> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Camiul Ehadis > Küsûfta sadaka vermek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Küsûfta sadaka vermek  (Okunma Sayısı 919 defa)
15 Aralık 2010, 16:43:13
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Aralık 2010, 16:43:13 »



Bâb: Küsûf (Güneş Tutulmasında) Sadaka Vermek

 

123- Abdullah b. Mcsleme bize Mâlik'ten, o Hişâmb. Urve'den, o babasından, o Âişe'den (r.ânhâ) şunu nakletti:

Allah Resulü (sav) döneminde güneş tutuldu. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) halka namaz kıldırdı. Kıyama durdu ve kıyamı uzun tuttu, sonra rükûya gitti, rükûyu da uzun tuttu. Sonra tekrar kıyama durdu, kıyamı uzun tuttu, fakat ilk kıyamından kısaydı. Sonra rükûya gitti ve rükûyu uzun tuttu, ama bu ilk rükûdan kısaydı. Arkasından secedeye gitti, secdeyi de uzun tuttu. İkinci rekatta da birinci rekatta yaptığını yaptı. Sonra namazdan çıktı. Güneş açılmıştı. Ardından halka hutbe verdi. Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra şöyle konuştu:

Şüphesiz ay ve güneş, Allah'ın ayetlerindendir. Bir kimsenin ne ölümü, ne de hayata gelmesiyle tutulmazlar. Siz bunu gördüğünüzde Allah'a dua edip tekbir getirin ve namaz kılıp sadaka verin.

Sonra şöyle buyurdu: Ey Muhammed ümmeti! Vallahi kadın veya erkek bir kulunun zina etmesi hususunda Allah'tan daha kıskanç bir varlık yoktur. Ey Muhammed ümmeti! Vallahi eğer benîm bildiğimi siz bilseydiniz, az güler çok ağlardınız.[27]

 
Şerh

 
a) : "Allah Resulü (sav) devrinde güneş tutuldu. Allah Resulü namaza durdu." İfadesinden ilk çıkan mânâ, Allah Resulü'nün (sav) sürekli abdestli gezdiğidir. Bu nedenledir ki güneş tutulması anında abdest alma ihtiyacı duymayıp hemen namaza durmuştur.

Kıyamı uzun tuttu" ifadesiyle ilgili olarak diğer rivayetlerde Bakara sûresinin bir bölümünü okuduğu belirtilmiştir. İkinci rekatta ise Âl-i İmrân sûresinden uzunca bir bölüm okuduğu zikredilmiştir. Bunlar, Kur'ân-i Kerimin en uzun süreleridir.

Rükûu uzun tuttu" ifadesinin açıklamasıyla ilgili olarak âlimlerin her bir rükûyu fatiha sûresi miktarınca uzattığı konusunda ittifakları zikredilmiştir. Bu ittifaka, sadece Mâlikîlerden Muhammed b. Mesleme muhalefet etmiştir. Allah Resulü (sav) güneş tutulması (=küsûf) namazı hususi bir surette eda etmiştir. Âlimlerin çoğunluğu, bu namazın edasında zikredilen hususların tamamıyla meşru olduğunu dolayısıyla nafile namazlara kıyas edilmesine mahal bulunmadığımı söylemişlerdir.

Sonra -namazdan- ayrıldı. Güneş açılmıştı" ifadesiye ilgili olarak başka bir rivayette, güneşin O namazdan çıkmadan ortaya çıktığı haber verilmiştir.

Ve halka hutbe verdi" ifadesinden anlaşılan, güneş tutulması sebebiyle cemaata hutbe okumanın meşruiyetidir. Bu ifadeden çıkarılan bir  diğer hüküm  ise,  güneşin ortaya çıkışının hutbe  verilmesi lan bir diğer hüküm ise, güneşin ortaya çıkışının hutbe verilmesi lüzumunu geçersiz kılmayacağıdır. Ancak tutulma hâli namaza durmadan önce geçerse, o takdirde namaza da hutbeye de mahal olmaz.

Allah'tan daha kıskanç bir varlık yoktur" ifadesine baktığımızda "Ağyar" kelimesinin kıskançlık anlamında ism-i tafdîl kipi olduğun görürüz. Kıskançlık (=gayret) kelimesi, daha çok eşler ve aileler hakkında kullanılır ki Yüce Allah için bu mânâda kullanılması imkânsızdır. Çünkü kelimenin kökü, eş ve aileyi müdâfaa ve izzetin gösterilmesi anında kişinin mizacında görülen değişime (=tağayyur) dayanmaktadır. Yüce Allah ise her türlü değişim ve eksiklikten münezzehtir. Burada Allah için kullanımı, günah ve fuhşiyâttan caydırma anlamında olup İbni Fevrek bunu teyit ederek şöyle demiştir: Hiç kimse günah ve fuhşiyatı Allah kadar caydırıcı değildir.

Benim bildiğimi siz bilseydiniz" ifadesinde Allah Resûlü'nün (sav) Cenab-ı Hakkın kudret ve azametine, suç ve günah ehlinden nasıl intikam alacağına dair bildiklerine işaret edilmektedir ki O'nun yakînen bildikleri yanında bizim bildiklerimiz bir hiç mesabesindedir. Bu ifadenin bir başka tefsirinde Allah Resûlü'nün (sav) ilminin, devamlı ve kesintisiz olduğuna dikkat çekildiği söylenmiştir. Bir başka tefsirinde ise O'nun rahmet ve hilminin büyüklüğüne dair bildiklerimi bilseydiniz, şeklinde bir açıklama getirlimştir.

Az güler, çok ağlardınız" ifadesinin şerhiyle ilgili olarak az kelimesi ile 'hiç' anlamının kastedildiği söylenmiştir. Buna göre ifadenin takdiri şöyle olmaktadır: Benliğinize hâkim olacak korku ve üzün sebebiyle pek nâdir anlar dışında gülmeyi bırakır, sürekli ağlardınız. Bu olay Allah Resûlü'nün (sav) ömrünün son döneminde yaşanmıştır.

Bu dönemde Medine, Mekke'den hicret edenler ve Arabistan'ın diğer bölgelerinden gelerek şehre yerleşenlerle dolmuştur. Dolayısıyla İbni Battâl'ın Ensâra dönük bir korkutma olduğuna dair söyledikleri fazla yerine oturma-makta ve delil bakımından zayıf görünmektedir.

Şu var ki Allah Resulü (sav) bu hutbesinde nefislerin tabii olarak yatkın oldukları ruhsat ve genişlik unsurlarından ziyâde korkutma ve caydırma unsurları üzerinde durmuş, böyle bir üslûp kullanmayı tercih etmiştir.

 
Hüküm

 
Güneş tutulduğu zaman Cuma imamlığı görevinde bulunan kişi, ezânsız ve kâmetsiz olarak en az iki rekatlık bir namaz kıldırır. Bu namazın kıraatini olabildiğince uzun tutar. İmam-ı Azam'a göre kıraati gizli, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e (İmameyn) göre sesli okur.

Namazın her rekatında bir rükû, iki secdede bulunur ve namazdan sonra güneş açıncaya kadar ayakta veya oturarak insanlara dönük biçimde duaya devam eder. Cemaat da onun duasına "âmin" derler.

Küsûf namazını büyük bir camide kılmak küçük mescitlerde kılmaktan daha üstündür. İmam-ı Azam, İmam Mâlik ve İmam Ahmed'e göre bu namazın akabinde hutbe okunmaz. Zira Allah Resulü (sav) güneş tutulmasından dolayı dua edilmesini ve sadaka verilmesini tavsiye ederken hutbe okunmasını emretmemiştir.

İmam   Şafiî, İbni Hacer ve kimi muhaddislere göre namazın peşinden hutbe okumak da müstehap görülmüştür.

 
Ders

 
Bu hadis-i şeriften çıkarılacak bir çok ders ve öğüt vardır. Öncelikle Allah Resûlü'nün (sav) sürekli abdestli olarak dolaşması çok önemli bir derstir. Efendisini (sav) örnek alan, O'nun gibi yaşamak isteyen her Müslüman günlük hayatında abdestli dolaşmaya Özen göstermeli,   abdestini bozar bozmaz tekrar almayı alışkanlık hâline getirmelidir.

İkinci önemli ders, güneş tutulması gibi olağan dışı olaylarda Müslümanların başka mekanlara değil ibadetgâhları olan cami ve mescitlere sı­ğınmaları gereğidir. Buralar, Allah'ın Evleri olmaları itibiraıyla en güvenli mekanlardır. Böyle olağandışı tabiat olaylarının hayırlara vesile olması için dua etmek, Allah Resûlü'nün (sav) sünnetlerindendir.

Üçüncü ders, güneş tutulması esnasında mümkün olduğunca namaz hâ-linde kalma gereğidir si, bunun için kılınan namazın rükunları uzun tutulmalıdır. Böylelikle gayet doğal olan bir tabiat olayının bir felâkete dönüşmesi durumunda Müslüman namazda, yani Rabbi ile baş başa hâlde olacaktır.

Deprem, kasırga, diğer tabii felaketler, ay ve güneş tutulması gibi olayların hepsi Rabbimizin ululuk ve ceberûtunu yakından müşahede emkânı bulduğumuz vesilelerdir. Bu gibi olayları iman ve ihlâsımızı pekiştirmek için en iyi vasıtalar olarak kullanmamız gerekir.

Efendimizin (sav) de ifade buyurdukları üzere güneş ve ay, Allah'ın iki âyetidir. Bunların hareket ve sükûnları, tamamıyla O'nun tarafından konulmuş yasalara yani Sünnetullah'a göre ceryan eder. Dolayısıyla kimi akılsızlar veya kötü niyetlilerin yaptıkları gibi bunların hareketleri üzerinden evhamlar üretmek, türlü şeylere yormak gibi bir yanlışlık içine düşmemek gerekir.

Böyle olağandışı olaylarda gelmesi muhtemel büyük âfet ve belaları savması gayesiyle sadaka dağıtılması da Allah Resûlü'nün (sav) üzerinde durduğu ve tatbik ettiği sünnetlerdendir. Unutulmamalıdır ki sadaka, musibet ve belayı savar. Bu nedenle her firsat buldukça sadaka verilmesinin büyük faydaları vardır.

Son olarak Yüce Allah'ın gazap ve intikamının ne derece şiddetli olabileceğini düşünerek veya O'nun lütuf ve rahmetinin ne kadar geniş olduğunu öngörüp bunlardan faydalanmaya çalışarak fazla gülmemek, genelde mahzun ve mütefekkir olmak da Müslümanın ilkelerinden olmalıdır.



[27] Buhâri, cum'a/986, 988-989, 991, 996, 998, cenâiz/1283, bed'ul-halk/2964, tefsîru'l- Kur'ân/4258, nikâh/4820, da'avât/5889, eymân/6141; Müslim, küsûtfl499, 1503-1502, 1504-1506; Tirmizî, cum'a/514; Nesâî, küsûf/1453, 1455, 1457-1459; Ebû Dâvud, sa-lât/995, 997; İbn Mâce, ikâmetu's-salât/1253; İbn Hanbel, bâkîmusnedi'l-Ensâr/22917, 23048, 23133, 23333, 23379, 23432, 23529, 24088, 24148, 24184, 24815; Mâlik, ni-dâ/398, 400; Dârimî, salât/1486.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Küsûfta sadaka vermek
« Posted on: 19 Nisan 2024, 13:29:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Küsûfta sadaka vermek rüya tabiri,Küsûfta sadaka vermek mekke canlı, Küsûfta sadaka vermek kabe canlı yayın, Küsûfta sadaka vermek Üç boyutlu kuran oku Küsûfta sadaka vermek kuran ı kerim, Küsûfta sadaka vermek peygamber kıssaları,Küsûfta sadaka vermek ilitam ders soruları, Küsûfta sadaka vermekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes