Beka-İ Osmaniyye Mütalaası
Binbaşı Mehmed Şefik Efendinin risâlesindeAnadolu kıtasının (topraklarının) Bahr-i Siyah (Karadeniz) cihetinden, Rusya'nın Bahr-i Siyah donanması tefevvukunu (üstünlüğünü) muhafaza etdikçe vaziyet-i elîmesi aşikârdır. Şimal-i şark (kuzey doğu) istikamet-i berriyesinden (karayolu) dahi Rusya'nın pây-i taarruzuna (saldırgan adımlarına) karşı müstesna bir haileye (engele) hâiz değildir. Anadolu ve Suriye kıtalarının bahr-i sefid (Akdeniz) sahili dahi hasmın fâik-i kuvvay-ı bahriyyesi ianesiyle (düşmanın kuvvetli deniz kuvveti yardımıyla) harekât-ı taarruziyyesine (saldın hamlesine) mü-said bir haldedir. Velhasıl vaziyet-i coğrafiyei Osmaniyye, müstesna bir vaziyet-i müfide-i sevku'lceyşiyyeyi hâiz (Osmanlı devletinin buradaki durumu pek ayrı ve faydası çok bir idareye sahip) olmadığından, Osmanlı devletinin bu noktai nazardan tabii bir istinatgahı yâni dayanağı dahi yok demektir.
Hele dimağ-ı devlet ve memleket olan payitaht (İstanbul) gerçi Avrupay-i Osmani ve Asya-i Osmaniye'nin ve İki büyük denizin mahalli telafiyesinde (arasında) bulunmak münasebetiyle ehemmiyet-i siyasiyye ve askeriyyesi ve fevaid-i lâtahsası (faydalı olmayan toprağı) gayri münkirsede (inkâr edilemezsede) berren ve bahren (kara ve deniz) kavi (kuvvetli) bir hasmın taarruz-u ciddiyesine mukavemet etse bile rnevkıen hâl-i muhasarada kalmağa salih (uygun) bir zemin ve zamandadır. Öyle bir harp zamanında dimağ-ı devlet demek olan payitaht, vatanın akasam-ı sâiresine İcra-yı hükm ve nüfuz edemeyecek, beden-i vatan sekte-i dimağa uğramış bir malûl vücuda benzeyecekdir.
Hele esliha (silahlar) ve cephane fabrika ve depolarının şu şekl-i vaziyete mâlik olan İstanbul'da bulunuşu öyle bir zaman için ne derece bâis-i felâket olacağı müstağnı-i beyandır. Bir hükümet (devlet) dâima ahval-i fevkalâdeyi nazar-ı dikkate almalıdır. Mürur (geçen) zaman ile ahval-i akvam (kavimlerin durumu) ve memalik-i tebeddulat-ı siyasiyye (ülkede ki siyasi değişiklik) ve iktisadiyye'ye uğradıkça, düvel-i mütemeddinenin (medeni devletlerin) tedabir-i siyasiyye ve harbiyesi dahi tahavvüle (değişime) uğramak mecburiyetindedir.
Hiç olmazsa Karadeniz ciheti, taht-ı emniyet-i bahriyyede bulunmadıkça netice olarak maalesef denilir ki; Muhtasaran beyan olunduğu üzere, hükümet-i Osmaniye yâni Osmanlı devleti ne millet ve ne de vaziyet-i coğrafiye itibarıyla emîn bir istinadgâha mâlik değildir.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın