๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 06 Nisan 2011, 18:03:16



Konu Başlığı: İradei seniye sureti
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Nisan 2011, 18:03:16
İrade-İ Senıye Sureti



"Yalnız Ebu Labud paşanın defedilmesiyle anadoludan zü­lüm kalkmaz. Anadolu ahalisinin hali pek yamandır. Fakirle­rin vaziyeti böyle iken devleti âliyemiz belâlardan kurtula­maz. İşte çekilen zorlukların ve meşakkatin bütün sebebi fukaranın feryatve figanıdır. Sen ve memurların başbaşa verip, bu mezalim ve taarruzun hafiflemesi ne şekilde mümkün olabilecekse tedbiri çaresine gayret edesin. Fukaranın, refah ve asayiş durumu düzeltilmedikçe bütün işlerin sarpa sara­cağı açıkça görünüyor. İştehakiki sebeb mezalimden çıkı­yor." Sultan 2. Mahmud bu iradesiyle, anadoluyu yakıp ka­vuran mezalimin karşısında dikilmiş, sessizce bir heykeli seyreder gibi memleketin durmunun idraki içinde olduğunu itiraf ediyor.

Halbuki <tarihindede pek güzel yazdığı gibi> o zamanlar zulümlerin defedilebilmesi için ismi var, te'siri yok hükmünde olan ve depek bilinen <adalet fermanlarından başka alına­cak bir tedbir bulunamıyordu. Bu fermanlar, artık bir adi emirler hükmüne girmişti. Mülki idarenin esaslı bir metin üzerinde olması, zararları ispatlanmış İltizam-ı memalik usûlünün devamı, bu neticeyi getirmişti. Bir de, bu fermanları götüren memurların yol masraflarını ve sürdükleri hayvanla­rın, ücretleri ve haber verme ücretleri fukaranın sırtına yük­lenmiş olduğundan, zulûmü'öef için alınan tedbirler başka bir sıkıntıya sebeb oluyordu.

Sultan 2. Mahmud'u mutaassıp halk karşısında hatalı gösterennüfus sayımı, gayri müslimle-rin mabedierinin tamir yapımına müsaade, Hocapaşa ile Cibali gibi pek büyük yangınların çıkması, fes'in yayılması, gi­bi haller ile Mısır meselesinin aldığı vaziyet, ezeli ve ebedi düşmanımız olan Rusya ile yapılan antlaşma, Sırbistana imtiyaz verme durumuna düşme, Yunanistan'ın bağımsızlığının tasdiki gibi vaka aralarında birinci defa olarak, İstanbul'dan İzmit'e kadar bir posta yolu yapılmış, padişah tarafından biz­zat açılışı yapıldı, İstanbul'dan Edirne'ye kadar başka bir yo­lun yapımına başlanması, Anadolu, Rumeli taraflarında ye­dek asker teşkilatlarının kurulması, geçiş nizamnamesinin tatbiki, mekteb-i harbiyenin tamamlanması, ilmi, askeri ve erbab-i kalemin, rütbelerinin bir nizama bağlanması, iftihar nişanlarının verilmeye başlanması, bunların vezir, vükelaya verildiği gibi patrik ve hahambaşılarına verilmesi," Paris, Londra ve Viyana'ya kalıcı sefirler gönderilmesi, babıâli'deki tercüme kalemi'nin kurulması gibi, İcraatlar ve faydalı teşeb­büslerde yapıla geliyordu. Fakat bu dönem içinde en mühim olan Reşid bey gibi bir zât'ın ortaya çıkmasıdır. Bu zatsa, ge­leceğin Büyük Mustafa Reşid Paşasıydı.