๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Camiul Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 07 Aralık 2010, 13:20:06



Konu Başlığı: Müslüman,Din kardeşinin istediği kızı istemez
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Aralık 2010, 13:20:06
Bâb: Müslüman, Din Kardeşinin İstediği Kızı İstemez

 

346- Mekkî b. İbrahim bize anlatarak dedi ki: İbni Cüreyc bize Nâfi'den, o İbni Ömer'den (ra) şöyle dediğini nakletti:

Allah Resulü (sav) birbirinizin alışverişi üzerine alışverişi yasakladı. Kişi din kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlük göndermesin. Tâ ki önceki dünürlük gönderen dünürlükten vazgeçinceye veya kendisine izin verinceye kadar.[14]

 
Şerh

 
Kişi, din kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlük göndermesin" ifadesi, daha önce başka bir müslümamn talip olduğu hanıma, o vazgeçinceye veya müsaade edinceye kadar dünürcü göndermeyi kesin bir dille yasaklamaktadır.

 
Hüküm

 
Din kardeşinin alışverişi üzerine alışverişte bulunmak, pazarlığı üzerine pazarlık etmek nasıl tahrimen mekruh ise, dünürlüğü üzerine dünürlük göndermek de aynı şekilde tahrimen mekruhtur.

 
Ders

 
Bu hadisten çıkarmamız gereken ders, bir genç kız veya hanım istenmeden önce isteyeninin olup olmadığının araştırılması, şayet varsa onunla ilgili karar verilinceye kadar dünürcü gönderilmemesi gerektiğidir. Bu bağlamda "Bir kızı kırk kişi ister, bir kişi alır" sözünden hareketle başkalarının üstüne dünürcü göndermek hem çirkin, hem de edep dışı bir davranıştır. Bu söz ancak şöyle caiz olabilir ki, isteyenlerden hepsine olumsuz cevap verildikten sonra kiz evine dünürcü gönderilebilir ve kısmetse kabul edilir.
 
Bâb: Müslüman, Din Kardeşinin İstediği Kızı İstemez

 

347- Yahya b. Bükeyr bize anlatarak dedi ki: el-Leys bize Cafer b. Rebîa'dan, o el-A'rac'dan, o Ebû Hüreyre'den (ra) şunu nakletti:

Zandan uzak durun. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Casusluk etmeyin, başkalarını araştırmayın, birbirinize buğzetmeyin. Kardeş olun. Kişi, evieninceye veya (dünürlüğü) bırakıncaya kadar din kardeşinin dünürlüğü üzerine dünürlük göndermesin. [15]

 
Şerh

 
Hadis-i şerif bir önceki bab ile aynı konuda ve benzer hüküm içerdiğinden şerh ve hükmünün tekrar edilmeyecektir. Ancak burada dünürlük göndermeme sınırı olarak evlilik veya ilk dünürlük gönderenin ikinci lehine hakkından fergat etmesi zikredilmektedir.
 
Bâb: Yüce Allah'ın "Kadmlann Mehirlerini Verin" Buyruğu

 

348- Süleyman b. Harb bize anlatarak dedi ki: Şube bize Abdülaziz b. Suhayb'dan, o Enes'ten (ra) şunu nakletti:

Abdurrahman b. Avf (ra) bir nevât ağırlığında altın (mehir vererek) bir hanımla evlenmişti. Allah Resulü (sav) onda düğünün neşesini göre­rek sordu. O da cevap verdi: Bîr nevât ağırlığında altın karşılığı bir hanım ile evlendim.

 
Şerh

 
Bu hadis-i şerif daha önce farklı bölümlerde zikredilip şerhedildiği için lafızlarına girmek istemiyorıız.(Bkz. 333 no.lu hadis) Yalnız evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesiyle ilgili muhtevasından dolayı burada yeniden zikredilmiştir. Mehirlerin verilmesiyle ilgili ayet-i kerime mcâlen şöyledir:

"Aldığınız kadınların mehirlerini yürekten isteyerek ve Allah'ın bir bağışı olarak verin." (Nisa, 4)

 
Hüküm

 
Mehir: Evlenme sırasında kadına bu adla ödenen tutara denir.

Mehir, nikâh akdinin rükün veya şartlarından değildir. Bu yüzden mehirsiz kıyılacak nikâh geçerli olur ve kadın emsal mehire hak kazanır. Üst sınırı için bir miktar belirtilmemişken Ebû Hanife'ye göre alt sınırı 10 dirhem gümüştür. Allah Resulü (sav) devrinde bunun mal olarak karşılığı iki koyundur.

Mehir; Adı konmuş Mehir (=mehr-i müsemmâ) ve Adı konmamış Mehir (=mehr-i gayr-i müsemmâ) olarak iki kısma ayrılır.

Adı konmuş Mehir, nikah akdi sırasında zikredilen ve Mu'accelen (derhal) veya Müeccelen (bilâhare) ödenmesi kararlaştırılan tutardır.

Adı konmamış Mehir ise, bir şekilde akit sırasında zikredilip kavrana-madığı veya hiç zikredümediği için aynı şartlardaki bir hanıma takdir edilen Emsal Mehri (=mehr-i misi) ifade eder.

 
Ders

 
Mehir evlilik hayatı boyunca kadın için bir güvence niteliğindedir. Kocasını aniden kaybetmesi veya boşanmaları hâlinde, kocasının evinde kalması zorlaşabileceği için, kendisine yeni bir hayat programı hazırlayrncaya kadar mehir ona destek olur. Bu açıdan bakıldığında mehrin erkeğin imkânına göre bu nitelikte bir miktar olarak tayin edilmesi her iki taraf için de yerinde olacaktır. Çünkü eşini seven hiçbir erkek, Allah'ın emaneti olarak aldığı hanımı ve çocuklarının kendinden sonra perişan olmalarını isteyemez.


[14] Buhârî, buyû/1995, 2020, nikâh/4746; Müslim, nikâh/2530-2531, buyû/2786-2787; Tirmizî,   buyû/1213;   Nesâî,   nikâh/3191,   buyû/4428;   Ebû   Dâvud,   nikâh/1783, buyû/2979;    İbn    Mâce,    ticârât/2162;    İbn    Hanbel,    musnedu'l-müksirîn/4492; Mâlik/nikâh/965, buyû/1188; Dârimî, nikâh/2454

[15] Buhârî, nikâh/4747, edeb/5604, 5606, ferâiz/6229; Müslim, nikâh/2533-2535, bir/4646-4649; Tirmizî, bir/1911; Nesâî, nikâh/3187-3190; Ebû Dâvud, nikâh/1781; İbn Mâce, nikâh/1857, ticârât/2165; İbn Hanbel, bakî musnedi'I-müksirfn/7035, 7375, 7402, 7520, 7536, 7770, 8148, 8365, 8690, 8746, 8757, 9387, 9620, 9682, 9698, 9828, 9861, 9971, 10112, 10149, 10237, 10283, 10527; Mâlik, nikâh/964, câmi/1412; Dârimî, ni­kâh/2080.  Bkz. 333 no.lu hadis-i şerif.