> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Kürekçi temini
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kürekçi temini  (Okunma Sayısı 941 defa)
15 Nisan 2011, 15:49:32
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Nisan 2011, 15:49:32 »



Kürekçi Temini


Eski dönemlerde donanmaİ şahane denize açılır, merdane dolaşır, rastladığı düşman gemileriyle savaşa tutuşur ve bir güzel bunları yenerdi. Bol miktarda elde ettiği esirlerden do­nanmaya kürekçi temin etmiş olurlardı. Tabii bizdeki kürek-çiler asla kötü bir şekilde istihdam olunmazdı. Senelerini bi­zim gemilerimizde forsa olarak geçirmiş kimseler derin şikâ­yetlerde bulunmamıştır. Kırbaç sadece avrupalıların gemile­rinin vazgeçilmez ihtiyacı idî.

Bizim gemilerimizde, kırbaç asla kullanılmazdı. Rahatsız olan bir forsa derhal tedavi edilir tedavisi sırasında yerine nölevendlerden kimseler bakarlardı. Ancak yazik  olduğumuz dönemde ise, donanmamızın gücünün zâ uğraması, dışarı denizlere çıkıpda düşman gemisi almadiğimiz için, donanmamızın kürekçi bulma sıkıntısı Kendini göstermeğe başlamıştı.

Ancak buna şöyle çare bulabildiler: ".Anadolu'nun içinde bulunduğu maddi sıkıntılar, ailelerin genç erkeklerinin, bir müddet İstanbul'a gelerek, hizmet sektöründe, mesela odun­culuk, hamallık, lağımcılık gibi işlerde çalışarak, bir miktar para biriktirip memleketlerine döndükleri görülmeye başlan­dı Bu genç adamlar potansiyelini gören Tersânei âmire mensupları bazı memurlar tebdili kıyafet ederek Anado­lu'dan gelmiş bu yiğitlere sokulup arkadaşlık kurarlardı ve onlara aşçılarda yemekler ısmarlar, kahvehanede çayla kah­ve ısmarlar sonra da belli merkezlerde kurulmuş toplanma yerlerine kendi evine misafir götürüyormuş ..gibi içeriye so­kup, teslim ederlerdi. Buradaki silahlı askerler, getirilenleri tutuklar ve ayaklarına pranga taktıkları bu millet evlâdlarını zorla küreğe mahkum etmiş olurlardı.

Beri yandan bir vilayette veya belde de, çıkan asayişsizliği teftişe eski bir devlet adamı müfettiş olarak gönderilir buna bağlı olarak teskin edilmesi gereken asayiş daha da bozulur­du. Buna da yine Murad bey'in tarihinden bir misalle izah ge­tirmeye çalışalım.

Basra'da Efrasyab oğulları miras yoluyla sancakbeyliği görevindeydi. Bunlardan Ali Paşa vefat etmiş, oğlu Hüseyin pasa yerine geçmişti. Buna karşılık amcaları Ahmed ve Fethi eger şikâyette bulunmuşlardı. Ahalinin bir kısmı Hüseyin pasayı kabullenmişler. Diğer kısım ise, amcalarının tarafdargini tercih etmekte olup, bu arada kan da dökülmüştü. Bu vakalarda hadiseyi teftiş için yakın vilayetlerden birinin valisi gönderilirdi. Bağdad Valisi Murtaza Paşa meydana ge­len olaylardan haberdar olup, burayı teftiş için izin istemişti. Bu izne muvafakat haberi gelince Murtaza Paşa, Kâhyasını göndermişti. Fakat Murtaza Paşanın bu talebi yapmaktaki maksadı, Basrayi düzeltmek değil, halkı teskin ise hiç değil. Maksadı para elde edebilmeğe dönüktü. Buna karşılık da Hüseyin Paşa Basra'da yerleşmiş, ayanlarını da kendine razı eder hâle getirmişti. Hal buyken, Bağdad valisinin kâhyası kâfi miktar askerle geldiğini görünce Basralı'lan bir telâş al­dı. Çünkü bir yanda askeri beslemek öte yandan atlarını bes­lemek, yapacakları tecavüzlere katlanmak, işlerini bitirip giderlerken de, diş kirası denilen bahşişler vermek icab ettğinden, bunları şehre sokmama karan aldılar. Vaziyet bu rengi aldığında Bağdad valisi Murtaza Paşa İstanbul'a, Basra'da is­yan var şeklinde aksettirdi.

Bunların İran'a iltihaklarını önlemek için hemen işgal et­mek gerektiğini anlatarak, bu vazifenin kendisine verilmesini istemişti. İzin verilmiş idi. Basra'hlar Murtaza Paşayı pek gü­zel şekilde karşıladılar. Murtaza Paşanın kâhyasını şehre sok­mayan Hüseyin Paşayı paklayacak iş oradan kaçmaktır ve oda öyle yaptı.

Arabanların sinesine iltica etti. Ahmed bey adlı biri Basra bey'i tâyin olarak, Hüseyin Paşanın sarayında bulduğu bütün nakit ve kıymettar eşyaları Murtaza Paşaya takdim eder. Basra tüccar ve esnafının sunduğu bol ve çeşitli hediyelerle Murataza Paşa devrin en zengin kimseleri arasına katılır. An­cak doymaz nefsi tatmin pek müşkülmüşki, Murtaza Paşa bu verilenlerle iktifa etmez, Basra'nın aşağı tarafında ve Şat'tü-larab kenarında bulunan Hankapanı denen bu günün ortadoğusunun deposu dense, seza olan bir mağazalar antreposu­nu eline geçirmeyi kurmaktadır.

Günün birinde Ahmed bey'den, mezkûr depolardaki her çeşit emtianın kendisine, yâni Murtaza Paşaya aid gemilere yüklenmesini hepsini görev yerinin esasını teşkil eden Bağ-dad'a götüreceğini emreder ne varki, Ahmed bey Murtaza Paşanın çizgiyi aştığını tesbit etmiştir. Çünkü bir çok, devlet, kavim ve tüccara aid bu malların, bu tür müsadereye benzer nakli, Devleti Osmaniyanın emanetlere ihanet ettiği ithamına maruz kalmasına sebeb olacağını söyleyerek muhalefet eder. Bu makul itirazda Murtaza Paşanın bir kulağından girip, di­ğerinden çıkar. Bu istek kuvveden fiile yâni depo malları ge­milere yükleme ameliyesi başladığında, Basra ahalisi "vaybe bizimde vali diye saydığımız herif, serseri bir yağmacı, hır­sızdan başka bir şey değilmiş" dedikten sonra kıyam eder­ler.

Bu sırada; Arabanlara iltica etmiş bulunan Hüseyin Paşa yanlarında kaldığı Arabanları bu çirkin muameleyi göstere­rek Basra ahalisine yardıma ikna eder, Murtaza Paşa taham­mül edemeyeceğini anladığı kıyamdan kurtulabilmek için, yapılan yükleme ameliyesini, zavallı Ahmed beyle Fethi bey isimli zatlara yükleyerek, derhal idamlarını emreder hüküm yerine getirilirse de, yutturulmaya kalkılan dolma Hüseyin Paşanın inanacağı lokmalardan olmayıp, derhal Murtaza Paşa tevkif edilir. Nesi var nesi yoksa elinden alınır. Bir güzel de üzerindekiler dongömlek kalana kadar çıkartılır. Bindirildiği topal bir afla şehirden uzaklaştırılır. Murtaza Paşa dongöm­lek çöl'e düşmüştür. Ahlâk bozukluğu ve nefsinin azgınlığı kendisini ne hâle getirmiştir ki; kul bundan ibret alsa!

Bunlar husule gelirken tarihler h. 1065/m. 1655'i göster­mektedir. Yine bu karışık dönemin uygun olmayan işlerinden biri de, vali tâyinleridir. Okurlarımız; bu tâyinlerin yapılışının nerelere düşürüldüğünü öğrenmiş olsun. İbşir Mustafa Paşanın arkadaşlarından Şeydi Ahmed Paşa uhdesinde bulunan Boğaz Muhafızlığı esnasında başarılara imza atar. Bu başarı­ların gereği Konya'ya vali olarak nasbedilir. Ancak Konya'da zorba Kürt Mehmed bulunmaktaydı. Şeydi Ahmed Paşa'ya ise şifa bulmaz düşmanlık taşırdı bunu da her zaman tazele­meğe hazır idi. İşte Konya'ya vali olarak geleceğini öğrendiği Paşanın zalimliğinden söz ederek Konyalıları direnişe sevk eder. Kendisinin de, bin kadar yardımcısı ile yanlarında ola­cağını vaad eder. Gelmekte olan Şeydi Ahmed Paşayı kıyam etmiş Konya'lılar şehrin dışında karşılar ve aralarında ada­makıllı bir çarpışma cereyan eder. Her iki taraf bu çarpışma­da kayıp verir. Konya ahalisi şehre kapanırken, Şeydi Ah­med Paşa derhal şehri ablukaya alır.

Vaziyet İstanbul'dan haber alındığında, Şeydi Ahmed Pa­şayı azli düşündülerse de, buna cesaret edemediler. Çünkü böyle bir şey yaptıkları takdirde Abaza Hasan Ağa ile birle­şerek, İbşir Mustafa Paşa'nın intikamını almayı plânlar korkusu hâkim oldu. Şeydi Ahmed Paşa'nında tâyinini Haleb vâli'liğine tahvil ettiler. Haleb valiliğini duyan Kürd Mehmed soluğu Haleb'de aldı ve Konya'da yaptığı İfsadı burada da tekrarladı.

Haleb'in valisi, ahali ve Kürd Mehmed birleşerek Şeydi Ahmed Paşa'yı direnişle karşıladılar. Bir çok çatışma sonu­cunda babıâli devreye girerek Haleb valiliği perişan olmuş Murtaza Paşaya verilirken, Şeydi Ahmed Paşaya Sivas'ı ver­diler. Bütün bu yanlış davranışlar valiliklerin liyakatin gereği değilde rüşvetin fiyatına göre değerlenmesinden kaynaklanı­yordu! Şeydi Ahmed Paşanın Sivas valiliğine oturtulma vazi­fesi, Kıbns'dan mazul Kehleli (bitli) Ahmed Paşa'ya verilmişti. Ancak Kehleli, verdiği rüşvetle Sivas valiliğini kendine cel­be muvvaffak oldu. Şeydi Ahmed Paşa ise ancak Karaman'a vali olabildi. Bu arada Buğdanlılar ile Ulahlar arasında çatişmalar vukubularak, Buğdan bey'i Radol ölünce, makamını oğluna vermediler de Ulah bey'i canibine yarayacak tarzda ihanet sahibi bir yazıcıya beylik verilmişti.

Aslında ölen Radol'un oğlu rehin olarak istanbul'da oku­tulmak ve babasının yerine ısıtılmaktaydı. Buğdan bey'i yapılmak istenen Yazıcı, Ulah bey'i Ağatatay'a bu bakımdan pek yarıyordu. Böylece adetâ, Buğdan ve Ulah topraklan adetâ bir elden idare olunacak hâle dönüşüyordu.

Ne varki; Osmanlı sadnazamlığı görevini iki defa uhdesine almış olan, bu sırada da, Tuna yakasında valilik görevinde bulunan Damad Siyavuş Paşa bir başka serseriyi bulmuş, ölü Radol'un oğlu ve de Buğdan beyliğinin namzedi olarak ilân ederek, lâzım gelen hürmeti ve riayeti göstermekteydi. Derhal Ağatatay faaliyete geçmeyi yeğlemiş, pek önemli bir parayla sözde Radol'un oğlu imiş gibi gösterilen delikanlıyı satın almıştı. Maksad onu ortalıktan kaldırmaktı. Ancak ada­mı öldürmeden durumun aslını öğrenen Ağatatay derhal Murtaza Paşa'ya şikayet etmişse de, Paşa gayet pişkin, yan­lışlık oldu, esas oğul benim yanımda deyip, bunun da bir pa­zarlama sonunda Ağatatayca alındığı görüldü. Bu böyle epe­yi devam etti. Siyavuş Paşa bu alışverişten bir hayli para ka­zandı. Yaşanan bu anarşik, rüşvet dolu dönem ve ahlaksızlık avrupalıların bizler için; "asya barbarları" adı koyduğu ileri sürülüyorsa da, Mizancı Murad bey, aşağıdaki isimleri saya­rak; Bektaş Ağalar, Kâhya beyler, Kara Çavuşlar, Sofu Meh­med Paşalar, Siyavuş Paşalar, Melek Ahmed Paşalar ve Mur­taza Paşalar avrupalıydı deme suretiyle bir mugalata yapı­yor. İyi ve kötü; her yerden ve de her kavimden çıkar, gerçe­ğine sırt dönüyor.

Hakikaten şimdi adları serdedilen zevatın, biyografilerine göz atarak bir durum tesbiti gerçekleştirelim. Sofu Mehmed Paşa'nın doğumu hakkında bir bilgiye rastlayamadık. Melek

Ahmed Paşa merhum, Abaza olup, Kafkasya kökenlidir. Siyavuş Paşa'da Abaza olup, Kafkasya cihetindendir. Gürcü Mehmed Paşa'nın kavminin Gürcü olduğu, adının başında yer almaktadır. Gö...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kürekçi temini
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:14:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kürekçi temini rüya tabiri,Kürekçi temini mekke canlı, Kürekçi temini kabe canlı yayın, Kürekçi temini Üç boyutlu kuran oku Kürekçi temini kuran ı kerim, Kürekçi temini peygamber kıssaları,Kürekçi temini ilitam ders soruları, Kürekçi teminiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes