๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 17 Nisan 2011, 15:03:32



Konu Başlığı: Hüsrev paşanın sadareti
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Nisan 2011, 15:03:32
Hüsrev Paşa'nın Sadareti




iyi bir asker olan Hüsrev paşa sert mizaç hatta birazda kan dökücü olduğundan, asker icraatını korkuyla beklemeğe başladı. Hakikaten de Hüsrev paşa icraata başlayınca bütün fazla kelleler omuzlardan düşmeğe başladı. Bu hal derhal bir intizama sebeb oldu. Bu sırada İran Şahı bir elçi göndermiş Bağdad şehri kendi oğluna verildiği takdirde Kaanunî Sultan Süleyman devrindeki hududlar esas olmak üzere çekilmeyi kabul ettiğin bildirdi.

Hüsrev paşa bir çok tedbir aldıktan sonra nihayet Tokat'a hareket etti. Oradan da Erzurum'a geçti. İstanbul'dan yüklet­tiği topları Samsun limanı vasıtasıyla Erzurum önlerine getir­tip, şehrin muhasarasına başladı. Muhasara bütün şiddetiyle ûndört gün sürdü. Haîil paşa'nin yetmiş günde düşüremediği Erzurum disiplinli ve sert bir kumandanın idaresinde derhal teslime karar kıldı. Abaza Paşa, Hüsrev paşa'nın dehaletine sığındı.

Sevgili okuyucular görüyoruzki binlerce yeniçeri askerini öldüren, kendisine İran ordusuyla savaşmağa giden bir birli­ğe yardım et diye haber gönderildiğinde o habere uyacağına mezkûr birliğe hücum etmeği tercih eden ve o birliği komutanları ile birlikte yok eden Abaza paşa'nın dehaletini kabul eden Sadrazam'da eski bir yeniçeri hatta o kuvvetin ağalığı­na kadar yükselmiş biri idi. İşte Erzurum'da meydana gelen muhasaranın devamı her iki taraftan ölen ve yaralanan kısa­cası akacak kanın önlenmesine müslüman kanının akması­na mani olmak için kabul edilmiştir. Tabii teslim olmayı teklif eden Abaza paşa bir takım garantiler istemiş ve Sadrazam da yukarıda saydığımız sebeblerle söz vermiş oluyordu. Şim­di denebilirki, bu kadar melanetler işlemiş bir adama verilen teminatın ne. önemi varki, işte devlet-i aliyye böyle döneklik­lerden uzak bir devlettir. Padişahdan sonra devletin en selahiyetli makamı verdiği sözden dönerse o devlete ne devlet denir nede güven kalır. Abaza Paşa'ya kellesi iade olunduk­tan sonra bir de Bosna Beylerbeyliği verilmiş olması o sırada orduya yardımcı kuvvet olarak iştirak etmiş olan'Mağrav Han bu söze bağlılık ve mükâfatı görünce derhal islâmla şe­reflenmiş ve Mehmed Bey adını almış bu ihtidayı müteakip Gürcüler kitle halinde müslüman olmağa başlamışlardır.

İran Şahı, Erzurum'daki son gelişmelerden habersiz oldu­ğundan Şemsi Han ismindeki bir komutanın emrine bir miktar asker vermiş Abaza Paşa'ya yardıma göndermişti. Kars Beylerbeyi bu kuvvete karşı çıkıp küçük bir savaş neticesin­de esir aldığı Şemsi hanı, sadrazam Hüsrev Paşa'ya gönder­mişti. Hüsrev paşa muzaffer olarak İstanbul'a döndü.