Bunun üzerine dedi ki:

"Babacığım! Şu ve şu kadar malım olsay­dı yine (vârislere) terk ederdim. Kızkardeşlerimden birisi Esma, diğeri kim?" Ebû Bekr şu cevabı verdi:

"Hârice'nin kızının karnındaki çocuktur, sanırım o çocuk kız olacaktır." [Mâlik][298]

 

4824- Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Neden birtakım insanlar çocuklarına bir bağışta bulunuyorlar da sonra onu vermeyip ellerinde tutuyorlar? Birinin oğlu öldüğü za­man, şöyle derler:

«Malım elimdedir, kimseye vermedim ki?» O kendisi daha önce ölürse:

«O benim oğlumdur, daha önce ben malı­mı ona vermiştim'der. Kim birisine bir bağış­ta bulunup da, ölünceye kadar bağışta bulun­duğu kişi onu kendi korumasına ve mülkiye­tine almamışsa, bağışı batıl olur ve mal varis­ler arasında paylaştırılır." [Mâlik][299]

 

4825- Osman radiyallahu anh'dan: "Kini küçük bir çocuğuna bir şey bağışlar­sa, bu bağışı kendine geçirinceye kadar büyü­meden babası bunu ilan edip şahit gösterirse, babasının zimmetinde olsa da bu bağış caiz olur." [Mâlik][300]

 

4826- Ömer radiyallahu anh'dan: (Dedi ki:) "Bir akraba yardımı olarak ya da bir sada­ka niyeti ile her kim bir bağışta bulunursa, on­dan bir daha dönüş yapamaz. Kim de yalnız sevaba girmek maksadıyla bir bağışta bulunur da, bu herkes tarafından bilinirse, ondan razı olmadığı takdirde o hibesinden cayabilir ve sözünden dönüp tekrar malına sahip çıkabi­lir." [Mâlik][301]

 

4827- Câbir radiyallahu anh'dan: "Hayber'e gitmek istedim, gelip durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bil­dirdim, şöyle dedi:

«(Hayber'de) vekilime gittiğin zaman, on­dan onbeş vesak hurma al, senden bir alâmet isterse, elini onun boğazına koy! (bu aramız­da paroladır)»" [EbûDâvud][302]

 

4828- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'yi fethettiği zaman, hutbe irâd etti ve hutbesinde şunu söyledi: «Bir kadın, kocasın­dan izinsiz bir bağışta bulunamaz»."[303]

 

4829- Diğer rivayet:  "Kocasının nikâhı altında olan kadın, kendi malında herhangi bir yetkiye sahip değildir." [Ebû Dâvud ve Nesâî][304]

 

4830- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Birbirlerinize hediye verin, çünkü hediye kalpteki kuşkuları giderir. Bir kadın, komşusu olan kadına verdiği hediyeyi bir koyun paçası bile olsa küçümsemesin." [Tirmizî][305]

 

4831- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hediye kabul ederdi ve karşılığını da verirdi." [Buhârî, Ebû Dâvud ve Tirmizî.][306]

 

4832- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bana bir koyun paçası dahi hediye edil­se, kabul ederim, o paçanın yemeğine çağırı­lır sam icabet edip giderim."[307]

 

4833- Ali radiyallahu anh'dan:

"Kisrâ, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e hediye gönderdi; kabul etti. Diğer krallar ona hediyeler gönderdiler, onların he­diyelerini de kabul etti." [İkisi deTirmizî'ye aittir.][308]

 

4834- Iyâd bin Hımâr radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir deve ya da başka bir şey hediye ettim; ba­na:

«Müslüman oldun mu?» diye sordu.

«Hayır» dedim. Bunun üzerine şöyle bu­yurdu:

«Ben müşriklerin hediyelerini kabul et­mekten allkondum»." [Ebû Dâvud ve Tirmizî.][309]

 

4835- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir Bedevî, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e genç bir deve hediye etti. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem onun hedi­yesine karşılık tam altı tane genç deve hediye olarak verdi. Bedevî bundan memnun kalma­dı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu­nu duyunca, Allah'a hamd ü senada bulundu ve şöyle buyurdu:

«Falan kimse bana bir genç deve hediye etti, ben de karşılığında altı tane genç deve verdim. Hâlâ memnun değil. Kureyşî, Ensârî, Sakafî, ya da Devsî olanların dışında kimse­den hediye kabul etmemeye azmettim»."

[Ebû Dâvud ve Tirmizî.][310]

 

4836- Zü'l-Cevşen radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e Bedir harbinden sonra, Karha adındaki atının yavrusunu (tayı) getirdim ve şöyle dedim:

«Ey Muhammedi Sana Karhâ'nın yavrusu­nu getirdim, lütfen kabul buyur!»

«Şu anda ona ihtiyacım yoktur; dilersen ona karşılık ben sana Bedir'de kullanılan zırhlardan bir tane vereyim» deyince, «Bugün ben bu tayı atla bile tırampa etmedim» dedim. Bunun üzerine: «Öyleyse benim ona ihtiya­cım yok» buyurdu." [Ebû Dâvud][311]

 

4837- Enes radiyallahu anh'dan:

"Zî Yezen kralı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e, otuzüç erkek ya da otuzüç dişi deve vererek aldığı bir hülle (pahalı elbi­se) hediye etti. Resûlullah onu kabul buyur­du." [Ebû Dâvud][312]

 

4838- Ebû İshâk bin Abdillah bin el-Hâris radiyallahu anh'dan:  "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yirmi küsur genç deve vererek satın aldığı bir hülleyi (kral) Zû Yezen'e hedi­ye etti; o da bu hediyeyi kabul etti." [Ebû Dâvud][313]

 

4839- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Bir kimse bir kimseye şefaat eder­se (yani bir işi için aracılık ederse), o kimse de bu şefaate karşılık ona bir hediye verirse öteki de bu hediyeyi kabul ederse, riba (faiz) çeşitle­rinden önemli birini almış olur." [Ebû Dâvud][314]

 

4840- Ubâde bin es-Sâmit radiyallahu anh'dan:  "Suffe ehlinden birine yazı ve Kur'ân öğrettim, karşılığında bana bir yay he­diye etti, içimden dedim ki:

«Bu şahsî bir mal değildir, üzerine oku koyar Allah yolunda düşmana atarım. Ama yine de Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem'e sormadan yapamam.» Gittim, sordum; şöyle buyurdu: «Eğer bunun kıyamette ateş­ten bir gerdanlık olarak boynuna dolamak is­tersen, kabul et!»" [Ebû Dâvud][315]

 

4841- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir kimseye bir topluluk içinde bir şey he­diye edilirse o topluluk o hediyeye ortak olur."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta leyyin bir isnadla.][316]

 

4842- Iyâd bin Abdillah'dan, o da babası radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i gördüm; bir adam ona bir tulum bal hediye et­ti ve o da bunu kabul etti. Adam da ona: «İki dağ arasını hududum içine almama müsaade et!» dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kabul etti ve onun için birine bir yazı yazdırdı." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'de][317]

 

4843- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İmama (hükümdara) verilen hediyeler hile (hiyânet) ve irtikâbdır."

[Taberânî, Mu'cemıı'l-Evsat'\a.][318]

 

4844- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Biriniz bir ödünç para verdiği zaman, karşısındaki ona bir hediye vermek, ya da atı­na bindirmek isterse binmesin, hediyeyi de kabul etmesin, ama her zaman ve ötedenberi böyle bir şey aralarında varsa kabul etmesin­de bir sakınca yoktur." [İbn Mâce. Meçhul bir ravi yoluyla.)[319]


[279] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3563-4), Abdülazîz b. Rufey' an unâsin min âli Safvân asl-ı senedi ile tahrîc etti. Bu rivayet mürseldir. Zira son râvilerin kimliği mechûldur.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[280] Bu hadisi Tirmizî (no. 1360), Alî b. Hucr an Süveyd b. Abdilazîz an Humeyd an Enes senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[281] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3561), Tirmizî (no. 1266) ve İbn Mâce (no. 2400), Saîd b. e. Arûbe an Katâde ani'l-Hasan an Semure asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[282] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3565), Tirmizî (no. 1265) ve İbn Mâce (no. 2398), İsmail b. Ayyaş an Şurahbîl b. Müslim an Ebî Umâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasen garîb'tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[283] Bu hadisi Buhârî (hibe 35, III, 144) ve Müslim (zekât 73, s. 707), Ebû'z-Zinâd ani'l-A'rec un Ebi Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Lafız Buhârî'ye aittir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[284] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[285] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[286] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/352.

[287] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[288] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[289] Sıra ile lafızlar Müslim (hibât no. 20, 21, 23, 26), Ebû Dâvud (no. 3556) ve Nesâî'ye (umrâ 1/2, VI, 273) aittir.

