> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor  (Okunma Sayısı 884 defa)
28 Mart 2011, 17:14:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 28 Mart 2011, 17:14:00 »



Sultan 2.Abdülhamid Hâl Ediliyor





Abdülhamid Cennetmekân'ın hâl edilmesine girmeden ev­vel, bu zâtın karşılaştığı muhalefete bir nebze olsun dokun­madan, geçersek çalışmamızda belki nice eksikler bulurken bu hususu atlarsak telafi edilmez bir eksiği biz göz göre göre yapmış oluruz. Bu münasebetle; 2/Mayıs/1992 senesinde İlim Kültür ve Sanat Vakfı Târih Enstitüsü tarafından tertiblenmiş 2. Abdülhamid ve Dönemi adlı, Sempozyum Bildirileri'ni kitaplaştırmış bulunan Seha Neşriyat'ın bu değerli kita­bının her biri değerli tebliğleri sunan muhterem ilim ve bilim adamlarının aralarında yer alan, bahsimize uygun tebliği ile Sayın Erol Özbilgen Beyefendinin, beyanlarından alıntılarla sahifemizi süsleyelim.

"Osmanlı Padişahları. Fâtih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kaanuni Sultan Süleyman, Avcı Sultan Mehmed, Sultan Mahmud-ı Adlî gibi, çeşitli unvan ve lakablanyla tanınır­lar. Genç Osman, Deli İbrahim, Sarhoş Selim gibi bazılarının hâlleri, bir kısmının belirgin özellikleri de tevatür biçiminde halk arasında yayılmış unutulmamıştır. Dördüncü Murad kuvvetlidir, kahhardır, üçüncü Selim duyguludur, hassastır, Sultan Abdülaziz güçlüdür, pehlivandır, babayanidir. Beşin­ci Murad mecnundur, masondur." Şeklinde beyanda bulun­duktan sonra Özbilgen şunları ifade etmektedir 2.Abdülha­mid Hân hakkında: "Bu bağlamda Sultan 2. Abdülhamid'in resmi unvanı <elGazi>dir. <Zeki ve hassas, tez anlayışlı, mu-tad muamelesi çok nazik, tehdidini hakkıyle yerine getirme­ğe kadir, lüzumunda şiddet göstermeyi veya hiddetini teskin etmeyi bilir>

 Özellikle muhalifleri tarafından üretilen lakabla-rı ve şöhreti ise, Osmanlı hanedanı içinde en geniş spektru-mu hâizdir; İslamcı, kızıl sultan, evhamlı, cani, kadın düşkü­nü, ırz ve namus düşmanı, hasis <pinti> Ama en önemli özelliği herhalde Sultan Abdülhamid'in Osmanlı padişahları içinde <hatta kalıntıları günümüze kadar devam eden> en güçlü muhalefetin muhatabı, hedefi ve simgesi olmasıdır. Muhalefete sözlüklerle verilen anlamlar şöyle guruplanabilir: I-soyut anlam: Uygunsuzluk, aykırılık, zıtlaşma, karşıtlık. 2-Somut anlam: Çirkin ve fena bir şeye karşı tepkime.

3-Mecâzi anlam: Sevişmezlik, düşmanlık, nefret etme. " Di­ye üç başlık altında toplayıp bunların incelenmesine geçen sayın konuşmacı, Düşünce ortamı adıyla açtığı bir bahsin hemen ilk cümlesinde mühim bir tesbite parmak basar; ''Tanzimat ilke olarak Osmanlı devletinin klasik dönem diye­bileceğimiz 19. yüzyıl öncesindeki yönetimiyle, hukuk yapı­sıyla, bilimiyle, diliyle, edebiyatıyla, mimarisiyle, giyimiyle kuşamıyla eğitimiyle, zeokleriyle kısaca kültürüyle zıttaşır, ona tepki gösterir, sevişmez. Yâni; <Tanzimat Deuleti> kendi aslı ile muhalefet halindedir. Her nekadar tanzimat-dönemi­nin ıslahat fermanı ile kapandığı kabul edilirse de, genç gö­nüllere, genç zihinlere yerleştirdiği batı'ya doğru tek yönde açılan bu ictihad kapısı hiç mi hiç kapanmamıştır"

Dedikten sonra Tanzimata gönül veren ilk aydınlar adjyla da nitelenen bu nesil, eski ile yeni arasında bir köprü, bir öğretmen olarak vazife almak durumunda kalmışlar ve bilgi bakımından ve görgü münasebetiyle hayli kısıtlı olduklarından bir sentezde yapmaya muvaffak olamamışlar, sadece gözleriyle gördüklerini tarif etmişlerdir. Bu saydığımız kişile­rin yetişdirdikleri Avrupa aleminin bize göre sehhar hâlini da­ha uzun süre ve daha da pratik alanda kullanabilecek husus­lara dikkat etmişler hatta Pâris'de bir Osmanlı okulu açılma­sını sağlamışlardır.

Asetilen gazından elde olunan ışıkla Cahmp Elize'nin ge­celeri gündüz gibi aydınlanmış olmasını görmüşler, Avrupa şehirlerindeki devlet törenleri, faşingler, toplu eğlenceler, ti­yatro ve çeşitli sanat gösterilerini benimseyen bu kuşak ülkeye taşıdığı müşahedeleriyle toplumun yabancılaşmasını sağlarken, bir mücadeleyi de başlatmış oluyordu. Konuşma­cı, bunları batı dünyasından seçtiklerini süzgeçden geçirerek Münif Paşa, Ahmed Midhat Efendi ile Ahmed Rasim ve Hüşeyin Rahmi Beyler gibilerinin edebiyat sosyolojisi olarak nakletmelerini ifade eder. Ben, bu yapılan edebiyat sosyoloji­si aktarımını kaçınılmaz bulduğumdan, bu zevatın çalışmala­rında okuma hususunda coğrafyamızda ne kadar zayıf oldu­ğumuzu hatırlarsak, okumaya teşvik bakımından da faydalı olduğunu ileri sürüyorum.1850 ile 1877 seneleri arasındaki Osmanlı devletinin Rus­ya, Karadağ, Romanya, Sırbistan ve Bulgaristan'a karşı yap­tığı savaşlar, Mehmed Ali Paşanın Mısır meseleleri, Cebe I-i Lübnan velhasıl savaşsız gün geçmemesi ekonominin çökmesini sağlamış, buna bağlı olarak da bu birikim Abdülha-mid dönemi için her nevi sıkıntının kaynağını teşkil etmiştir. Bütün bunların baskısının kalkmasını islâm dayanışmasında bulan Sultan Hamid panislamizmi devreye soktu. Balkanlar­da alıp yürüyen ırkçı ve milliyetçi düşünce tarzı her bölgede isyan bayrağı açarken padişahın, müslümanlann birliğine ve hamiyyetine sarılmasını pek tabii görmek lâzım. Çünkü insa­na öldüğünde sorulacak olan kimin kulu, kimin ümmeti ol­duğu şeklinde tezahür edeceğinden toplanacak noktai mer­kezin panislâmist anlayış olduğu gün gibi aşikârdır. Bunu sağlayan müessese hilafet de üçyüz şu kadar senedir eldey­ken bu tercihin muhalefet edilecek tarafı yoktur. Bizim Sul­tan Hamid dönemini yazmaya başladığımızdaki bu padişahın kurduğu ilim ve bilim yuvalarını kül türel ortam başlığı altın­da takdim eden konuşmacının beyanlarından, muhaliflerin isimlerine geçerek bu bahsi tamamlayalım.


"Şinasi, Namık Kemâl, Midhat Paşa, Süleyman Hüsnü Paşa, Ahmed Rıza, Mahmud Celâleddin Paşa, Prens Sabahaddin, Mizancı Mu-i'ad, yerli masonlar, ermeni çeteciler oe Teufik Fikret, Ali Su-3-Oi, Jön Türkler, Bülent Ecevit'i de, şu hâince satırları hase­biyle bu padişahın muhalifleri arasında görmek kabil. Ecevit'in şu ifadesini konuşmacının tebliğinden almadan geçe­miyoruz:  ".Devleti çağdaşlaştırarak yaşatabilecek ve halkı ezilmekten kurtarabilecek tek devlet adamı olan Midhat Pa­şa' yi yargılamak üzere Fransızların elinden atabilmek uğru­na Tunus'u Fransızlara armağan eden de.., Türk ekonomisi­ni ve mâliyesini yabancı denetime testim eden de, büyük bir donanmayı Haliç'de çürütüp, bağımsızlığı tehlikeye düşüren de.." Sultan Abdülhamid'dir" Demektedir, Bay Ecevit,13/ Ekim/ 1985'de Nokta dergisinin 40. sayısına 20. sahifede yazmış olduğu "Gericilik Osmanlıcılıktan Kaynaklanıyor" başlıklı yazısının muhtevasında. Bir de konuşmacı Erol Bey'i bizlerin, Mehmed Akif Ersoy, Bediiüzzaman, İskilipli Atıf Ho­ca, Abdünnafi Efendiler gibi zevatın muhalefetini söz konusu etmiyor, bu tarafı da pek enteresan.

31/Mart Vak'asının tenkilinden sonra, Mahmud Şevket Pa­şa Meclisin toplantı yaptığı Yeşilköy'e gelerek mebusan ileri gelenleriyle Abdülhamid'i taht'dan indirmemelerini tavsiye ettiğini bildiriyor merhum Reşat Ekrem Koçu, buna karşılık meclis bilhassa ayanın azalan teskin olmuyor İllâ hâl edile­cek diyenler ekseriyeti teşkil ediyordu. 27/Nisan /1909'da Ayasofya meydanındaki mebusan binasında toplanan müş­terek meclisin üyesi olan Âyan'dan Gazi Ahmed Muhtar Paşa bir konuşma yaptı ve şunları beyan etti: "6u gün Cenab-ı Hakk' meclls-i milliye bir mühim vazife tevdi etmiştir. Millet telâş için-de bu vazifenin ifâsını bekiiyor,heplmiz kalbimizde kararını vermişizdir. Sözü uzatmağa hacet yok, sizlere yalnız iki şey teklif edeceğim. Ve kabulünü rica edeceğim. Devleti­mizde bazen itlaf dahi vukubulmuştur. Kan lekesi milletin şân ve necâbetine yakışmtyacağtndan bu hususdan çekinil-mesini şiddetle iltizam ediyorum. İkincisi bu gibi ahvalde fet­vaya müracaat olunmak adet olmuştur Bu günde bir fetva alınmasını tavsiye ve teklif ederim. Dedi ve alkışlarla kabul olundu." Şeklinde Abdurrahman Şeref Efendi'den nakleden Merhum Koçu, kendiliğinden şu sözleri ilâve ediyor:

"Gazi Ahmed Muhtar Paşanın Abdülhamid'in adını ağzına alamayışı şayanı dikattir, büyük adamın devrilirken dahi heybeti vardır, koca mareşal onun tahtdan indirilmesini ko­nuşurken adını söylemeye edebi insaniyet ve şerefi askeriye­sine uygun görmemiştir. Kan dökülmemesinden bahsetmiş­tir, demek mebuslar arasında 2.Sul- tan Abdülhamid'in 76 yaşına rağmen idamını düşünebilecek adamlar vardır ve onların o heyecanlı günde duruma hâkim olmasından kor­kutmuştur." Diyen Reşad Ekrem Koçu Abdurrahman Şeref Bey'in anlattıklarına geçiyor: ".Fetva emini Hacı Nuri Efendi meclise çağırıldı. Celse tatil edildi. Fakat kimse dışarı çıkma­dı. Ayan ve mebusan reisleri ile kabine erkânı (Tevfik Paşa kabinesi) ve mebuslardan fıkıh İlminde bilgi sahibi bir kaç kişi mebusan reisi Ahmed Rıza Bey'in odasında küçük fakat mühim bir encümen hâlinde toplandı, mebusların hazırladı­ğı fetva müsveddesini Hacı Nuri Efendi beğendi:


<Tahtdan indirmede meymenet yoktur, teklif edin nefsini azletsin!> De­di. Kâtip, müsveddenin sonunu <hâl olunmak veya istifa teklif edilmek şıklarından erbab-ı hail ü akid hangisini tercih ederse icrast şeklinde tashih etti. Fetva tebyiz edilip Şeyhü­lislâm Ziyaeddin Efendi tarafından imza edildi. İmzada kulla­nılan kalemi hâtıra olarak Afymed Rıza Bey aldı. Meclise gir­dik. Ben de İstifa taraftarı idim, târihimizde tahttan indirme-ler daima uğursuz olmuştu, meclisde ayandan ve mebusan-dan bir kaç kişiye fikrimi açdım, kabul ettiler, fakat ekseriyet <Hal! Hât!> diye bağırmaya başladı. Mebuslar tahtdan inde şeklini kabul etmekle hâkimiyet-i milliyenin kuvvetini göstermek istemişlerdi. Reis Said Paşa fetvanın kabulünü meclisin reyine arzederken ayağa kalktı, fetva ittifakla ayak­ta kabul edildi" şeklinde bana nakletti diyor Abdurrahman Şeref Bey için, merhum Reşad Ekrem Koçu. Bizde hemen ilâve edelim ki, reylerin verilmesi ayağa kalkılmak suretiyle izhar edildiğinden arada bir boşluk gören Sultan Hamid'in dokuz defa sadarete getirdiği Said Paşa, rey vermekle ayağa kalkanları kendi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor
« Posted on: 19 Nisan 2024, 10:11:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor rüya tabiri,Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor mekke canlı, Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor kabe canlı yayın, Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor Üç boyutlu kuran oku Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor kuran ı kerim, Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor peygamber kıssaları,Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyor ilitam ders soruları, Sultan 2. Abdülhamid hâl ediliyorönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes