๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 21 Mart 2011, 21:32:51



Konu Başlığı: Osmanlı ülkesinde gayrimüslim hanımların giyimi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 21 Mart 2011, 21:32:51
Osmanlı Ülkesinde Gayrimüslim Hanımların Giyimi




Devlet-i âliye'nin pek geniş sınırları içinde ömür süren ahalinin din ve inançlarında hür bırakıldığı malumdur. Os­manlı devlet yapısında hâkim olan merkezî anlayış üretilen­lerin üretenleri zarardide etmeden son alıcı kesimini koruma­ya ehemmiyet vermiştir.

Böylece, fiyat ve kalitede normlar ihdas etmiştir. Normalizasyon diğer deyimîe standartizasyon Sultan 2. Bayezid Velî tarafından tatbik olunduğunu da hatırlatmadan geçemeyiz. Bu ölçüler içinde hazır giyim olarak satışa arzedilen kaftan ve benzeri giyimleri satın alınacak fiyatlara bir ölçü getirir­ken, bu ürünlerde eksik malzeme kullanmayı cezay-ı nrıüstel-zim olduğu ilânını yapmaktan içtinap etmemiştir. Meselâ kaf-tan'ın kolu standartlaştınlmış ölçüden kısa olursa, astan ek­sik konursa etek uçları, kol pervazları dikilerek imâl edile­cek, yapıştırılma yapılmayacaktır. Devlet idâresinin sahib-i selâhiyeti olan padişah ve dîvân, gerek müslüman gerekse reayanın giyimini tanzime önem vermiştir.

Bu yaklaşımda gözetilen husus bu gün moda denen illetin insanlar ve bilhassa tâife-i nisa üzerinde tevlid ettiği haksız ve kıskançlığa kadar uzanan rekabetin toplumun faydası ol­mayan harcamalarla, zaruriye-i esasisi olan ihtiyaçlarının te­mini hususunda maddi bakımdan yetersizliğe yuvarlanması­na sebeb olduğu havada kazanıp, tavada yiyenlerin dışında herkesin kabullendiği bir hakikattir. Bu hakikati gören münsif yönetim, bu hâle idare ettiği insanların düşmemesini temin edebilmek çâresini ısdar ettiği ferman ve hükümlerle yönlen­dirmeye çalışmışlardır. Bu hükümler aşağıya alacağımız bazı misallerle daha iyi anlaşılabilir.

Kültür bakanlığının; Gayrimüslim Kadın Giysi'si adlı inter­net sitesinde yer alan araştırma mahsûlü makalede, şöyle bir misâl verilmekte: "21/Sefer 976-1568/'16/'Ağustos târihînde Saray'dan İstanbul Kadısına gönderilen bir hükümle, gayri­müslim kadınların ipek peruazlı ala çuha kaftan, atlas ve kutnu kumaşından kaftan, ala şalvar, ala tülbend ve müslü-manların giydiği içedlk ve başmak cinsi ayakabtlardan giy­meleri fiat arttırdığından yasaklanmıştır?'/Sefer/976-1568/1 /Ağustosda da İstanbul Kadı sına gönderilen başka bir hükümde gayrimüslimlerin giysilerinin cinsleri belirtilmiştir. Gayrimüslim kadınların ferace giymemeleri, eski ka­nunlarda belirtildiği gibi Bursa kutnusundan fistan giymele­ri, şalvarlarının sadece açık mavi olması, ayaklarına da, baş­mak yerine kundura ve şirvani giymeleri, müsliman kadın­lar gibi seraser yaka ve arakıyye (başlık) giymemeleri, giyer­lerse de bunların atlas ve kutnu'dan olması, Ermenilerin de Yahudiler gibi giyinmeleri fakat başlarına alaca kuşak sa­rınmaları, Ermeni kadınlarının da ferace yerine fahir fistan ve terlik giymeleri, İçlerine siyah ve koyu gri Bursa konusu, mâui şalvar ve meşin İçedik ve şiruanl başlık giymeleri isten­miştir. 1577 târihinde saraydan İstanbul Kadısına gönderilen hükümdeyse, gayrimüslimlerin giysilerle ilgili kurallara uy­madıklarının görüldüğü; tekrar uyarılmaları ve müslümanta-ra özgü giysilerle gezmemelerinin hatırlatılması istenmiştir

Nikolay adlı bir seyyah, Pera yâni Beyoğlu semtinin Rum kadınlar! son derece alayişli ve gösterişli kıyafetlerle kendile­rini topluma göstermekten geri kalmadıklarını ileri sürerken, yalnız güze! olmak ve güzel giyinmekle iktifa etmez, gerek klişeye gerekse hamama giderken süslenirler ve takılarını, servetlerini üstlerinde taşırlardı. Şehirli ve tüccarların ma­damlarının fes rengi kadife, saten ve de şam kumaşından

kenarları dantel bantlarla çevrili altun veya gümüş damask-ları yine kenarları dantel ile çevrili altın, gümüş düğmeli; da­ha az zenginler tafta ve desenli Bursa ipeğinden elbiseler gi­yerler.

Genç kızlar ve yeni izdivaç yapmış olanlar başlarına çev­resine beş santim kadar kalınlıkta inci ve değerli taşlarla işli ipek ve sırmalı bantlarla sarılmış, fes rengi saten veya sırma­lı desenli kumaştan yuvarlak şapkalar giyerler. Feraceleri müslüman kadınlarınki gibi selvi yeşili taftadandır. Yaşlı ka­dınlarda aynı şeyleri daha az süslü olarak tatbik ederler. Giy­sileri arka baldırlara kadar inen beyaz ketendendir. Dul ka­dınların ise feracelerini safran sarısı renkde yaptırdıkları gö­rülür. Yazar Mikolay, bu kumaşların Bedesten'de satıldığı kaydını koymayı ihmal etmemiştir. Ayrıca şunu da ilâve ed­er, zaman zaman çı- karılmış giyim tahditlerine karşı oiarak-da gayrimüslimlerin Türk kadınları gibi giyindikleri saray dı­şında da bu kumaşların alıcı bulduğunu ilâve etmeden geçe­memiş.

Yine Nikolay'ın ayrıca ressam olması hasebiyle de yaptığı bir gravürde, Beyoğiu(Pera)lu Rum kızının elbisesi çizgili bürüncekten yuvarlak yakalı bir gömlek ile derin kesimli dik­dörtgen yakalı desenli bir üstlükten oluşur. Fes biçimli başlık kadife kumaştandır.

Gerdanlık, kolye, bilezikler ve başlığın çevresindeki şerit, uyumlu bir bütünlük oluşturur Hanımların üstten bağciklı ayakabılan vardır; entarisi Önden açık olmadığından, içinde şaîvar olup olmadığı hakkında bir fikir vermez. Peralı Rum kadının sokak giysisi tek düğmeli, kısa yenli belden aşağısı bol kesimli, cepli ferace, feracenin kollarından ve ön açıklı­ğından görünen entari, tek parça halinde başı ve boynu örte­rek belden aşağıya ka- dar uzanan oldukça büyük baş örtüsünden oluşur. Bu büyük sarı renkli örtünün altında hanımın başını ve boynunu saran beyaz bir örtü dikkati çeker. Sey­yahlarında belirttiği gibi peçesi yoktur.

Yine ecnebi seyyahlardan Gerlah; Türk kadınları gibi Er­meni matmazel ve madamaîannm bol pantalon üzerine etek giydiklerini, ama yüzlerine siyah bezden peçe yerine beyaz ve güzel desenli tül taktıklarını belirtir. Dersvanham ise var­lıklı yahudi kadınlarının has ipek Şam kumaşından mamul elbiseler giydiğini ve kiymetdar aitun takılar taktığını ileri sü­rer. Rum kadınlarının bütün servetlerini ipekli, sırmalı ve itina ile işlenmiş kumaşlar için harcadıkları, giysilerinin diğer gay­rimüslim kadınlardan daha gösterişli olduğu bütün yabancı seyyahların dikkatini çekmektedir.

Fresne Caneye; Rum kadınlarının sokakda peçe takma­dıklarını ve kendilerindeki güzellikleri sergilerken bakışlardan pek memnun kaldıklarını gösterdiklerini beyan eder. Bu Rum kadınları çok parlak far kullandıkları gibi, Türk kadınları da tabii olan sürme'den başka bir şey kullanmazlardı demekte. Rumların genç kızları pek sokağa çıkmamakla beraber, pen­cereden de ayrılmadıklarını ve seyredildiklerinin farkına var­dıklarında yabani bir biçimde odalarına kaçtıklarını yazar. Yi­ne bu seyyah Rum, Yahudi, Macar, Venedik'Ii yâni bütün do­ğulu kadınların bacaklarına kadar inen elbise giymeleri çek­miştir. Böylece de; çalışmamızın bir nebze de olsa, muazzam insanlık ailesi âleminin muhterem üyeleri hanmefendilerin kıyafetlerinden, giyim tarzından ve devletin zaman zaman gerek ekonomik sebebler, gerekse cemiyetin ahlâk yapısını muhafazaya kadir olması hasebiyle yayımladığı hükümler­den bahsetmek suretiyle sayfalarımızı süslemiş bulunuyoruz. Makbul olması temennimin dahilindedir.