> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Klasik Tarih Eserleri > Büyük Osmanlı Tarihi > Benderin düşmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Benderin düşmesi  (Okunma Sayısı 704 defa)
09 Nisan 2011, 15:28:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 09 Nisan 2011, 15:28:05 »



Bender'in Düşmesi


Ruslar Bender'i taarruzlarına hedef yapmışlardı. Müdafiilerin bütün gayretlerine rağmen aralıksız on saat süren bir Rus saldırısı Bender'in düşman eline düşmesine sebeb oldu. Bu­nu onsekiz gün süren ve nihayetinde Rusların eline geçen İsmail ve İbraiyl kalelerinin elden çıkması takip etti. Sadraza­mın içinde bulunan hâli içler acısı bîr manzara gösterirken, sayısı aa üçbinden ziyade değildi. Neticede; Kili, İbraiyl ve İsmaiyl elden gitmiş çaresiz sadrazam, otağını Babadağı'na nakle mecbur olmuştu. Ordunun; Babadağına çekilmesinden sonra bir takım değişikliklere tevessül olundu. Kırım Hanlığı Selim Giray'a tevcih edildi. Sadrazam azledilerek Filibe'ye sürgüne gönderilirken, yerine de Bosna Valisi Silahdar Mehmed Paşa getirilmişti. Ne varki bu sırada İbraiyl'in istilâ olunmasından önce, İsmaiyl'de bulunan Rus generali Kont Romanzof gönderdiği bir notta ecnebi ülke devletlerinden hiç birinin karışmayacağı bir sulh müzakeresi açma teklifini bil­dirmiş oluyordu.
Sadrazam ise; böyle teklife evet demeye padişah tarafından mezun kılınmadığını, taleble ilgili hâli Ba­bıâli'ye bildireceğini notu getiren, Rus miralayına ifade et­mişti. Bu teklife verilen cevabı öğrenmemizden önce şurası bilinmelidir ki; daha önce Dersaadet tarafından vesatet, yâni arabuluculuk için yapılan haberleşme pek dikkat çekici bir hal almıştı. Bu arabuluculuklar pek çok avrupa ülkesine uy­gun gelmekte idi. Bu sayede menfaat elde ediyorlardı. Rus­ya'nın teklifi ise bu aracılara lüzum olmadığı istikametindey­di,   Prusya kralı 2. Fredrik'le, Avusturya imparatoru 2. Jozef gibi iki önemli hükümdar işi başka başka mütalaa etmektey­diler.

Babıâli ve Avusturya arasında, bir takım gizli ve nakdi hususat üzerinde müzakereler yapılıp antlaşma yapılması, Avusturya elçileri Kont Dokviniç ve Baron Tevgüt'ün çalış­malarıyla gerçekleşebilmişti. Sultan 3. Mustafa'nın ise, hop diye içine atladığı durum, seçtiği politikanın yanlışlığı, bütün hususlarıyla ortaya çıkmış almaktaydı.

Yukarıda anlatıldığı gibi; İngiltere ve Prusya elçileri, Fransa ve Avusturya'nın müdehalesinden çekinerek harbin çıkışında sunulan vesatet iki devletin arasında şüpheler uyandırabilme gayretine dönüşmüştü. Buna bağlı olarak Babıâli'ye notalar takdim ederek Yedikule'de hapiste bulunan Rus elçisinin der­hal serbest bırakılmasını istemişlerdi. Bu istekten hiç bir netice hasıl olmayıp, iş ortada durmaktayken, daha sonra Prus­ya kralı ile Avusturya imparatorunun, Nevstad'da vukubulan buluşmalarında geldikleri nokta vesatet yâni arabuluculuk meselesi hakkında aynı düşünmektelerse de, nasıl gerçekle­şeceği hususunda bir ittifak içinde olamamışlardı. Bunun üzerine her iki devlet İstanbul'da bulunan elçilerine yâni Prusya ve Avusturyalı elçilere ayrı ayrı talimatlar verilmiş ve Babıâli nezdinde teşebbüse geçmelerini istemişlerdi.

Prusya elçisi Zejlin, Avusturya elçisi Tevgüt talimatları alıp harekete hazırlandılar. Bu sıralarda Belgrad valisinden gelen bir başvuruda; Avusturya imparatorunun dönekliği, hududu­muzda asker yığmasına başladığından, nasıl bir siyasi tavır takınılması hususunda padişah'ın düşüncesini ve emrini sor­maktaydı. Padişah ise, garib sayılacak bir teklifte bulunmuşdu. Şöyleki: Avusturya ve Prusya elçileri aldıkları talimat ge­reğince devletlerinin arabuluculuk tekliflerini Babıâli'ye sun­duklarında, Reisülküttab İsmail Râif efendi, gecenin birinde Avusturya sefiri ile müzakereye girişti. Rusya, Lehistandan uzaklaştırıldığına göre, imparator Jozef'in, Lehistan'a bir kral tâyin etmesi veya Lehistan'ın iki devlet, yâni Osmanlı ve Avusturya arasında taksimini imparator 2. Jozef'in reyine bı­raktı. Böylece evvelemirde devlet-i âliye, İran'in bölüşülmesi işinde Rusya ile anlaştığı gibi, bu defa da Lehistan'ın, Avus­turya ile taksimini ümid etmişti. Bu mülk taksimi politikası­nın tarafı olmak, bizzat devlet-i âüyenin komşuları devletlere, âtideki taksimin kapısını açmıştı. Avusturya elçisi Tevküt'se iletilen talebe cevaben; böyle geniş bir projeye kafa patlat­maya zamanı olmadığını ancak bunun da kan dökülmeden gerçekleşemeyeceğine arabuluculukda esas maksad ise, bunca müddet sürüp gitmekte olan kanlı savaşın sonunu ge­tirmek olduğunu beyan etti.

Böylece; gerek Tevküt gerek Zejlin, devletlerinin taleb ve arabuluculuklarına dâir Kâimmakamdan bir yazı alıverilmesine reisül küttapdan gayret göstermesini istediler. Bu isteği tabii karşılayan İsmail Râif efendi, önce kendilerinin bu hususda bir talebleri olduğunu belirten nota'nin Babıâli'ye veril­mesini hatırlatmıştı. Bu şart; Zejlin'i hemen, Tevküt'ü ise bu mevzuuda bir haylice tereddüde düşürmekle beraber gecik­tirme, ülkesinin muvafakati ve arabuluculuğunu, tercih ettir­mek teşebbüsünde çıldırmak derecesine varmış oîan İngiliz elçisinin maksadını kolaylaşma mertebesine getirmemek için, İsmail Râif efendinin teklifi kabul görmüştür. Böylece kâimakam, elçiler tarafından verilen notaya cevab olarak, yazdığı yazıda ihtiyatlı bir lisanla herbirinin, müracaatını de­ğerlendirdiklerini ve nota ile teklif ettikleri arabuluculuk hak­kındaki beyanlarını kabul etmiş bulunduğunu kaydetmişti. Bunlar olup biterken ilerleyen zaman 1770/ocak 1183/ramazan ayını işaret etmekteydi.

Yukarıda Rus generali Romanzof tarafından gönderildiği belirtilen yazı geldiğinde, Reisülküttab ve Nişancı efendiler Avusturya ve Prusya elçileriyle geceyansı içtimaî gerçekleş­tirme yoluna gitmişler, müzakereler neticesinde yapılan tekliflerde, iki devletin arabuluculuklarını bildiren general Romanzofa cevab olarak mahbus bulunan, Rus elçisinin serbest bırakılma isteğinin, Rusyanın bu cevab üzerine göstere­ceği muvafakata bağlı olduğu hususları kararlaştırılmış, bu şekil üzere de divân-ı hümâyûnun resmi karan ve şeyhülislâ­mın fetvasıyla teyid edilmişti. Muhterem okurlarım görüyor­sunuz ya! Bir devlet zafiyete düştümü buyurgan politika zir­vesinden, müzakerât ilmine vâkıf olmanın ve bu ilmin kes-bettirdiği başarı kadar, müzakerâtta benliğini ve menfaatleri­ni koruyabilir. 3. Mustafa devri, bu müzakerâtın dikkatle ya­pılmasına başladığımız devrin mukaddematını hatırlatır, daha sonraları güç ve kuvvetten kopmanın elim sonucu olan baş­ka siyasi entrikalara, başvurma mecburiyetine düştüğümüz görülecektir.

İngiliz sefirinin bütün gayretleri arasında yer alan hususun birincisini bu arabulucuk meselesi teşkil etmekteydi. Bunu temin içinde politik her iftira elçinin başvurduğu çirkin silah­lardan idi. Ama bütün bu ingilizlerin politik manevralar neti­ce vermemiş, nihayetinde Avusturya elçisi Tevküt ile beş maddelik bir antlaşma çıkarabilmişti Reisülküttab İsmail-Râif efendi. Her iki ülkenin en üst makamı olan padişah ve impa­rator anlaşmayı tasdik etmişlerdi. Bu antlaşmanın gereği olarak; Babıâli Avusturya'ya, bir sene zarfında nakit olarak, 20 bin kese akça, diğer bir deyimle 1 milyon 250 bin florin vermeği kabullenmiş oldu. Ayrıca Küçük Ulah'ı Avustur­ya'ya terk etmekle beraber, bunların tüccarlarının Ödemekte bulundukları rüsumların alınmaması da, anlaşmada yer aldı. Cezayir korsanlarının bu devlete verdiği zararları meydana getiren tasallutlardan korumayı Osmanlı devleti taahhüd etti. Avusturyalılar ise Rusya'nın bizden aldığı araziyi iade etme­ye iknaa çalışacaklarını taahhüd ettikleri, Lehistan vatandaş­larının hürriyetlerinin temininde kefil olduklarını, beyan eyle­mişlerdi.

Başvekilleri Prens Dukovniç böyle bir antlaşmamn mutla­ka tasdik edilmesi gereken avantajlarla dolu bulunduğunu görünce, imzayı hemencik bastı. Avusturya elçisi ile paraya dâir yapılan antlaşmanın müzakeresine oturmuşlardı. Artık Prusya ile Avusturya arasında söyleşilen arabuluculuk mese­lesi gündeme getirilmemiş bu müzakerenin sırrından habersiz Prusya elçisi; başka bir projenin uygulanmasından da şüphelendiğinden verilen sözden dönülmemesi ısrarlarında olup, savaşın ilk gününden beri Rusya'nın, Prusya tarafından yüklenilecek arabuluculuk vazifesine kabul etmek durumunda olduğu sözünü vermiş bulunduğunu söylemekteydi. Ayrı­ca da Ruslar sözünden dönecek olurlarsa, Prusya Avrupa ile sulh için elele verip, devlet-i âliye'nin hukukunu kabul ettir­meğe hazır olduğunu, Babıâli'ye beyan etmiş Rusya devleti ise; hapiste bulunan elçisinin de şartsız tahliyesi gerçekleş­medikçe, arabuluculuk yapmak isteyen talepleri geri çevire­ceğini herkese hissettirmekteydi. Osmanlı hükümeti ve Avusturya arasında yapılmış bulunan, gizli antlaşmanın mü­zakereleri esnasında Avusturya elçisi Tevküt, elçinin tahliye işleminin yapılmasını ilen sürmüş, bizimkiler fazla direnme­den kabul etmişler, tahliyeye ve ülkesine dönme müsaadesi­ni vermeyi uygun bulmuşlardı.

Meşhur tarihçilerimizden Vâsıf efendinin Petersburgdan dönerken, yanında getirmiş olduğu imparatoriçenin mektubunda, savaşın devamında fayda gören Rusya ve Osmanlı devletinin, düşmanlarının arabuluculuk tekliflerinin kaale alınmaması, vasıta olmadan kendi aralarında sulhu gerçek­leştirmeyi arzuluyan husus yer almışsa, mektubun imzasız olması ciddiyeti zedelemişti. Öteyandan; mektubun imzasız gönderilmesi savaşı arzularruş, davet etmiş bulunan Fransa'ninda bakışına denk gelerek, kötü şekilde tefsir olunma­sından çekinilmiş olmasındanmış. Buna karşılık daha evvel Rusya'nın maksadı, Kırım'ı kurtarmak olduğundan, Buğdan ve Eflâk'da müstakil birer beylik tesisi hususuna dayalı ola­rak Avusturya ile yaptığı müzakerâtda apaçık ileri sürmüşdü. Prusya ise; o sıralarda gözü Lehistanın bazı bölümlerinde, bilhassa Pomeral kıtasında odaklanmıştı.

Kesinleşen taksimatta, Prusya bir hissenin sahibi olmayı ciddi bir şekilde arzulamaktaydı. Arzusunu hiç çekinmeden Avusturya delegelerine açıkça ifadeden çekinmemişti. An­cak bu hengâme esnasında Ruslar da, Osmanlı devletinin bolüşümünü öngören bir projeyi Viyana kabinesine şöyle sunmuştu: Eflâk ile Buğdan'nın kend...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Benderin düşmesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:52:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Benderin düşmesi rüya tabiri,Benderin düşmesi mekke canlı, Benderin düşmesi kabe canlı yayın, Benderin düşmesi Üç boyutlu kuran oku Benderin düşmesi kuran ı kerim, Benderin düşmesi peygamber kıssaları,Benderin düşmesi ilitam ders soruları, Benderin düşmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes