Konu Başlığı: Sivastopol muharebesi Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 05 Nisan 2011, 20:26:28 Sivastopol Muharebesi l4/eylül/1854'de Patrona Ahmed Paşa kumandasında olarak müttefik devletleri donanmasıyla birlikte Karadeniz'e çıkan gemilerimizin adları, tip ve top sayısı aşağıdaki liste de merhum Ahmed Râsim üstadımın tarafımızca şerhi yapılmış eserinden alıntılanmıştır: Top Sayısı Gemi Adı 92 Mahmudiye 3anbarlı 72 Peyk-i Meserret 42 Muhrib-i Sürür firkateyn 12 Mecidiye vapur 12 Saik-iŞâdi 22 Ferahnüma Korvet Oniki gemimizde yekûn 450 adet top bulunmaktaydı, ingiliz Visamirali Dundas komutasındaki İngiliz donanması; 7 tane üç anbarlı, 3 kapak, 3/firkateyn,7 korvet ve 10 adet seret ile, Visamiral Hamlin komutasındaki Fransız donanması da 2 tane üçanbarlı, 15 kapak, 21 firkateyn ve bir kaç tane vapurdan ibaretti. Görüldüğü gibi bizim gemiler ile diğer iki devletin donanmaları arasında sayı ve tip bakımından pek büyük bir fark görülmüyordu. 127l/safer/16-10/kasım/l854'de Odesa topa tutuldu. Bu limandaki gemiler olsun harp malzemelerinin bulunduğu depolar olsun yakılıp yıkıldı ve zapt olundu. Bu sırada 30 bin Fransız 20 bin İngiliz vede 7 bin Osmanlı askeri birleşik donanma adı altında Sivastopol'ün kuzey yönünde bulunan Patorya bölgesine çıkarıldı. 20/eylül/1854'de de Alma sabasi vukubuldu. 72 Teşrifei kapak 64 Nusretiye Firkateyni 12 Feyz-i Bari vapur 12 Tâif Vapur 16 Şehber vapur 22 Ceyran korvet Odesanın topa tutulması sonrasında 400 parça gemiyle Kırım'a yönelen birleşik donanma Sivastopol limanında bulunan üçanbarlı, onbir adet kapak, dört adet firkateyn, altı tane Korvet ve bir takım vapurlardan müteşekkil Rus filosu, Sinop'daki yaralarını sarama dıklarından dolayı denize çıkmağa cesaret gösteremeyip, Amiral tedbir olarak limanının önünü örtmek üzere bütün gemilerini limanın ağzına toplamıştı. Elma ve Gözleve zafer lerinden sonra, Sivastopol üzerine gidilmiş ekim ayının 17.günü limana giren müttefikler muazzam kahramanalıklar göstermişlerdir. Şöyleki: Fransız amiralinin bindiği Veyli Düpari isimli, üç anbarlı ile İngiliz amiralinde, içinde bulunduğu Britanya isimli üçanbariı istihkâmların önüne bin yarda mesafeye demirlemiş, Fransız harp gemileri kuzeye, îngilizlerinki ise, güney istikametinde iki hat şeklinde olmak üzere mevkii alıp, Mahmudiye ile Peyk-i Meserret gemilerimizde bu gemiler civarında bulunmuştur. O günün akşamına kadar devam eden karşılıklı topçu savaşı her iki tarafa da büyük zararlar vermişti. Ru mevkıi müstahkemin kuşatılması zilhicce-1855/agustos>una kadar devam etdi Zilhiccenin 7 agustos 5.günü aralıksız üç gün gerek denizden gerekse kara topa tutulmasından sonra hücum edilip Molikaf Tabyası le geçmiş ve ertesi gün Henüb Tabyası da zapt edildi. Bu afer Avusturyalıların ilân-ı harb etmelerine ve de Rusların ise sulh kapısını çalmaya mecbur olmalarını sağladı. Buskee komutasında bulunan bu asker, Ruslarla müthiş bir savaşa tutuştu. Bu hücum general Kan Rober ve Dorel komutasında bulunan fırkaların Alme yaylasına varmalarını temin etdi. Daha sonra İngilizlerde kendilerine tâyin edilen yere bin müşkülat ile gelebildiler. Bu vaziyet Rusların feci mağlubiyetini intaç etdi. Savaşın bu safhası Alme ırmağı sahilinin zaptını ve Sivastopol yolunun açılmasını kolaylaştırdı. Sivastopol'a giriş pek dar olduğundan ayrıca uzun bir karaparçası-nın güney sahilindedir. Müttefik ordusu bu yeri dolaşarak gelebildi. Karadeniz'de Kırım'ın denize doğru çıkıntı yapmış olan köşesi Kersünez Yaylasında yâni şehrin güneyinde birleştiler. Şehrin istihkâm ve savunma mevkii yetersiz olduğu halde bir hücumla kolayca zapt olunabilirdi. Fakat müttefikler cesaret edemediler. Sen Arno eylül ayının 29.gününde öldü. Onun yerine geçen Kan Rober, azimkar bir kimse değildi. Bu se-beble zaman kaybedildi. Ruslar ise; amiral Nahimof ve Kornilof gibi kimselerin azımkârane kumandaları ile kaimakam Totleben gibi, son rece usta bir askerin bakışı ve idaresi altında en mükemmel savunma vaziyetini aldı. İçlerine taş doldurarak Rus donanmasını deniz yolunun girişine hatırdılar. Telmian'ın sonda bulunan Sivastopol'da bu sebebten müttefik gemilerin top atışlarından kurtuldu. Bundan başka şehrin güney cihetinde istihkâmlar vücu da getirdiler. Malikof ve Yeşiltepe Tabyalarıda sağlamlıkları ile kısa bir zaman zarfında şöhret oldu. Zâten ingiliz ve Fransız deniz gücüde Sivastopol'ü tamamen muhasara edemezdi. Şehrin kuzey tarafı ise dışarı ile münasebetlerine devam edecek vaziyetteydi. Prens Mençikof, kesintisiz imdad alan bir ordunun kumandanı olarak gayet serbest hare ketlerde bulunuyor ve muhasara eden güçleri taciz ediyordu. 20/ekim'de Balakiova savaşı meydana geldi. Bu bölge Osmanlı komutanlarından Rüstem Paşa tarafından muhafaza altında tutuluyordu. Balakiova, Sivastopol'ün dokuz kilometre güneyinde ve Karadeniz üzerinde bir limandır. Bu savaşda Kont dö Kardigan'ın kumandasında bulunan İngiliz hafif süvari alayı kahramanca yaptığı bir hücum sonunda tamamen mahvoldu. Mençikof kasım ayında İnkerman'da İngilizleri ansızın bastırmak istedi. Fakat Osmanlı askeriyle general Buskee'nin komutasındaki zuhaf askerlerinin imdada gelmesiyle kurtuldular. Ancak haylice zayiatda verdikleri görüldü. Haylice saldırıya maruz kalan sahilhane bataryasının bulunduğu istihkâm büyük şöhret oldu. Eğer; birleşik devletler deniz tarafında hakim durumda olmasalardı kendileri muhasara altına düşeceklerdi. Gerek durumun gerekse şartların ağırlığı, muhasaranın uzun süreceğini gösteriyordu. Bu mevkiin ele geçirilmesi pek çok gayret ve çalışma gerektiriyordu. Artık kışın Sivastopol önlerin de geçirilmesi pek çok gayret ve çalışma gerektiriyordu. Artık, kışın Sivastopol önlerinde geçirilmesi mevsimi geçirme kanaatma varıldığından lâzım gelen levazımın temini icâb etdi. O sene kış pek şiddetli geçti. 13/kasım günü çıkan kasırga. Kırım askeri arasında büyük bir telefata sebeb oidu. Hâttâ Sivastopol önünde bulunan 4.Hanri adlı harp gemisi Opatorya önlerinde karaya oturdu. Hastaların sayısı büyük sayıda arttı. Bunlardan bir kısmı askere öteberi satanların toplanmakla adeta bir şehir haline giren Kamyeş karargâh-ı umuminde alıkonulduysa da,çoğu İstanbul hastanelerine ulaştırıldı. İstanbul'da bu arada avrupalı sayısı haylice artmış oldu. Hâttâ islâm ahali, Fransızlar Sivastopol'ü işgal edecekleri ne İstanbul'u işgal ettiler diye söylenti dolaşmaya başladı. Fransızların; İstanbul'da çoğalması 1833'de Rusların boğazda yerleştikleri zamanı hatırlattı. Bu vaziyet, şark meselesine arız olan yeni durumun dıştan görünüşüydü. Türkler henüz kendi mallarının sahi bi değillerdi. Osmanlı devleti Rusların değil avrupanın müşterek himayeleri altında duruyordu. Bu kış mevsiminde diplomatlar dünyasında çok büyük bîr faaliyet görüldü. Sivastopol kuşatmasından çıkacak neticenin ne olacağı hususunda bir hayli mütereddit olan Fransa ile İngiltere ve Avusturya hükümeti nezdinde aralarına katılması için tekliflerini yenilediler. Bu sıralarda Memleketeyn'in sahibi olan Avusturya'da, müzakerelerin yapılması için vesileler aranmaktaydı. Elinde bulundurduğu rehineyi muhafaza etmek için ihtimalki, anlaşmış devletlere az çok ciddi bir askeri kuvvet tedarikine yahut Avusturya İçlerinden Fransız ordusunun geçmesine razı olabilirdi. Prusya başvekili Bismark'ın gösterdiği tavır ve açık vaziyet üzerine zaten tereddüdde olduğundan bu sefer duraklamaya mecbur kaldı. Prusya hakkında duyduğu temayül hislerini sergilemeye başlamıştı. Hatta Renan, Prusya'da pek çok askerî yığınak yapmağa başlamıştı. Almanya'daki durgunluk ve tesir plânını ele alarak için, üst üste gelen bahaneyi, iğtişaşaat-ı şarkiye, yâni doğu bölgesindeki karışıklıklarda aramaya hazırlanmıştı. Bu-nun için, Avusturya bitaraf bulundu. Hiç bir şey kazanamadığı halde, Çar Nikola aleyhine yapağı küfürlerin hicabı altında kaldı. Durum bu haldeyken Piyomen hükümeti İtalya meselesi üzerine avrupanın dikkatini üzerine çekmek için İngiltere ile Fransa'ya ittifak teklifinde bulundu. Ayrıca Avusturya'nın katılmasını hızlandırır düşüncesiylede ilk teklifde kabul etme yolunu seçtiler. 6/c.evvel/1271-26/ocak/1855'de yapılan bir antlaşma mucibince Piyemonte hükümetinin de Kırım'a 15 bin asker göndermesi sağlandı. Tabiiki bu yardım kesin netice hususunda elbette yetersizdi. Sivastopol muhasarasını sona erdirmek için alınmış ve lâzım gelen tedbirlerden olduğunu gösteriyordu. İngilizler olsun Fransızlar olsun bu mevki önünde kendilerini hezimete uğramış görüntüsü vermeğe rızaları yoktu. Çünkü; yalnız Şark Meselesinin hâli değil avrupadaki haysiyetleri de burada bahse konuydu. Fransızlar yeni bir borç alma antlaşması yaptılar. Cezayirden asker gönderildi. Burada Üstad Ahmed Râsim Bey'in bir meramını değerli târih çalışmasından alıntılıyoruz: "Osmanlı devleti Kırım savaşından önce hiç bir taraftan hiçbir yerle borç alma antlaşması yapmamıştı. Önceki sayfalarımızda, fâide adı altında verdiğimiz malumatta görülür ki, Sultan l.Abdülhamid'in döneminde Fas'dan, İspanya'dan ve Felemenk'den borç alınma fikirleri ileri sürülmüş ancak, antlaşma yapılmamıştı. Re-şid Paşanın sadareti esnasında 1850 yılında 55 milyon franklık bir borç alma işi Paris de Torna ve şerikleri ve Beşe bankalarıyla Londra'daki Devo ue şerikleri isimli ban kadan antlaşma yapılmısada, Reşid Paşanın sadaretden bu sırada düşmüş bulunma ue yapılan antlaşma padişah tarafından tasdik edilmemiş bulunduğundan resmiyet kazanamamış, 1854 . ve 1855 yıllarında 5'er milyonluk borçlanmalar yapıldı. Yalnız bu borç para 1855'de tamamen Kırım savaşı harcamalarına tahsis olundu. Muhasara yapan kuuvetlerin sayısı Osmanlı askeri ile beraber sayıldığında 130 bin kişi yi bulmak-lemıudi Meşhur General Niel özel selahiyetle yaklaşma işU i uapma faali yetine memur edildi Cezayir valisi General pellssier sağlam ve azimkar biriydi. General Kan Rober'in yerine kumandan tâyin edildi." Yine Ahmed Rasim Bey'in şu mülahazası ile sahifemizi süsleyelim: "üzün sürmüş olan Kırım kuşatmasının sona erdirebilmesi için 3.Napolyon, bizzat Kırım'a gitme tasavvurunu açıkladığında avrupa siyasi mahfilleri bu hususu epeyi zaman konuşmalarına vesile yaptılar. Bu arada Paris Sefirimiz Veiiyüddin Paşa görevden alınmasından önce bu durumu'.babıaliye yazmış olacak ki Fransa hâriciye nâzın Der-üiyn Dolvis İstanbul'daki elçiliğe bir şey yazmak istemediği halde imparatorun, saray müdürü Miralay Bevil adlı zâtı oa zifelehdirerek, İstanbul'daki ikameti için alınacak tertibata bakmak üzere İstanbul'a göndermişti Miralay Bevil; İstanbul'a vardığında, sefaret tercümanı Seferle beraber bir kaç defa huzura kabul edilmiştir. Bevil'in yaptığı tebliğde,imparatorun, hanımı ile birlikte İstanbul'a geleceğini ve kendisinin harp sahasına gideceğini, imparatoriçenin İstanbul'da misafireten kalarak imparatorun dönüşünü bekleyeceğini bildirmekteydi Hâttâ Mösyö Bevil, ikametgâh olarak Baltali-manı Kasrını, tercih eylemiştir. Sultan Abdülmecid tedarik ve hazırlıklara bizzat nezaret etmekteydi İmparatoriçe Öje-ni'nin yatağına konulacak cibinlik, tamamen zor bulunur kıymette inciler le donanmıştı. İmparator ve İmparatoriçe dairelerine taa 1 .Murad'dan kalma, saray mensupalrtna bile meçhul kalmış kıymetli ve nadide eşyalar konulmuştu" Rasim bey merhumun mülahazasindan sonra biz Fransa imparatoru 3.Napolyon'un 16/nisan/1855' de Londra'ya yaptığı seyanatten soz aça]ım ve görürüzki Londra; İmparator Kırım'a gitme tasavvuratından vaz geçirdi. Bu sıralarda Prusya başvekili Prens Bismark, avrupa siyasi mahfillerinin tebessümlerine aldırmadan şu beyanı yapmaktan içtınab etmiyordu: "Herhalde 3.Napotyon İstanbul'a gidip orayı zapt edip, bir Lâtin Devleti vücuda ge tirecek! Ancak; teşebbüs biraz biçimsiz olduğundan ve bu yüzden pek doğru görünmüyor" demek suretiyle İngilizleri kuşkuya salmak için ortaya inciler yuvarlamış oluyordu. Nitekim yukarıda yazdığımız gibi, Londra bu kuşkuya işaret eden mizaha aldırmamış ve Napolyon'un, Şark âleminde isbat-ı vücud etmesiyle Fransa lehine hayli faydaların meydana geleceğini, Sivastopol önlerindeki ingiliz askerlerinin ehemmiyetini azaltı cağım göz önüne alarak Kırım'a gitmesini önlemeye çalışmışlardı. Beri yandan da, 3.Napolyon'un müşavirleri de, Fransa'dan uzaklaşma tehlikesini henüz mağlup edilmiş ayrılıkçı muhalefetin bu seyahetten dolayı elde edecekleri fırsat meselâ yalanda olsa Kırım'dan bir mağlubiyet haberi estirilse veyahut İmparatorun vefatına dâir bir haberin yapacağı tesir ve ortaya koyacağı neticenin ne olacağı meçhuldür, şeklinde dikkatini çekmek teydiler. 3.Napolyon'un gerek ingilizlerce gereksede kendi müşavirlerinin tavsiyelerini aklı kesmiş olacakki seyahatten vazgeçti. |