Bu hadisi Buhârî (hibe 32/1, III, 143), Müslim (hibât 25, s. 1246) ve Nesâî (umrâ 4/1-2, VI, 277), Yahya an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Mâlik (akdiye 43, 756), Müslim (hibât 20-24, s. 1145-6), Ebû Dâvud (no. 3553-5), Tirmizî (no. 1350), Nesâî (umrâ 3/2-3, 5-10, VI, 275-6) ve İbn Mâce (no. 2380), ez-Zührî an Ebî Seleme an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 26-28, s. 1246-7), Ebû Dâvud (no. 3558), Nesâî (umrâ 2/8-13, VI, 274) ve İbn Mâce (no. 2383), Ebû'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 30-31, s. 1247-8), Ebû Dâvud (no. 3556), Nesâî (umrâ 2/1, 3, 4, VI, 272-3) ve İbn Mâce (no. 2382), Atâ b. e. Rebâh an Câbir asl-ı senedi ile tah­rîc ettiler.

Son lafzı Nesâî (umrâ 2/2, VI, 273), Ah. b. Sül. an Ubey-di İlah an İsrâîl an Abdilkerîm an Atâ senedi ile tahrîc et­ti.

Umrâ suretiyle hibe: Bağış yapan kimsenin "Ben sağ kaldıkça bu malı sana verdim" demesidir. Rukbâ ise: "Şu malımı sana bağışlıyorum, eğer ben sen­den önce ölürsem mal senindir; eğer sen benden önce ölürsen mal yine bana ait olur" demektir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[290] Râvilerinden el-Mesâ b. es-Sabbâh, çoğunluğa göre za­yıf olmakla birlikte bir rivayette İbn Maîn onu tevsîk et­miştir (Mecma' IV, 157).

İbn Ömer'in İbn Mâce'nin (no. 2382) rivayetindeki se­nedi şöyledir: Ishâk b. Mansûr an Abdirrezzâk an İbn Cûreyc an Atâ an İbn Ömer.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[291] Bu hadisi Nesâî (rukbâ 2/1, VI, 269), Muh. b. Vehb an Muh. b. Seleme an Ebî Abdirrahün an Zeyd an Ebî'z-Zûbeyr an Tavus an İbn Abbâs senediyle tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[292] Bu rivayeti Nesâî (rukbâ 2/2), Ahmed b. Harb an Ebî Muâviye an Haccâc an EbVz-Zübeyr an Tavus an Ibn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353

[293] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3539), Tirmizî (no. 1299), Nesâî (hibe 4/3, VI, 267-8) ve İbn Mâce (no. 2377), Hüseyn el-Muallim an Amr b. Şuayb an Tavus an Ibn Ab­bâs ve İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.Tirmizî'ye göre isnadı "hasen sahîh"tir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353

[294] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).

Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134), Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI, 258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud (no. 3543)  ve Nesâî (nahl 5, 7, VI, 259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13. III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no. 3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353.

[295] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).

Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134), Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI, 258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud (no. 3543)  ve Nesâî (nahl 5, 7, VI, 259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13. III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no. 3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/353-354.

[296] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).

Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134), Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI, 258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud (no. 3543)  ve Nesâî (nahl 5, 7, VI, 259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13. III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no. 3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[297] Laftzlar Müslim'e aittir (hibât no. 9, 13, 14, 17).

Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 39, s. 751), Buhârî (hibe 12/2, III, 134), Müslim (hibât 9-11, s. 1241), Tirmizî (no. 1367) ve Nesâî (nahl 1-4, VI, 258-9), ez-Zührî an Humeyd b. Abdirrahman ve Muh. b. en-Nu'mân b. Beşfr an Nu'mân b. Beşîr asl-ı senedi ile; Müslim (hibât no. 12, s. 1242), Ebû Dâvud (no. 3543)  ve Nesâî (nahl 5, 7, VI, 259), Hisâm b. Vrve an ebîhî ani'n-Nu'mân asl-ı senedi ile; Buhârî (hibe 13. III, 134: şehâdât 9, III, 151), Müslim (hibât 13-18, s. 1242-4), Ebû Dâvud (no. 3542) ve Nesâî (nahl 8-13, VI, 259-61), es-Şa'bî ani'n-Nu'mân asi-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[298] Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 40), s. 752), ani'z-Zührî an Vrve an Âise sahîh senediyle tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[299] Bu hadisi Mâlik (akdiye no. 41, s. 753), ani'z-Zührîan Urve b. ez-Zübeyr an Abdirrahman b. Abdilkârî an

Ömer senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[300] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[301] Bu mevkufu Mâlik (akdiye no. 42, s. 754), Dâvud b. el-Husayn an Ebî Gatafân b. Tarîf el-Mürrî an Ömer sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/354.

[302] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3632), Ubeydullah b. Sa'd b. Ibr. an ammihian ebîhî an Ibn Ishâk an EbîNuaym Vehb b. Keysân an Câbir senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[303] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3546-7), Nesâî (umrâ 5/1-2, VI, 278-9) ve İbn Mâce (no. 2388), Amr b. Şuayb  an ebîhî an ceddihî İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[304] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3546-7), Nesâî (umrâ 5/1-2, VI, 278-9) ve İbn Mâce (no. 2388), Amr b. Şuayb  an ebîhî an ceddihî İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[305] Bu hadisi Tirmizî (no. 2130), Ezher b. Mervân an Muh. b. Sevâ' an Ebî Ma'ser an Saîd an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre bu hadisin isnadı garîbtir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[306] Bu hadisi Buhârî (hibe 11, III, 133), Ebû Dâvud (no.3536) ve Tirmizî (no. 1954), Hisâm b. Vrve an ebîhî an Âise asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[307] Bu hadisi Tirmizî (no. 1338), Muh. b. Abdillah b. Bezan Bisr b. el-Mufaddal an Saîd an Katâde an Enes sene­di ile tahrîc etti ve isnadının sahîh olduğuna hükmetti.     

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[308] Bu hadisi Tirmizî (no. 1576), Alî b. Saîd el-Kindî an Ab-dirrahîm b. Sili. an Isrâîl an Süveyr an ebîhî an Alî se­nedi ile tahrîc etti ve isnadı hakkında "hasen garîb" hük­mü verdi.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[309] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3057) ve Tirmizî (no. 1577), et-Tayâlisî an Imrân el-Kattân an Katâde an Yezîd b. Abdillah b. eş-Şihhîr an İyâd asl-ı senedi ile tahrîc etti­ler.

Tirmizî, isnadı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.         

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[310] Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3537) ve Tirmizî (no. 3946), Muh. b. İshâk an Saîd el-Makbu-rî an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî'ye göre isnadı hasendir. Ancak lafzının ait oldu­ğu bir başka senedi (no. 3945) daha vardır: Ah. b. Ment      4855-an Yezîd b. Hârûn an Eyyüb an Saîd an Ebî Hureyre.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/355.

[311] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2786), Müsedded an İsâ b. Yûnus an ebîhî an Ebî Ishâk an Zfl-Cevşen senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[312] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3055), Mûsâ b. İsmaîl an Hammâd b. Seleme an Alîb. Zeyd an Ishâk mürsel sene­di ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[313] Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[314] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3541), Ah. b. Amr b. es-Serh un Ibn Vehb an Amr b. Mâlik an Abdillah b. e. Cafer an Hâlid b. e. Imrân ani'l-Kâsım an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[315] Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3416) ve İbn Mâce (no. 2157), Humeyd b. Abdirrahman er-Ruvâsiyy an Muğîre b. Ziyâd an Ubâde b. Niiseyy ani'l-Esved b. Sa'lebe an Vbâde senediyle tahrîc etti.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[316] Râvilerinden Mendel b. Alî, hakkında ihtilâf olan biridir (Mecma' IV, 148).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[317] Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma' IV, 149).

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[318] İsnadı Heysemî'ye göre hasendir (Mecma' IV, 1517.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.

[319] Bu hadisi İbn Mâce (no. 2432), Hisâm b. Ammâr an İs­maîl b. Ayyaş an Utbe h. Humeyd an Yahya b. e. İshâk an Enes senedi ile tahrîc etti. Utbe, zayıf bir râvidir.

Rudani,Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-fevaid, İz Yayıncılık: 2/356.



Konu Başlığı: Ynt: Ariye umrâ rukbâ hibe ve hediye
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Temmuz 2019, 12:40:57
Esselamü aleyküm Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ariye umrâ rukbâ hibe ve hediye
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Temmuz 2019, 21:10:49
Esselamu aleykum. RABBİM razi olsun paylasimdan kardeşim. ..