> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Biyoloji Dünyası > Harikalar İklimi Beynimiz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Harikalar İklimi Beynimiz  (Okunma Sayısı 1469 defa)
25 Mayıs 2012, 21:35:45
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 25 Mayıs 2012, 21:35:45 »



Harikalar İklimi Beynimiz   

Kâinatta mevcut varlıkların en mükemmeli olan insanın sırlı organları içinde en az bilineni beyinleridir. Yillardır çalışılmasına rağmen anlaşılmasında ancak bir arpa boyu kadar yol alınmış bu harika organ üzerindeki son araştırmalar sayesinde, beynin de yüzlerimiz ve parmak izlerimiz gibi benzersiz ve kendine has bir kimlik sahibi olduğu anlaşılmıştır.

Günümüz nörofizyoloji dalı, düşüncenin gücüne yeni ufuklar açmaktadır. Yeni bilgilerin temeli şu soruya dayanmaktadır: ” İnsanlardan daha değişik düşünmeye nasıl muvaffak oluyoruz?”

Amerikalı araştırmacı Richard Thomson,yaptığı araştırmayı şu şekilde özetlemektedir: “Düşünce kutumuz sadece hayat boyunca değil, her gün ve hatta embriyoda da dakikadan dakikaya değişmekte ve her 60 saniyede 250.000 sinir hücresi meydana gelmektedir. Bu hücrelerin bileşimi ve terkibi insanın tecrübelerine göre ferdî değişiklikler göstermektedir. Beynimizin bu son durumuna beslenmemiz, hatta soluduğumuz hava dahi tesir etmektedir. Havadaki iyon konsantrasyonu ve sinir hücreleri arasındaki nakledici maddelerin kimyevî bileşimi beynin haber merkezlerini devamlı etki altında tutmaktadır.”

Sadece beynimizde 10 milyar karar merkezi vardır. Bu merkezlerin her birinde, sayıları 2000’e varan sinaps veya bağlantı noktaları mevcuttur. Bu temas noktalarında her an yüzlerce hâdise cereyan etmektedir. Ayrıca her sinapı, diğer milyarlarca sinapstan haberdar olarak ve sanki bir kumandan emri ile hareket ediyor gibi çalışmaktadır. Beynimiz ve sinirlerimiz işte böylesine göz kamaştırıcı bir “hârikalar iklimi “dir.
Yapılan son araştırmalar bize, ferdî hususiyetlerin ana karnında iken başladığını göstermektedir. Sağ ve sol yarımküreler ve kadın-erkek beyinleri arasındaki farklılıklar bu safhada iken kendini göstermektedir.

Beynin nasırsı maddesi (Corpus callasum) kadınlarda erkeklere nisbetle daha büyüktür. (acaba kadınların hisleriyle hareket etmeleri, farklı düşünmeleri bundan dolayı mı?!) Hayvan deneylerinde nöropsikologlar, bir kedi beynini en geniş hatlarıyla, rahatça tesbit edebiliyorlar; çünkü kedi beyinleri birbirlerine çok fazla benzerlik gösterir. Oysa insanlarda böyle benzerlik ifade eden bir durum mevzûbahis değildir. Çünkü her insanın beyin faaliyeti, kâinat kitabının Kâtibi, Kudret-i Sonsuzun bir fihrist olarak koyduğu program dahilinde ve planlı olarak fonksiyonunu eda eder.


Dış dünyayı idrak edebilme, milyonlarca senedir değişik canlılarda farklı şekillerde tezahür etmiştir. Hayvanlar âlemine bir göz attığımızda: renk tonlarını ayırt edebilen hayvanların yanında, sadece hareketleri seçebilen hayvanların da var olduğunu görürüz. Tabiat araştırmacısı Jakob von Uxktill kenenin algılama hâdisesiyle buna bir misâl vermektedir. Bildiğimiz gibi kenenin, gelişimi için memeli hayvanın kanına ihtiyacı vardır. Kene, bir çalının en uç noktasına tırmanarak, sıcakkanlı bir hayvanın geçmesini bekler ve sonra hayvanın postuna atlar. İlim adamları kenenin bu pozisyonda yıllarca kandan başka hiçbir gıda almadan, bu şekilde hareketsizce kalabileceğini tesbit etmişlerdir.

Kene 37 derece vücut sıcaklığındaki bir canlıya rastlarsa, kanını emmeye başlar. Amacına ulaşması icin yağ asitleri ve ter bezlerinin yaydığı koku ile vücut sıcaklığı fazlasıyla kâfıdir.

Hayvanlar âleminin bu paraziti bize bir hakikati göstermektedir. Algılamamız gerçi bir keneden daha üstündür; ancak yine de insan,kâinatın ve hatta dünyanın pek çok hususiyetini kavrayamamaktadır. Radyo dalgalarını hissetmiyoruz, röntgen ışınlarını göremiyoruz, ses dalgalarının ancak belli frekanslarını duyabiliyoruz; bunları ölçebilen gelişmiş telnik cihazlar yine de beynimizin sınırları dahilinde kalmaktadır. Davranış bilimcisi Konrad Lorenz’in “ön bilgiler insan beyninin yapısında oluşmuş durumdadır’ şeklindeki ifâdesi gibi diyebiliriz ki, herşeyi yerli yerinde, nizâm ve intizâm dairesinde yaratıp, her uzvumuzu, vazifesini en mükemmel şekilde yapabilecek nitelikte planlayan Hâlık-ı Rahîm, beynimizi de dünyaya ve oradaki hayata elverişli bir şekilde programlamıştır. Her algı bu program dahilinde şahsın ferdî tecrübe, emel ve gayelerinin tesiri altında kalmaktadır.

Beyin merkezleri arasında devamlı bir mesaj değişimi vardır ve dışarıdan gelen mesajlar hemen işlenınezler.

Yani bu mesajları işleyiş şekli, kişinin ferdi beyin yapısıyla alkalıdır. Mesela, domatesi normal lamba ışığında incelesek, güneş ışığında da incelesek aynı kırmızılıkta görürüz, Şili’li nörobiyolog R. Maturana’ya göre, renkleri ölçüldükleri dalga boylarında değil, beynimizin onları işleyiş durumuna bağlı olarak idrak ederiz. Bununla alâkalı olarak iki yıl önce Kaliforniya’lı anatomi profesörü M. Diamond, incelediği Einstein’in beyin parçasında normalden %70 nisbetinde fazla glia hücresine (sinir hücrelerinin bir çeşidi) rastlamıştır. GIia hücreleri madde değişimini muhafaza etmekte ve sinir hücrelerinin kan ihtiyacını kontrol etmektedir. Fakat bu durum onun dâhi bir insan olmasına sebep değildir, çünkü çok sayıda glia hücresi bunun için bir ölçü olamaz ve hatta beyinlerinde bu glia hücrelerinin çok bol olduğu geri zekâlılara da rastlamak mümkündür.

Bu araştırmalar iki mühim neticeye varmıştır: Birincisi, beyin araştırmacılarının iddia ettiği “her hâtıraya bir molekül, her düşünceye bir hücre” modelinin yanlış oluşudur. Binlerce, fare, sıçan ve balık bu teoriyi doğrulamak için beynini kurban etmiştir (hatta ölümünden sonra Einstein bile..!). İkinci netice ise; anatomi açısından bakıldığında, insan beyninin milyonlarca senedir hep aynı şekilde kaldığı görülmüştür; ancak burada çok mühim bir şey değişme göstermiştir ki, o da beynin çalışma şeklidir.

Bu son araştırmaların neticeleri gösteriyor ki, beynin her iki yarımı sadece kendisi için çalışmaz, birbirini kollar. Mesela; konuşma merkezi umumiyetle sol yarımkürede bulunmasına rağmen, sol beyin yarımküresi rahatsızlığı olan insanlar, sağ yarımkürelerini kullanarak konuşmayı öğrenebilmektedirler. Daha hayret verici olanı ise sağır ve dilsizlerde konuşmayı işleyen merkezin rolünü değiştirmesi ve çalışmasını en belirgin uyanlarla yerine getirmesidir. Bu, beynimizin sadece esnekliğini göstermekle kalmıyor, aynı zamanda beyin loplarının işbirliği sayesinde düşünme kutumuzun bir hologram (üç boyutlu görüntü) gibi çalıştığını ispatlamaktadır.

İnsanın kendisini devamlı düşünmeye sevk etmesi beyni formda tutmaya yaramaktadır. Bu yolla sadece zekâ, fikir üretimi ve hissî kararlılık yükselmez, bununla beraber bazı vücut hastalıklarında da iyileştirici tesirleri bulunmaktadır. Yeni yeni tesbit edilen bu hakikat, âlemlere rahmet olarak gönderilen Nebî-i Zîşân Efendimiz (sav) tarafından 15 asır önce “Bir saat tefekkür, bir sene ibadet hükmündedir” sözüyle ilân edilmiştir. Düşünmek mânasındaki “fikir” kökünden gelen tefekkür, fikri harekete getirmektir. Bilhassa âlemde görülen ilâhi tasarrufları ve hârika sanat eserlerini tefekkür edip, Sâni’ini sıfatlarıyla tanımak ve onlardaki İlâhi hikmet ve gâyeleri anlamaktır İşte tefekkür, ilmen de ispat edildiği gibi gafleti dağıtmakta ve insandaki kuvvet derecesini arttırmaktadır. Zaten Yüce Beyanın pek çok yerinde kâinattaki hâdiseler nazara verilip, niçin düşünmüyorsunuz’? niçin akıl etmiyorsunuz? mânâsında ikazlarla beynimiz çalıştırılmaya ve antrenmana teşvik edilmektedir.

Bir gün İbrahim Edhem Hazretlerine büyük bir hayretle sormuşlar:

— Ne çok düşünüyorsun?! İbrahim Edhem de

mütebessim bir çehreyle, yumuşak bir dille:

— Aklın iyiliğidir, diye cevap vermiştir.

Beynimiz bütün bağışıklık sistemimize de tesir eder ve sağlığımızda belirgin bir rol oynar. Sağlıklı düşünmenin yol açtığı bu hârika güç, ABD Pensilvanya Üniversitesi psikologu Howard Hall’ın bir deneyi ile ispatlanmıştır. Tecrübe edilen kişiye hipnoz yoluyla beyaz kan hücrelerini, kan akışında şaşkınca oraya buraya koşan, hastalık mikroplarını yiyen güçlü bir köpekbalığı olarak düşünmesi telkin ediliyor. Neticede bu kişi minimum stresteyken bile vücudu, yüksek sayıda beyaz kan hücresi üretmektedir. Beynin gücü hakkında daha enteresan bir deneyi psikolog David Clelland yapmıştır. Clelland öğrencilere Çeleğen’de hastaları koruyan bir Doğu Türkkistan’lı ile ilgili bir film gösteriyor. Seyredenlerde ansızın immunoglobulin-A değerindeki artışa uygun otarak, bağışıklık fonksiyonlarında bir artış kaydediliyor. Açıkça gözlenebilen bu hâdise, ruhun beden sağlığı üzerindeki tesirini göstermektedir.

İşte bu hârika fonksiyonlar yanında, düşünce gibi bir mükemmelliği üretmek için bir sürü sinir hücresine ihtiyaç vardır. İnsanı en mükemmel bir şekilde tezyin eden, süsleyen ve hayat bahşeden Allah (cc), insanın plan ve program merkezi olan beyin faaliyetinde de lüzum hâsıl olan bütün hücreleri, sinirleri ve kontrol merkezlerini yerli yerince yerleştirmiş ve insanın hizmetine sunmuştur; yeterki insan, insanlığını idrak edip, beyin mekanizmasının değerini anlayabilsin. Sadece düşünce mükemmelliğini üretmek için bu mekanizma 100 milyar sinir hücresinden meydana gelmektedir ki, bunların arasındaki bağlantılar beyindeki bütün atomların sayısından da fazladır.

sızıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Harikalar İklimi Beynimiz
« Posted on: 25 Nisan 2024, 10:54:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Harikalar İklimi Beynimiz rüya tabiri,Harikalar İklimi Beynimiz mekke canlı, Harikalar İklimi Beynimiz kabe canlı yayın, Harikalar İklimi Beynimiz Üç boyutlu kuran oku Harikalar İklimi Beynimiz kuran ı kerim, Harikalar İklimi Beynimiz peygamber kıssaları,Harikalar İklimi Beynimiz ilitam ders soruları, Harikalar İklimi Beynimizönlisans arapça,
Logged
27 Mayıs 2012, 00:52:40
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 27 Mayıs 2012, 00:52:40 »



    En çok merak ettiğim hususlardan biri de bu..Beynimizin tamamını kullanabilseydik,dünya nasıl bir yer olurdu acaba bizim gözümüzde  ?Hiçbir şey boşu boşuna yaratılmadığına göre,kullanmadığımız beyin kapasitemizin de elbet bir yaratılış gayesi vardır..AMA NE ?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes