๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mart 2011, 16:44:14



Konu Başlığı: Mehmed Ferid biyografisi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mart 2011, 16:44:14
Mehmed Ferid Biyoğrafisi!





Şimdi Mehmed Ferid Paşa'nın Sultan 2. Abdülhamid hân'ın huzuruna ilk çıkışını anlatmış olduğu oğlu Mahmud Celaleddîn Paşa'nın kaleminden nakle geçmeden kısa bir bil­gi verelim. Sene 1903'dür. Ferid Paşa Konya valiliğinden babıâliye celbediimiştir. Yukarıda naklettiğimiz gibi babıâli'de bir oda da boş boş oturtulmaktadır. Nihayet huzura davet vukubulur: "Padişah oturduğu koltukda, bana şöyle hitap et­mişti. Buyurun Ferid Bey oğlum! Konya'daki çalışmalarınızı memnuniyetle öğrendim. Daha evvel onaltı sene Şura-yı Devlet de çalışmışsınız. Bu zor dönemde size vezaret veriyorum. Çok geçmeyecek sadareti teklif edeceğim. Ne der­siniz?"

Karşımda; orta boylu, siyah sakallı fakat gözleri pırıl pınl parlayan zekî bakışlı padişah oturuyordu. Adımlarımı atarak yaklaştım. Kendilerini etekledim. Ellerini uzattılar. Heyecan için de öptüm. Karşılarında yer gösterdiler. Otur diye buyurdular. Oturdum. Padişah düşünceliydi. Ben:

-Şevketmeâb efendimiz, hakkımda izhar buyurduğunuz teveccühe kalbden teşekkür ederim. En sadık bir bendeniz bulunduğuma şüphe etmeyiniz. Hangi vazifede çalışmamı isterseniz ve emrederseniz orada bendenizi göreceğiniz muhakkaktır. Padişah:

-ALLAH razı olsun, sizin için çok iyi şeyler duydum Ferid Bey! Fakat bundan sonra sizfe Ferid Paşa diyecekler. Avlonyah olmanız, Arnavut bulunmanız hakkınızda duyduğum iyi şeyleri izale edemez. Saltanatımız ve devletimiz, Arnavut tebaasından çok iyilikler görmüştür.

Diyen Ferid Paşa daha sonrasını şöyle özetliyor oğlu Mah-nnud Celaleddin Paşa'ya: "İlk konuşmamız kısa oldu. Konya'ya avdet etdim. Beş ay sonra beni paşa unvanı ile Rumeli ıslahat komisyonu başkanlığına tâyin buyurdular. Orada 40 gün çalıştım. Daha sonra Said Paşa'nın sadaretden infisali üzerine makam-ı sadarete tâyin olundum."

Mehmed Ferid Paşa kendilerinden on yaş büyük olan pa­dişaha bu başbaşa konuşmada hayran olmaktan kendini alamamıştır. Avlonyali M. Ferid Paşa; 2. Abdülhamid'in 20.asır daki 3. sadnazamı olmuştur. Devletin bu iki numaralı adamı eslâfı gibi, padişah ile tezat teşkil etmeyen bir metoda eğilim gösteren mizaçtaydı. 51 yaşında olup, 15 yaşından beri devlet idaresinde kâtiplik ile başalayan çalışma 'hayatı bir çok kademede hizmet vere vere kendisini pişirmiş ve uyum İçinde çalışmanın mesâi arkadaşının asla düşmanı olmamak hâttâ biribirilerini sevineninde başarıda çıtayı yük­seltici mahiyet aldığının şuurundaydı.

Sultan 2. Abdülhamid ise; tâyin eylediği bu sadnazamı hakkında bilhassa yaşlı Akif Paşa'dan aldığı bilgiler sayesin­de ümidvar olmaktaydı. Bunda da yanılmadı. Çünkü; 6 sene ye yaklaşan bu müşterek çalışmada, sadnazamın padişahı bizatihi sevmesinin bundan dolayı da alınacak tedbir ve ka­rarlara peşin hükümle bakmayıp aklıselim dahilinde, müzakere metodunu seçmenin rolü bir hayliydi. Sadnazam; devle­tin her kademesinde dirsek çürüttüğü için idareye hâkim, köşe başlarını tutmuş zevatı bilip tanıyan biri olarak ve dev­letin yüksek görevlerinde bulunmada olgunluk yaşına giriş sayılan 50 yaşını hemen hemen geçmiş olması, yakışıklı ve hareketli yapıya sahip olması sadarete geçme töreninin ya­pıldığı babıâlî'ye bir heyet ile gitme adeti icra olunurken he yetin içinde mevzun vücudu, gür ve siyah sakalı, vakur du­ruşu, ahali-i müsliminin nazarı dikkatini çekmiş ve kendi aralarında, ne kadar yakışıklı sadrıazam sözlerinin dolaşması vu kubulmuştu.

Ferid Paşa'nın sadarete gelmesinin en büyük amillerinden biri de; balkanlarda ki yabancı parmağının husule getirdiği karışıklıkların yavaş yavaş bir kurtuluş savaşı mahiyetine dönüşü,azınlıkların bitmez tükenmez taleplerinin karşılanmasında devletin hükümrânisini zedelemeden, sükûnete taşı­mak için faydası mümkün faktörler arasında balkan insanı olmasının ve Arnavut ırkçılarının tutuşdurduğu kavmiyyet âteşini aynı zamanda iyi bir müslüman olan Ferid Paşa'nın, bu yönünden de istifade etmek düşünceside doğurmuştu.