> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Yavuz Ali paşanın vefatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yavuz Ali paşanın vefatı  (Okunma Sayısı 772 defa)
18 Nisan 2011, 16:19:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Nisan 2011, 16:19:41 »



Yavuz Ali Paşa'nın Vefatı


Sadrazam Yavuz Ali Paşa, Hazreti padişahtan aldığı tali­matları havi olarak geldiği yere yâni Macaristan ovalarındaki orduya iltihak etmek üzere yola çıkmıştı. Yolda hastalanan Sadrazam, Belgrad'a vardığında rahmet rahmana erişti. Haz­reti padişah, Sadrazamın vefat haberini aldığında hemen ge­reken istişareleri yaparak bilhassa hocası, Hoca Mustafa Efendinin tavsiyesine uygun olarak Lala Mehmed Paşa'yı sa­darete tayin eyledi. Lala Mehmed Paşa, hemen Budin ve Estergon üzerine gitmişse de harb mevsiminin geçmiş olması hasebiyle bir netice alamadı ve kışlamak üzere Belgrad'a dö­nüldü. Hicri 1013 Milâdi 1604.

Bu sırada Şeyhülislâmlık makamına İkinci defa olarak Sunuhi Efendi tayin buyruldu. Bâb-ı Alî; Fransa, İngiltere ve Venedik ile diplomatik münasebetler teminini araştırıyordu.

Çünkü İran Şahı Abbas, devleti aliyye aleyhinde Papalık dahi! bütün Avrupa devletleri ile ittifak edici münasebetler kurmaya çalışıyor ve bunda bilhassa Papa ile ittifak temin etmeye muvaffak olmuştu. Fakat bu ittifak askeri sahada değil, politik alanda kurulabilmişti.

Bundan dolayıdır ki; Osmanlı Devletinin artık Avrupa sa­raylarında cevelan eden politikaları gayet yakından takip et­mesi icab ediyordu. Çünkü vazgeçilmez bir metod vardır ki o da yabancı devlet adamlarının politikasında kendi emel ve arzularına uygun müşterek hedeflere varacak dönemeçler te­min meselesidir. Bunlar onları kâh pohpohlamak kâh mali destek sağlamakla mümkündür; fakat bütün bunları yapabilmek için evvelâ o ülke ile diplomatik münasebetlerin bilfiil başlaması ile mümkündür.

İşte bu sebeble Osmanlı Devleti yukarıda mezkûr devlet­lerle politik münasebetler araştırma cihetine gitmeye karar vermişti Tabii bunda padişahın gösterdiği hedefler esas un­surdu. Hazreti padişahın tahta geçişi sırasında sadaret kaymakamı olan Kasım Paşa bir müddet sonra Anadolu Beyler­beyliğine tayin olunmuştu. Ne var ki bu paşanın yaptığı zu­lüm ve gün geçtikçe irtikap ettiği zulmün artması ardı arkası kesilmeyen şikâyetlerin ta padişahın kulağına kadar gelme­sine müncer oldu.

Hazreti padişah bu zalim adam için bir hatt-ı şerif yazdırıp idamını emretti. Bostancıbaşı bu emri icraya memur olundu. Hakkında hükmü padişah fermanını ve yerine getirmek üze­re bostancı başının Anadolu'ya geçtiği adamları vasıtasıyla haber alan Kasım Paşa hemen tedbirler aldı. Hakkındaki hükmün infazını önletti. Hazreti padişah bunun üzerine ikinci bir ferman göndererek Kasım Paşayı kethüdalığa, Anadolu Beylerbeyliğine de Derviş Paşayı tayin etti. Tabii bu Kethüdalık tevcihi Kasım Paşayı Dersaadete bir fitne çıkarmadan getirtebilmek için ince bir tuzaktı. Bu tuzağa düşen Kasım Paşa Dersaadete geldi ve Kethüda olarak girdiği divan top­lantısında, çocuk zannedilen genç padişahın şu sualine mu­hatap olup hazan yaprağı gibi sararıp titremeye başladı. Sual şuydu:\«Biz seni iki defa yanımıza çağırdık niçin gelmesiz» titremesinin bu suale cevap olamayacağı aşikâr olduğundan Kasım Paganın işi bitmişti. Divanda bulunan Şeyhülislâmdan alınan fetva idam kararının dini müsaadesi oluyordu. Kasım Paşanın boynu vurulup hayat defteri dürülüvermişti. Kasım Paşa Kethüdahk mevkiinde ancak yirmidört saat kalabilmiş­ti. Kethüdalığa tayin edilen Sarıkçı Mustafa Paşaya, Hazreti Padişah; «Selefinin halini görürsün, ona göre hizmet eyle yoksa akıbet bu haldir.» diyerek ikaz etmek lüzumunu duy­muştu. Çok geçmeden padişahın ikazından korkan Sarıkçı Mustafa Paşa yerini muhafaza edebilmek için kulis faaliyetle­rine girişti. Her taraftan bu kulislerin ihbarını alan padişah işin sonunu beklemeye başladı. Şimdi kethüda, Şeyhülislâ­mın ayağının altına karpuz kabuğu koyma çalışmalarına başlamıştı. İşte bu Sarıkçı'nın sonu oldu. Vazifeye başlarken yapılan ikaz genç padişahın dudakları arasında bu sefer tek kelime olarak çıkmıştı; «Kaldırın.» Bu söz Sarıkçı Mustafa Paşanın selefi gibi boynunun vurulması emriydi. İcabı yerine getirildi. Geçen zaman padişahın onbeş yaşını doldurmasına ve ilk evladı Osman sultanın dünyaya gelmesine şahid oldu. Osman adlı bu şehzade ileride kendi safhai hayatı anlatılır­ken görüleceği gibi Osmanlı tarihinin en acı vak'aları-ndan birine uğratılacaktır. Şehzadenin doğumu yedi gün yedi gece şenliklerle te'sit olundu. Fakirler doyurulup ceplerine harçlık­lar konuldu.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yavuz Ali paşanın vefatı
« Posted on: 24 Nisan 2024, 02:04:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yavuz Ali paşanın vefatı rüya tabiri,Yavuz Ali paşanın vefatı mekke canlı, Yavuz Ali paşanın vefatı kabe canlı yayın, Yavuz Ali paşanın vefatı Üç boyutlu kuran oku Yavuz Ali paşanın vefatı kuran ı kerim, Yavuz Ali paşanın vefatı peygamber kıssaları,Yavuz Ali paşanın vefatı ilitam ders soruları, Yavuz Ali paşanın vefatıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes