๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Şafii İlmihali => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 27 Ekim 2011, 18:17:54



Konu Başlığı: Hul
Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Ekim 2011, 18:17:54
HUL'


Hul' belirli bir mal karşılığında caizdir.

Kadın bedeli verdikten sonra kendi nefsine malik olur. Yeni bir nikah yapmadan kocası onu tekrar yanına alamaz.

Hul'u hayız ve tuhrda yapmak caizdir.

Hul'a uğramış bir kadın için talaka gerek yoktur.

Hul', kocasına bir bedel vermek üzere kadının kesin bir şekilde ayrıl­ma talebinde bulunmasıdır.

Kocaya belirli bir bedel vermek karşılığında karısının ayrılma talebi caizdir. Buna delil, yüce Allah'ın şu sözüdür:

"Eğer (eşlerin) Allah'ın sı­nırlarını koruyamayacaklarından korkarsanız o zaman kadının fidye ver­mesinde eşlerin ikisine de günah yoktur." (Bakara: 2/229) Buhari'nin rivayet ettiği bir hadiste şöyle denilmektedir:

"Ona bahçesini geri vermek ister misin" dedi. Kadın, evet deyince Rasulullah (s.a.v.) adama şöyle dedi:

"Bahçeyi kabul et ve onu bir talakla boşa." [1] (O bahçe daha öne ka­dına koca tarafından mehir olarak verilmişti.) Bu, İslam'da vuku bulan ilk hul'dur.

Hul, boşanmanın bir nev'i olup beş rüknü vardır:

1- Bedeli veren: Bedeli veren yabancı biri de olsa farketmez. Bunun şartı, malda mutlak tasarruftur.

2- Zevce: Ric'i talakla bile olsa kocanın mülkiyeti şarttır.

3- Bedel: Bedelde şart olan hul’ için verilmesi, belli olması, kocaya verilmesi ve teslim edilebilir olmasıdır. Şayet faydasız olan şeyler bedel gösterilerek hul’ yapılmışsa, fasid olup burada hul' sahih olmaz.

Hul’ meçhul bir şey üzere yapılmışsa; mesela, iki elbiseden biri üzere yapılmışsa, mehr-i misl ile bain talakla ayrılmış olur.

4) Koca: Şartı, köle yahut sefih bile olsa kendisinden talakın sahih ol­duğu biri olmalıdır.

5) Siga: Siga'da şart, alış-verişte geçen şartın aynısıdır. Ancak burada, az sözün araya karışması zarar vermez.

Siga, kinaye bile olsa boşamayı ifade eclen her sözdür. Hul' lafzı, sarih boşama lafızlarındandır. Ancak onunla birlikte bir bedel zikredilir.

Kadın "Şu kadar para karşılığında' yahut "Zimmetinde olan alaca­ğım karşılığında hul' yap" veya "Beni boşa" veya "Beni kurtar" der.

Koca da "Seni hul' ettim," yahut "Boşadım" veya benzeri bir söz söy­ler. Hul'un bütün şartlarına haiz fakat, üç talakı tamamlamayan hul’da ka­dın kendi durumu hakkında tam yetki sahibidir. İddeti içerisinde bile olsa erkek ne onu boşayabilir ve ne de ric'at ederek onu zevceliğe alabilir. Ka­dının üzerindeki ric'al hakkı yoktur. Şayet kadın (Senden olan alacağım­dan dolayı) "Seni affettim" veya "Allah seni affetsin" der ve erkek de:

"Affetmen sahih ise, sen boşsun" derse, kadın da reşide, malı ve dini hususunda saliha olmakla ve afvetme şartlarına haiz olmakla afvetmesi sahih olup, her ikisi (alacak) miktarını biliyor ve o (alacağa) zekat düş­müyorsa bir ric'i talak vaki' olur. Çünkü erkek boşamayı afvetmesinin sıhhatına talik etmiştir, afvetmesine değil. Çünkü kadın, önceden onu af-vetmiştir. Ama kadının afvetmesi sahih değilse, talak vaki' olmaz.

Şayed erkek kadına: "Alacağından veya sadakından beni afvedersen. boşsun' der ve kadın alacağının yahud sadakının miktarını bilmediği hal­de "Seni afvettim" diyecek olursa, boşanmış olmaz. Çünkü afvetmesi sa­hih değildir. Erkeğin, boşanmayı kendisine talik ettiği şey mevcut değil­dir. Yine kadın reşide değilse yahud afvetmeye söz konusu olan malda ze­kat varsa, boşama yine de vaki olmaz.

Faide: Birisi, bir eve girmeyeceğine dair üç talak ile yemin eder, son­ra o eve girme ihtiyacını duyar ve kendisine: "Zevcene hul' ver" denir, kendisi de: "Ona hul' versem üç talakla benden boş olsun" der ve sonra da ona hul’ verirse, sadece bir talak vaki" olur. Üç talakla boşanmış ol­maz. Çünkü hul' ile ondan ayrılmıştır. Ama üç'talakla hul'u hususunda vekil ta'yin edecek olursa, üç talak vaki' olur. Çünkü vekil ta'yin etmeye­ceğine dair yemin etmiş olursa ve hul'un meydana gelişinden önce vekil ta'yin etmiştir. [2]


 


 
--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Buhari, 4971.

[2] Kadı Ebu Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 455-456.