> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Bireysel Gelişim >  Yenilikçi Birey Zinde Toplum
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yenilikçi Birey Zinde Toplum  (Okunma Sayısı 2168 defa)
13 Nisan 2010, 17:03:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Nisan 2010, 17:03:21 »




Yenilikçi Birey Zinde Toplum


Yazarın : John W. GARDNER

Yayınevi : İlgi

Baskı : İstanbul / 1990 / 155 shf.



“Toplumumuz ve toplumdaki her şey kokuşmuş”. Bütün bu değişiklikler karşısında insanlar yalnızca hareketsiz gözlemciler olmayıp aynı zamanda değişikliklerin üretiminde yardımcı öğelerdir. Bu kokuşmuşluk değil, dinamizmdir. Toplumlarda gelişmenin ve gerilemenin öğelerini anlamaya başlıyoruz. Fakat toplumsal yenilenme tümüyle bireylere bağlıdır ve bireylerin günümüzde çeşitli sorunları vardır.

Toplum yenilenmeyi başarmak isterse, kabiliyetli insanlar için uygun bir atmosfer oluşturmalıdır. Aynı zamanda toplum yenilenme yeteneğine sahip insanları yetiştirmek zorundadır. Genç kalmanın esnekliği ile öğrenme ve gelişme yeteneğini koruduğumuz sürece kendini yenileme devam edecektir.

19. yüzyılın ünlü aktörlerinden E.A. Sothern, küçük bir çocuğun kendisinden daha büyük çocukların arasında oynamak için katılmak isteyişine tanık olur. Çocuk, aralarına kendisini kabul etmezler diye endişelidir. Diğer çocuklar evlerine dönmeye başladıklarında, Sothern neşeyle, “ Haydi perdenin arkasına saklanalım, bizi görmesinler!” deyince arkadaşı kederli bir şekilde, “ Ya görüpte hiç aldırmazlarsa ?” der. Her sosyal kurumun dikkate alması gereken bir ilke vardır. Toplumların ve örgütlerin yenilenmesi kimselerin bu işi ciddiye almasına bağlıdır.

Modern toplum bireyi frenleyen unsurlarıyla mücadele ettiğimiz sürece, toplumları ve bireyleri yenileten yaratıcı kıvılcımı kaybederiz. Üretken, yenilikçi ve kendini yenileyebilen bireyleri teşvik etmedikçe, dünyadaki en iyi sosyal önlemleri de alsak bize yararlı olmayacaktır. Sonuç olarak, bir takım değerlere gereken önemi vermediğimiz sürece ne kendimizi, ne toplumu ve nede sorunlarla dolu bir dünyayı yenileyebiliriz.

BÜYÜME, ÇÜRÜME VE YENİLENME


Sürekli yenilenen sistem “ Çürümeye karşı oldukça bağışıklık kazanmış, kendini sürekli yenileyen bir toplum düşünelim. Bu topum neye benzeyecektir? Topluma bu bağışıklılığı kazandıran öğeler neler olacaktır.?” öyle bir toplumun tek özelliği uzun ömürlülük olsaydı, bütün çabalarımız son derece olumsuz olurdu. Yenilenmenin sırrını keşfetmiş olan bir toplum ise bir anda daha ilginç ve canlı bir toplum haline gelebilir. Sürekli yenilenebilme, kişiliğin gelişmesini sağlayacak koşullara bağlı olduğundan böyle bir toplum özgür insanın da yaratıcısı olur. Titizlikle yapılan incelemeler sonunda, uygarlıkların yükseliş ve yıkılışlarını açıklamaya çalışan yaygın ve bilimsel teorilerin doğru olmadığı görülmüştür.

Ele alınması gereken, yalnızca toplumların canlılığı olmayıp, kurumların ve bireylerinde canlılığıdır. Bunların hepsi bir birine bağlıdır. Bir hükümet yetkilisi, eski türden bir devlet kuruluşundan söz ederken şöyle diyordu: “Devlet kuruluşu halkın pek fazla dikkatini çekmiyor ve sesiz sedasız bir şekilde uykuya dalıyor. Yönetimde bir değişiklik olduğunda, düzensiz bir şekilde harekete geçiyor. Fakat hiç uyanmıyor.” Her iş adamı bazı firmaların “tetikte” olduğunu bilir. Her üniversite rektörü, bazı akademik bölümlerin olağan üstü bir canlılık içinde olduğunu ve bazılarının da tohuma kaçtığının farkındadır.

Bunlar, beşeri kurumların yükseliş ve yıkılışlarında rol oynayan faktörlerdir. Roma imparatorluğunun çöküşü, eski bir aile işetmesinin iflasa sürüklenmesi ve bir devlet kuruluşunun kendi kırtasiyeciliği içinde yavaş yavaş boğulması gibi olaylar arasında tahmin edilenden çok daha fazla benzerlik vardır. Örgüt veya toplum yaşlandığında ise canlılık kaybolur, esneklik yerini katılığa bırakır. Aynı şekilde çocukta yeni deneyimler kazanmaya açık olmanın bir simgesidir. Her hangi bir şeyi denemek için istekli, korkusuz, sabırsız, meraklı, açık ve en önemlisi bazı kalıplaşmış alışkanlıklar ve tutumlarla engellenmemiş bir durumdadır. Bunu yapmadığı takdirde ise, daima çocuk kalacak ve çevreden gelecek tepkileri karşılamada tamamıyla aciz durumda olacaktır. Bütün bu söylediklerimizin sonunda, karşımıza ne şekilde genç kalınabileceği konusu çıkmaktadır. Ancak şu var ki gençlik, toyluğu ifade eder. Herkes genç olmayı ister ama hiç kimse toy olmak istemez. Ne yazık ki bu ikisi de bir birine sıkı sıkıya bağlıdır. Genç kalmaya çabalayan pek çok kimse bunu bilir. Gelecekte toplum ve bireylerin başlangıçtaki esneklik ve uyum yeteneği azaltan olgunlaşma faktörleridir. Olgunlaşma süreci Amerika”daki öncü toplulukların enerjisini ve maceracı niteliğini azaltmakla birlikte, onları yaşamaya istekli, daha düzenli ve bazı önemli noktalarda da daha güçlü kılmıştır. Kısacası, yeteneklerimizin sınırlandırılmasına ve uyumu güçleştirmesine rağmen, olgunlaştırma sürecini durdurmak istemeyiz.

Bu noktada şu soruyu sorabilirsiniz: “ Öyleyse, bir bireyin (veya bir örgütün yada toplumun) katılaşmada veya ihtiyarlamada olgunlaşmasına imkan yok mudur? Yapılacak olan, bu ikisi arasındaki farkı bilerek yaşlılığın önüne geçmek değil midir?” Her bireyin, örgütün veya topumun olgunlaşması gerekir. Ancak, bu olgunlaşmanın ne şekilde gerçekleşeceği önemlidir. Sürekli yenilenen toplumda olgunlaşan unsur, sürekli olarak yeni buluşlara, yenilemeye ve yeniden doğuşa olanak veren bir sistem veya çevredir. Büyüme ve çürümeye ilişkin düşüncelerimizde, tek bir hayvanın veya bitkinin yaşamını esas alırız. Fide çiçek açma ve ölüm ... “Bir kere açan çiçek ölüme mahkumdur.” Bazı şeyler doğmakta, bazıları gelişmekte ve bazı şeylerde ölmektedir. Yaşamaya devam eden ise sistemdir.”Teşhis edilebilen mevcut hastalıklarla işe başlayıp, henüz bilmediğimiz hastalıkları araştırarak, sürekli olarak kendini yenileyecek bir sistemi ne şekilde kurabiliriz?”

BİRAZ ESKİ, BİRAZ YENİ


Büyüme, çürüme ve yenilenme sürecini modern anlamda ele alırken sürekliliğe ve beşeri kurumların değişimine aynı ağırlığa vermemiz gerekir. Bir çoklarının inandığı gibi, değişim bilinci yalnız 20. yüzyılın tanık olduğu değişim geçirdiğini iddia edemez. Amerikalıların büyük bir çoğunluğu değişimi romantik ve bilinçsiz bir gözle izlemektedir. Niteliğine dikkat etmeksizin her değişimin iyi olduğuna inanmışlardır. “Bu değişim çılgın bir hal aldı. Bu büyüme, bütün değerleri yıkan bir kanserdir.” Yenilenme aynı zamanda değişim sonuçlarını amaçlarımızla aynı doğrultuya getirme sürecidir. Atalarımız otomobili icat ettiklerinde, trafik kurallarını da koydular. Bunların her ikisi de yenilenmenin aşamalarıdır.

Bu bizi Arnold Toynbee tarafından en geniş şekilde tanımlanmış bir kavrama götürür. “ Uygarlaşma, bir durum, bir yolculuk veya bir liman değil, bir yol alıştır.” Gelişme ( ve süreklilik ile değişim arasındaki karmaşık ilişkiye)verilen önem yüzünden liberalizm ve muhafazakarlık gibi modası geçmiş görüşlerin değerleri azalmıştır. Peter Druçker”ın da belirttiği gibi değişimin sarstığı yeni değişiklikler sürekli tehdit altında bulunan bir dünyada korunmanın tek yolu yenilikleri sürdürmektir. İstikrar ancak devamlı değişmeyle sağlanabilir.

KENDİNİ YENİLEME

Bilgeler, “Büyümeye devam edin. Tohuma kaçmayın. Bu bir son değil bir başlangıç olsun.” derler. Bu güzel bir temadır. Ancak, bu söylevleri dinleyen gençlerin büyük bir çoğunluğu bunlara kulak asmazlar ve kendileri orta yaşa ulaştıklarında ise artık bütünüyle mumyalaşmışlardır.

Artık bundan sonra eğilmeleri gereken, kişisel gelişmeyi engelleyen nedenler (bireyin anlaşılası güç bir şekilde tasarlayıp, inşa ettiği hapishaneden kurtarılması) veya diğer bir deyişle kişinin kendini yenilemekteki yetersizliği söz konusu olmalıdır. Pek çok genç insan, daha üniversiteyi bitirmeden din veya manevi alanlarda öğrenmeyi bırakmıştır. Bazıları ise yirmi beş veya otuz yaşlarında iken politik ve ekonomik konularda değişmez görüşler edinirler. Otuz beş yaşlarında ise, önemli bir konuda yeni beceriler veya yeni bilgiler edinme yeteneklerini kaybederler.

Olgunlaştıkça, hayatta ilgi duyduğumuz konuların alanı ve çeşitliliği giderek daralır. Eğilebileceğimiz konulardan yalnızca bir kaçı üzerinde dururuz. Pek çok kimse arasından yalnızca bir kaçıyla ilişki kurarız. İşte bu nedenlerle, yolculuk hepimiz için yepyeni bir deneyim olmaktadır. Oturduğumuz yörede etrafı algılamak yeteneği yavaş yavaş yok olur. Yolculuğun zevkli olmasının bir kaç nedeni vardır. Bunların en önemlisi çocuklarınkine benzer şekilde fark etme yeteneğine kısmen yeniden kavuşulmasıdır.

Evlilik, yeni bir kente göç etme, iş değiştirme veya ulusal alarm gibi büyük değişikliklerin alıştığımız kapıları bozması sonucu etrafımıza ördüğümüz ağın bizi nedenli hapsettiğini birdenbire fark ettiğimiz pek çok durumlar olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşantı kalıplarını bozmak zorunda kalmış kadınların ve erkeklerin, çoğu kez kendilerinde daha önce varlığından habersiz oldukları birikimleri ve yetenekleri keşfettikleri görülmüştür.

KENDİNİ GELİŞTİRME

Bazı kimselerin kendilerini yenileyebilmelerine karşılık bazılarının bu yeteneğe sahip olmamalarının nedenini kimse bilmiyor. Yeteneklerin gelişmesi, bir bakıma, birey ile çevresi arasındaki diyalogudur. Kendini yenileyen insan, yeteneklerinin tümünün açığa çıkması işini şansa bırakmaz. Yaşamının sonuna dek, yeteneklerinin sistematik olarak veya en azından hırslı bir şekilde ortaya çıkarmaya çalışır. Burada sözü edilen yetenekler yalnızca becerilerle sınırlı olmayıp, kişinin duyma, merak etme, öğrenme, sevme ve ümit etme kapasitelerinin tümüdür.

Öğretim sisteminin nihai hedefi, bireye kendi öğrenimini sürdürme sorumluluğunu vermektir. Öğrenimin okullardan, dershanelerden başka hiç bir yerde yapılamayacağı yolundaki garip inanç yok olmadıkça, bu hedefin gerçekleşmesi sınırlı olacaktır. İ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yenilikçi Birey Zinde Toplum
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:27:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yenilikçi Birey Zinde Toplum rüya tabiri, Yenilikçi Birey Zinde Toplum mekke canlı, Yenilikçi Birey Zinde Toplum kabe canlı yayın, Yenilikçi Birey Zinde Toplum Üç boyutlu kuran oku Yenilikçi Birey Zinde Toplum kuran ı kerim, Yenilikçi Birey Zinde Toplum peygamber kıssaları, Yenilikçi Birey Zinde Toplum ilitam ders soruları, Yenilikçi Birey Zinde Toplumönlisans arapça,
Logged
15 Nisan 2010, 16:31:35
queen

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 231


« Yanıtla #1 : 15 Nisan 2010, 16:31:35 »

"iki günü denk oan zararda "demiyor mu Peygamber.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
25 Kasım 2016, 13:58:31
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 25 Kasım 2016, 13:58:31 »

Selamun aleykum ..Allah razi olaun hocam ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
01 Nisan 2018, 14:41:38
Mustafa Yasin
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 239


« Yanıtla #3 : 01 Nisan 2018, 14:41:38 »

Selamun Aleyküm. Yenilikçi olmalı ve yeni fikirlere açık olmalıyız. Allah razı olsun paylaşımdan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes