๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 20 Nisan 2011, 15:23:22



Konu Başlığı: Sultan 3. Murad
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Nisan 2011, 15:23:22
SULTAN 3. MURAD


Babası: Sultan II. Selim Han

Annesi: Nur-Bânu Sultan

Doğum Tarihi: 1546

Vefat Tarihi: 1595

Saltanat Müd.: 1574-1595

Türbesi: İ İstanbul’dadır.

 

Dünyada 6 erkek, 3 kız evlât bırakan merhum padişah 2. Selim, Devleti Osmaniyye'yi kudretli sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın becerikli idaresine tevdi ederek Allah'ın vâsi rahmetine ermişti.

Manisa sancağında vazife ifa eden Veliahd Şehzade Murad Sultan pederinin vefatını, sadrazamın gönderdiği haberci vasıtasıyla heber almıştı. Hicri 955/MiIâdî 1549 yılında 27 ya­şında boşalan tahtı Osmaniye cûlüs etmek üzere yola çıktı. Sadrazamın gönderdiği gemiyi beklemeden Mudanya iskele­sinde bulunan küçük bir gemiye binmişti. Bu gemi sonradan Padişahın damadı olacak olan meşhur tarihçi Feridun Ahmed Paşa'ya ait bir ticaret gemisi idi. Sultan Murad Bahçekapı civarında sahile çıkmıştı. Vakit çok geç olmuş gece ya­nsını geçmişti. Yağmur ve rüzgârlı bir hava hüküm sürerken, Padişah içicek bir yudum su aradıysa da bulamamış ve deniz suyu ile yüzünü yıkamış, karaya çıktığı yere bir çeşme yap­tırmayı vaat etmişti kendi kendine. Hakikaten Padişah ol­duktan bir müddet sonra kendine verdiği sözü yerine getir­miş ve bir çeşme inşa ettirmişti.

Sarayın kapısını çalan padişahın yanındakiler, o saatte sa­ray kapısı yalnız sadrazama açılır kaydını ya unutmuşlar ya­da bilmiyorlardı. Çok sonra aralanan kapıdaki muhafızlara vaziyet izah olundu. Padişah ve arkadaşları içeri alındılarsa da öte taraftan sadrazama haber gönderilip durum bildiriîdi. Sadrazam, Padişahı ilk defa görüyor, fakat emin olamıyordu; çünkü, merhum Padişahın daha beş Şehzadesi vardı. Onlar­dan birisi ben veliaht şehzadeyim diye vezir-i âzami aldatabi­lirdi. Sokullu yanına aldığı Padişahı, Nûr Banu Sultan'ın da­iresine götürmüş, oğlunu gören Valide Sultan; aslanım diyerek oğlunun boynuna sarılmış hem oğlunun padişahlığını  de kendi Valide Sultanlığını tescil etmiş oluyordu.

Şehzadenin tahtın sahibi olduğunu anlayan veziri âzam Sokullu aynı zamanda eniştesi olduğu padişahın eteklerini öpmüştü. Burada şunu hatırlamadan geçemiyoruz: Mason bir tarih yazarı bu etek öpme vakasını bir dalkavukluk olarak vasıflandırmış ve böylece Kaanuni, 2. Selim Hazretlerinin sadrazamı ve yeni padişahı beşbuçuk yıl sadrazamlığını ya­pan bu muhterem insana hangi saik ve sebebe böyle aşağı­lık bir sıfat yakşıtjrıyor anlamak mümkün değil... Hani bir söz vardır: «Dinime tan eden bari müslüman olsa», siz halifeyi Rûyi zemin'in eteğini öpmeyi dalkavukluk sayarken acaba mensub olduğunuz loca'nın üstâdi'nın neresini öpüyorsunuz. Üçüncü Sultan Murad unvanıyla ertesi gün tahta geçmek için yatağına çekilen şehzade, beri tarafta devletin müdebbir elemanları toplanmış ve rakip şehzadeler hakkında ölüm ka­rarlarını bile almış ve sabah olunca devlet'uğruna canların­dan edilen merhum beş şehzadenin nâaşlarının önüne atıla­cağından dahi habersizdi.

Sabah olunca, vezirler, komutanlar, kadılar ve yüksek rüt­beli me'murlar Ayasofya camiine geldiler. Şehzadelerin ölümlerini ya haber almışlar yahut da tahmin etmişlerdi. Hepsi taziyet elbiseleri içinde bulunuyorlardı. Namazdan sonra Padişah Hazretleri Divanhanede tahta çıktığında aynı üzüntü ve elbiselerle donanmıştı. Dağıtılan cûlüs bahşişi bir milyon yüzbin duk'aya baliğ olmuştu. Ramazan ayının yirmi ikinci günü Padişah Hazretleri cedleri gibi, Ebâ Eyyûb-el Ensâri türbesine deniz yolu ile giderek kılıç kuşandı ve dönüşte at üzerinde atalarının türbelerini ziyaret ede ede saray'ı hünoayuna avdet etti.

Ramazan Bayramının birinci günü Devlet Kâtibi Feridun Bey, Hazreti Padişaha Osmanlı Devletinin kuruluşundan o güne kadar padişahların yazmış veya yazdırmış oldukları bin iki yüz aitmiş parça evraka havi bir kitap ve o güne kadar Devleti Osmanî tarihini anlatan «Münşeat-ı Selâtin» adlı eseri hediye etti.