Meşrutıyet-I Sanı (2.Meşrûtiyet)
Meşrutiyetin kaldırılmasından ziyâde tatile sokulmasının ne büyük isabet olduğu, İttihatçıların ülkede estirdiği anarşi rüzgârı sadece sivil kesimde değil, askerlerde de hem de mektepli ve alaylı diye ikiye münkasım olmak şartıyla vücud bulmuştu. Az yukarıda yazdığımız gibi, Arnavut Şemsi Paşa'yı gündüz ortasında postane çıkışında şehid edenin Atıf adlı bir mülazım olduğunu hatırlatalîm. Resneli Niyazi'nin dağa çıkmasını müteakip, Enver ve Eyüp Sabri Beyler de aynı metodu takip ederlerken bu arada ittihatçı subaylar ile olmayanlar arasında mücadele o kadar gelişmiştiki, çok daha sonra babıâlî baskınında vurulacak olan Mustafa Necip, Enver Bey'in (daha sonra Paşa) eniştesi binbaşı Nâzım Beyi katletmekle vazifelendirilir ve başına gelecekleri ummakta olan Nâzım Bey değil sokağa çıkmak taburuna bile gitmemektedir. Bu vaziyet karşısında da Enver Bey'e eniştesini vurulabileceği alana getirmek vazifesi verilir. Enver Bey'de yeğenlerini, kızkardeşini hiç düşünmeden bu görevi kabullenir. Evinde kaldığı eniştesini bir evrak imzalatma bahanesiyle Mustafa Necib'in rovelverini çekip vurabileceği bir cam kenarına getirir. Ancak atılan mermi durumu fark eden Nâzım Beyin kendini bir kenara atmak suretiyle ayaklarından yaralanmakla ucuz kurtulduğunu görüyoruz. Bunlar olurken Şehid Şemsi Paşanın yerine Manastır'a gönderilen Osman Fevzi Paşa bu göreve geldiğinde iki bin kişilik asker sivil karışık bir ittihatçı çete tarafından esir edilip, dağa kaldırıldı. Posta hanelere ardarda telgraflar veriliyor, bunlarda meşrutiyetin ilânı isteniyordu. Küçük subaylar hareketlenmiş ve gerçek bir ihtilâl baş göstermişti. Yukarıda yer alan Zekiye Sultanhanımın Avlonyalı Celâleddin Paşa' ya anlattığı, Sultan Hamid'in dikkatle dinlediği sadrıazamın dedikleri çıkmaktaydı.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın