๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Cem ul Fevaid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:35:54



Konu Başlığı: Allah yolunda nöbet tutma ve savaşmanın fazileti
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ocak 2011, 21:35:54
ALLAH YOLUNDA NÖBET TUTMA VE SAVAŞMANIN FAZİLETİ


6075- Osman radiyallahu anh'dan:

"O, bir gün minberin üstünde şöyle hitap etti: 'Benden ayrılıp uzaklaşmanızdan korktu­ğum için (bugüne kadar) Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem'den duyduğum bir hadisi sizden gizledim. Sonra kişi belki kendisi için münasip gördüğü bir davranışla bulunabilir umuduyla onu açıklamayı uygun buldum. Şöyle buyurduğunu duydum:

'Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, on­dan başka yerlerde geçen bin günden daha hayırlıdır'." | Nesâî ve aynı lafızla Tirnıizî. |

6076- Selmân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Allah yolunda, bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutmakla gece namazı kılmaktan daha hayırlıdır. Kim nöbette ölürse, kabir fitnesin­den korunur, bunun sevabı kıyamet gününe kadar defterine artırılarak yazılır,"

İMiislinı, Nesâî ve lai'/ı ile Tirmizî. |

6077- Ebû'd-Döi-4â radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Bir ay nöbet beklemek, bir yıl oruç tut­maktan hayırlıdır. Kim Allah yolunda, nöbet beklerken ölürse, feza-ı ekber (Kıyamet)in şiddetinden emin olur. Bu sebeple rızıklanır, Cennet kokusu duyar, Allah onu diriltinceye dek devamlı alarak nöbetçi sevabı amel defte­rine yazılır." jfabcrügî, Mu'cemu'i-Kebîr'âe.)

6078- Enes radiyallahu (Allah Resulü sallallalıu aleyhi veTscUçm buyurdu:)

"Kim deniz sahilinde, bir gece nöbet bek­lerse bu, ailesi içindeki bin yıllık ibadetinden daha üstündür."

[Ebû Yaİfi leyyin bir senedle.j

6079- Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, dünya ve üzer inde kilerden daha hayırlıdır. Bi­rinizin cennetteki bir kamçılık yeri, dünya ve üzerindekİlerden daha hayırlıdır. Kulun Allah yolunda yola koyulması bittim dünya ve üze-rindekilerden daha hayırlıdır."

IBuhârî, MtİNİim veTirmizî.]

6080* Sehl bin Sa'd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallalıu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah yolunda yola koyulmak, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."

|Müslim ve Nesâî.J

6081- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'-dan:

(Allalı Resulü sallallahu aleyhi ve scllem buyurdu:)

"Allah yolunda yola koyulmak, .savaş yap­mak gibidir." [Ebû Davudi

6082- Muâz bin Enes radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve seilem insanlan harbe gönderdi, bir adam geride kal­dı. Peygamber sallallahu aleyhi ve seilem ile namaz kıldıktan sonra ona Allah'a ısmarladık demeye geldi. Peygamber sallallahu aieyhi ve seilem ona dua etti ve şöyle buyurdu:

'Arkadaşların seni. sevab bakımından ne kadar geçti biliyor musun?"

'Evet. erken çıkmaları ile bugün beni geç­tiler. '

'Nefsim kudret elinde olana yemin ederim ki, onlar fazilette seni iki meşrik ve iki mağrib arası kadar geçmişlerdir'."

(Ahmed. leyyin bir senedle.j

6083- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seilem buyurdu:)

"Birinizin Allah yolunda bir saat bekle­mesi, evindeki yetmiş yıllık namazından daha üstündür. Allah'ın sizi bağışlayıp cennete koymasını istemez misiniz?" "Evet" dediler; "Öyleyse Allah yolunda savaşın! Çünkü kim devesinin üstünde, Allah'ın dininin yücelmesi için savaşırsa, cennet ona vacip (sabit) olur."

|Tirmi/.î, bir kıssa serdederek.J

6084-  Muâz bin Cebel radiyallahu anh'­dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seilem buyurdu:)

"Kim devenin sütü memelerine gelecek kadar sürede Allah yolunda savaşırsa ona cennet vacip olur. Kim gönülden Allah yolun­da öldürülmek isteyip savaşır da sonra ölür ya da öldürülürse şehit ecrini alır. Kim Allah yolunda yaralanırsa ya da tökezlerse, kıyamet gününde zaferan renginden daha baskın bir renk, miskten daha hoş kokan bir koku ile ge­lir. Kimin Allah yolunda üzerinde bir çıban çı­karsa ona şehitlik damgası vurulur."

|Siinen ashâbı|

6085- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sailallahu aleyhi ve seilem

buyurdu;)

"Allah, kendi yolunda cihad etmek için yola çıkana şu garantiyi verdi: 'Kim sırf be­nim yolumda, bana inanarak, peygamberleri­mi tasdik ederek çıkarsa, onu cennete sokma­yı, ya da çıktığı evine bir çok sevaplar veya ganimetler elde ederek döndürmeyi garanti ederim.'

Mııhammed'in canını elinde olan Allah'a yemin ederim ki, herhangi bir kimse Allah yo­lunda yara bere alırsa, kıyamet gününde yara bere aldığı gündeki, gibi gelir. Rengi kan ren­ginde, kokusu misk kokusu olarak gelir.

Mııhammed'in canı kudret elinde bulun­durana yemin ederim ki, müslümaıılara me­şakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gaz­veye çıkan hiçbir seriyyeden asla geri kal­mazdım. Ancak onları hayvana bindirecek im­kân bulamıyorum. Onlar da beni takibe imkân bulamıyorlar. Benden geri kalmak da on­lara zor geliyor.

Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki, Allah yolunda harbe çıkıp öldürül­meyi, sonra yine çıkıp yine öldürülmeyi, son­ra yine çıkıp yine öldürülmeyi ne kadar ister­dim." [Buhârî, Müslim. Muvattâ ve Nesaî.]

6086- Ebû Hureyre radiyallalın anh'dan:

Denildi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Allah yolunda cihad elmek neye denktir?"

"Onu ölçmeğe gücünüz yetmez."

Ona iki ya da üç kere aynı soruyu yönelt­tiler, her seferinde: "Onu takdir etmeye gücü­nüz yetmez" diye cevap verdi. Sonra şöyle buyurdu:

"Allah yolunda savaşan kişi, cihadından geri dönünceye dek namaz ve oruçtan yana fütur göstermeden devamlı oruç tutan, de­vamlı gece namazı kılan, sürekli Kur'ân âyet­lerini okuyan kimse gibidir."

6087- Diğer rivayet:

"Oruç tutan, gece namazı kılan Allah'ın emirlerine huşu ederek boyun eğen, rükû eden, secde eden kimse gibidir."

|Ebu Dâvud hariç, altı hadis imamı.|

6088- Ebû Saîd radiyallalıu anh'dan: "Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve

sellem'e gelerek şöyle dedi:

'İnsanların hangisi üstündür?'

'Allah yolunda canıyla malıyla savaşan mü'min.'

'Ondan sonra hangisidir?'

'İnsanların şerrinden korunmak için, Al­lah'tan korkarak inzivaya çekilen kişi' buyur­du. [Mâlik hariç, allı hadis imumı|

6089- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Mevki bakımından size insanların en ha­yırlısını bildireyim mi?"

"Evet ey Allah'ın Resulü!" dedik.

"Allah yolunda atının yularım tutup ölün­ceye ya da öldürülünceye dek savaşan kişi. Bu hususta onu takip eden kimseyi de bildire­yim mi? dedi.

"Evet ey Allah'ın Resulü" dedik. Şöyle buyurdu:

"Vadilerden bir vadiye, (inzivaya) çekilip namaz kılan, zekât veren, insanları şerlerin­den ötürü terk eden kişi" buyurdu.

"Size insanların en kötüsünü bildireyim mi?"

"Evet, ey Allah'ın Resulü!" dedik.

"(Kendisinden) Allah aşkına istenip de (istek sahibine imkanı olduğu halde) verme­yen kişi" buyurdu.

|Mâlik, Tirmİ/î ve aynı lafızla Nesâî.|

6090- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah korkusundan ağlayan kişi, (hay­vanın memesinden çıkan) süt memeye dönün­ceye kadar, cehenneme girmez. Allah yolunda tozlanan kulun tozlan ile cehennem dumanı kesinlikle bir araya gelmez."

ITirmizî ve Nesâî.l

6091-  Ebû Abs radiyallahu anlı'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)   "Allah yolunda  tozlanan  kulun ayaklarına cehennem ateşi asla değmez." IBuhârî, Tirmi/Î ve Nesâî|

6092- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem

buyurdu:) "İki göze asla cehennem ateşi do­kunmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, ötekisi Allah yolunda nöbet tutan göz." [Tîrmizî]

6093- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah yolunda kâfir öldüren, sonra doğru­luktan ayrılmayan, aşırıya kaçmadan orta bir yol izleyen kimse ile kâfir cehennemde bir ara­ya gelmez. Mü'minin içinde Allah yolunda yutulan tozla cehennem soluğu bir araya gel­mez. İnanmış (mü'mİn) bir kulun kalbinde, imanla kıskançlık (haset) bir araya gelmez."

[Müslim, Ebû Dâvud ve aynı lafızla Nesâî.|

6094- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Rab olarak Allah't, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i gönülden hoş­nut olarak kabul ederse, cennet ona vacip olur," Ebû Saîd'in bu söz pek hoşuna gitli ve dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu bana tekrarla!" Tek­rarladı. "Bir başka şey daha vardır ki Allah, onunla kulun cennetteki makamını yüz derece yükseltir. Her iki derecenin arası gökle yer ara­sı kadardır" buyurdu. "Nedir o ey Allah'ın Re­sulü?" diye sorduklarında göyle buyurdu:

"O, Allah yolunda savaşmak. Allah yolun­da savaşmak. Allah yolunda savaşmaktır."

| Müslim ve Nesâî.|

6095- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennet kılıçların gölgesi altındadır."

Üslü başı eski püskü bir adam kalkıp şöy­le dedi: "Sen gerçekten Allah Nebisi sallalla­hu aleyhi ve sellem'in bunu söylediğini duy­dun mu?" "Evet" dedi.

Adam hemen arkadaşlarının yanına dön­dü, selâm verdi, kılıcının kınını parçaladı, orada bıraktı ve kılıcıyla yürüyüp harbe kalıl-dı, öldürülünceye dek kılıcıyla savaştı.

[Müslim ve Tirmizî.]

6096- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Amr bin Ukayş'ın Cahiliyelten kalına bir riba (faiz) alacağı vardı; onun için onu tahsil edinceye kadar müslüman olmak istemedi. Sonra Uhud günü geldi ve dedi ki: 'Amca oğul­larım nerede'?' 'Uhud'da' dediler. "Peki Falan oğulları nerede?' 'Onlar da Uhud'da' dediler. Bunun üzerine zırhını giydi, atına bindi, onlara doğru hareket etti. Müslümanlar onu görünce, 'Ey Amr! Bizden uzak dur!' dediler. Cevabı: 'Ben iman eltim.' Sonra elindeki kılıcıyla düş­manla kıyasıya savaştı, yaralanıp evine götü­rüldü. Sa'd bin Muâz ona gelip kız kardeşine dedi ki: 'Ona bir sor bakalım, bu savaşı kavmi­ne karşı duyduğu sevgiden ve onların namına karşı tarafa öfkelendiğinden mi yaptı, yoksa öf­kesi sırf Allah ve Resulü için olduğundan mı yaptı?' Sordu, adam da şu cevabı verdi: 'Bila­kis Allah ve Resulünün namına karşı tarafa öf­kelendiğim için yaptım.' Sonra da Allah için henüz bir rek'at namaz kılmaya vakit bulama­dan öldü ve cennete girdi." |Ebû Davud]

6097-  Ebû Necîh es-Sülemî radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü .sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim (düşmana) bir ok ulaştınrsa cennet­te karşılığında, bir derece alır." O gün ben onalü ok ulaştırdım. Ve Allah Resulü sallalla-hu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini duy­dum: "Kim Allah yolunda bir ok atarsa, onun için bir köle azat edenin sevabı vardır."

[Sünen ashabı|

6098- Kâ'b bin Murre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"İslâm uğrunda başına ak düşen kimse için kıyamet gününde bu, ona bir nur olur." Ve şöyle buyurdu: "(Ok) atın! Kim düşmana bir ok ulaştirtrsa Allah ona mukabil onun bir derecesini yükseltir." Ibnü'n-Neccâr dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Derece nedir?" Şöy­le buyurdu: "Öyle evinin eşiği kadar değildir. Her iki derece arasındaki mesafe yüz yıllık­tır." [Nesâî.l

6099- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kİm Allah yolunda bir ok atarsa isabet ettirsin ya da ettirmesin, Ismailoğıtllanndan dört köle azat etmişçesine ecir alır."

|Bezziir ve Taberânî Mu'cemıı'I-Evsal'ta leyyin bir senedle.|

6100- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah yolunda bir ok atarsa bu, onun için kıyamet gününde bir nur olur."

|Bezzâr|

6101- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah şu iki adam hakkında güler: Biri Allah yolunda savaşır, şehit düşüp cennete gi­rer, onu öldüren diğer kişi ise müslüman olur

bu sebeple Allah onu bağışlar. Daha sonra o da Allah yolunda savaşır, öldürülür ve cenne­te girer." [Mâlik, Buhfirî, Müslim ve NesSî.]

6102- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kim Allah'a İnanarak ve onun vaadini tasdik ederek onun yolunda, bir at bes­lerse, ona verdiği otlar, ,su ve gübresi, idrarı kıyamet gününde birer sevap olarak mizanın­da (terazi) yer alacaktır." |Buhûrî ve Nesâî.l

6103- Ebû Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Bir adam Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e yularh bir deve gelirdi. Ve 'İşle bunu Allah yolunda vakfediyorum' dedi. Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyur­du:

'Bunun karşılığında kıyamet gününde herbiri yulaıiı olarak sana tam yediyüz deve verilecektir'." [Müslim ve Nesâî.l

6104-Adiyy bin Hatim radiyallahu anh'dan:

O, Peygamber saüallahu aleyhi ve sel-lem'e sordu: "Hangi sadaka üstündür?"

"Allah yolumla bir köle hizmete koymak, ya­hut (Allah yolunda) çadır kurmak ya da döl al­ma yaşına basan bir deve bağışlamak." |Tirmi/î|

6105- Huzeym bin Patik radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah yolunda bir harcama yaparsa, karşılığında yediyüz kat alır:' |Tirmizî ve Nesâî.l

6106- Muâz radiyallalıu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah yolundaki cihaddu Allah'ı çok zik­redene ne mutlu! Çünkü o, herbir kelimeye karşılık yetmiş bin hasene alır. Onun her bir hasenesi, daha önce Allah katındaki sevapla­rına on kat olarak eklenir." Denildi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Ya Nafaka?" Şöyle buyurdu:

"Nafaka da o miktardadır."

Abdurrahman dedi ki: "Muâz'a şöyle de-

dim: Nafaka (harcama)mn karşılığı yediyüz kattır." Muâz şu cevabı verdi: "Anlayışın kıt senin. Bu, Allah yolunda yapılan cihadda de­ğil de evinde otururken yapılan harcamalarda sözkonusudur. Harplerde olan harcama daha başkadır. Allah yolunda harcayarak savaş et­likleri zaman Allah kalında olan sevaplarım hiç kimse bilemez ve takdir de edemez. Çün­kü kullar onu ne bilebilir ve ne de anlatabilir­ler. Onlar Allah'ın taraftarlarıdır. Allah'ın ta­raftarları galip olanların ta kendileridir."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de zatimtn belirtilmediği bir râvinin bulunduğu senedle.|

6107- el-Hasan radiyallahu anh'dan:

O da Ali, Ebû'd-Derdâ, Ebû Hureyre, Ebü Ümâme, İbn Amr bin el-Âs. Câbir, İmrâıı bin Husayn radiyallahu anhum'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim evnide oturup (savaşa katılmayıp) da Allah yolunda savaşanlara mâlî yardımda bulunursa, her dirheme karşılık yediyüz dir­hem alır. Kim de Allah yolunda bizzat savaşır ve bu uğurda malını da harcarsa ona her dirhem karşılığında yediyüz bin dirhem seva­bı (vardır)." Sonra: "Allah dilediğine sevap­ları kat kat artırır" mealindeki âyeti (Bakara 261) okudu. |İbn Mâce. içinde ismi belli olmayan ve irsal bulunan bîr seneclle.l

6108- Zeyd bin Hâlid radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim Allah yolunda bir savaşçıyı teçhiz ederse bizzat harbe iştirak etmiş gibi sevap alır Kim geride kalıp savaşçının çoluk çocu­ğuna bakarsa o da savaşmış gibi olur."

[Mâlik hariç allı hadis imamı.)

6109- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü saüallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Gazi sevabını alır. Gaziyi savaşa hazırlayan hem kendi sevabını alır, hem de gazinin sevabını alır." [Ebû Dâvud]

6110- Cebele bin Harise radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

harbe katılmadığı zaman silahını Ali'ye ya da Üsâme'ye verirdi." [Ahmed ve Taberânî, Mu'ce-mu'i-Kebîr vel-Evsat'ta]

6111- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Allah yolunda savaşanların en üstünleri, onların hizmetçileridir. Sonra onla­ra haber getirenlerdir. Allah katında en mute­na makama sahip olan ise oruç tutanlarıdır. Kim Allah yolunda arkadaşlarına bir kırba su içilirse, cennete onlardan yetmiş yıl önce gi­der, ya da yetmiş derece onlardan fazla alır."

ITaberânî, Mu'remu'I-Evsal'td -aytf bir senedle.|

6112- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Allah yolunda atının dizginini tut­muş, saçı başı dağınık ve ayakları tozlanan bir kula ne mutlu! Şayet bu gazi, ileri kara­kolda düşman beklemekte ise, o tam anlamıy­la düşman beklemekte olur. Eğer gerisinde (artçı olarak) vazifede ise, orada da hakkıyla nöbetçilik vazifesinde olur. Bu mücahid bir meclise girmek için izin isterse (küçük görü­lüp) kendisine izin verilmez. Bir konuda şefa­at etmeye katkışsa şefaati de kabul edilmez."

|Buhârî daha uzun bir metİnle.|

6113- Ebû Eyyûb radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Yakında bir çok şehirler fethedile­cektir ve (ülkenizde) büyük topluluklarda/ı oluşan ordular bulunacak sizin bu orduda as­kerlik yapmanız emredilecek. Bunun üzerine sizden biri bu orduda (ücretsiz) asker olmak istemeyerek kavminden kaçacak sonra, 'Beni kendi yerine askerlik yapmam için kiralaya­cak birisi yok mu diye (diğer) kabileleri dola­şarak kendini onlara arzedecek. Dikkatli olu­nuz bu (adam) kanını son damlasına kadar (da çarpışsa yine de) kiralık bir kimseden başka biri değildir." [Ebû Dâvud]

6114- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize Hindistan gazvesini vâd etli. Eğer o za­mana erişirsem, canımı ve malımı ortaya ko­yup savaşacağım. Öldürülürsem şehitlerin en üstünü olurum. Dönersem ben yine serbest kalmış hür Ebû Hureyre'yim." [NesSî.]

6115- Sevbân radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Ümmetimden iki cemaati Allah ateşten kurtaracaktır; biri Hind' le savaşacak olan cemaat, ötekisi İsa bin Meryem ile bir­likte düşmana karşı savaşacak olan cemaat."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsafta]

6116-   İmrân bin el-Husayn radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Kişinin Allah yolunda (sa­vaşmak için) safta durması, altmış sene ibadet etmesinden daha üstündür."  [Taberânî, Mu'ce-mu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta ve Bezzâr leyyin birsenedle.|

6117- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:) "Allah'a iki damla ve iki izden da­ha sevimli bir iz yoktur. İki damlaya gelince, Allah korkusundan ağlayan göz yaşı ile Allah yolunda akıtılan kan damlası, iki iz ise Allah yolunda savaşan(ın) ayak izi ile, Allah'ın farzlarından herhangi birisinİyerine getirmek için atılan adımın ayak izidir." |Tirmizî]

 
6075-Lafız Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Tirmizî (no. 1667) ve Nesâî (cihâd 39/9-4, VI, 40), Zehre b. Ma'bed an Ebî Sâlih mevlâ Osmân an Osmân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı "hasen sahîh garîb'tir.

6076-Bu hadisi Müslim (imâret no. 163, s. 1520), Tirmizî (no. 1665) ve Nesâî (cihâd 39/1-2, VI, 39), Şurahbîl b. es-Semt an Selmân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6077-Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 290).

6078-Râvilerinden Saîd b. Hâlid b. e. Tavîl el-Kuraşî zayıftır. Onu İbn Hibbân hem güvenilir, hem de zayıf râviler arasında zikretmiştir (Mecma‘ V, 289).

6079-Bu hadisi Buhârî (cihâd 73, III, 224), Müslim (imâret no. 113-4, s. 1500) ve Tirmizî (no. 1664), Ebû Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6080-Bu hadisi Müslim (imâret no. 113, s. 1500) ve Nesâî (cihâd 11, VI, 15), Ebû Hâzım an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6081-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2487), Muh. b. el-Musaffâ an Alî b. Ayyâş ani'l-Leys an Hayve an İbn Şüfey an Şüfey b. Mânî' an İbn Amr senedi ile tahrîc etti.

6082-Bu hadisi Ahmed (III, 438), Hasan an İbn Lehî'a an Zebbân an Sehl b. Muâz an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti. Zebbân ihtilâflı bir râvidir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 284).

6083-Bu hadisi Tirmizî (no. 1650), Ubeyd b. Esbât an ebîhî an Hişâm b. Sa'd an Sa'd b. Hilâl an Ebî Zübâb an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında hasen hükmü verdi.

6084-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2541), Tirmizî (no. 1657), Nesâî (cihâd 25, VI, 25) ve İbn Mâce (no. 2792), Mâlik bin Yuhâmir an Muâz asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî "hasen sahîh" hükmü vermiştir.

6085-Lafız Müslim'e aittir. Bu hadisi Mâlik (cihâd no. 2, s. 443-4), Buhârî (fardu'l-humus 8, IV, 50; tevhîd 28, 30, VIII, 188, 190), Müslim (imâret no. 103-5, s. 1495-6) ve Nesâî (îmân 24/2, VIII, 119-20), ayrı ayrı Ebû Zür'a ve el-A'rec, Ebû Hureyre'den tahrîc ettiler.

6086-6087-Lafzı Müslim'e aittir. Bu hadisi Mâlik (cihâd no. 1, s. 443), Buhârî (cihâd 2/2, III, 201), Müslim (imâret no. 110, s. 1498), Tirmizî (no. 1619) ve Nesâî (cihâd 17, VI, 19), Ebû Sâlih ve Saîd b. el-Müseyyeb (ayrı ayrı) an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6088- Bu hadisi Buhârî (cihâd 2/1, III, 200-1), Müslim (imâret no. 122, s. 1503), Ebû Dâvud (no. 2485), Tirmizî (no. 1660), Nesâî (zekât 74, V, 83; cihâd 7, VI, 11) ve İbn Mâce (no. 3978), ez-Zührî an Atâ b. Yezîd an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6089-Bu hadisi Tirmizî (no. 1652) ve Nesâî (zekât 74, V, 83-84), Atâ b. Yesâr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî "garîb" hükmü verdi.

Mâlik ise (cihâd no. 4, s. 445), Atâ b. Yesâr'ın mürseli olarak tahrîc etti.

6090-Bu hadisi Tirmizî (no. 1633) ve Nesâî (cihâd 8, VI, 12), Hennâd an İbni'l-Mübârek ani'l-Mes'ûdî an Muh. b. Abdirrahman an ësâ b. Talha an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

6091-Bu hadisi Buhârî (cihâd 16, III, 207), Tirmizî (no. 1632) ve Nesâî (cihâd 9, VI, 14), el-Velîd b. Müslim an Yezîd b. e. Meryem an Abâye b. Râfi' an Ebî Abs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6092-Bu hadisi Tirmizî (no. 1639), Nasr b. Alî an Bişr b. Ömer an Şuayb b. Ruzayk an Atâ el-Horâsânî an Atâ b. e. Rebâh an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

6093-Bu hadisi Müslim (imâret no. 130-1, s. 1505), Ebû Dâvud (no. 2495) ve Nesâî (cihâd 8, VI, 12-14), ayrı ayrı Ebû Sâlih ve Ka'kâ' b. el-Leclâ' an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6094-Bu hadisi Müslim (imâret no. 116, s. 1501) ve Nesâî (cihâd 18, VI, 19-20), İbn Vehb an Ebî Hânî el-Havlânî an Ebî Abdirrahman el-Hubulî an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6095-Bu hadisi Müslim (imâret no. 146, s. 1511) ve Tirmizî (no. 1659), Ca'fer b. Sül. an Ebî İmrân el-Cevnî an Ebî Bekr b. e. Mûsâ an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6096-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2537), Mûsâ b. İsmaîl an Hammâd an Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

Hâfız İbn Hacer, İsâbe'de isnâdının hasen olduğunu söyledi.

6097-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 3965), Tirmizî (no. 1638), Nesâî (cihâd 26/2, VI, 26-7) ve İbn Mâce (no. 3144), Katâde an Sâlim b. ebî'l-Ca'd an Ma'dân b. e. Talha an Ebî Necîh asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı sahîhtir. Lafzı Nesâî'ye aittir.

6098-Bu hadisi Nesâî (cihâd 26/3, VI, 27), Muh. b. el-Alâ an Ebî Muâviye ani'l-A'meş an Amr b. Murre an Sâlim b. ebi'l-Ca'd an Şurahbîl b. es-Semt an Ka'b senedi ile tahrîc etti.

6099-Bu hadisi Bezzâr (no. 1706), Muh. b. Ma'mer an Ebî Âsım an Şebîb b. Bişr an Enes senedi ile tahrîc etti.

Râvi, Şebîb hakkında ihtilâf olan bir râvidir (Mecma‘ V, 270).

6100-Bu hadisi Bezzâr (no. 1707), Abdurrahman b. el-Fadl b. Muvaffık an Zeyd b. el-Hubâb an Humeyd mevlâ li-İbni Alkame an Atâ b. e. Rebâh an Ebî Hüreyre senedi ile tahrîc etti.

Heysemî, Bezzâr'ın şeyhini tanımadığını, diğer râvilerinin ise güvenilir kimseler olduğunu söylemiştir (Mecma‘ V, 270).

6101-Bu hadisi Mâlik (cihâd no. 28, s. 460), Buhârî (cihâd 28, III, 210), Müslim (imâret no. 128-9, s. 1504-5), Nesâî (cihâd 37, II, 38) ve İbn Mâce (no. 191), Mâlik an Ebî'z-Zinâd ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6102-Bu hadisi Buhârî (cihâd 45, III, 216) ve Nesâî (hayl 11, VI, 225), Talha b. e. Saîd an Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6103-Bu hadisi Müslim (imâret no. 132, s. 1505) ve Nesâî (cihâd 46, VI, 49), el-A'meş an Ebî Amr eş-Şeybânî an Ebî Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6104-Bu hadisi Tirmizî (no. 1626), Muh. b. Râfi' an Zeyd b. Hubâb an Muâviye b. Sâlih an Kesîr b. el-Hâris ani'l-Kâsım Ebî Abdirrahman an Adî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "muhâlefet" hükmü verdi.

6105-Bu hadisi Tirmizî (no. 1625) ve Nesâî (cihâd 45, VI, 49), er-Rükeyn b. Rebî' an ebîhî an Yüseyr b. Amr (yahut Umeyle) an Hureym asl-ı senedi ile tahrîc ettiler. Tirmizî "hasen" hükmü verdi.

6106-Bak. Mecma‘ V, 282.

6107-Bu hadisi İbn Mâce (no. 2761), Hârûn b. Abdillah el-Hammâl an İbn e. Füdeyk ani'l-Halîl b. Abdillah ani'l-Hasan an .... senedi ile tahrîc etti. Zehebî, Halîl hakkında "durumu bilinmiyor" demiştir.

İrsâl ile Hasan'ın bu sahâbilerin bazılarına ulaşamadığı kasdedilmiştir.

6108-Bu hadisi Buhârî (cihâd 38/1, III, 214), Müslim (imâret 135, s. 1506-7), Ebû Dâvud (no. 2509), Tirmizî (no. 1628) ve Nesâî (cihâd 44/1-2, VI, 46), Busr b. Saîd an Zeyd b. Hâlid asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

6109-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2526), Leys b. Sa'd an Hayve an İbn Şüfeyy an ebîhî an İbn Amr asl-ı senedi ile tahrîc etti.

6110-Bu hadis, Ahmed'in Müsned'ininin matb‍ nüshasında yoktur. İbn Hacer'in, Atraf'ında isnâdı şöyledir: Esved an Şerîk an Ebî İshâk an Cebele.

Heysemî'ye göre râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 283).

6111-Bu hadisi Taberânî, Anbese b. Mihrân ani'z-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre tarikiyle tahrîc etti.

Anbese zayıf bir râvidir (Mecma‘, V, 290).

6112-Bu hadisi Buhârî (cihâd 70/2, III, 223), Yahyâ b. Yûsuf an Ebî Bekr an Ebî Hasîn an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

6113-Bu hadisi Ebû Dâvud (no. 2525), Süleymân b. Süleym an Yahyâ b. Câbir an İbn ahî Ebî Eyyûb an Ebî Eyyûb asl-ı senedi ile tahrîc etti.

6114-Bu hadisi Nesâî (cihâd 41/1-2, VI, 42), Seyyâr Ebû'l-Hakem an Cebr b. Abîde an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti. Râvileri güvenilir kimselerdir.

6115-Bunun isnâdından tâbiî düşmüştür, zâhir o, Râşid b. Sa'd'dır. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 282).

6116-Râvilerinden Abdullah b. Sâlih ve diğerleri güvenilir kimselerdir. el-Hâkim ise "Buhârî'nin şartınca sahîh" olduğunu söylemiştir (Mecma‘ V, 327).

6117-Bu hadisi Tirmizî (no. 1669), Ziyâd b. Eyyûb an Yezîd b. Hârûn ani'l-Velîd b. Cemîl ani'l-Kâsım e. Abdirrahman an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.




Konu Başlığı: Ynt: Allah yolunda nöbet tutma ve savaşmanın fazileti
Gönderen: Ramazan. üzerinde 25 Ocak 2015, 22:41:32
Allah yolunda nöbet tutmak Allah yolunda savaşmanın Sebana çoktur.Allah yolunda savaşı şehit olanlara cennet Vacation.


Konu Başlığı: Ynt: Allah yolunda nöbet tutma ve savaşmanın fazileti
Gönderen: Pelinay üzerinde 26 Ocak 2015, 00:31:44
maşallah.gerçekten  ölçülemez mükafatlar,müjdeler.Rabbim nasipdar eylesin inşallah
Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Allah yolunda nöbet tutma ve savaşmanın fazileti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Haziran 2019, 14:01:22
Esselamu aleyküm Rabbim şuan dahi nöbette olan askerlerimize güç versin zalimlere fırsat vermesin


Konu Başlığı: Ynt: Allah yolunda nöbet tutma ve savaşmanın fazileti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Haziran 2019, 15:00:34
Aleyküm selâm Allah yolunda nöbet tutmanın ve savaşmanın sevabı çok büyüktür şehitler mertebesine ulaşırız inşaAllah