๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Camiul Ehadis => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 11 Aralık 2010, 18:57:18



Konu Başlığı: Kölelerin satışı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 11 Aralık 2010, 18:57:18
Bâb: Kölelerin Satışı

 

239- Ebu'l-Yemân bize anlatarak dedi ki: Şuayb bize ez-Zührî'den, o İbni Muhayrîz'den, o Ebû Saîd el-Hudrî'den (ra) şunu nakletti.

Kendisi Allah Resûlü'nün (sav) huzurunda otururken sordu: Ey Allah Resulü! Bizler kadınları köle alıyor ve onları (satıp) bedellerini almak istiyoruz. Azil hakkında ne dersiniz?

Buyurdu ki: Yoksa siz bunu yapıyor musunuz? Gerçi yapmamakla mükellef kılınmış da değilsiniz. Fakat (biliniz ki) Yüce Allah'ın varolup çıkmasını yazdığı her nefis mutlaka çıkacaktır.[27]

 
Şerh

 
Bizler köle alıyor ve onları (satıp) bedellerini almak istiyoruz" ifadesinden köle satışının o toplumda yadırganmayan bir ticaret olduğu anlaşılmaktadır. Tabiî köle kadınları olanlar onlardan faydalanmak da istemekte, fakat çocuk doğurmalarını istememektedirler. Çünkü çocuk doğurmaları hâlinde onları satmaları zorlaşmaktadır.

Azil hakkında ne dersiniz?" ifadesinde bahsedilen azil, erkeğin spermlerini kadının üreme organı dışına boşaltmasıdır.

 
Hüküm

 
Belli şartlara riâyet etmek şartıyla kadın ve erkek kölelerin satışıyle ilgili her hangi bir sınırlama yoktur. Azile gelince bu konuda ulemâ arasında ihtilaf bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz bazı hadislerinde azle izin vermiş-se de "azli" teşvik etmemiş, sadece müsaade etmiştir.

Hatta bazı hadislerinde "azil" yapmanın kötülüğüne de işaret etmiştir. Hanefi âlimleri, kadının izni olması halinde caiz olduğu görüşündedirler. Cariyelere gelince, onlardan izin istenmesine gerek olmayıp azil yapılabilir.

 
Ders

 
Kölelik, İslamiyet'in getirmediği bilakis geldiğinde önünde bulduğu bir kurumdur. Şu var ki yüce dinimiz kölelikle bir çok şekilde mücâdele etmek suretiyle bu kurumun ıslahına ve zaman içinde ortadan kalkması için gerekli önlemleri almaya çalışmıştır. Bu bağlamda bir çok suçun keiâreti olarak köle azat etmenin zikredilmesi anlamlıdır.

Azle gelince, doğum kontrol yöntemleri arasında en masum olanlarından biridir. Çünkü bu yöntemde, çocuğunu oluşum sürecine müdâhale edilmemekte, bilakis böyle bir fırsata zemin hazırlanmamaktadır. Ancak Allah Resûlü'nün (sav) de ifade buyurdukları gibi kıyamete kadar varolup hayat bulması takdir edilen her nefis meydana gelecek, bütün tedbirler işe yaramayacaktır.
 
Bâb: İstibrâ Etmeksizin Cariye İle Yola Çıkılır Mı?

 

240- Abdülgaffar b. Dâvud bize anlatarak dedi ki: Yakup b. Abdirrahman bize Amr b. Ebî Amr'dan, o Enes b. Mâlik'ten (ra) şunu nakletti:

Allah Resulü (sav) Hayber'e vardı. Allah kalenin fethini O'na müyesser kılınca, kendisine Safiyye bn. Huyey bn. Ahtab'in güzelliğinden sozedildi. Kocası Öldürülmüştü. Bir gelin namzedi olmuştu. Allah Resulü (sav) onu kendine seçti. Onunla birlikte yola çıktı. Seddu'r-Ravhâ denen yere vardığımızda Allah Resûlü'ne (sav) helal oldu ve kendisiyle gerdeğe girdi. Sonra küçük bir deri kapta hays yemeği yaptı. Allah Resulü (sav) sonra şöyle buyurdu: Çevrendekilere (yemek) için seslen.

Bu Allah Resûlü'nün (sav) Safîyye (r.anhâ) için verdiği düğün yemeği olmuştu. Sonra Medine'ye doğru yola çıktık. (Râvi dedi ki: ) Bilâhare onu Allah Resûlü'nün (sav) arkasında abasıyla örtmüş olarak gördük. Allah Resulü (sav) devesinin yanında diz çöküyor, Safîyye (r.anhâ) deveye binebilmek için dizine basıyordu.[28]

 
Şerh

 
"Onunla birlikte yola çıktı. Seddu'r-Ravhâ denen yere vardığımızda Allah Resûlü'ne (sav) helal oldu ve kendisiyle gerdeğe girdi." Burada, bâb başlığıyla ilgili husus, cariyenin iddetidir.

 
Hüküm

 
Hanefî ulemâsına göre hayız gören cariyenin iddet müddeti iki hayızdır. Hayız görmeyen cariyenin ise bir-buçuk aydır. Kocası ölen cariyenin Ölüm iddeti ise iki ay beş gündür.

[27] Buhârî, buyû/2077, itk/2356, megâzî/3823, nikâh/4809, kader/6113, tevhîd/6860' Müslim, nikâh/2599-2605; Tirmizî, nikâh/1057; Nesâî, nikâh/3275;' Ebû Dâvud, nikâh/1855, 1857; İbn Mâce, nikâh/1916; İbn Hanbel, bakî musnedi'l-müksirîn/10656' 10744, 10772, 10858, 11014, 11032, 11051, 11076, 11120 11340 11218 i 1260* 11263, 11320, 11412, 11444, 11450, 11473; Mâlik, talâk/1090" Dârimî nikah/2126' 2127.

[28] Buhârî, salât/358, ezân/575, cum'a/895, buyû/1986, 2076, 2081, cihâd/2675, 2679, 2725, 2769, 2855-2856, ehâdîsu'l-enbiyâ/3116, menâkıb/3374, megâzî/3774-3775, 3876-3880, 3889-3891, nikâh/4695-4696, 4762, 4771, et'ime/4968, 5005, zebâih/5102, libâs/5511, edeb/5717, da'avât/5886, kefârât/6220, i'tisâm/6786, 6788; Müslim, hac/2395, 2428, 2431, nikâh/2561-2562, 2564, 2566, cihâd/3360-3362; Tirmizî, nikâh/1015, 1034, siyer/1470, menâkıb/3857; Nesâî, mevâkît/544, nikâh/3290-3291, 3327-3329, îd/4265; Ebû Dâvud, nikâh/1758, harâc/2601-2604, 2615, et'İme/3253; İbn Mâce, nikâh/1899, 1947, ticârât/2263, menâsik/3106; İbn Hanbel, bakî musnedi'l-müksirîn/U505, 11554, 11635, 11697, 11770, 11960, 12052, 12155, 12208, 12218, 12282, 12401, 12465, 12553, 12626, 12665, 12993, 13019, 13049, 13086, 13272, 13359, 13471, 13589; Mâlik, cihâd/891, câmi/1374; Dârimî, nikâh/2144-2145, 2462.