๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 16 Nisan 2011, 16:16:09



Konu Başlığı: Sultan 4. Muradın vefatı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 16 Nisan 2011, 16:16:09
Sultan 4. Murad'ın Vefatı


Tarih Hicril050, Miladî 1640 yılını gösterirken, Hekimbaşı-nın padişahına iyi gelen ilacı ölmeden evvel yok etmesi, pa­dişahın ölümünün başlangıcı idi. Bağdad Fatihi, dönüşünü müteakip rahatsızlıkları arttı. Bunlar krizler haline dönüştü. Bu krizlerden birinde Şehzade İbrahim'in de öldürülmesini is-temesi Bağdad'dan Kasr-ı Şirin muahedesini yapıp gelen Sadrazam Mustafa Paşa'yı şaşırttı. Efendisini çok seven onun bir dediği ikiletmeyen paşa, bu isteğide yerine getirebi­lirdi. Fakat Osmanlı Hanedanı münkariz olur, Devleti Aliyye-nin tahtına otomatikman Kırım Hânı otururdu. İşte devlet an­ne Kösem Mahpeyker Valide Sultan yetişti ve «Paşa, paşa devleti düşün» diyerek sadrazamın önüne geçti. Vücutça bitmiş olan Sultan 4. Murad bu hükmünü yürütemedi. Eğer girdiği komadan kurtulmuş olsaydı, iradesini dinlemedi diye veziriazamının başını kestirirdi. Çünkü o iktidar ortak kabul etmez zihniyetiyle hüküm ferma olmuştur. Batmakta olan devlet gemisini bu inanışla selâmet sahiline yanaştırmıştı. Oniki yaşında çıktığı taht-ı Osmaniyi onaltı yıl hakkıyla dol­durduktan sonra yirmisekiz yaşında vefat eden Hz. Padişahın Evliya Çelebi'nin bildirdiğine göre otuz iki çocuğu olmuş ve bunlardan yalnız Kaya Sultan babasından sonraya kalmış ve Melek Ahmed Paşa ile 13 yaşında iken evlenmiştir.

Sultan Murad, İran'la mutlak sulh yapma isteğini, hristiyan yahudi ittifakının gerçekleştiğini hissetmesinden, öte yandan İngilterenin Rusya'yı büyütmeye matuf gayretlerini, bü­tün bunların üzerinde Salih'in Hilâle saldıracağını istihbar ettiğinden, Şark hududunu sağlama aldıktan sonra derhal batı üzerine yürüyüp onların tam birleşmelerini önleyip tek tek haletme yolunu seçmesine bağlıyordu.

Hazreti Padişah vefat ettiğinde, babası 1. Ahmed Hânın türbesine defnedilmek üzere götürülürken kıymetli üç atı eğerleri ters bağlanmış olarak merhumun süvarilerinin önün­de yürümeleri bütün İstanbul'u ağlatıyordu.

Kâfirler bu emir pençeli, çelik iradeli adamdan kurtulduk­larına seviniyorlar, Mü'minler ise devleti kurtaran yeniden rayına oturtan padişahlarının arkasından ağlıyordu.

Şiirlerinde «Muradî» mahlasını kullanan Hz. Padişah fevka­lâde ata biner, şimdiki üniversitenin merkez binasının bulunduğu yerden attığı ciriti Bayazıd Camii minaresinin dibine düşürecek kadar kuvvetli kollara malikti. 200 okkalık gürzle­ri kadırıyordu.

Cihan tarihi, böyle kuvetli ve kıymetli bir şahsiyetin kolay yetişmediğini her satırında bizlere gösterir. Yeterki biz bunu anlayalım.

Dördüncü Murad'ı anlatıp bitirirken onun içkiye müptela olduğuna dair rivayetlere ne evet diyoruz ne de hayır diyoruz Gönül isterki içerdi diyenle mahcup olsun.

Allah'ın rahmeti Peygamber'in şefaati Hz. Murad Râbîi'nin üzerine ve bütün müslümanlara olsun.