> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Tarihe Yolculuk  > Çanakkale Zaferi > Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh  (Okunma Sayısı 1313 defa)
30 Ekim 2010, 14:23:00
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Ekim 2010, 14:23:00 »



Çanakkale'yi Ölümsüzleştiren Ruh


Çanakkale Muharebesi günleriydi. Rumeli Mecidiye Bataryası düşman gemilerinden yapılan bombardımanlarla sukut etmişti. Raporu alan Müstahkem Mevkii Kumandanı Cevat Paşa, Çimenlik İskelesi'nden motoru ile bataryaya geçti. Durum vahimdi. Bir top hariç diğerleri kullanılmaz hâle gelmiş, personelin çoğu şehit olmuştu. Bunlardan kimisi canlı canlı toprak yığınları altında kalmıştı. Yaşayanlar da yaralıydı. Paşa, biraz ileride yere uzanmış, nefes alıp veren bir erin yanına yaklaştı, şefkatle:

"-Evlâdım yaralı mısın?" diye sordu.

O yiğit Mehmetçik, vakur bir şekilde:

"-Hayır kumandanım!" dedi.

Cevat Paşa, biraz daha dikkatle bakınca yaralı askerin gözlerinin görmediğini anladı ve:

"-Evlâdım, gözlerin!.." diye bir şeyler söyleyecek oldu, fakat o fedâkâr, mübarek vatan evlâdı, hâlinden memnun şekilde şöyle dedi:

"-Üzülmeyin kumandanım; gözlerimi, göreceklerimi gördükten sonra kaybettim..."

Bu sözlerdeki muazzez rûh ve şuur, Paşa'yı ağlattı. O yiğidin, göreceklerimi gördüm dediği, İngiliz zırhlısı Queen Elizabeth'e iki isabet kaydedilmesiydi.

İşte bu rûhtur ki, Çanakkale'yi ölümsüzleştirmiş ve 1914-1915 Çanakkale muharebelerinde Müslüman Türk milletine bir değil, iki zafer birden kazandırmıştır. Bunlardan biri, düşmana karşı zahiren kazanılan zafer; ikincisi de ruh ve mânâ, fazîlet ve fedâkârlık, dîn, îmân ve vatan sevgisi hususlarında gösterilen eşsiz zaferdir. Nitekim yukarıdaki misâlde o yiğit Mehmetçiğin düşman hücumları esnasında gözleri kör olmasına rağmen kendisini düşünmeyerek «Yaralı değilim!» demesi, onun gönlüne hâkim olan rûhu pek bariz bir şekilde aksettirmektedir. İstiklâl şairi merhum Âkif bu rûhu ne güzel anlatır:

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından,

Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îmân?

Âsım'ın nesli.. diyordum ya.. nesilmiş gerçek,

İşte çiğnetmedi nâmûsunu çiğnetmeyecek!

Şühedâ gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar,

O rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...

Bu ifadelere ilham kaynağı olan Çanakkale'de yazılan destan, ediplerin ifadelerinde ve şairlerin şiirlerinde söylediklerinden daha ulvî ve büyüktür. Zîrâ orada maddî gücümüz, düşmanın gücüne nispetle çok az idi. Askerin, İstanbul'dan Çanakkale'ye gidinceye kadar ayağındaki postal dahi yok oluyordu. Zaman zaman atacak barutu da kalmadığı hâlde müşahhas bir can ve mal infakı yaşandığı için zafer müyesser oluyordu. Mehmetçik, silâh kifâyetsizliğini îmân gücü ile telâfî ediyor ve ne pahasına olursa olsun neticeyi kendi lehine çeviriyordu. İngiliz Ordu Kumandanı Orgeneral Hamilton'un:

"Bizi Türkler'in maddî gücü değil, mânevî gücü mağlûb etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşâhede ettik!.." şeklindeki itirafı da bu gerçeği sergilemektedir.

Hiç şüphesiz ki bu, askerin yüksek mâneviyatı karşısında Cenâb-ı Hakk'ın bir lutfu idi. Âyet-i kerîmede buyurulan:

"Attığın zaman sen atmadın, Allâh attı..." sırrının sayısız tecellîlerinden biriydi.

Bu ilâhî yardımı hissedip dile getirenlerden biri de Churcill'dir. Churcill, muhârebe sonrası niçin mağlûb olduğu sebebiyle muhâkeme edilirken itâb edici ağır suâller karşısında iyice darlandığı bir sırada mahkeme hey'etine şöyle haykırmıştır:

"Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale'de Türkler'le değil, Allâh ile harbettik!.. Tabiî ki yenildik..."

Bu da gösteriyor ki, Çanakkale'yi ölümsüzleştiren rûha sahip olan kahraman ordumuz, Allâh'ın yardımına mazhar olacak bir ilâhî gönül taşıyordu.

Kumandanından erine kadar bütün bir ordu, fedâkârlık toprağında ekilmiş tohumlar gibiydi ki, o tohumlar kanlarla sulanıyordu. Zira biliyorlardı ki, nihayetinde bu dünyanın da sonu gelecektir, bu dünyaya tapanların da... O âlemdekiler ise, ölümsüzdür. Bunun için onlar ölümsüz, yâni ebedî olanı seçtiler. Böylece Çanakkale'de sâdece kahramanlık ve cesâret destânı değil, aynı zamanda sâhip olunan yüksek mânevî seviyenin bereketiyle bir fazîlet destanı yazıldı. Kahraman erler daha muhârebeye girmeden, onun zafer müjdeleriyle dolu rüyalarını gördüler ve bunları gerçeğe inkılâp ettirdiler. Onlar o gün Allâh'ın lutfuna erdi ve ferahladılar. Tarih; din ve vatan uğrundaki fedâkârlığı onlardan öğrendi. Çünkü onlar, Hazret-i Mevlânâ'nın:

"Ey bülbül! Git de aşkı pervaneden öğren. Kendini alevin içine attı, yandı. Sevgilisi uğruna can verdi, sesi çıkmadı." diye tarif ettiği pervaneden daha fedâkâr idiler.

Zîrâ gönüllerinde canlarından daha aziz bir vatan sevgisi vardı. İşte bu sevgiyi aksettiren eşsiz bir tablo:

18 Mart 1915 Deniz Harekâtı'nda üstün başarılar gösteren Hasan-Mevkuf Batarya Kumandanı Yüzbaşı Hasan Bey'in kızı dünyaya gelmişti. İstanbul'dan Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığına telgraf çekildi. Bu telgrafı alan Cevat Paşa atı ile bataryaya geldi ve Yüzbaşı Hasan Bey'e:

"-Evlâdım Hasan, bir kızın dünyaya geldi; Allah bağışlasın, izinlisin." dedi.

Hasan Bey'in verdiği cevap erinden kumandanına kadar Çanakkale muhariplerinin gönül dünyalarını aksettirmeye kâfî bir fedâkârlık ve feragat ile doluydu:

"-Kumandanım! Vatan daha mukaddes, gidemem. Bildirebilirseniz, ismini Dîdar koysunlar!.."

O gece bütün batarya ile birlikte Yüzbaşı Hasan Bey de şehid olanlar arasındaydı. Gözlerini, yeni doğan kızını bir kere bile göremeden bu dünyaya yummuş, elini ona sallayamadan elvedâ demişti...

Zîrâ sevginin en tabiî neticesi fedâkârlıktır. Seven, sevdiğine karşı, sevgisi ölçüsünde fedâkârlık yapmayı zevk ve vazîfe olarak telâkkî eder. Bu, âşığın mâşûkuna can vermesine kadar dayanır. Can ve malın Allâh yolunda, vatan ve millet uğrunda fedâ edilebilmesi de, kulun Rabb'ine karşı muhabbetinin en güzel bir tezâhürüdür. Bunun içindir ki Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-:

"Vatan sevgisi îmândandır..." buyurmuşlardır.

Bir şeyin ne kadar sevildiği ise, gerektiğinde onun için yapılabilen fedâkârlık ve göze alınabilen risk ile ölçülür. Bu bakımdan Çanakkale'de yaşananlar, her yönüyle müstesnâ bir vatan sevgisinin en canlı tezâhürlerini sergilemiştir. Her yiğit:

Toprak, alın teriyle gülistan olur, civan,

Candır sonunda bağrına en makbul armağan!..

terennümüyle fedâ-yı cân eylemiş ve böylece "Çanakkale Geçilmez" yazısı, 250 bin îmanlı vatan evlâdının, şehâdet şerbetini içmesi netîcesinde gerçekleşmiştir.

Gerçekten her asker, Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in mübarek lisanından dökülen:

"Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehid, gördüğü aşırı itibar ve ikrâm sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehid olmayı ister." (Buhari, Cihad, 21)

"Sizden biriniz karıncanın ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehid olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar." (Tirmizî, Fezâilü'l-Cihad, 26)

"Şehidliği gönülden arzu eden bir kimse, şehid olmasa bile sevabına nail olur." (Müslim, İmare 156)

müjdeleriyle yoğrulmuş olarak müstesnâ bir şehidlik aşkıyla doluydu. Şehid olabilmek büyük bir sevdâ hâlinde idi. Sedye ile götürülen yaralı bir askerin, kumandanın yanından geçerken üzüntüyle:

"Şehit olamadım paşam!" diyerek hüznünü dile getirmesi, bu sevdânın en müşahhas bir misâlidir.

Zîrâ şehidlik, Allâh'ın, kullara hitaben buyurduğu «gel» fermanının en güzelidir ve şehidler de, bu dâvete en önde koşmak kendilerine nasîb olan bahtiyarlardır. Bu dâvet ile alâkalı olarak Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

"Mademki Cenab-ı Hakk seni istiyor, başını ayak yap da koş! Onun gel demesi, insana yücelikler verir. Manevî sarhoşluk verir, neler neler bağışlar, yaygılar yayar, sofralar kurar."

Bu davete koşmuş olan şühedâya verilen ilk mükâfat, hiç şüphesiz ki şu âyet-i kerîmedir:

"Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın; hayır, onlar diridirler. Rabbleri katında rızıklanmaktadırlar..." (Âl-i İmran 169)

Bu ilâhî hakîkat dolayısıyladır ki, Allâh yolunda öldürülenlere «ölü» denmemiş, «şehid» denmiştir. Şehid kelimesinin şâhid mânâsı da vardır. Bu sebeple müfessirler, onların şehid oldukları an ruhlarının cennete vardığı ve oradaki nimetleri gördüğünü de bayan ederler. Diğer mü'minlerin ruhları ise, cenneti kıyamette göreceklerdir.

Şehidlik yolunda ashâbın, evliyâullâhın, Fâtihlerin velhâsıl yüreği îmân dolu cengâverlerin hayatları, ümmete tam bir mücâhede örneğidir. Zîrâ onlar, din yolunda, vatan uğrunda fazilet duygusuyla canlarını ve mallarını fedâkarâne harcamaktan aslâ kaçınmamışlar ve şehidliği, "vuslat" olarak kabul etmişlerdir. O tâlihli kullar için âyet-i kerîmede:

"Allâh mü'minlerden mallarını ve canlarını kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır..." (et-Tevbe, 111) buyurulmaktadır.

Bu bakımdan Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, «Hayırlı insan kimdir?" suâline şöyle cevap buyurmuşlardır:

"_Canını ve malını Allâh yolunda bezleden (cömertçe veren)!"

İşte cihan tarihinin en azametli harplerinden biri olan Çanakkale muhârebeleri de, düşmanın misilsiz maddî gücüne rağmen îmân gücünün, Hakk yolunda maldan ve candan fedâkarlığın, kâbına varılmaz zaferlerine sadece bir misâldir. Fuzûlî'nin dilinde:

Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil,

Ne nizâ eyleyelim, ol ne senindir, ne benim!..

şeklinde yer alan ifadeler, Çanakkale'de müşahhas bir surette sergileniyordu.

Kahraman Mehmetçiklerden Hasan'ın saçlarını kınalayarak Çanakkale'ye gönderen annesi, ona yazdığı mektubunda:
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh
« Posted on: 20 Nisan 2024, 11:02:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh rüya tabiri,Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh mekke canlı, Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh kabe canlı yayın, Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh Üç boyutlu kuran oku Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh kuran ı kerim, Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh peygamber kıssaları,Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruh ilitam ders soruları, Çanakkale yi ölümsüzleştiren ruhönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes