> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar >  Emeklilik Hakkı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Emeklilik Hakkı  (Okunma Sayısı 848 defa)
11 Temmuz 2012, 14:41:41
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 11 Temmuz 2012, 14:41:41 »



IH — Emeklilik Hakkı:


İşçi hasta veya sakat olmadığı halde, belli bir çalış­ma döneminden sonra yaşlanır ve verimsiz hale gelebilir. Bu durumu devam edeceğinden sonunda işi bırakmak zo­runda kalır. İşçi, aldığı ücretin büyük bir bölümünü he­men harcar. Çoğu zaman aldığı ücretle ancak geçimini sağlar. Çalışamayacağı devreyi hesaba katmaz. İşte ar­tık çalışamayacak bir yaşa veya duruma gelen işçinin geçimini kim sağlayacaktır?. İşveren, iş akdinin gereği olan ücreti ödediğine göre, onun emekli işçiye bakma yü­kümlülüğü bulunmaz. Bunu devletin veya onun kuraca­ğı bir kuruluşun üslenmesi gerekir. Günümüzde işçi, me­mur, esnaf ve serbest meslek sahipleri için emeklilik sis­temi geliştirilmiş, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Ku­rumu ve Bağkur gibi sosyal güvenlik kuruluşları mey­dana getirilmiştir. Bunlar aynı nitelikte kuruluşlardır.

İslâm hukuku prensip olarak emeklilik müessesine karşı değildir. Bunlar her çeşit yardımlaşma sigortasıdır. Sigorta; herbir kişinin yükünü azaltmak amaciyle müm­kün olduğu kadar çok kimse üzerine bir tek kişinin yükünün dağıtılması demektir. İslâm, sermayeye dayanan sigorta şirketleri yerine, mütekabiliyet ve işbirliği ile zir­vesinde devletin bulunduğu bir sosyal sigorta teşkilini öngörmüştür.

Hz. Peygamber Medine'ye hicret edince yapılan 47 maddelik ilk anayasada bir sosyal güvenlik kuruluşu olan «maâkîl» sistemine yer verilmiştir. Kuruluş şöyleydi: Bir kimse savaşta esir düşerse kurtarılması için bir fidye vermek gerekliydi. Yine yaralama ve kasten olmayan öldür­melerde, zarar ve ziyanın yahut kan bedelinin ödenmesi .gerekliydi. Bunların miktarları çoğu zaman esir veya suçu işleyen kimsenin gücünü aşıyordu. Hz. Peygamber şöy­le bir yardımlaşma teşkilatı kurdu : Herkes kendi kabi­lesinin hazinesine bu iş için para yardımı yapacak, esir­lik, yaralama veya öldürme hallerinde, yardımlaşma ama­ciyle kurulan bu fondan destek bekleyecekti. Bir kabile ' nin bütçesi yeterli olmazsa, diğer komşu kabileler des­tek yapacaktı [458]

Daha sonra hadis-i şeriflerle maâkıl sistemi, tazmini tek kişiye ağır gelen durumlarda hısımlar arasında yardımlaşma şekline dönüşmüştür. Bir kimse diyet gerekti­ren bir suç işlerse, diyet miktarı ailenin erginlik çağına

gelmiş erkekleri arasında bölüşülür ve bunu eşit taksit­lerle üç yılda öderlerdi. Bir kişinin hissesine düşen diyet miktarı yılda 4 dirhemi geçerse, mirastaki sıraya göre asabe adı verilen diğer erkek hısımlar da âkıle kapsa­mına alınır. Eğer suçlunun hiç hısımı yoksa, diyeti ken­di malından üç eşit taksitle üç yılda öder. Yeteri kadar malı yoksa diyet sorumlusu devlet olur [459]

Hz. Ömer, karşılıklı yardımlaşmayı bir kimsenin mensup olduğu meslek, askerî, mülkî idare esaslarına ve­ya bölgelere göre teşkilâtlandırdı.'İhtiyaç sırasında bir fonun yetersiz olması halinde merkezî hazine veya vilâ­yet idarelerinin mahallî hazineleri bu üniteye yardım eder­di. Diğer yandan Hz. Ömer ihtiyaç sahibi olan bütün tebea için bir maaş sistemi geliştirmişti. Bu teşkilâta «di­van» adı verildi [460]

Bu yardımlaşma ünitelerinde biriken ve kullanılma­yan sermayenin çoğaltmak amaciyle gelir getiren işlere yatırılması mümkündür. Fonun geliri artınca, üyeler ka­tılma payı ödemekten muaf tutulabilir. Hatta büyük ge­lirler sağlanırsa onlara kâr da dağıtılabilir,.

İşçi, memur, esnaf ve serbest meslek mensuplarından kesilen primler bir fonda toplanınca bu sermayenin ge­lir getiren yatırımlarda üretilmesi gerekir. Böyle bir fon giderek kendine yeterli hale gelir ve üyelerine, katılma payı olarak aldığı primlerden çok daha fazlasını geri ve­rebilir.

Bir ücret karşılığı çalışanların ücretinden kesilen primlerin bir fonda toplanmasiyle oluşan sermayenin işletileceğine Hz. Peygamber'in yukarıda iş akdinin delil­leri arasında zikrettiğimiz mağara hadisi de işaret etmektedir, özetleyecek olursak:

Fırtına yüzünden mağaraya sığınan üç kişi, yuvar­lanan bir kayanın mağaranın ağzını kapatması üzerine, değerli amellerini öne sürerek Allah'a duâ ederler. İlk iki­sinin duası ile taş bir miktar aralanır. Üçüncü yolcu bir işverendir. İşçilerine ücretlerini eksiksiz verir. Fakat bir işçisi ücretini almadan işi bırakıp gitmıştr. Bu işçinin üc­retini işletir. Bir kaç yıl sonra birçok malı olur. İşçi hak­kını istemek için geldiğinde «Gördüğün şu deve, sığır ve koyunlarla hizmetçiler senindir, al götür» der. Diğeri «Be­nimle alay etme» deyince de «Alay etmiyorum» diye ce­vap verir. İşçi bütün malı alır ve gider. Bu işveren, ma­ğarada bu davranışını öne sürerek şöyle duâ eder: «Ey Rabbimiz, bunu sırf senin rızanı kazanabilmek için yap­mışsam, bizi buradan kurtar». Bu duanın arkasından, ma­ğaranın ağzını kapatan kaya parçası büyük bir gürültü ile yuvarlanır ve kurtulurlar [461]

EbuHanîfe (Ö. 150/767), İmam Muhammed (ö. 189/ 805) ve Züfer (ö. 158/775)'e göre burada işveren, ücreti izinsiz (fuzûlî) olarak işlettiği için, anapara işçiye ait olur. Kâr ise yoksullara dağıtılır.

Abdullah b. Ömer (Ö. 73/692) ve Ahmed b. Hanbel(ö. 24/855)'e göre anapara da kâr da işçiye ait olur [462]

Mağara hadisinde ücret izinsiz olarak çalıştırıldığı halde, anapara ve kârın tamamı işçiye âit olunca, onun rızası ve bilgisi altında kesilen pirimlerin bir fonda işletilmesi sonucu, verdiğinden fazlasını geri alması öncelik­le caiz olur. Yeter ki fonun işletilmesi İslâmî ölçüler için­de olsun.

İşçi, memur, esnaf ve serbest meslek sahipleri, emek­li yardımlaşma kuruluşuna bağlılık gerektiren bir işe in­tisap ederken, kendisinden emekli oluncaya kadar prim kesileceğini ve bunların bir fonda toplanarak işletilece­ğini bilerek seçimini yapar. Örfen de bu rızanın varlığı­nı kabul etmek gerekir. Çünkü bazı meslek kuruluşları, bu mesleğe girmek isteyenlere belli kurallar uygulamış­tır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Osmanlılarda Ahilik, Lonca ve Gedik gibi meslek kuruluşları bunlar arasında sayılabilir [463]

Konuyu bir örnekle netleştirmek mümkündür: Bir işçinin ücretinden sosyal yardımlaşma kuruluşu her ay % 20 prim kesse, 25 yıl devam eden işçiliği süresince di­yelim ki fonda, 3 milyon lira primi birikmiştir. Primin gelir getiren yatırımlarda çalıştırılarak 25 yılda tedricen bir kaç katına çıkmış olması gerekir. Fonun toplam blançosu; kesilen primler toplamı 20 milyar, fonun mal var­lığı ise 60 milyar lira olsa 3 milyon lira-kesintisi olan işçi fondan 9 milyon alacaklı demektir. Böyle bir işçi fondan kıdem tazminatı, emekli maaşı, ölümünden sonra eş ve çocukları maaş alarak niçin anapara ve kârından yararlanmasın? Fon üyeleri kâr ve zarara ortak oldukla­rı için, İslâm hukukunda inan şirketi ortağı gibidirler. Kârın anlaşmaya göre, kesilen primlerin miktarına bakılmaksızm yüzde üzerinden değişik oranlarda paylaşılma­sı bu ortaklıkta mümkün olduğu için, üyelerin farklı emek­li maaşı alması statüyü bozmaz [464]

Ancak bu kuruluşların gerçek mal varlığına göre'sta­tü çalışması yapılarak, üyelerin katılma payları ve bun­ların yıllara göre değerlemesi dikkate alınarak daha âdil bir kâr ortaklığı oluşturmak mümkündür. Ayrıca serma­yenin meşru yatırımlarda işletilmesi de İslâm'ın öngör­düğü esaslardandır. [465]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Emeklilik Hakkı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 07:39:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Emeklilik Hakkı rüya tabiri, Emeklilik Hakkı mekke canlı, Emeklilik Hakkı kabe canlı yayın, Emeklilik Hakkı Üç boyutlu kuran oku Emeklilik Hakkı kuran ı kerim, Emeklilik Hakkı peygamber kıssaları, Emeklilik Hakkı ilitam ders soruları, Emeklilik Hakkıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes