Konu Başlığı: Akabe olayı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mart 2011, 16:36:02 Akabe Olayı Tarih 1322/1906 senesini gösterirken Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa ile meşhur Gazi Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu Gazi Mahmud Muhtar Paşa elele vermişler İngilizle ri tedirgin edecek mesele çıkarmayı kararlaştırmışlar, bunun içinde aslı astarı olmayan bir problem ortaya çıkarmışlardı. Güya Mısır ile Osmanlı Devleti arasında bir hudud ihtilafı meselesi varmış! Akabe'den, elAriş'e kadar uzanan ve Sina yarımadasını iki ye bölen bir hat'dan bahsederler. Aslında böyle bir hat hiç bir zaman çizilmiş değildi. Eğer böyle bir hat hakikat olup itibar edilen bir şey olsaydı, Osmanlı devleti bu hat'da dayanarak Süveyş Kanalına kadar sokulma yetkisi taşıyabilirdi. Şüphesizki îngilizlerde buna rıza göstermezlerdi. 1881'de Arabi Paşa'nın milliyetçilik adı altında ırkçılık güderek gerçekleştirdiği isyan sonrasında, Mısır resmen İngiltere'nin himayesine girmişti. Arabi Paşa dindaşının dizinin dibinden, düşmanının ayağının altına uzanma hainliğini irtikâb etmekten fütur getirmemişti. Süveyş Kanalı Mısırın can damarını teşkil etmekteydi. Bu hattın devamı Hindistan'a kadar uzandığından, önemi pek çok artmış oluyordu! O nisbette de Osmanlı-İngiltere münasebetlerinin gerilmesine sebeb teşkil etmekteydi. Sadrıazam Ferid Paşa bu işi tahkiki vazife addetdi. Bahriyye ve Harbiye nezaretlerinde bu meseleye dâir bütün evrakları babıâii'ye getirterek bizzat meşgul oldu. Malumat sahibi olmaları muhtemel zevatı yanlarına celbedip, müşavir olarak istihdam etdi. Netice de, böyle bir hattın, mevcud olmadığı gibi kimsenin de böyle bir iddiada bulunmadığı belirlenmişti. Ferid Paşa ise, bu iddiayı dikkatle incelemekteyken, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa ve Mahmud Muhtar Paşalar da, İngilizler aleyhinde padişah'i iknaa etmeye çalışmaktalardi İngilizlere haklı olarak daima menfi düşünceler taşıyan Sultan Hamid, sadrıazamının tutumuna bu safhada kızmaya başladı. Ne var ki; İngilizler fitili ateşlemişler, amirallerinden Lord Fişer komutasındaki gemilerini Midilli Adası önlerinde son emri almak üzere demir attırmıştı. Avrupa devletlerinin geneli böyle davranırlar. Nerede ihtilaf vu-kubulmuşsa oraya donanmalarını yollarlar. Müzakere hususunda baskı unsuru olarak kullanırlar! tcab edersede bombardıman ederler! Cezayir; Fransızların bu tarz müdehalesine maruz kalmıştır. Daha sonraları da, Trablusgarb'de İtalyanlar da aynı taktiğe baş vurmuşlardır. Hemen ilâve edelimki donanmay-ı hümayun, İngiliz ve Fransızlannkine faik şekilde olsa idi, bu mühim bir baskı unsuru sayılan gemileri startejik bölgelere yanaştırıp,ülkemiz üzerindeki istihbarî ve dezonmormayyonları, destabilizas-yonları deneyen devletlere bu adetlerinden vaz geçmeleri ihtar olunurdu. Ne yazık ki etrafı denzilerle çevrili bir ülke olmamıza rağmen, süngümüzler boğazlara kilit vurmuş bir milletken donanmasını 16.asır hâriç kullanamamızın sebebini insanımızın genellikle evinin erkeği olmasındaki isteğe bağlamakda pek hatalı olmaz. |