๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 05 Nisan 2011, 20:21:04



Konu Başlığı: Çarın ölümü sivastopalun zaptı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 05 Nisan 2011, 20:21:04
Çar'ın Ölümü-Sivastopal'un Zaptı


Sivastopol'ün zaptı ecnebi târihlerden birinde şöyle yer alı­yor:

"22/mart/1855 tarihin de, Rus Çan Nikola öldü. Çok kötü icraatları oiduğu halde eide olunan netice asgari miktarda kalmış, meydan bulan tatstzlıkiarıda hiç eksik olmamış ve e eli açık bir devr-l hükümetden yorulmuş, gidişatın Rusya'nın hezimetiyle bitecek şekilde göster hâlihazırdaki sa­vaş ise, Rusya'nın güç ve kuvvetini bitirmişti, sulh  zamanının geldiğini biliyor, fakat buna rıza göstererek kendini bir türlü ikna edememekteydi. Demir Çarlemezdi ona göre amma ne oldu? Kırıldı. Vücudu yüksek leşten hummalar teulid ediyor, o ise dışarıda eksi  23 derecedeki havada Kırım'a sevk olunacak bir alayın resmi geçi­dine katılmak için dışarı çıkmaktan geri durmadı. Şüphe yokki bu yaptığını önlemek için adamları atının önüne atı­lıp- 'Haşmetlim bu ölüm değil, intihar' dedilerse de, Çar fii­koia; 'Siz! Vazifenizi yaptınız. Bırakınız. Ben de benim yap­mam gerekeni yapayım' şeklinde cevap verdi. Havanın so-öukluğu rahatsızlığı şiddetlendirdi ve bir kaç gün sonra ha­yatını kaybetti.

Son anlarında tebaasına imparator ölüyor şeklinde bir telgraf yazdı. Yerine geçecek olan 2.Aleksandr ise sulhperver bir mizaç taşımaktaydı. Harp arzusu taşımamaktaydı. Mütte­fikler ise Sivastopol'ü almak mecburiyetindeydi. Bunun için­de General Pelises haftalarca ameliyat-ı takarrübiye yâni yaklaşım gayreti içindeydi Ne varki bombardımana 6/haziran'da başlayabilmişti. Ertesi gün ise hücum emrini verdi ue Yeşiltepe alındı. Maiikof Tabyası üzerine yapılan hücumlar Rusların mukavemetiyle tard otundu.

Haziran ayında müthiş bir savaşı müteakip Maiikof'da ele geçirildiysede, mukabil hücuma geçen Ruslar büyük telefat verdirerek bahse konu tabyayı yeniden ete geçirdiler. Bu ba­şarısızlık haberi Paris'de büyük bir teessür ve heyecana sebeb olurken, İmparatorda General Pelises'i azil edip, etmemeyi düşünmeyi başlamıştı. Fakat muhasara edilenler ise da­yanma güçlerinin hududuna gelmişler, Kornilof ve Nahİmof savaşda ölmüşler Totleben ise pek ağır yaralar almıştı. Şeh-Çok büyük bölümü harabeye dönüşmüş,müdafaa gayreti en Kuşlarda zaaflar görülmeğe başlamıştı. Ricat çârelerini düşünürlerken, yeni Çar, imdad ordusu kumandanı Men-çikof'un yerine gelen Gorçakof'a müttefikler üzerine hücum etmesi emrini verdi.

Gorçakof Çarnapa Çayı üzerindeki Tarakteslr köprüsünde mağlup oldu. Piyemonte diğer adı Sardünya askerleri bu savaşda pek çok kahramanlık sergilediler. Gözleme'de ise Os­manlı askerinin de görenlere parmak ısırtan mukavemeti se­yir edildi. Sivastopol'ü, 17/ağustos'tan 21/ağustos'a kadar süren bombardıman altını üstüne getirdi adetâ! Rusların her Allah'ın günü bin askeri ölüyor ve bir o kadarıda yaralan­maktaydı. Muhasara kuvvetlen adım adım şehre yaklaşıyor­lardı. Eylül ayının 5.günü ise yeni bir bombardıman salvosu daha düzenlendi ve aynı ayın 8.gününden itibaren atışların dozajı bir misli daha ziyadeleştlrildl. Şehir yer yer yanmaya başlamıştı. Liman'da ise içi barut dolu iki firkateyn aldığı İsabet hasebiyle berhava olurken, gökyüzünü kaplayan alevler, surların içinde büyük velvelelerle atılan lağımlar ara­sında general Pelises, hücum emrini verdi. Harp, bir kaç saat çok şiddetli boğuşmalara inkılab oldu. Neticenin ne şekilde olacağı uzun zaman mechuliyet arz etdi. Akşamüstü, Rus is­tihkâmlarına girmek ve zapt etmek kabil oldu. Rus generali Gorçakof'un daha fazla müdafaada direnmenin beyhude ol­duğu kanaatine varması savunmayı canla, başla yapanları Sivastopol'ü terk etme hususunda izinli saydığı görüldü. Os-ten Sak ken valilik sıfatını taşıdığındanşehlrden en son çı­kan oldu.

Ruslar ise, teslim, olmadı. 322 gün devam bu savaşın aka-binde üç seri savaş daha olduki, kan dereler gibi aktı. Üç hücum sonrasında eylül ayının 19.günü general Pelises Fransız bayrağını Si vastopol'un boş ve harabe hâlini almış yerlerinin üzerine dikebildi. General Pelises mareşalliğe yükpürken, Dük dö Malikof unvanının sahibi de oldu. Lord ise daha önce 28/haziranda hayat ile ilşkisini kay­betmişti. "

pek pahalıya mâl olan bu başarı üzerine Odesa'nın karşı­sında bulunan Kılburun'da düşmüş idi. Ancak Rusların da kazançlı olduğu yerler vardı. Kafkasya'nın güneyinde Bayın-dır, Ahlacik ve Başgedikler'de üstün gelmişlerdi. 1855/27/eylülünde Osmanlı askerinin gösterdiği celadetti savunma bütün gayretlere rağmen Kars'a girmelerini önleye­medi bu Rusların. Anadolu da yaptığımız faaliyet-i askeriye yüz güldürücü bir neticeye vâsıl olamıyordu. Ruslar ise ordumuzdaki bu üzücü hallerden dolayı karşımızda başarılı ol­maktaydı. Devletin ileri gelenleri de bu durumu yavaş yavaş sezinlemeğe başlamış gibi idi. Hâtta;1271/1854'de Ahıska ve Gümrü'de vukubulan savaşlarda meydana gelen uygunsuzluğa sebeb oldukları sabit görülen Müşir Ahmed Paşa ve Ferik Rıza Paşanın rütbeleri sökülerek kendileride beşer sene Kıbrıs'da bulunan Magosa'ya sürgün edildiler.

Merhum üstad Ahmed Râsim Bey bu hususda şunları söy­ler: "Bir yabancının şahidliğİ: 1856 senesinde İngiltere Parlamentosunda takdim edilen resmi vesika mecmu-ast 1853/54 uel855 senelerinde Osmanlı devletinin Asya kıtasındaki top­raklarında bir araya gelen orduların hâl ve davranışlarına aid general Vilyams, Lord Klaren- don, Stratford Radklif ile bazı konsolosların aralarında yazılmış 390 tane telgrafın muhteviyatı yer almaktadır. Bunlardan bazılarını aşağıya alıyoruz: General Vilyams diyorki: 'Bu mütehammil ve kana­atkar Asya ırkının her memlekette dâima isyanlara sebeb olacağı şüphesiz bulunan elem ve ızdırabata büyük bir sa­bırla karşı koyacağını hayretle görüyorum. Askerin tâyinatı pek fenadır. En basit kaide bile meçhuldür.

 Çeşitli kıta­lara göre 18-20,22 aylık olanlar bile içiçedir. Yeni gün, rızk-ı cedide, yani yeni rızka uygun olarak yaşanıyor. Subaylar, hizmet, inzibat yâni disiplin ve tâlim hususunda fena sebeb-lerden utanılacak derecede müsamaha gösteriyorlar. Bunla­rın tamamına yakım komutanlığa lâyık değildir. Eskidenberi alıştıkları İçin sarhoşturlar Askerin parasını çalmaktan baş­ka bir şey düşünmüyorlar. Müşir, irtikâp ue İhülasda diğerle­rine numune teşkil diyor. Paşalar ve miralayla.!' muhasebe memurlarıyla ortak olduklarından topladıkları mahsulü ihti­lasları bunlarla paylaştıktan sonra İstanbul'a gönderdikleri eurak ue cedueller yâni listeler büyük sahtekârlıklarla malul­dür. Hükümet 33 bin kişi hesabıyla tayın veriyor, halbuki si­lah altında ancak 18 bin asker vardır. Başı bozukların maaş ue tayınını böyle askerin intizamsızlığından dolayı müşir ile bu çete reisleri için gayet geniş bir ihtilas manbaıdır. Kâğıd üzerinde 3500 kişi görüldüğü halde adı geçen adamların eli­nin altında ancak 800 başıbozuk var. Müşir; en kü çük istifa­delere bile alaycı nazarlarla bakmıyor, kış mevsiminde hastanede uefat eden 12 bin askerin eşyasını sattırdı. Oraya tah­sis olunan mblağ kısmen nakit bir kısmı da kaime olarak gönderildiğinden, Müşir, nakit olan kısmı kendine ayırıyor, kaime ile ödemeleri yapıyordu. Bu sebebden tahmini olarak %20 nisbetinde zarar meydana geliyordu. Paşalar ile mira­laylar irtikap ue ihtilas için daha bir çok vasıtalar buluyorlar, muhasebe memurları ile uyuşarak pirinç ue et tayınları karşılığında para alıyorlardı. Yahud bunları aynen almağa mec­bur olurlarsa kendi hesablarına sattırıyorlar civardaki mahsulat olan zirai ürünleri biçmek köylerdeki evleri ykıp bura­larda pek pahalı olan odun ve tahta tedarik etmek için an­garya suretiyle askeri çalıştırıyorlar Herkes bu yağmadan is­tifade etmek için çeşit çeşit çâreler, vasıtalar buluyor "

Osmanlı idaresinin bütün kötülüklerini ortaya seren  Badori Ahelçiyaa başgedikli, hezimetlerinin ve nihayet Anaistilasının hakiki sebeblerini, bu istihşadatı kısa keserek ticeve geçiyorum. Ahlâk ve eski usûl olarak muhafaza dilen adetten, müşirler, ferikler, livalar, İstanbul veya ecnebi jlkelerdeki harbiye mekteplerinden mezun olmuş subayları inat dolu bir düşmanlık içinde maiyetlerinde bulundurmak­tan uzak tutuyorlardî.

Esasen İngilizler savaşın devamından yanaydılar. Lord Palmerston, iktidar mevkiine yeni gelmiş, İngiliz ahalisinin fikr-i umûmisi şevk içinde mühimme-i tedarikata başlamıştı. İngilizler, Baltık denizinde yeni bir harp çıkmasını Kurunştad mevkii müstahkeminin de Sivastopol gibi tahrip olmasını Petersburg'un bombardıman edilmesini elhasıl Rusya'nın bir hayli zaman kalkışmayacak hâle gelmesini istiyorlardı. Bu maksada bağlı olarak 1854 senesi kasım ayında Finlandiya kendisine iade edilmek vaadiyle İsveç ile bir antlaşma imza­ladılar. İtalyan liberal partisini aleyhine teşvik etmek tehdidinde bulunarak Avusturya'nında harp ilân etmesini tâleb ediyorlar, Kafkasya'da Ruslar ile çarpışan Şeyh Şâmil'e yar­dımda bulunuyorlardı. Bu mevzuuda üstad Ahmed Rasim Bey merhumun şu mülahazasına yer vermeden edemiyoruz: "Şeyh Şâmil müslümanlann meşhur bir gazisi olup, 1212/1797'de Dağıstan'da doğmuş evvela bu ülkede Kadı Molta'nın maiyetinde on sene kadar Ruslarla savaştıktan sonra Çer keşlerin başına geçip yirmi sene mütemadiyen Rus askerlerine mukavemet etmiş, bir avuç dağlı'larıyla en meşrgenerallerin kumandası altında bulunan Rusya'nın nice o'dulannı perişan etmeye muvaffak olmuştur Askerlik meslegindeki yüksek iktidarı, metanet ve sertliği âlemi hayrelde bırakmıştı. nihayetinde 1277/1861'de Rus birliklerinin birkaçı tarafından kuşatılarak teslim olmaya mecbur edilmişti. Petersburg'a sevk olunarak, on yıl kadar esir tutulmuş, daha sonra Hac'ca gitme arzusuna mümanaat edilmemiş ve oğlununun refakatinde ve oğlunun geri gelmesi şartıyla Çar iste­nen bu izini vermiştir. 1288/1871 'de Medine'de vefatı vuku bulmuştur Oğlu Mehmed Paşa adlı zât Osmanlı feriklerindendir. Demektedir bunu da Şemseddin Sami (Fraşerl)'nln Kamus'ül âlamından istinbat etmiştir."