> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası  (Okunma Sayısı 863 defa)
25 Mart 2011, 18:43:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Mart 2011, 18:43:36 »



Sultan Reşad'a Kâmil Paşanın Layihası




Yedi sene evvel Mısır'da tebdil havada bulunduğu esnada Sultan 5. Mehmed Reşad hz. lerine aşağıya aynen aldığımız layihasını sadakat ve vatanseverliğinin icabı olarak takdim buyurmuşlardır.

Cenâb-ı Rabbi Mennan; veli-inimet biimtinan efendimiz hz.lerinin ömrü ve ikbal, şevket-i ve iclâl-i şahanelerini müzdad buyursun. Şu içinde bulunduğumuz üzücü hâlin te'siri tahtında olanların cidden muzdarib ve kan ağlamaması kabilmidir? Yine içinde bulunduğumuz gerek siyasiyeti, gerek­se mülki idareyi bilmeyen İttihat ve Terakki cemiye tinin ta­hakkümüne ve te'sirine girmiş hükümetin talebesi olduğu kötü görüşlerin, getirdiği sakatlık ve zorlukların tahlili ve tedkiki yapıldıkça devletimizin bölünmeğe maruz bir hâle geldi­ği görülür. Hilâfet-i seniyyenin tehlikede olduğunu hemen hissetmek kabil din  zamanında diğer devletler yalnız kendi kuvvetlerine istinad ile hukuk ve menfaatlerini temin edeme­yeceklerini idrak ederek, menfatlerinde ortaklığa müsaid ve taraftar olan diğer devletlerle ittifak yaparlardı. Bu suretle devletler arası dengelerini bulur ve mevkıilerini kuvvetlendi­rirlerdi. İşte buradan baktığımızda devlet-i âliyyenin bunda muvaffak olamaması, yalnız kalması, diğer devletlerin ve milletlerin ihtiras ve taarruzlarına uğrama vadisinde kalması­na sebeb olmuştur.             

Dünya'nin Şark tarafında, ticari menfaati ve iktisadi ilişki­leri olan devletlerin içinde siyasi anlayışlarına en ziyade iti-rnat edebileceğimiz devlet ya İngiltere yada Fransa'dır. Geç­miş devirde İngilterenin yardımcımız olması hususunda, yardımına nail olmamız bahsinde onlarla ittifak yapabil­menin icâb ettiğini, Hakan-ı sabıka (2.Abdülhamid) kabul ettirmeye çalıştığımı, neşrolmuş âcizane hatıratımda görebi­leceğiniz gibi, babıâlî'deki kayıdlarda mevcuddur. Ne çareki; Sultan Hamid hz.leri, Rusya mağlubiyetinin te'siri ve bunun korkusu altında nefsin selâmette olmasını, Rusya'nın ittifa­kında arama yolundaydı. Ruslar ise çeşitli vasıtalara baş vu­rarak, padişah hz.lerinin dostluğunu kendilerine çekebilmek için mesai ve gayret sarfederlerken de, onların (Rusya) tek rakibi olan İngiltereyi, pad şahın gözünde büyük düşmandır, şeklinde göstermeye bakıyordu.

Sultan Abdülhamid han'a verdiğim maruzatla; fikrindeki sebatı değiştirmek kabil olmamıştı. Bu sebebden Osmanlı devleti devletler arası dengelerde yalnız kaldı ve bazı devlet­lerin ihtiraslarına maruz kalacak alanda kaldı. Rusya ve Avusturya politikası arasında, Rumeli toprakları elden git­mek derecesine gelmişken Allah (c.c)'ün inâyetiyle, inkılab-ı mesud (meşrutiyet ilânı)'un gerçekleşmesiyle kanunu esasi­nin ilânı üzerine üç vilâyetimiz Rusya ve Avusturyanın zararlı teşebbüsünden kurtulduysa da, fakat genel düşüncelerinde yeralan Bulgaristan'ın istiklâlini ilân edebilmesi ve Bosna-Hersek'in Avusturya'ya gittiği görülmüştür.

