๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Büyük Osmanlı Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 04 Nisan 2011, 16:19:59



Konu Başlığı: Avrupaya bir nazar
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 04 Nisan 2011, 16:19:59
Avrupa'ya Bir Nazar





Gerek batı gerekse avrupanin ortasında harp alametleri kendini göstermeye başlamıştı. Bunu gözlemekte olan Bis­mark, Kuzeyalmanya birliğini gerçekleştirdi. İlk Önce Hes-Kasil ve Frankfurt'un iltihak ettirilmesiyle Prusya'nın birleş­mesi tamamlandı. Vakti zamanında İngiltere krallığı sülalesi­ne aid olan Hanover krallığını alarak, hükümeti Rusya hudu­dundan Fransa hududuna kadar genişletti. Genel seçim usu­lünü kabul ederek, Almanmilli hislerini arkasına alarak hem birleşmeyi sağladı hemde istiklallerinin yok olmasından do­layı vehm eden küçük hükümetleri tatmin eylediğinden top­lanan heyet Berlin'de rayiştag denen meclisle ortaya çıkmış oldu. Diğer taraftan Alman prensleri ve bilhassa Prusya kra-lı'nın vekillerinden meydana getirilen bir Bundeşrat meclisi kuruldu ki rayştag meclisinin teşebbüslerine karşı bir dizgin mesabesindeydi. Bismark, bu iki meclisin tesirine kapılma­dan ve adeta onlardan bağımsız bir halde, yalnız kralın ya­nında mesul olmak üzere birleşik heyet şansölyesi (başvekil­lik gibi) idi.

3. Napolyon bu birleşmiş heyeti iyi gözle seyretmedi, Ren nehri ikliminde meydana gelen bu kavi hükümet, İtalya hükümetine benzemiyordu. Kuvvetler dengesi bozulmuştu. O yüzden İtalya'dan Alp dağlan hududundaki Savoa ve Miş'i aldığı gibi bir taraftan da kaybettiği bir şeye karşı bir şey ka­zanmak istediysede Bismark red cevabı ile yetindi. Bunun üzerine Hollanda kralına müracaat ederek Lüksenburg bü­yük dukalığını para karşılığında satın almak arzusunda bu­lundu. Anlaşma mümkün oldu. Pazarlık edildi. Feragat ve in­tikal senedi imzalanırken Bismark, heylulet, yani araya girerek işi bozdu. Fransa, Meksika seferinin hatasından dolayı yıpranmıştı. Paris Bismark'ın muhalif elini kıramadı. Lüksen-burg dukalığının bitaraflığını ilanıyla gördüğü hakareti çiğnedi. Askeri bakımdan kuvvetlenip teşkilatlanmaya kuvvet ver­di . Bir fransız tarihi diyorki: <Lüksenburg meselesinde İsa­betli hareket eden fransa haysiyetini ilan ve ihtilalci fırkalar tarafından tehdid altında bulunan mevkiini sağlamlaştırmak için, 3. Napolyon'un bir harbe ihtiyacı vardı. Almanların hü­kümetini Prusya'nın büyüklüğü altında birleştirebilmek için Kont Bismark'da aynı hisleri duyuyordu. Böylece su-i tefeh­hümü yani yanlış anlamayı harbe hazır olmayı teşvik olarak görünmedeydik

Bu aralık İspanyollar, kraliçe 2. İzabellayı tahttan indirmiş­ler, daha çok hürriyet sever ve verir bir hükümdar aramaya çıkmışlardı. Geçici hükümet reisi görevi deruhde eden mare­şal Pirim, İspanya krallığı tacını Prusya kralının yeğenlerinden Leopold dö Hohenzollerne teklif etti. Fransa hükümeti bunu protesto etti. 4/temmuz/1870 tarihinde Prusya hükü­metinin nezdindeki sefiri mösyö Benedetti'yi Ems şehrinde Prusya kralı 1. Gilyoma yolladı. Vazifesi, akrabasından bulu­nan Leopold dö Hohenzolleri İspanya kralığını kabul etme­mesini sağlamak için, yardımlarını istemekti. Kral uygun davrandı. Prens itaat etti. Böylece Fransa büyük ve önemli diplomatik bir başarı göstermiş olmakla avunmaktaydı. Fa­kat Fransada var olan savaş taraftarları Prusyanın pek daha çok güçlendiğini görmek istiyorlardı.

Fransa hariciye nazırı mösyö dö Garamot, sefir Benedet­ti'yi, prensin İspanya krallığı teklifine göstermiş olduğu çekinmeden vazgeçerek bir daha evvelki fikre dönmemesi hakkında kraldan taahhüt almasını istedi. Kral bu sefer red cevabı vermeyi uygun gördü. Prens Bismark bu olan bitenle­ri telgraflarla haber almakta idi. Fransızlara göre Bismark, Prusyanın Fransadan daha kuvvetli ve hazır olduğunu bildibinden fırsatı kaybetmemek için, kralın telgrafını değiştire­rek gazetelere: <fransa sefirinin yaver-i harbi tarafından, kapıya kadar getirildiğini, elçinin bu hakarete müstehak olduğunu, kralın yanında meydana gelen hareketteki ısrarı pruSya hükümeti için, aynı hakaret demek olacağını göstereceği tarzda yazılmış bir telgrafname tebliğ etti. Alman ga­zeteleri bu notayı istedikleri gibi evirip, çevirdiler ve bu ha­ber Fransa hükümetine ulaştığında da savaşın ilanı tahak­kuk etti. >

Fransa ahalisi ayaklandı. Durumun sabırla metanetle madde, madde tetkik edilmesini ve mecliste olayın müzakeresinin yapılmasını tavsiye eden meşhur Tiyers'i hain ve Prusyalı diye tahkir edip adamın camlarını taşladılar. Sokak­larda, Berline! Berline! diye bağırıştılar. O gece meclisi me-busan ilanı harbi tasdik etti. Bismark Fransız hükümetinin hatasından istifadeyi bilmişti. Fransa müşkül bir duruma düşmüştü. Avusturya, Rusların tehdidi yüzünden kımıldıyamiyordu bile. Fransa ile anlaşarak müşterek bir hareket yap­ma arzusunu taşıdığı halde tehdidlerden dolayı, bir şeye te­şebbüs edemedi.

İtalya, 3. Napolyondan Roma'nın kendisine verilmesini te­min hususunda talepte bulundu. Napolyon razı olamadı. İngiltere ise, Fransanın küçülmesinden dolayı her halde bir üzüntüye kapılacak değildi. Savaş, 3. Napolyon'un ummakta olduğu neticeyi vermedi. Meç ve Sedan mağlubiyetlerini Pa-ns'in muhasaraya maruz kalması takip etti. Sonunda Paris'de düştü. lO/mayıs/1871'de Frankfurt şehrinde yapılan anlaşma gereğince Fransa; beşmilyar frank savaş tazminatı Ödemeğe ve Arsas-Loren'i terke evet demek durumuna razı oldu. imparatorun Sedanda esir düşmesi üzerine Fransızlar 4/eyIü!'de müdafaİ milliye hükümeti idaresinde olarak cum­huriyet ilan etme yolunu seçtiler. Meç Prusyalıların eline düşmek üzereyken, Rusların hariciye nazırı Gorçakof, büyük devletler kabinelerine, Rusya'nın Pariste yapılan sulh karar­larını yok sayarak Karadeniz'deki hukuku hükümranisini ye­niden tanzime karar verdiğini bildiren, genel bir layiha gön­derdi. 29/ekim/1870'de yazılan bu layiha avrupanın tama­mında büyük heyecanlar duyulmasına sebeb oldu.

Fransa, bunu bir kahpelik olarak kabul etti. BabıâÜyi ise, müthiş bir telaş sardı. Bunlar olmaktayken Osmanlı devleti­nin içişleri ve siyasiyesi de şu durumdaydı: On senedenberi maliyenin vaziyeti vahim durumunu devam ettirmekteydi. 1287/1870'de muntazam borçların yekünü 1 milyar franka yükselmişti. Âlî paşanın vefatı sırasında hazinenin 130 milyon lira borcu olduğunu Lütfi tarihi yazmaktadır. 1869'da ya­pılan; büyükborç (mazinin hesapları) temizlenmeden vede istikbal teminat altına alınmadan sarfetmeye devam ediliyor­du. Memurlar ve müstahdemler maaşlarını zorlukla alabili­yorlardı. Mal sandıklarında para bulunmuyor, hatta hazine tahvilleri dahi ödenememekteydi.

Bu hal hükümetin iflasının pek yakın olduğunun gösterge­siydi. Vergi koyma ve toplama düzeni şekillerinin ıslah edilmesi hâlâ düşünce planında kalmakta idi. Düşünülen tedbir­lerin en belirgini, gerek kara gerekse deniz askerinin sayısı­nın azaltılmasından ibaretti.