๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Şafii İlmihali => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 25 Ocak 2012, 13:22:13



Konu Başlığı: Haccetmek
Gönderen: Ekvan üzerinde 25 Ocak 2012, 13:22:13
Haccetmek


Dinen zengin sayılan ve sıhhatli olanlara Allah'ın farz kıldığı bir iba­dettir. Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşıyan müslümanlarm birbiriyle ta­nışmalarına ve kaynaşmalarına vesile olur.

Hacc, temelde kişinin Allah'a doğru yönelmesidir. İnsanoğlunun ya­ratılış felsefesinin sembolik bir göstergesidir. Biraz daha açıklanacak olursa, Hacc ibadeti pek çok şeylerin aynı anda gösterilmesidir. Bu yara­dılış göstergesi bir tarih göstergesi, bir birlik göstergesi ve bir ümmet gös­terişi olarak bu temel ibadetle kendini gösterir.

Hac ibadeti ile Kâ'be'yi ziyaret etmenin derin bir anlamı vardır. Peygamberimiz (s.a.v.)'in dedesi tarihin en eski ve en mükemmel insa­nı İbrahim (a.s.), Kâ'be tavaf edilirken tıpkı canlandırılır.

Hazreti İbrahim yeryüzündeki bütün putları reddederek yalnızca Al­lah'ı sevdi ve O'na itaat etti. Kendi elleriyle Kâ'be'yi yaptı. Bu yapı o günden bugüne ve kıyamete kadar yeryüzünde Allah'ın evidir. Kimi in­sanların hemen aklma şu soru geliyor. Acaba o Kabe'nin içerisinde ne vardır?

Evet madde gözüyle baktığımız zaman orda hiç bir şey göremeyiz. Ama dinimiz bizi mana itibarıyla da ele aldığı için biz o Kâ'be'ye mâna itibarıyla bakacağız.

Kâ'be'nin herhangi bir yönü yoksa da ibadetlerimizle Kâ'be'ye dön­mekle yönümüzü seçiyor ve Allah'a dönüyoruz demektir.

Kuran-ı Kerim'de Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Doğu da Allah’ındır, batı da, onun için nereye döner yönelirseniz Al­lah’ın yüzü oradadır. (Bakara: 2/115)

Kâ'be'nin dışında ibadet ederken O'na dönmek gerekir.

Kâ'be'nin batısına doğru, Kabe'ye bakan yarım daire şeklinde bir du­var vardır, adına "Hicr-i İsmail" denilir. Hicr, bir eteğin simgesidir. Yarım ay şeklindeki bu duvar bir eteği andırır.

İbrahim (a.s.)'in zevcesi Sare'nin Hacer isminde Habeşistanlı siyah bir cariyesi vardı. Sare'nin kocası İbrahim'e çocuğu olması için İbrahim (a.s.)'ın Hacer ile beraber olup ses çıkarmayacak kadar yoksul ve alçak gönüllü idi. İbrahim (a.s.)'ın zevcesi olma şerefinin yanı sıra daha çok şe­reflendirmek için Allah Hacer ile Kâ'be arasında bir ilgi kurdu.

Hacer'in evi İsmail (a.s.)'ın doğduğu yerdir. Hacer'in evi diyebilece­ğimiz mezarı oradadır. Mezar, Kabe'nin 3. sütununun yanındadır. Hiç kimsenin, peygamberlerin dahi camiye gömülmeleri düşünülmezken, si­yah (Habeşli) bir kadının Allah'ın eviyle yanyana olması ne kadar düşün­dürücüdür. İsmail (a.s.)'in annesi Hacer orada gömülüdür. Kâ'be O'nun mezarına doğru uzanır. Duvarla Kâ'be arasında dar bir geçit vardır. Kâ'be'yi tavaf ederken, Allah (c.c.)'ın duvarı da Kâ'be'den sayarak O'nun dışından dönmemizi emrederek bunun aksini kabul etmez.

Tevhid'e inanıp Allah'ın Hacc emrinin çağrısını kabul edenler, Kâ'be'yi tavaf ederken Hacer'in medfun olduğu bu eteği de Kâ'be'den sayıp öylece tavaf etmeleri gerektiğinden büyük bir ibret almaları gerekir.

O etekte;

Bütün insanlığın arasından bir kadın,

Bütün kadınların arasından bir cariye ve

Bütün cariyeler arasından siyah bir hizmetçi o makamda bulunur.

Safa ile Merve arasında yapılan sa'yin de yine Hacer'e yad olsun diye yapmanın elbette büyük bir anlamı vardır.

Müslüman, haccını bu şuurda yapacak veya hacca bu şuurla bakacak,

İslam dininde kadın ikinci sınıf insandır diyenler için bu, en mükem­mel cevaptır. [1]



 
--------------------------------------------------------------------------------
 
[1] Kadı Ebu Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 66-67.