Erbabının bildiği gibi, kurulmuş bulunan meşrutiyet hükü­metinin aldığı karar ve takip ettikleri salim tutum, dahilde ve hariç de her tarafa emniyet ve güven vermesiyle devlet ida­resi nizam içinde yürümeğe başlamıştır. Derhal ülkemizin ta­bii servetini ortaklık alanlarına koymakla, İmara ve ilerleme­ye hizmet ile, yardım maksadıyla avrupanın bütün sermaye­darlarının kasalarını açmış olduklarını gören ittihat ve terakki cemiyetinin menfaatperestleri işbu servet kapısının açılması­nı davet eden mevcud hükümetin emniyete haiz olmamasın­dan bahisle tabii bir şey olduğu bakımından kendileri dahi idarey-i hükümeti ele almış olsalardı hem kendileri hemde memleketin istifade edeceği zannıyla uygun bir vesile bula­rak infisali acizânemi (hükümetimi düşürmek) vukua getir­mişlerdi. Kendi mensublarından meydana gelmiş bir hükü­met kurarak idareyi ele almışlardı.

İdareyi ellerine kimlerin geçirdiğini gören sermayedarlar derhal geri çekilip, yatırımdan vazgeçmeleri nafıa ve diğer teşebbüslerin durmasına varmıştır. Bunun da arkasından ge­len büyük olaylarda dökülen kanların izahına her halde gerek yoktur. Elhasıl Jöntürk adıyla kurulması sağlanmış cemi­yetin hükümeti, meşrutiyet kaidesi içinde hüküm sürmedi­ğinden mecburen Örfi idare yâni sıkı yönetim ilân etmiştir.

Böylece müstebid bir idarenin gerek merkezde gerekse di ğer vilâyetlerde işlerden anlayan memurlar açığa alınıp, yerlerine cemiyete mensup kişiler istihdam olunmuşlardır. İşleri yapmak demek cemiyetin emirlerini yerine getirme şeklinde anlayan bu adamlar yaptıkları görevlerde ahaliyi adetâ de­lirttiler. Arnavutluk, Arabistan ve Yemen de meydana gelen isyanlarda ve bunlara bağlı ihtilallerde gerek asakir-i şahane­den gerekse de ahaliden boş yere akan kanlar sel olup git­miştir.

Bundan çıkan neticede cemiyet hakkın da umumi bir nef­ret dalgası davet etmekden başka bir şey olmamıştır. Daha sonraları cemiyet tarafından dünyaya meydan okurcasına gösterilen tavır ve davranışlar, dost devletlere üzüntü vermiş ve bu hâle karşı da komşu devletlere lâzım gelen tedbirlere girişmemiştir. Bu sırada İtalya devleti sefaretinin birinci nota­sında yazılı olduğu üzere, devlet-i âliyyeye değil, cemiyetin aleyhinde olarak ilân-i harb ile Trablusgarb ve Bingazi'yi zapt ve istilaya kıyam etmiştir. Andtaşmalara fırsat tanımak için yapılan bu taarruza karşı, İngiltere, Fransa, ve Rusya devlet­lerinin tarafsız kalmaları çok manidardır. Eğer bu ders-i ibret

de yeterlilik görmezsek, başka tecavüzlere şahid olmaya ha-zsrlanılmahdır. Bu hâlin sonu Allah.korusun üzerimizde yapı­lacak paylaşımdır. Şu anda Girid ile Rumeli topraklan payla­şıma maruz kalmak üzeredir. Bu hususdaki hissiyatı âcizâne-min dayandığı malumatı yazılı olarak takdim edemem.

Cemiyetin adamları vaziyetin hakiykatine vukuflan olsa hem devletin hemde kendi nefislerinin selâmeti için, devlet işlerine, hükümetin tedbirlerinden el çekip, hayır işleriyle meşgul olmaları icâb eder. Aksi takdirde Sultan Abdülhamidhân zamanında, istibdadı ortadan kaldırmak için meydana gelen vaka-i hayriyye misâli orduyu hümayunun iştirakiyle yakında olması tabii olan ihtilâl, şimdiki istibdadı dahi mah­vedeceği şüphesizdir. Avrupa efkâr-ı umumiyesi İtalya'nın haksız tecavüzünden dolayı aleyhindeyse de, hükümetlerin alacağı kararı değiştirmeğe yeterli gelmez.

Almanya; kendi müttefikleri olan İtalya ve Avusturyanın menfaatine yardımcı olmaktan ayrılamaz. İngiltere devleti­nin, içinde bulunduğu tarafsız halden çıkıp, devlet-i âliyyenin hukukunu muhafaza edebilmesi sebebini bizim küçük gör­mememiz lâzımdır. İngiltere ile antlaşma yolunu bulmak için şu sırada buralarda iyi bir zemin hazırlanmışsa da bunu tamamlayıcı yola girmek hususunda ortada engel olarak görü­len ha fi cemiyetin kaldırılmasıyla, meşru bir hükümet tesisi­ne yardımcı olunmasına bağlıdır.

Örfi İdarenin kaldırılmasıyla meclis-i mebusanın, hükümet heyetine tarafdar veya karşı fikirli fırkaların, gerek kanun konmasında gerekse hükümetin icraatını murakabede hiç bir tarafın te'siri altında kalmıyarak, maddelerin müzakeresinde ve rey kullanmada serbest ve hür olmalarından îba'rettir. İn­gilizler ile aramızda yapılacak anlaşmayı Fransa ve Rusyanın uygun karşılayacağını şartlar pek açık göstermektedir. Eğer miyetin ileri gelen ustaları bu izahata kani olmazlarsa, Kendileriyle bir araya gelinip fikir teatisinde bulunmak müm­kündür. Görelim: İlk yapılacak iş, memleket dahilinde ahali­nin cemiyet aleyhindeki belirmiş olan genel nefretin yok edilmesi kabilmidir?

İkinci iş ise: Cemiyetten şikâyetçi olan devlet ve milletlerin iyi niyetlerini cemiyetin lehine çevirmek mümkün müdür? Eğer bu cevab müsbet olacaksa cemiyetin düşündüğü çâre­ler nedir? Osmanlı devletini parçalamanın başlangıcı olarak İtalyanların bize açdığı savaşın önünü almak ve kan dökül­mesini men ederek Trablusgarb ve Bingazi'yi uğramış oldu­ğu istiladan kur tarrnak için hangi kuvvete istinad olunmak­tadır? Hangi şıkla olursa olsun, bu elden çıkan vilayetlerin kurtarılması ümidi zayıftır. Buralarda elden giderse Girid Me­selesi zâten milletler arası meselelerden sayılması yüzünden bu dahî aleyhimizde nihayetleneceğin den balkan devletleri­nin hırsını tahrik edeceğinden, açılacak bir çok sıkıntı dolu hadiselere yalnız orduyu hümayun ile nasıl mukabele edile-bilinecektir? Böyle pek zor durumları uzun müddet uğraşa­rak atlatabilmek, milyonlarca liraların sarfına ihtiyaç göster­diğin den nereden bulup, hangi şartlar ile borçlanma yapabi­leceğiz? Allah korusun bu kötü gidiş buralara kadar varır ve Rumeli toprakları elden giderse, zira cemiyet (ittihatçılar) tarafından Mısır'da Hizb el Vatanî 'yi tahrik etmesinden dola­yı Mısır Hidivlik idaresi de rnünfail ve İngiltere de aynı halden şikâyete başlamıştır. Böyle bir bölücülük ve parçalanma hâ­linde Mısırlılarda, Devlet-i âliyenin Mısır'ı himayeye ve koru­ncağa iktidarı kalmadığı itikadıyla, Hidiv'in, saltanatı seniy yelerinize olan sadakatma rağmen, Bulgaristan gibi Mısır'ın istiklâlini ilân ve İngilterenin Mısır ve Sudan da olan hukuk ve menfaatini temin için aralarında antlaşma imzalamaya kalkışacak oldukları takdirde bunları cemiyet nasıl engelle­yebilecek? Bu vaziyet karşısında Yemen'in devletimizle olan irtibatını kaldırması şüphesiz gerçekleşeceğinden, Hicaz ile Hilâfet-i seniyyenin hal ve mevkii ne şekil alacak? Rusya şimdiden Boğazlar meselesini ortaya koymuş Anadolu top­raklarında bizimle ne türlü oynayacak? Bütün bu saydıkları­mızı düşünmek ve bunlar üzerinde yürütülecek mütalaanın ehemmiyeti büyüktür. Cemiyet bu maruzatın ileri sürdükleri hakkında, genel tasvibi sağlayacak cevablan her ne ise ifade etmelidirler. Çünkü bunda esas maksadımız kan dökülmesi­ne sebeb olacak ahvalin ortadan kaldırılması olup, vaha me­tin hazırlamakda olduğu ihtilâlin ilk saldırısına cemiyetin ileri gelenleride hedef olacaklardır. Tarafdarlarının dahi; tâkibden geri kalm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası
« Posted on: 19 Nisan 2024, 13:59:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası rüya tabiri,Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası mekke canlı, Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası kabe canlı yayın, Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası Üç boyutlu kuran oku Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası kuran ı kerim, Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası peygamber kıssaları,Sultan Reşada Kâmil paşanın layihası ilitam ders soruları, Sultan Reşada Kâmil paşanın layihasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes