2. Sultan Mustafa'nın Hâli
Padişah, İstanbul'a gönderdiği mektupla akıbetini denemiştiki netice olumsuz çıkmıştı. Çünkü; bir müddet daha Edirne'de kalacağım cevabı, isyancıların aklına biz de bu padişahı tahtından edelim düşüncesine varmalarına yaradı. İstanbul tarafı hâl meselesini gerçekleştirmek için İstanbulun şimdi Londra asfaltı üzerinde, Osmaniye hizasındaki Çırpıcı Çayırında altmış bin asker ve sayısız ahali toplanmış, Edirne'ye yürüyüşe geçmeye ahd etmişlerdi.
Beri yandan asker ve ahalinin yapmış bulunduğu ahd-ü peymani haber alan Rami paşa pek yanlış bir yol tutmuştu. Tercih ettiği tarz askerlikten hakikaten hiç anlamadığının çok beliğ bir delilini teşkil eder. Yapmış olduğu sakat ve kötü tercih şuydu: Rumeli ve Anadolu Askerinden müteşekkil seksen bin kişilik ordu meydana getirmiş, Edirne üzerine yürümekte olan İstanbul ihtilalcilerinin üzerine yürüyüşe geçirmişti. Halbuki her iki gurubun asker liderleri gizlice haberleşmişler, mutabakata varmayı temin etmişlerdi. Rami Paşa son anda bu mutabakattan haberdar oldu ve Edirne'ye dönmevi kararlaştırdı. Aslında buna kaçma denir amma devletimizin sadnazamının kendi ordumuzdan kaçtığını söylemek bize iki buçuk asır sonra dahi zor geliyor.
Yürüyüşte olan iki topluluk; ertesi gün karşılaştığı noktada bir kucaklaştılar ki; herkes bu kardeşliğe parmak ısırdı. Şeyhülislâm, İmam Mehmed efendinin verdiği fetva ile Sultan 2. Mustafa tahtını kaybediyor, yerine veliahd şehzade Ahmed, 3. Ahmed unvanıyla Osmanlı tahtına cülus ediyordu. Makamı sadaretten infisal eden Rami Paşanın yerine, padişahla aynı adı taşıyan Kavanoz Ahmed Paşa tâyin ediliyordu. Tarihler bu sıralar da; 1115/1703 senesini gösteriyordu.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın