๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Şafi Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 16 Şubat 2010, 19:07:42



Konu Başlığı: Sular
Gönderen: Eflaki üzerinde 16 Şubat 2010, 19:07:42

Suların Kısımları


Sular dört kısma ayrılır:

1.  Temiz ve temizleyici olan sular.

2. Temiz ve temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular.

3.  Temiz olduğu halde temizleyici olmayan sular.

4.  Necis olan sular.

Temiz ve Temizleyici Olan Su

Bu su mutlak (tabii) sudur kî Allah´ın yaratmış olduğu vasıf üzerin­dedir. Bu suyun, uzun zaman beklemesinden, topraktan veya uzun za­man durgun olarak durmasından ötürü oluşan yosundan dolayı değişmesi^ onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Bulunduğu yerden veya aktığı mecradan dolayı değişmesi de onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Suyun kükürtlü bir araziden çıkması veya yatağında kükürtlü toprak bulunması suyun değişmesine sebep olur. Fakat bu değişmeden ötürü mutlak (tabii) su olmaktan çıkmaz. Çünkü suyu bunlardan korumak mümkün değildir.

Mutlak (tabii) suyun hem temiz, hem de temizleyici olduğuna şu hadîs delildir: Bir bedevî kalkıp mescide bevletti. Halk onu engellemek (veya dövmek) için kalktıklarında Hz. Peygamber onlara şöyle buyurdu:

Onun yakasını bırakın, o işini tamamladıktan sonra bir kova su dö­kün. Çünkü siz, zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı olarak gönde-rildiniz.[1]

Hz. Peygamber´in, sidik üzerine su dökülmesini emretmesi, suyun temizleyici olduğuna delâlet eder.

Temiz ve Temizleyici Olmakla Beraber Kullanılması Mek­ruh Olan Su

Güneş altında ısınan su temiz ve temizleyici olduğu halde kul­lanılması mekruhtur. Ancak bu suyun mekruh olması şu üç şarta bağlıdır:

1. Arabistan gibi sıcak bir memlekette olması.

2. Altın ve gümüşün dışında demirden, bakırdan veya çekiçle dövü-lebilen bir madenden olup suya etki eden bir kapta bulunması.

3. Ölü veya diri insan bedeninde kullanılması veya at gibi alaca has­talığına maruz kalan bir hayvanın bedeninde kullanılmış olması.

İmam Şafii, Hz. Ömer´in bu tür bir su ile yıkanmayı mekruh görüp şöyle dediğini rivayet ediyor: ´Ben güneşte ısınmış suyun kullanılmasını tıp açısından mahzurlu buluyorum. Çünkü güneşte ısınan su, alaca has­talığına sebep olur´.

Bunun sebebi şudur: Şiddetli güneş, kapta yağımsı bir madde mey­dana getirir ve bu madde çözülüp su yüzüne çıkar. Eğer o madde ısındıktan sonra bedene değerse, zarar vermesi ve alaca hastalığına sebep olması mümkündür, (Bu, deride görülen bir hastalıktır).

Temiz Olduğu Halde Temizleyici Olmayan Su Bu su iki kısma ayrılır:

1. Az olup abdest ve gusüî gibi farz olan taharette kullanılmış olan sudur. Bu tür suyun temiz olduğuna şu hadîs delildir. Cabir b. Abdullah şöyle anlatıyor:

Şiddetli hasta olmuş baygınlık geçiriyordum. Hz. Peygamber yanıma gelerek abdest aldığı suyunu üzerime döktü. [2]

Eğer abdestte kullanılan su temiz olmasaydı, Hz. Peygamber o suyu Cabir´in üzerine dökmezdi. Hz. Peygamber´in böyle yapması, bu tür su­yun temiz olduğuna delâlet eder. Bu suyun temizleyici olmamasının delili Ebu Hüreyre´nin rivayet ettiği şu hadîstir:

Cünup olan kimse, akmayan durgun suda gusletmesin.[3]

Bu hadîsi Ebu Hüreyre´den dinleyenler ´Ey Ebu Hüreyre! O halde biz ne yapacağız?´ dediler. Ebu Hüreyre şöyle dedi: ´Suyu avuçlarınızla alarak abdest alır veya gusledersiniz´.

Burada abdestin hükmü de guslün hükmü gibidir. Çünkü amaç iki­sinde de abdestsizliğin giderilmesidir. Bu hadîs, durgun suda yıkan­manın, o suyu temizleyici olmaktan çıkardığına delâlet eder. Eğer böyle olmasaydı, Hz. Peygamber bunu yasaklamazdı. Fakat bu yasak, az olan durgun sulara hamledilir. Çünkü bu konuda başka deliller vardır.

2. Mutlak (tabii) su olmakla beraber kendisine çay gibi temiz birşey katılırsa, o katılan şeyle su arasında bir münasebet de yoksa, sudan ayrılması da mümkün değilse ve artık o su kendisine mutlak (tabii) su demenin mümkün olamayacağı bir şekilde değişmişse, böyle bir su te­mizleyici olmaz. Eğer suya katılan temiz şey, suyun sıfatlarında (tadında, kokusunda, renginde) bir değişiklik meydana getirmiyorsa ve su ile arasında uygunluk da varsa, o zaman takdir edilir; eğer suyun tadı nar suyu gibi, rengi üzüm şırası gibi, kokusu lazen denilen madde gibi olursa bozulduğuna hükmedilir. Bu tür su temizdir, fakat temizleyici değildir. Temizleyici olmamasının nedeni, bu durumda ona su denilememesidir. Zira Şârî temizliği suya bağlamıştır.