> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Biyoloji Dünyası > Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı  (Okunma Sayısı 1001 defa)
13 Mart 2010, 20:28:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Mart 2010, 20:28:00 »



Kütahya'da bulunan ve dokusunda DNA örnekleri görülen 4 bin yıllık beyin, içine işkeyen bora madeni sayesinde korunmuş olabilir.

Kütahya Seyitömer Höyüğü'nde bulunan ve yaklaşık 4 bin yıllık oldukları belirlenen insan beyinlerinin bor madeni sayesinde günümüze kadar bozulmadan kaldığı saptandı.

Höyüğün kazı grubu başkanlığını yürüten Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen, 2006'dan bu yana her yıl 6'şar aylık dönemler halinde devam ettikleri kazı çalışmalarını bu yıl planlanan tarihten 1 ay 10 gün önce sonlandırmak zorunda kaldıklarını söyledi.


Prof. Dr. Bilgen, höyükte buldukları yaklaşık 4 bin yıllık 6 insan iskeletindeki beyinlerin küçülmeye başladığını gözlemlediklerini, normal yaşam koşullarında tahrip olmaya yüz tutunca çeşitli kimyasal maddeler kullanarak muhafaza etmeye çalıştıklarını bildirdi.

Daha önce beyin kalıntılarını yerinde inceleyen Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Sav ile Haliç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Dr. Meriç Adil Altınöz'ün, bunlardan bir miktar parçayı İstanbul'a götürdüğünü anlatan Prof. Dr. Bilgen, ''Yapılan incelemede beyin kalıntılarında DNA ve sıvı örnekleri tespit edildi'' dedi.

''BEYİNLER BOR MADENİ SAYESİNDE KORUNDU"
Haliç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Meriç Adil Altınöz de Prof. Dr. Bilgen'in korunmuş beyinler olduğunu bildirmesinin ardından bu yönde çalışmalara başladıklarını söyledi. Cesetler üzerinde ilk olarak DNA izlerine rastladıklarını bildiren Dr. Altınöz, daha sonraki çalışmalarda çok enteresan bulgular rastladıklarını belirtti.

Bu enteresan bulguların başında bir dokunun nasıl korunabileceği konusunda çevre koşullarının saptanması olduğunu anlatan Dr. Altınöz, şöyle konuştu:

''Bugüne kadar hep korunmuş bedenler ve cesetlerle ilgilenilmiş. Çünkü hep ölümsüzlüğün sırrını aramışlar. Mumyalama da insanların ilgisini çekmiş. Bugüne kadar dünya üzerinde bulunan bulgulara, ya çok yüksek rakımlardaki büyük dağların tepesinde veya dokuların suyunun alınması neticesinde çöllerde rastlanmış. İlk defa toprağın içinde bu derecede çürümeden kalmış ve beyin gibi yumuşak ve kolay yok olabilecek dokuya rastlandı. Ülkemizin bor madeninde büyük rezerve sahip olduğunu biliyoruz. Bu konuda da Kütahya borlu toprak açısından belki de en zengin il. Nitekim cesette de ciddi miktarda bora rastladık ve bu bor cesetleri korumada etkin olarak ön plana çıktı.

Bunun dışında daha önce çürümemiş cesetlerde ve beyinlerde ulaşılmadık seviyelerde yağ sisteminin korunduğunu, hala sinir sistemine ve beyne özgü bir yağ sisteminin bulunduğunu gördük. Bu ülkem adına çok sevindirici bir bulgu.''

''DNA İZLERİNDEN CESEDİN ERKEK OLDUĞU BELİRLENDİ''
Dr. Altınöz, beynin toprağın altında neden korunduğunu bulmanın, normal dokuların ve beynin korunmasına yönelik çalışmalarda adeta çığır açacağını söyledi.

Yağ asitleri, bor, alüminyum ve magnezyum açısından buradaki toprağın zengin olduğunu, cesette ve beyin dokusunda da bunlara rastladıklarını anlatan Dr. Altınöz, şöyle devam etti:

''Dokulardaki yağların sabunlaşarak korunması da bor madeninden kaynaklanıyor. Yapılan yağ analizi de bunları gösterdi. İncelediğim cesette DNA izleri bulundu ve erkek olduğu saptandı. Türkiye'de ilk defa 3 bin 800 yıllık bir cesette DNA varlığı da tayin edilmiş oldu. Borun toprak altında zengin olarak bulunması ve bunu bir cesedi koruyup çürümesini engellemesi dünyada ilk olarak görünen bir bulgudur.''

''BUGÜNKÜ İNSANLIĞIN BEYNİYLE ÖRTÜŞÜYOR''
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın Sav da Prof. Dr. Nejat Bilgen ve Dr. Meriç Altınöz'ün daveti üzerine bu araştırmaya katıldığını söyledi.

Kendisine gelen beyin parçalarında çıplak gözle çıkan sonucun, hem kemik örneklerinde hem de beyin örneklerinde bulunan bulguların, bugünkü çağdaş insanın bulgularıyla tamamen örtüştüğünü anlatan Prof. Dr. Sav, şunları kaydetti:

''Nero görüntüleme teknolojinden yararlandık. 3 bin 800 yaşındaki bir beynin bugünkü çağdaş insanlığın beyniyle örtüşmesi çok önemli bir bulgudur. Böylece Türkiye'nin ciddi anlamda bilim üretilebildiği, çağdaşlarıyla yarışabilecek kapasitede olduğu bir kere daha ortaya konmuş oldu.''

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:12:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı rüya tabiri,Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı mekke canlı, Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı kabe canlı yayın, Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı Üç boyutlu kuran oku Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı kuran ı kerim, Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı peygamber kıssaları,Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı ilitam ders soruları, Bor sayesinde 4 bin yıl bozulmadı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes