> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Sultan 2. Abdülhamid han
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sultan 2. Abdülhamid han  (Okunma Sayısı 980 defa)
02 Nisan 2011, 15:30:11
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 02 Nisan 2011, 15:30:11 »



SULTAN 2.ABDÜLHAMİD HÂN




Osmanlı Padişahlarının; 34.sü, hilâfet-i Osmaniyanın 25. halifesidir. 22/EyIül/1842'de Eski Çırağan Sarayında, saba­ha karşı, Abdülmecid Hânın Tiri Müjgân adlı kadınefendi-sinden dünya'ya gelmiştir. 75 sene, 4 ay, 9 gün süren ömrü­nü, İslâm düşmanları karşısında siper vazifesi görebilmek için bütün varlığıyla vakfetmiş ve nihayet bu hayat çizgisinin 10/Şubat/1918 saat 15.oo sıralarında Beylerbeyi Sarayında noktalandığını görüyoruz.

Sultan Abdülhamid dönemi Osmanlı devletinin en kritik ve 19. asrın son çeyreği ile 20. asrın ilk çeyreğine yepyeni, mükemmel bir münevverler zümresi hediye eden dönem olmak üzere mühürlemeye kalksak, asla mührü yanlış yere basmış olmayız. Vücuda getirmeye çalıştığımız bu târih eserinde bir döneme girişde belkide ilk defa kurduğu müesselerin listesini takdim etme yolunu seçtik. Çünkü; aşağıda okuyacağınız vak'alann bazı yorumlan size tuhaf gelebilecektir fakat bu zâtın kurduğu ve kurulması mecburî ve mu kadder olan mü­esseselerin banisi olması, bu gün üzerinde hür olarak, şanlı bayrağımızın altında, hudutlarımız içinde bir millet-İ islâmiye olarak yaşamamız önce lûtf-u İlâhî bilahire Sultan Hamid'in vücuda gelmesine bezl-i mesai sarfının ehemmiyetini idrâk, nankör olmayan her evlâd-i vatanın vazife-i vicdaniyesidir. Hemde biz bu müesseseleri yine ilk defa olarak bir ilmihal­den alıyoruz ve bu ilmihalin merhum hazırlayıcısı, Türk Silahlı Kuvvetlerine, çeşitli makamlarda ve rütbelerde hizmet vermiş bulunan ve mesleklerin en muhterem olanlarından bir meslek olan öğretmenlikle, askeri mekteplerde nice subayla­ra ders vermiş bulunan Emekli Eczacı Kimyager Albay Hüseyin Hilmi Işık Efendi'yi de bu vesileyle rahmet ve minnetle yâd etmeyi vazife addediyorum.

Bakın Hüseyin Hilmi Işık Efendi, şunları kaydediyor, değerli ilmihalinde 1971 senesi baskısında 916.sahifede: ".32 sene 7 ay, 27 gün süren hü­kümdarlık zamanı içinde bir avuç toprak vermedi. Her vila-yetde mektebier, hastaneler, yollar, çeşmeler, Viyana'dan başka bir yerde bulunmayan modern bir tıp fakültesi yaptırdı.1293/1877, Mekteb-i Mülkiye'yi 1296/1878'de bir müze yaptı. 1297/1879'da Hukuk Mektebi ue Divândı Muha sebatı (Sayıştay) kurdu ve Beyoğlu Kadın Hastanesini yaptır­dı. 1299/1880'de Güzel sanatlar akademisi, 1300/1882'de Yüksek Ticaret Mektebi, 1301 /1884'de Yüksek mü hendis ve yatılı kız lisesi açtı. 1303/1885'de Terkos suyunu İstanbul'a getirtti ve Mülkiye lisesini açtı. 1305/1888'de Alman İmpara­toru İstanbul'a gelip. Sultanahmed Meydanında Alman Çeş­mesi yapıldı. 1307/1889'da Bursa'da İpekçilik Mektebi yap­tırdı. 1308/1890'da Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi ue Kâ-ğıdhanede bir poligon kurdurdu. 1309/1891 'de Bursa Demir­yolunu ve Aşiret Mektebini yaptırdı.

1310/1892'de Hamidiye Kâğıd fabrikası, Kadıköy havaga­zı fabrikası ve Beyrut Umanı rıhtımını yaptırdı. 1311/1893'de Osmanlı sigorta şirketi ve Küçüksu Barajı ve Manastır-Selânik demiryolu yapıldı. Yine 1312/1894'de Şam-Horan demir­yolu ve Eskişehİr-Kütahya demiryolu yapıldı. Yine 1312/1895'de Hamidiye Yüksek Ticaret mektebi ve Gatata-Tophane Rıhtımı, Dolmapahçe Saat Kulesi yap il­di. 1313/1896'da Beyrut-Şama demiryolu, Dâr'üiaceze bina­sı, mum fabrikası, Afyon Konya Demiryolu ,Sakız limanı rıh­tımı, şimdiki İstanbul lisesi binası, İstanbui-Selanik demiryo­lu yolu yapıldı. Ereğli kömür ocakları çalıştırıldı. 1314/1897'de Tuna Nehrinde Demirkapı Kanalını, Kapalıçarşı tamirini yaptırdı. 1313/1897'de Yunan zaferini kazandı.

Akıl Hastanesi yaptırdı. 1315/1898'de Selanik Rıhtımını, Şam-Halep Demiryolunu ue Şifa Hastanesini yaptırdı. 1316/1899'da Şişii'de Hamidiye Etfât (çocuk) hastanesini yaptırdı. 1318/1900'de Medine-i Müneouereye kadar, telgraf hattı yaptırdı. 1320/ 19O2'de Hamidiye Hicaz Demiryolu, Zarka'ya kadar işledi. Kâğıdhane'deki Hami diye suyu yapıldı. Yeni Balıkhane, Haydar Paşa Rıhtımı, Ma'den Arama Mekte­bi, Şam'da Tıbbıye-i Mülkiye yapıldı. Haydarpaşa askerî mekteb-i şahanesi 24/teşrin evvel/1321/4/Kasım/1905'de açıldı. 1322/1904'de dilsiz ve sağırlar mektebi açıldı. 1322/1904'de Bingazi'ye telgraf hattı yapıldı. 1323/1905'de İstanbul-Köstence kablosu döşendi. Haydarpaşa İstasyonu binası yapıldı. Beşiktaş tepesindeki Yıldız sarayını ve önün­deki camii yaptırdı. Velhasıl Avrupa'da yapılan yeniliklerin hepsini ve en modern şekilde yurdumuzda yaptırdı. /Ve ya­zıkla 1326/1909'da tahtdan indirilince bütün bu ilerlemeler durdu.." Demektedir. Muhterem okurlarımız işte bu yapı­lanların dünyanın üzerimize bütün şiddetiyle hücum etmeye hazırlandığı dönemde yukarıda taadat olunan müesseseler, ülkede sağladığı kolaylıklar, maarifde yetiştirdiği askerî ve mülkî erkân, 1.cihan harbinin sonunda içine düştüğümüz fecii hâli milletimizin yok oluşa giden uçurumun kenarından çekip kurtarmayı bilediler.

Şimdi bir gazeteci yazar olan ve kendi ifadesiyle Tepedelenli Ali Paşa ahfadından olduğunu beyan eden Nizameddin Nazif Tepedelenlioğlu,193Ö'Iu yılların başında çalıştığı bir ga­zetede Sultan Abdülhamid Hân hakkında bir tefrika neşrettiriyormuş. Devrin Reisi cumhuru Mustafa Kemâl Paşa'da bu tefrikayı merakla takip ediyormuş. Bir gün koruma polisle­rinden iki kişiyi, Nizam Bey'in tefrikasının yayımlandığı ga­zeteye gönderip, saraya davetini tebliğle vazifelendirmiş. Dâ-vetçiler,  ellerindeki davetiyeyi gazetede buldukları  Nizam Bey'e vermişler. Davet saatinde binbir endişe ve de merak içinde Dolmabahçe Sarayına gelen Nizam Bey, Paşa'nın ya­nına alındığında iltifatlara nail olmuş, akabinde de, Reisi­cumhur Atatürk "Bak çocuk! gazetede yazdığın tefrikayı me­rak ve dik katle takip ediyorum. Şu ana kadar yayımlananla­rı beğendiğimi de söyleyebilirim, hürriyet içinde yaz. Kimse­den korkma ancak, padişaha asla hakaret etme çünkü ha­karet hem iyi bir şey değil hemde Abdüîhamid kurduğu mektep ve müesseselerle hayırlı hizmetler yapmıştır." De­mek suretiyle Atatürk'de kendisinin doğumunun 1881 oldu­ğunu gözönüne alsak, tahsilini ve yetişmesini bu müessese­lere borçlu olduğunun idrâki içinde, babıâlîde adı Deii'ye çıkmış olan Nizameddin Nazif'e bu ikazı yapması, bilmiyoruz yazarın bu tarafının olduğunu bilmesindenmi kaynaklanıyor. ancak kendilerininde yaptığı tahsil müessesesinin takdirkârı olmasından ileri gelmiştir diye düşünmek mümkündür.

Nitekim de, M.Kemâl Paşa bir gün hilafetin lağvından ön­ce yakın arkadaşı ve başvekil yaptığı Hüseyin Rauf Orbay'a, hilafetle ilgili bir soru tevcih ettiğinde, Hamidiye Kahramımn-dan, "ben o halifelere mutekitim!" cevabını verdiği, gerçek târih olan hatıratların pek çoğunda çeşitli versiyonlar hâlinde rastlanmıştır. Târih kitaplarında bir padişah devrini yazışa gi­rişin pek rastlanmayan bu satırlarından sonra, biraderi ve se­lefi 5. Murad'ın doksanüç gün süren saltanatı sonunda hâl edilmesiyle ilgili ve bu arada devletin müsteşarı mesabesin­de kendini görmekte olan vükelâ ve bunların arasında da, bilhassa daha önceleri kısa bir zamanda olsa, amucası Sul­tan Abdülaziz'e sadnazamlıkla hizmet vermiş bulunan Midhat Paşa ve kendisini Kâğıdhane'deki çiftliğinde ziyaret edip,gö­rüşmelerden bîr nebzede olsa bahsetmeden geçmeyelim.

Midhat Paşa, Mütercim Rüşdü Paşanın şuuru muhtel hâle gelmiş bir padişaha sahib olmanın avantajı ile ülke idaresinde tek başına hareket şansına mâlikdi. Her ne kadar müşa­verelerde bulunuyorsada, sonunda kendi bildiğini heyeti vükelasıyla birlikte okuyor idi. Hüseyin Avni Paşanın akıbetin­den sonra, Mütercim Paşa meşrutiyeti ağzına almaz   olmuş­tu. Bütün bunlar; Midhat Paşanın, Kâğıdhane'deki çiftliğinde kendisine, talihin ve konjüktürün ulaştırmasını beklediği sal­tanat teklifini alacağı dakikaları gözlemeye başlamış bulunan Tirı Müjgân adlı Çerkeslerin Siphir kabilesinin mensubu bir hanım ile Cihan Padişahı Abdülmecid Hân hazretlerinin iz­divacından dünya'ya gelmiş olan şimdi 34 yaşında olgun bir şehzadenin yanına gitmesini gerektiriyordu. Zâten; sadrıaza-mın dikkatini çeken Midhat Paşa, tahtda oturan bu mecnun ile işin yürümeyeceğini, aklı başında birinin padişah yapıl­masını İleri sürerken de teşkilât-ı esasiye yapıp, meşrutiyetin ilânını bir daha hatırlatmıştı.

Daha sonra önce kendisi yalnız başına üst satırda ifade ettiğimiz gibi Kâğıdhane'ye yollanmış ve olgun yaştaki şehzadenin karşısına oturmuş ve ahval-i siyasadan söz açtığın­da, Abdülhamid Efendi, daha önceleri hürriyetperverân ile karşısında oturan Paşa'nın münasebetlerini bildiğinden ve bunların meşrutiyete meclubiyetlerinin varlığından haberdar olduğundan ve Midhat Paşann Kanunu esasî hakkındaki uzuzn serdettiği mütalaaların sonucundan çıkarttığı netice bunların meşrutiyet anlayışlarına muvazi hareket etmek, ya­pılacak doğru işlerin başında gelendir noktasına da yandı­ğından, azimkar bir ifade ile: "Paşa babacığım, meşrutiyet prensiplerine ve parlamento sistemine dayanmayacak bir idareyi kabul etmem" dediğini, Abdülhamid'in pek sevdiği nice bakanlık görevlerinde istihdam ettiği, Çorluluzâde Mahmud Celaleddin Paşa, o devrin en önemli mehazı olan "Mirat-i Hakikat" yâni hakikatlerin aynası mânasına    gelen ve târihimizi ve bilhassa Sultan Abdülhamid hakkında, bir mit-raiyöz gibi aleyhde yayınların 1909'dan sonra ortalığı kapla­ması ve meydana getirdiği sunî ve iftiralarla dolu satılık ka­lemlerin yazdığı kitaplara karşı, edebiyatın yalçın bir kal'ası olarak tek başına onların ileri sürdüklerini çürüten bir eser olarak büyük vazife görmüş eserde yer aldığını söyleyelim yukarıdaki tırnak içindeki Cennetmekân Abdülhamid Hân'ın ifadesinin ve bu mehazın bu çalışmamızın bu devri anlatan satırlarının kısmi azamini, bu değerli eserin ifadelerinden pek müstefid olarak meydana getireceğimizi de burada ifade ederek, bu eseri latinize edip, neşir hayatımıza sokmuş bulu­nan merhum Profesör Dr.İsmet Miroğlu'nu da rahmetle anı­yorum bu vesileyle.

...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sultan 2. Abdülhamid han
« Posted on: 28 Nisan 2024, 07:23:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sultan 2. Abdülhamid han rüya tabiri,Sultan 2. Abdülhamid han mekke canlı, Sultan 2. Abdülhamid han kabe canlı yayın, Sultan 2. Abdülhamid han Üç boyutlu kuran oku Sultan 2. Abdülhamid han kuran ı kerim, Sultan 2. Abdülhamid han peygamber kıssaları,Sultan 2. Abdülhamid han ilitam ders soruları, Sultan 2. Abdülhamid hanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes