> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Büyük Şafi Fıkhı > Şafii için Elumra ve Rukba
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şafii için Elumra ve Rukba  (Okunma Sayısı 1193 defa)
20 Şubat 2010, 20:19:35
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 20 Şubat 2010, 20:19:35 »



El-Umra

Umra, emir kelimesinden alınmıştır ve hibe eden kişinin ´Ben bu evi hayatım boyunca sana verdim´ veya ´Bu evi hayaLim boyunca senin için kıldım´ veya ´Senin ve "benim hayatım boyunca kıldım. İkimiz de öl­düğümüz zaman, o benim varislerime intikal edecektir´ diyerek bir malı hibe etmesidir. Görüldüğü gibi bu lafızlar hibenin lafızlarıdır. Fakat bir şarta, hibe edenin veya kendisine hibe yapılanın hayatına bağlanmıştır. Oysa hibe´nin şartlarından biri, bir vakte bağlamamaktır. Bununla beraber hibe sahih, şart bâtıl kabul edilir. Bu, daha önce geçen hü­kümden istisna edilmiştir. Çünkü bu hususta Hz. Peygamber´den birçok hadîs rivayet edilmiştir.

Utnra (ehli için, rukba da ehli için) caizdir.[1]

Yani kişinin, bir malı hayatı boyunca bir başkasına vermesi caizdir. Nitekim Hz. Peygamber umra´nm kime hibe edilmişse onun olduğunu "söylemiştir.[2]

Umra kimin için hibe edilmişse mal onundur.[3]

Mallarınızı evlerinizde tutunuz, onu zayi etmeyiniz. Her kim umra muamelesi yaparsa, ölü olsun diri olsun, kime hibe etmişse o mal ona ve onun zürriyetine aittir.[4]


İmam Nevevî, Sahih-i Müslim şerhinde şöyle diyor: ´Bu hadîsi umra yoluyla hibe yapmanın sahih ve geçerli olduğunu, her kime umra yoluyla hibe yapılırsa, hibe edilen malın onun olacağını ve o malın hiçbir zaman hibe edene dönmeyeceğini bildirmektedir. İnsanlar bunu bildikten sonra isteyen umra muamelesi yapar, isteyen terkeder. Çünkü insanlar, urrrvı yoluyla hibe etmeyi emanet vermek gibi zannediyorlar; is­tedikleri zaman o malı geri alacaklarını düşünüyorlardı´.

er-Rukba

Rukba, kişinin ´Benim evim sana rukba olsun´ veya ´Seni şu eve rakib tayin ettim´ veya ´Seni rukba olarak kıldım´ diyerek, malını rukba yoluyla hibe etmesidir ki bunun anlamı şudur: ´Ben senden önce ölürsem mal senin, fakat sen benden önce ölürsen mal tekrar bana iade edilecektir´. Bu, rukba kelimesinden ve terakub kökünden gelmektedir ve beklemek anlamındadır. Çünkü hibe edenle kendisine hibe yapılan kişi birbirlerinin ölümünü beklerler. Bu siga da hibe´nin muteber sığalarından biridir; bir vakte, bir şarta bağlandığı halde hibe sahih, şart mülga kabul edilir. Çünkü Sünnet rukba´nın da umra gibi sahih olduğuna delâlet etmektedir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Umra, hibe edilen kimse için caizdir. Rukba da hibe edilen kimse için caizdir.[5]

Umra ve rukba yoluyla yapılan hibe, şarta bağlanmış hibe´nin bâtıl olmasından istisna edilmiştir. İmam Sübkî, Muğni´l-Muhtaç´iz şöyle diyor: ´Umra ve rukba kıyasa göre sahih olmaktan uzaktır. Fakat hadîs, kıyasa takdim edilmiştir´.

3. Hibe Edilen Mal

Hibe´nin rükûnlarından üçüncüsü de hibe edilen malın bulunma­sıdır. Satılması caiz olan herşeyin, hibe edilmesi de caizdir. Hibe edilen malda bulunması gereken şartlar da şunlardır:

a. Hibe edilen mal, hibe yapıldığı anda mevcut olmalıdır.

Akid esnasında hazır bulunmayan malın hibe edilmesi sahih olmaz. Çünkü hibenin gereği, derhal hibe edilen kişinin mülküne geçmesidir. Madum bir şeyin ise bu şekilde temiik edilmesi mümkün olmadığından hibe edilmesi bâtıldır. Meselâ, kişinin yetişecek hurmalarını hibe etmesi veya doğacak kuzularını hibe etmesi veya koyunun memesinde bulunan sütü hibe etmesi sahih olmaz. Çünkü hükmen yok olan, hakikaten yok olan gibidir. Zira bunları teslim etme garantisi yoktur.

b. Hibe edilen malın kıymeti olmalıdır.

Bu bakımdan ölmüş ve murdar olmuş .hayvanı, kanı, domuzu, içkiyi, ihramlı kişinin avladığını veya haremde avlanan birşeyi hibe etmek, sahih olmaz. Çünkü bunların şer´an bir kıymeti yoktur. ´

c. Hibe edilen mal, hibe edenin mülkü olmalıdır.

Bu bakımdan kişinin, mülkü olmayan bir malı hibe etmesi sahih ol­maz.

Karışık veya Bitişik Olan Bir Malın Hibe Edilmesi

Yukarıda zikrettiğimiz ´satılması caiz olan malın hibe edilmesi de ca­izdir´ kaidesine göre hibe edilen mal, karışık veya bitişikse, zarar ver­meden ayrılması mümkünse ve ayırmada da aldatma yoksa, onu hibe et­mek caizdir. Çünkü böyle bir malı.satmak da caizdir. Meselâ kişinin, ara­zisinden 1 zira veya elbisesinden 1 metre hibe etmesi caizdir ve bu onla­rın kıymetini eksiltmez. Fakat hibe edilen mal bitişik olur da zarar verme­den ayrılması mümkün olmazsa veya ayrılmasında zorluk varsa, onun hibe edilmesi caiz olmaz. Meselâ bir kılıcın yarısını hibe etmek veya bir koyunun sırtındaki yünü hibe etmek sahih değildir. Ağaçta bulunan mey­veleri hibe etmek de böyledir. Zira koyunun üzerinde bulunan yünle yeni çıkan yünü birbirinden ayırmak, ağacın üzerinde bulunan meyve ile yeni. çıkan meyveleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bu bakımdan bunların hibe edilmesi caiz değildir. Bu hüküm muttasıl (bitişik) olan mal hakkındadır.

İçinde hibe edilen eşya bulunan ev, sırtında yük bulunan merkep gibi başkasıyla meşgul (işgal altında) olan mallara gelince, bunların hibe . edilmesi caizdir. Çünkü hibe edilen malın diğer mallara zarar vermeden ayrılması mümkündür. Ayrıca bunların satılması da caizdir.

Ortak Olan Bir Malı Hibe Etmek

Bir malda muayyen olmayan bir hissesi olan kişinin, hissesini hibe etmesi veya sahibi olduğu bir malı iki veya daha fazla kişiye hibe etmesi sahih ve caizdir, çünkü müşterek olan bir malın satılması sahihtir. Hibe edilen .malın tamamı alınıp mal, kendisine hibe yapılana teslim edilir ve kişi payını ondan alır. Hibe edilenin dışındaki kısım, hibe´yi alanın elinde emanet durumundadır.

Nitekim Ebu Katade şöyle rivayet ediyor; "Rasûlullah (s.a) ile yola çıktık. Nihayet Kaha denilen yere vardığımızda bizden kimimiz ihramlı, kimimiz de ihramsızdı. Bu arada arkadaşlarımızın birbirlerine birşey gös­termeye çalıştıklarını gördüm. Hemen ben de o tarafa baktım ve bir yaban eşeği gördüm. Süratle atımı eğerleyip mızrağımı da aldıktan sonra atıma bindim. Tam bu sırada kamçım yere düştü. Arkadaşlarıma hitaben ´Kamçımı bana uzatın´ dedim. Bu arkadaşlar ihramlı idiler. Bana ´Vallahi bu av hususunda sana hiçbir şekilde yardım yapamayız´ dediler. Bunun üzerine hayvandan inerek kamçıyı aldım ve tekrar bindim. Nihayet arka­sından koşturarak yaban eşeğine bir tepe ardında yetiştim, mızrağımı saplayarak öldürdüm. Müteakiben onu arkadaşlarımın yanma getirdim. Bir kısmı ´Ondan yeyin´ derken, bir kısmı da ´Ondan yemeyin´ dediler. Hz. Peygamber Önümüzde idi, hemen atımı harekete geçirdim ve kendi­sine yetiştim; onun hükmünü sordum. Hz. Peygamber ´O helâldir, onu yeyiniz´ buyurdu".[6]

Bu hadîs, ortak bir mahn hibe edilmesinin caiz olduğuna delildir. Zira Ebu Katade´nin avladığı hayvan onun mülkü idi ve arkadaşlarına hisseleri belli olmadan hibe etti. Rasûiullah da bunu tasdik etti.

Behrî şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a) Mekkeye doğru yola çıktı, . ihramlı İdi. Revha´ya gelince yaralı bir yaban eşeği görüp Rasûlullah´a haber verdiler. Rasûlullah ´Dokunmayın, neredeyse sahibi gelir´ buyurdu. Bu arada yaban eşeğinin sahibi olan Behrî geldi ve Hz. Peygamber´e ´Ey Allah´ın Rasûlü! İstersen bu hayvanı size vereyim´ dedi. Hz. Peygamber, Ebubekir´e hayvanı oradakiler arasında taksim etmesini emretti.2

Bu haber, ortak bir maldaki hissenin hibe edilmesinin caiz olduğuna delâlet etmektedir. Zira bu rivayette av´ın sahibi, hayvanı arkadaşlarının tümüne hibe etmiştir. Hibe´den maksat, başkasına mülk etmektir, bu da ortak bir malda -tıpkı taksim edilmiş bir- malda olduğu gibi- sabit olur. Çünkü ortak bir mahn satılması caizdir.

Hibe Edilen Mal, Hibe Edilen Kişinin Kabzetmesiyle Onun Malı Olur

Hibe akdi, yalnız icab ve kabul ile gerçekleşmez. Çünkü hibe eden kişi hibe etmekten cayabilir. Bu nedenle hibe akdi, hibe edilen kişinin malı kabzetmesiyle (teslim almasıyla) gerçekleşir. Mal kabzedildiği zaman hibe akdi, geri dönülmez bir akid olarak kabul edilir.

a. Hibe´nin, ancak kabzetmekle mülk olduğunun delili, Tiz-, Peygamber´in, Ümmü Seleme-ile evlendiğinde söylediği şu sözüdür: ´Ben Necaşî´ye birkaç okka misk ile bir hülle gönderdim. Fakat Necaşî öldüğü­ne göre hediyeler geri gelecektir. O hediyeler bana geldiği zaman senin (veya siz hanımların) olsun´. "Durum Rasûlullah´m dediği gibi oldu. Gelen hediyelerden bir okka dışındaki misk´ten fazlasını ve hülleyi Ümmü Seleme´ye verdi".[7]

Hibe, kabzediimediği halde vazgeçilmez bir akid olsaydı, Rasûlullah o hediyelerin geri gelmesini kabul etmez, onları Necaşî´nin mirasçılarına gönderirdi. Çünkü Necaşî onları kabzetmese de hibe edilmekle onun mülkü olurdu. Bu bakımdan Rasûlullah´ın geri gelen hediyeleri kabul etmesi, kabzedilmeyen hediyenin kişinin mülküne geçmeyeceğine delâlet eder.

b. Hz. Aişe´den şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Ebubekir, Aişe´ye Ga-be´deki malından 20 vesk´i dolduracak kadar bir sahayı hibe etti. Ebu­bekir vefat edeceği zaman ´Ey kızım! Allah´a yemin ederim ki benden sonra senin zenginliğin kadar hiçbir kimsenin zenginliğine sevinmem. Benden sonra senin fakir olman da hiç kimsenin fakir olması kadar bana ağır gelmez. Ben sana yirmi vesk mahsûl verecek kadar bir arazi hibe etmiştim. Eğer sen onu kabzetmişsen o senindir. Fakat kabzetme-diysen erkek ve kızkardeşlerinle ortaksınız. Onu Allah´ın Kitabı´na göre aranızda taksim edin´ dedi. Aişe şöyle dedi: ´Babacığım! Allah´a yemin ederim ki verdiğin arazi daha büyük olsaydı bile yine onu terkederdim. Fakat diğer kızkardeşim kimdir?´ Ebubekir şöyle dedi: ´Zevcem Binti Hârice hamiledir ve sanıyorum bir kız doğuracaktır´.[8]

Hz. Ebubekir´in bu sözü, hibe´nin ancak kabzetmekle mülk ola­cağına d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şafii için Elumra ve Rukba
« Posted on: 24 Nisan 2024, 11:13:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şafii için Elumra ve Rukba rüya tabiri,Şafii için Elumra ve Rukba mekke canlı, Şafii için Elumra ve Rukba kabe canlı yayın, Şafii için Elumra ve Rukba Üç boyutlu kuran oku Şafii için Elumra ve Rukba kuran ı kerim, Şafii için Elumra ve Rukba peygamber kıssaları,Şafii için Elumra ve Rukba ilitam ders soruları, Şafii için Elumra ve Rukba önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes