> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Biyoloji Dünyası > DNA Tesadüfü Reddediyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: DNA Tesadüfü Reddediyor  (Okunma Sayısı 930 defa)
06 Ekim 2011, 20:58:58
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 06 Ekim 2011, 20:58:58 »



DNA Tesadüfü Reddediyor

Batı tıbbının hızla geliştiği yıllar, İkinci Dünya Savaşı'nın yaralarının sarıldığı dönem ile örtüşmektedir. 1950'li yıllarda Amerikalı biyolog James Watson ile İngiliz fizikçi Francis Crick, canlıların genetik bilgisinin depolanmasında tercih edilen mükemmel moleküler mimarîye dâir çok önemli çalışmalar yapmış ve bunları 1953 yılında Nature dergisinde yayımlamışlardır. Watson ve Krick'in teklif ettiği ve bugün hâlen geçerliliğini koruyan model, genetik bilginin çift sarmal (iki kopya) şeklinde ve deoksiribonükleik asit (DNA) olarak saklandığı gerçeğidir.1 DNA'nın yapısının anlaşılmasından itibaren insan vücudu ve hastalıkları ile uğraşan bilim insanları, büyük keşiflere imza attılar. Bu keşiflerden beklenen, 2000'li yıllarda insan vücuduna ait sırların ortalığa döküleceği, yaşlanma ve hattâ ölüme çare bulma konusunda büyük gelişmeler kaydedileceği ve kanser, şeker hastalığı, şişmanlık, yüksek tansiyon gibi toplumlara yaygın olarak tesir eden hastalıkların neredeyse tamamen ortadan kaldırılabileceği yönünde idi.

Yaklaşık 50 yıllık keşif ve araştırmaların (1950–2000) ilk neticeleri beklenen veya tahmin edilenlerden çok farklı çıkmıştır. Yukarıdaki hastalıkların Batı tıbbı ile tedavi edilerek ortadan kaldırılması bir yana, ne kadar yaygınlaştığı ve neredeyse işin içinden çıkılmaz hâle geldiği bugün hemen herkesin mâlûmudur. Bu konuyu bir yana bırakarak, Watson ve Crick'in 1953 yılındaki keşiflerinden sonra neler olduğuna göz atalım.

İnsan genomu projesi ve neticeleri
Genetik bilginin nasıl depolandığının keşfi, birkaç ana sahada büyük heyecanlara ve tartışmaların alevlenmesine sebep olmuştur. Bu sahalardan bir tanesi ise canlıların nasıl evrimleştiği(!) ve yeni kabiliyetleri genetik bilgilerine nasıl dâhil ettikleri ile alâkalıdır. Herkesin mâlûmu evrim teorisi, hâlen ispatlanamayan müspet "mutasyonlar"ın, yeni bir hayvan grubuna tamamen yeni ve orijinal organlar kazandırmasına dayanır. Fakat bu durum ilmen imkânsızdır. Bu mutasyonlar vücut hücrelerinde değil, genetik bilgiyi gelecek nesle aktaracak cinsiyet (yumurta ve sperm gibi) hücrelerinde olmalıdır. Evrimcilerin, "Çevre, besinler, güneş ışınları ve pek çok başka faktör mutasyonlara sebep olur ve türün çevresine daha iyi uyum sağlaması ile neticelenir." sözleri, kulağa hoş gelen fakat aslında sadece bir film senaryosu olabilecek niteliktedir. 1990 yılında başlanan ve 2003 yılında bitirilen insan gen haritası projesinin (Human Genom Project) sonuçları herkesi yeniden düşünmeye sevk etmiştir. 2,3

On üç yıl süren bu projenin sonucunda elde edilen veriler, tabir yerinde ise bilim camiasında büyük sürprizlere sebep olmuştur. Çalışmaya göre insanoğlu yaklaşık 20–25 bin protein kodlayan gen ve yaklaşık üç milyar baz (Adenin-Timin ve Guanin-Sitozin) çiftine sahiptir. Batı bilimi, canlıları akrabalık derecelerine göre(!) sınıflandırır (filogenetik) ve insanı en üste koyar. Zîrâ insan gerçekten en kompleks canlıdır ve tabiî olarak en kompleks genoma sahip olmalıdır. Oysa insan gen haritası projesinden elde edilen "harflerin ve genlerin sayısına" göre, insan evrimcilerin tahminlerinin aksine, "filogenetik" olarak ortalama(!) bir canlıdır. Diğer bir tabirle, ne gen sayısı olarak, ne de bu genleri teşkil eden baz çiftleri sayısı açısından, evrim ağacının(!) en üstünde değildir. İnsan genomu diğer pek çok memeli hayvan genomuyla (genetik bilgi kütüphanesi) benzer büyüklüğe sahiptir. Meselâ insan gibi, inek, fare vb. hayvanlar da yaklaşık üç milyar baz çiftine, balina genomu ise yaklaşık 50 milyar çift harften yazılmıştır. Filogenetik olarak daha aşağı görülen akciğerli balıkların genomundaki harf sayısı ise insana göre 10–15 kat daha fazladır.

Bu şaşırtıcı nokta, insanın taşıdığı gen sayısı ile daha da enteresan bir hâl almıştır. Projeden önce insan türünün yaklaşık 140.000 gen taşıdığına ve filogenetik olarak en kompleks canlı olduğuna inanılırdı. Ancak gerçekteki gen sayısı bunun dörtte biri kadardır ve proje ile rakam 25–30 bin olarak tescil edilmiştir. Demek ki insanoğlu, gen sayısı bakımından evrimcilerin iddia ettiği gibi üstün(!) bir canlı değildir.

Bu iki gelişme, aslında türlerin birbirinden türeyemeyeceğinin, her türün orijinal ve hikmetle donatılmış bir mimarîye sahip, belli bir gâyeye uygun yaratılmış olduğunun açık delilidir. Ancak bu gerçeği açıklıkla itiraf etmek, bilim camiasından bazılarının işine gelmemiştir. Bununla birlikte bu bilgi pek çok bilim adamının zihninde sessiz, dile getirilemeyen bir değişime sebep olmuştur. Yaradılışı doğrudan kabullenmek yerine, "intelligent design-akıllı tasarım" denen bir başka iddia ortaya atmışlardır.

Türlerin orijinalliği ve yaratılış dili
Bir tür ve o türe ait genlerle belirlenmiş vasıflar, tamamen o türe hastır. Cenab-ı Allah tam olarak bilemediğimiz ve hikmetinden sual olunamayacak sebeplerle pirinç gibi bir bitki için 30–40 bin, insanoğlunu yaratırken 20–25 bin kadar protein kodlayan gen takdir etmiştir. Ancak evrime inanan pek çok bilim adamı, insanoğlunun bu kadar "basit(!)" bir canlı olamayacağını iddia etmişler ve mevcut bilgiyi kabul etmekte zorlanmışlardır. Genom büyüklükleri ile baz çiftlerinin oranlarını mı, genlerin sayısını mı, yoksa genomdaki bilgi miktarını mı, esas alacağımız hakkındaki tartışmalar ve genom büyüklüğünün nasıl sağlıklı olarak ölçülebileceği hususunda bir uzlaşma elde edilememiştir.4

İplik kurdu (Caenorhabditis elegans), bitkilerin köklerine yakın yerlerde yaşayan, insana zararsız bir kurtçuktur. 900–1000 hücreden yapılmış olan iplik kurdunun erişkinlerinin boyu bir mm. kadardır. Gen haritası tam olarak çıkarılan ilk canlı olan iplik kurdunun yaklaşık 20.000 geni vardır; bu sayı insana çok yakındır ve genlerin bir kısmı insanınkilerle benzerlik göstermektedir. Bazı evrimciler, iplik kurdunun genetik yapısını teşkil eden harflerin miktarının, insandan çok da farklı olmadığı ortaya çıktığında, bir çeşit şoka uğradıklarını itiraf etmişlerdir. Evrim teorisine göre insanoğlu, en yakın atası(!) sayılan maymunlarla harflerin miktarı ve sıralanması bakımından % 95 genomik benzerliğe sahiptir. Hâlbuki yakın bir benzerlik iplik kurdu ile de vardır. Ancak bu hakikati değiştirmez. Maymun, kurtçuk ve insan arasındaki fark, genom harflerinin miktarında ve sıralanmasında değil, ihtiva ettikleri bilginin kompleksliği ve dinamik olarak düzenlenmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü organizmanın kompleksliği ile canlının sahip olduğu DNA miktarı ve harflerinin sırası bakımından anlamlı bir münasebet yoktur. DNA miktarı ve harflerin sıralanmasından kaynaklanan % 5'lik farklılık, bilgi ve anlam noktasında çok büyük farklılıklara yol açabilir. Meselâ, aşağıdaki ifadelerle bu hâdise biraz daha akla yakınlaştırılmıştır.

Dosta düşmana gösterdi.
Dosta düşmanı gösterdi.
Dostu düşmana gösterdi.
Yahut şu ifadelere bakınız.
Dost düşman oldu.
Düşman dost oldu.
Dost oldu düşman.
Düşman oldu dost.

Eğer Türkçeyi iyi bilmiyorsanız, bu kısa cümlelerdeki farklılığı önemsiz kabul edebilirsiniz. Böylece büyük bir yanlışa düşersiniz. Cenab-ı Hak, bütün canlıları aynı lisanı kullanarak yaratmıştır. Bu lisan dört harfin üçlü kombinasyonlarından meydana getirilen 64 kelimeden (codon) oluşmaktadır. Bu 64 kelimenin bir kısmı aminoasitleri kodlamada kullanılır. Asıl ilim ve mucize ise, bu kadar az harf ve kelime kullanarak dünyadaki inanılmaz biyolojik çeşitliliği yaratabilmektir.

Bir protein dizisindeki tek aminoasitlik değişme, yukarıdaki son derece basit cümlelerde olduğu gibi büyük farklılıklar oluşturabilir. Buna en iyi örneklerden biri, insan kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobin molekülüdür. Orak hücreli kansızlık hastalığında, hemoglobinin beta alt ünitesinin yapısındaki 146 aminoasitten sadece biri farklıdır; 146 aminoasitlik beta zincirinin 6. pozisyonundaki "glutamin" aminoasitinin yerine "valin" aminoasiti geçmiştir (bir başka deyişle DNA zincirinde sadece bir aminoasitlik (üç harflik) bir değişiklik olmuştur). Ancak 146 aminoasitin içindeki bu tek kelimelik değişiklik, alyuvarların kılcal damarlardan geçerken içlerindeki hemoglobinin kristalleşmesine, hücrenin esnekliğini kaybederek orak şeklini almasına ve zarının yırtılmasına sebep olur. Neticede kırmızı kan hücreleri parçalanarak ölmekle kalmaz, içinden geçtikleri kılcal damarı da tıkayarak ileri düzey tıbbî problemlere sebep olur. 146 aminoasitlik bir protein zincirindeki tek aminoasitlik değişiklik önemsiz olmadığı gibi, hücrenin ölümüne sebep olabilecek tamamen farklı -iş göremez- bir protein hâline dönüşmektedir.

Genler hakkında konuşmamız gerekenler burada bitmiyor; nitekim en az buraya kadar anlatılanlar kadar önemli bir husus daha vardır. İnsanoğlunun genetik bilgisini kodlayan üç milyar baz çifti içinde yer alan, yaklaşık 25–30 bin gen, vücudumuzda kullanılan proteinlere ait şifreli bilgiyi taşımaktadır. Ancak insan vücudunda yaklaşık 100–125 bin farklı protein üretilmektedir. Uzun zamandır inanılan "bir gen-bir protein" eşleştirmesinin de yanlış olduğu ortadadır. İnsanın dar düşünceleri ile ortaya konan ve kesin ilmî gerçeklermiş gibi sunulan pek çok yaklaşımın, bugün yanlış veya eksik olduğu ortaya çıkmıştır. İnsanda protein kodlayan genlerin ürünleri nihai değildir. Onlarca yer değiştirme, ekleme ve çıkarma yapılır. Şimdi yukarıda verilen ikinci örneği yeniden hatırlayalım. Dost, düşman ve oldu kelimelerini farklı şekilde yan yana getirerek anlamları birbirinden tamamen farklı cümleler elde edilmişti. Bu kelimeler yerine aminoasit dizilerini koyarsak, bu defa da vazifeleri birbirinden tamamen farklı proteinler elde ederiz.

Zahirî benz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: DNA Tesadüfü Reddediyor
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:07:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: DNA Tesadüfü Reddediyor rüya tabiri,DNA Tesadüfü Reddediyor mekke canlı, DNA Tesadüfü Reddediyor kabe canlı yayın, DNA Tesadüfü Reddediyor Üç boyutlu kuran oku DNA Tesadüfü Reddediyor kuran ı kerim, DNA Tesadüfü Reddediyor peygamber kıssaları,DNA Tesadüfü Reddediyor ilitam ders soruları, DNA Tesadüfü Reddediyorönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes