๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 24 Mart 2011, 16:50:41



Konu Başlığı: İzmirin işgali bildiriliyor
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 24 Mart 2011, 16:50:41
İzmir'in İşgali Bildiriliyor!





l/şaban/1337- 2/mayıs/1919 da Ferid Paşanın Nişantaşı'ndaki konağında daha doğrusu Hariciye nezareti köşkün­de; Amiral Veb tarafından ulaştırılan nota da, Paris konferan­sı kararına atfen İzmir'in işgal edileceği bildirildi. Öte yandan da Amiral Gaİdrop Aydın valiliğine tebliğ ettiği nota da Paris konferansının kararlarına bağlı olarak mütarekenin yâni Mondros'da yapılanın 7. maddesine dayanarak İzmir istih­kâmlarının işgali bildirilmişti. Öğleden sonra gelen bilgi ise işgali Yunan askeri tarafından yapılma sının itilaf devletlerin­ce kararlaştırıldığını ifade ediyordu.

Bu notalara ve tebliğlere karşı sadnazam Damad Mehmed Ferid Paşa, Osmanlı devletinin İzmir üzerindeki hukukunu bildiren cevabi bir muhtırayı itilaf devletleri mü messillerine verdikten sonra kabinenin istifasını padişaha sundu. Padişah kabinenin İsti fasını kabul etmekle beraber sadareti yeniden Damad Ferid Paşa'ya tevcih etdi. Şimdi istifasını tetkik etti­ğimizde Ferid Paşa beş yıllık kötü bir İdarenin neticesi olarak tavsif ettiği ve tamamen haklı olduğu iddiasında işgal ile ilgili notayı aldıktan sonra yapacağı bu işin hukuki tarafını ileri sürerek yapılan haksızlığı protesto etmekten ibarettir. Paşa o işi de ya parak sadaret mührünü de sahibine iade etmiştir. Yoksa dağıtılmış ordularını toplayıp da İzmir'in yardımına ko­şacak hâli her halde yoktu.

Cumhuriyetin ilânından beri; yetiştirilmeye çalışan nesille­re hâin padişah, vatanı sattı, hâin sadrıazam Damad Ferid, resmî beyanlarıyla yetişen bilmem kaç kuşak insan, o dö­nem de kendilerine verilmiş notalara sadrıazamın layik oldu­ğu cevabı verip vermediğini nasıl bilsin?! Bunları; o dönemin insanı yazamayacağı gibi imâli şekilde nakle dahi cesaret edemezdi. O dönemin siyaset âlemi, günümüzün takip vası­talarının sadece gazetelerine sahiptiki bunun tirajı ve tesiri sadece münevverler arasında görülür ki onlar da öyle bir sü­kûnet denizine dalmışlardı ki ağızlarını açsalar nefesleri kesi­lirdi!

Ferid Paşa yeniden yâni 2.defa makamı sadarete geldiğin­de kabinesini şu zevatla tazeledi: Ferid Paşanın ilk kabinesi­nin 4/3/1919 da baştayan ömrü, 16/5/1919'da 2 ay, 12 gün sürdükten sonra tamamlanmıştı .

Hariciye Nezareti Harbiyye Meclisi vükelaya Bahriyye Nezareti Şurayı Devlet reis. Dahiliye Nezareti

Maliye

Nafia

Tic. ve Ziraat   

Maarif

Evkafı hümayun

Damad Ferid Paşanın uhdesinde

Nafıa eski nâzın Şevket Turgut Paşa

Harbiyye eski nâzın Şâkir Paşa

İbkaen Avni Paşa

Vekâleten Edhem Bey

Maarif eski nazırı Ali Kemal Bey

Evkaf     "      "        Vasfi Efendi

İbkaen Tevfik Bey

Vekâleten Turgut Şevket Paşa

îbkaen Edhem Bey

eski nazır Said Bey

Darülhikmetül İslâmiye eski reisi

Hamdi Efendi 18/şaban/1337- 19/mayıs/1919 sadrazam Damad Ferid

Görüldüğü gibi damad Ferid Hükümetinin 2.ni teşkil eden heyet M.Kemâl Paşa'nın Samsun'a çıktığı gün, padişahdan listeye mucibince icrası tasdiki gelmesiyle aynı günde vazife başlamıştı kabine içinde. Zâten hep biliyoruz ki, 9. Ordu bir­likleri umum müfettişliği vazifesi M. Kemâl Paşaya  1. Ferid Paşa kabinesi tarafından tezekkür edilip verilmişti. Fakat yi­ne biliyoruz ki; Sultan Vahideddin hân bu işin emir sahibi olanıdır.

İzmir'in; Yunanlılar tarafından işgali, İstanbul'un başşehir olarak büyük bir müşavere meclisi toplaması gerektiğini id­rak etmesi padişahın davetiyle 25/şaban/1337-26/mayıs/1919'da Yıldız Sarayında mevcud ve mâzul bütün eski vükelâ, sefirler, ayan üyeleri, siyasi ve ilmi cemiyetlerin temsilcileri bu davet de ispat-ı vücud eylediler. Padişah yanlarında veliahd hz.leri ile diğer şehzadeler olduğu halde, salona geldi. Kısa süren bir açış konuşması yaptı ve riyaseti sadrıazama bırakarak gitdi. Çeşitli kimseler başa gelen fe­lâketi çeşitli ifadelerle belirttiler.

Ferid Paşa kabinesinin enzor vazifesi mağlup devletin tak­siratını gâlib devletler nezdin de savunabilmesi idi. Buna ne kadar muvaffak olunabilirdi? Bu sorunun cevabı çokturda beğeneni ne kadar olur bilinmez! Meselâ; Paris'de toplanmış bulunan sulh konferansına Osmanlı hükümetinin murahhası­nın; kabul edilmeyeceği şayi olmuşsa da ve bu haylice can sıkmışsada 2/ramazan/1337-2/haziran/1919'da İstanbul'da­ki Fransız mümessili ilk defa olarak Babıâli'ye gelerek Ferid Paşa ile görüşüp Osmanlı devletinin murahhaslarını gönde­rebilmesi için Fransız zırhlılarından birini tahsis edeceğini ifa­de etmişti.

Nitekim iki gün sonra eski sadnazamlardan Ahmed Tevfik Paşa murahhas olarak tâyin olundu, Şura-yı devlet reisi Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve maliye nâzın Tevfik Beyler murahhas danışmanı sıfatıyla heyete dahil edildiler. Kendilerine; kâtip­lerde tahsis olundu ve hakikaten Fransızların tahsis ettiği De­mokrasi adlı zırhlı ile Tevfik Paşa hariç diğer leri Tulon lima­nına müteveccihen yola çıktılar. Ahmed Tevfik Paşa ise Ingilizierin Sayres adlı bir zırhlısıyla maiyetinde, hariciye nazırlığı idare müdürü Şevki ve kendi oğlu binbaşı Ali Nuri Beyler bu­lunduğu halde yola çıktığında ramazan'ın 15. günü idi. Hah şunu da ilâve ederek Fransızların zırhlısında Damad Ferid Paşa'nında gitdiğini belirtmiş olalım.

Ferid Paşa ile Tevfik Paşanın aynı konferansda bulunması zamanın siyasilerine tuhaf gelmiş olacak, ki bunlardan Lütfi Simavi Bey, sormadan edememiş durumu Tevfik Paşaya ve­rilen cevabı buraya alalım efendim: "Mevkii sallanan; Ferid Paşa'ya bir dirsek lâzımdı. Zât-ı şahane çok ısrar edip için­de yaşadığımız fevkalâde hâl münasebetiyle Fransa kabine­sine de dışarıdan Jül Feri'nin memur edildiğini ilâve etdi. Hünkâra Jül Feri'den bahs eden Ferid Paşa, bu recüli hükü­metin yâni devlet adamının bir çok sene evvel Öldüğünü ta­bii bilmiyor. Konferansa gitmek meselesine gelince, Ferid Paşanın göze çarpacak derecede uymağa çalıştığı Fransız poli tikasma karşı bir sıklet bulmak icâb eyledi. Siyatikden rahatsız olduğum için sadrıazamla gidemedim. Doğrusunu sizden saklayacak değilim,gitmekde istemedim. Konferans meselesi için Ferid Paşa, iki gün ara ile evime geldi. Israr­larda, ibramlarda bulundu. Murahhas heyetinin teşkiline bir itirazım varsa yeni başdan seçi-lebileceğini, gazetelerde adı geçenlerin de gayri resmi olduğunu esas listenin yüksek tasdike iktiran etmediğini ifade etdi. Durumu mabeyn baş­kâtipliğinden vaziyeti tahkik ettirdiğimde gazetelerin yazdığı zevatın sadrıazam tarafından 24 saat önce iktirana sunul­duğunu öğrendim. Bunun üzerine Şevkİ'yi Ferid Paşaya gön-derip durumu sordurdum. Her ne kadar irade çıkmış ise de, daha görmediğini cevaben bildirdi. Halbuki arz eden kendisiydi! Murahhas heyetinin halihazır şekli ilk çıkan ira­denin şiddetli itirazlar üzerine keenlemyekün hükmünde tu­tulması yâni yok sayılması şeklindedir. İşte bu adam; açıktan açığa yaptığını yalanlar, padişahı kandırmış, güya Fran­sa'da ve İngiltere de bir çok diplomat ve devlet adamı tanırmış! Hepsi yalan. Göreceksiniz Ferid Paşa Paris'de apışa­cak ve İstanbul'a avdete mecbur olacaktır. Sadaret de de kalacağını da sanmıyorum. İşin bu tarafını zât-ı şahaneye arz ile ihtiyaten bir kabineyi şimdiden hazırlamasını tavsiye etdim. Bunun neden istidlal ettiğimi sual buyuran padişaha, meclis-i vükelâdaki müşehadatımdan cevabı verdim" Tecrü­beli sadrıazam Tevfik Paşa'nın dediklerinin doğruluğunu ha­diselerde ispatlamış oluyor. Şöyle ki Ferid Paşa; Tevfik Paşa­nın dediği gibi konferansda bir varlık gösteremediği gibi, Klemanso'dan da aldığı ters bir cevab iyice can sıktı. İstan­bul'a avdet etdi. Evine kapandı kendine yapılan hücumlara maruz kaldığında istifa yolunu seçti.       

Tuhaftır padişah Damad Paşaya sadareti 3. defa tevcih et­tiğinde yeni kabine kurma çalışması da tamamlanmak üze­reydi. Bu vaziyeti belki padişah enişte paşa ile birlikte tanzim ediyordu. Çünkü devlet gemisinin dümeni meşruti idare için­de tek elde toplanamazdı. Bu bakımdan iktidarı bir ve iki nu­maraların anlaşmış olarak götürmeye çalışmaları bir takım kolaylık getirdiği gibi bazı tahminleri de yanıltabilir. Burada da böyle olduğunu ne iddia nede ret mümkündür.

Bakınız; Mustafa Kemâl Paşa'yı bulduran Sultan Vahided-dindir. İki defa en az sarayda dizdize görüşmüşlerdir. Bu gö­rüşmeden çıkan ifadeler bir bilgisayar sahifesini tutmaz am­ma bundan koskoca bir milli mücadele çıkabilmiştir. Sul-tan'ın temasından sonra mı evvelmi? Mühim değil Damad Ferid Paşa, M.Kemâi Paşa'yla görüşüp yemek yediği de bilinen husustandır.

Eski padişahlar tepeleyecekleri ayan veya paşaları İstan­bul'a davet ederlerken yeni makamlar hâttâ sadarete dahi davet ettiklerini bir hat ile bildirirlerdi. Geldiğinde de kimini itlaf ettirir kimini de aksi istikametteki serhat boylarında va-zifelendirirlerdİ. Damad Ferid Hükümeti ise Sarı Paşayı önce idama mahkum etdiğini bildirip payitahta dönmesini istemek suretiyle, biz çağırıyoruz amma sakın sen gelme işaretini vermiş olmuyor mu? Bir düşünelim efendim. Evet enişte pa­şa'nın bu kabinesi de, 1 ay, 11 gün süren ömrüyle 30/6/1919 da hitama ermişti.

Neyse biz enişte paşanın 3.kabinesinin isim listesini yaza­lım:

Hariciye Nazırlığına : Taraf-1 acizanemden demlide olunmuştur Şuray-ı Devlet riyaset vekâletine:    Şeyhülislâm            Mustafa Sabri

Meclis-i Vükelâ memuriyeti:          eski sadrıazam         Ahmcd Tevfik Paşa

"           "           "    :                       "        "                  İzzet   Paşa

"           "           "    :                       İbkaen                    Ali Rıza Paşa

Divarı-i harbi örfî reisi

Nâzım Paşa Ayandan Salih Paşa vekâleten

Ali Rıza Paşa Abuk Ahmed Paşa Defteri Hakanı Emmi Adil Bey Şuray-ı Devlet azasından

Mustafa Efendi

İbkaen Tevfik Bey

Said Hamdi Efendi Bir zatın tayinine kadar

Abuk Ahmed Paşa vekaleten

Harbiye Nazırlığına

Bahriyye

Nafıa
 
 
Dahiliye
 
Adliye
 
 
Maliye

Maarif
 
Evkaf
 
Tic. ve Ziraat
 

Bu zâtın ilk kabinesinin kurulmasından, 2. ve 3. istifasının toplam müddeti 6 ay, 29 gün sürmüştür. Ahmed Tevfik Pa-şa'nin Meclis-i vükelâ memuriyetine getirilmeyi kabul etmesi Sultan Vahideddin'in ısrarlarından kaynaklanmıştır. Bilahire istifası vaki olmuşsa da bu seferde aynı zamanda dünürü olan padişah eski sadnazamın bu istifasını ret eylemekten kaçınmamıştır. Çünkü bu kabinenin içinde Damad Ferid ile anlaşabilen iki kişi vardı. Birisi Şeyhülislâm Tokatlı Mustafa Sabri Efendi ki, Mevlânzade'ye göre gözü sadaretde olup, hem sadnazam hem de şeyhülislâmlığı deruhde etmek böy­lece İslâm dünyasının da bir Kardinal Rişöive çıkaracağını iş­ba ti hayallemektedir! Diğer iyi geçinebilen kişi de Dahiliye nazırı Adil Bey'dir. Hele bir ara Dahiliye Nâzın Adil Bey ile Harbiye Nâzın Nâzım Paşa arasında hak ve selahiyet mese­lesinden dolayı çıkan çirkin kavga, kabinenin yürümeyeceği kanaatini herkese ihsas ettirmişti.

Bu vaziyet karşısında sadnazam çıkmış bulunan çekişme­lerden bıktığını, ya pek fevkalâde selahiyet verilmesini yahut da istifasının kabulünü ileri süren bir tâleb sundu. Bu arada İttihatçılara karşı böylece galebe çalacağını belirtmekten geri kalmadı. Ancak aradan geçen 15 gün kadar süren zaman di­liminde Saray'dan haber çıkmayınca istifasını sundu. Bu sa­daretde başlangıç târihi olan 2/temmuz/ 1919 dan, 2/10/1919'a kadar sadece 3 ay devam edebilmişti.

Damad Ferid Paşa; bu ittihatçıları mağlubiyete uğratmayı plânlarken, hiç aklından geçirdi mi acaba, bunlar bir kaç vi­lâyetin idare heyetlerini teşkil eden ve de payitaht'da bakan-!ık yapmış bir kaç kişi ile merkezi umumî teşkilatından mü­teşekkil zevatdan ibarettir diye! Sanmıyorum!

Çünkü ülkenin düşman eline düştüğü, ecnebi kuvvetlerin Osmanlı münevverlerinin bir bölümünü teşkil eden meclis-i mebusan üylerini, eski sadnazam ve vükelayı ve de bir çok kumandanı, Valileri ve yüksek memurları ölü tavuk taşır gibi Malta'ya sürgüne götürüp adetâ bir rehin alımına giden çete­ler gibi hareket eden düvel-i muazzamanın bu işlemlerine ahali müthiş bir şekilde diş bilerken, sadrıazam paşanın has­ta aklına uymayan padişah, Ferid Paşa'nm 3. sadaretinin so­nunda istifasını kabul etmek suretiyle pek akkılıca davranır­ken 2/10/1919 ile 8/3/1920 târihleri arasında geçen 5 ay, 7 günlük Ali Rıza Paşa'nın sadrıazamlığı ile 216. sadrıazamı iş başına getirmek suretiyle Damad Paşa'nın, ülke içinde nere­ye varacağı belli olmayan olayların çıkmasına sebeb olabile­cek icraatlarına dur deme basiretini gösterebilmişti. Yoksa günümüz de, yâni 2001 de dahi, ittihatçıları en büyük vatan­perver bilen insan sayısı bir haylidir! Ya o zaman kimbilir ne kadar çoğunluktaydı. Yine Mevlânzade'ye göre Sultan Va-hideddin ve Damad Ferid Paşa'nın elinden fevkalade selahi­yet kâğıdı almış bulunan M. Kemâl Paşa,başlatmış olduğu hâlaskaran harekâtında ittihatçıların hiç bir şekilde katkıları yoktur şeklindeki te'minatı, ittihatçıların halk tarafından iste­yip İstenmediği mânasından ziyâde, Paşa'nın ittihatçılara olan düşmanlığına ters davranma zamanı olmadığını idrak etmesinden kaynaklanmış olabilir!