> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Binbir Damla > Ümmü Cemilin Düşmanlığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ümmü Cemilin Düşmanlığı  (Okunma Sayısı 1431 defa)
25 Ağustos 2011, 06:03:34
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Ağustos 2011, 06:03:34 »



Binbir Damla


Mart 2008 111.SAYI


Yusuf YAVUZ
kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.


Ümmü Cemil’in Düşmanlığı


Peygamber Aleyhisselam’ın amcası olduğu halde ona aşırı düşmanlık besleyen Ebu Leheb ve onun şirret karısı Ümmü Cemil, Rasul-i Ekrem s.a.v.’e düşmanlıkta ve inkârcılıkta aynı yolu izliyorlardı. O müşrikler, Allah Rasulü’ne eziyet için ellerinden gelen her muzırlığı yapıyorlardı. Ümmü Cemil, her gece dikenli ağaç dallarını demetler halinde boynuna takarak, ayaklarını incitsin diye Rasulullah Aleyhisselam’ın geçeceği yollara saçardı. Bu hadise üzerine, Ebu Leheb ve karısını şiddetle kınayan, onları “cehennemlik” olarak tanıtan “Tebbet” suresi nazil oldu.

Ümmü Cemil, Ebu Leheb’le kendisi hakkında gelen ayetlerin tebliğ edildiğini duyunca, Rasulullah s.a.v. ile Hz. Ebu Bekir r.a.’ın Kâbe yanında oturdukları sırada, eline koca bir taş alarak onlara doğru yaklaştı. Hz. Ebu Bekir onun gelişini görünce dedi ki:

– Ya Rasulallah! Bu Ümmü Cemil zalim bir kadındır. Onun seni görmesinden endişe ederim. Keşke bunun sana bir eziyeti olmadan kalkıp bir tarafa çekilsen!

Rasul-i Ekrem ise şu anda onun kendisini göremeyeceğini söyledi ve duruşunu değiştirmedi. Gerçekten de öyle oldu; Yüce Allah elinde taşla yaklaşan Ümmü Cemil’e Allah Rasulü’nü göstermedi. Sadece Hz. Ebu Bekir’i gördü ve gelip onun yanında dikildi. Ona sordu:

– Ebu Bekir, arkadaşın nerede?
– Sen yanımda kimseyi görmüyor musun?
– Benimle alay etme! Yanında kimseyi görmüyorum. Aldığım habere göre arkadaşın beni şiirle hicvetmiş. O şairse ben de şiir söyleyen bir kadınım. Kocam da bir şair… Vallahi onu görebilseydim şu taşı ağzına vuracaktım!
– Hayır, hayır! Arkadaşım vallahi şair değil, o şiir söylemez. O seni şiirle hicvetmiş de değil.

Aradığını bulamayan Ümmü Cemil dönüp gitti. Hz. Ebu Bekir sordu:

– Ya Rasulallah, o kadın gerçekten seni göremedi mi?
– Evet, beni görmedi. Allah onun gözünü beni görmez eyledi.

Kadı Iyaz, eş-Şifâ bi-Ta’rîfi Hukuki’l-Mustafa (Dimaşk, 2000), s. 436; İbn Hişam, es-Sîre, 1/393; Uyûnu’l-Eser, 1/193.


Uteybe’yi Tanıyan Arslan


İslâm düşmanı Ebu Leheb ve Ümmü Cemil’in oğlu Uteybe, peygamberlikten önce Rasulullah Aleyhisselam’ın kızı Ümmü Gülsüm’le nikâhlanmıştı. Peygamber Aleyhisselam’ın diğer kızı Rukayye de Uteybe’nin kardeşi Utbe ile nikâhlıydı. Rasul-i Ekrem’e peygamberlik geldikten sonra, ona eziyet eden amcası Ebu Leheb’i yererek kötü akıbetini bildiren “Tebbet” suresi inince, Ebu Leheb ve karısı iki kardeşten de eşlerinden kesinlikle ayrılmalarını istedi. Oğulları Uteybe ve Utbe’ye dediler ki:

– Ümmü Gülsüm ve Rukayye babaları gibi dinden çıktılar. Onları boşayıp ayrılın onlardan!

Bunun üzerine iki kardeş de eşlerinden ayrıldılar. Uteybe, Allah Rasulü’ne gelerek edep dışı bir tavırla şöyle dedi:

– Ben senin dinini tanımıyorum. Kızından da ayrıldım. Bundan sonra ne sen bana gel, ne de ben sana gelirim.

Uteybe bununla da yetinmedi, saldırgan köpek gibi Rasul-i Ekrem’in üzerine yürüyüp gömleğini yırttı! Bu hırçınlıktan çok incinen Rasulullah Aleyhisselam:

– Dilerim ki Allah köpeklerinden bir canavarı senin üstüne salsın, dedi.

Bunun üzerine Ebu Leheb, “Muhammed’in oğluma bedduasından korkuyorum” diyerek endişesini belirtmiştir.
Sonraları Uteybe bir ticaret kafilesiyle Şam’a doğru yola çıktı. Geceleyin Şam civarında Zerka denilen yere vardılar. O gece oraya bir arslan gelip kafilenin çevresinde dolaşmaya başladı. Bunu gören ve yapılan bedduayı hatırlayan Uteybe ürktü:

– Vay anasına, Muhammed’in bedduası yüzünden bu arslan beni öldürecek, dedi.

Güçlü arslan etrafı birkaç defa dolandıktan sonra dönüp gitti. Arkadaşları Uteybe’yi kollamak için ortalarına alıp uyudular. Fakat arslan tekrar geldi, aralarından geçerek ve koklaya koklaya ilerleyip Uteybe’yi buldu. Başını pençeleri arasına alarak ısırıp öldürdü.

Acı haberi duyan Ebu Leheb, “Ben size, Muhammed’in oğluma bedduasından korktuğumu söylememiş miydim?” demiş.

El-Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid (Beyrut 1994), 6/14-15, hd. 9820; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 2/338-39; Ensâbü’l-Eşraf, 1/148.


Acımasız Müşrik İşkenceleri


Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü vesselâmın ilk müezzini Bilal-i Habeşî Hazretleri (Bilal b. Rebah) ilk müslümanlardan, rengi siyah, fakir ve kimsesizdi. Azgın müşriklerden Ümeyye b. Halef’in kölesiydi. Onun müslüman olduğunu öğrenen Ümeyye’nin ona yapmadığı işkence kalmamıştı: Öğle güneşinin yakıcı sıcağında onu alıp kızgın kumların üstüne çıplak olarak sırtüstü veya yüzüstü yatırır, ağır bir taşı getirip üzerine bastırır: “Lat ve Uzza putlarına iman edinceye kadar böyle kalacaksın!” derdi. Kızgın kumlar ve ağır taşlar arasında dehşetli işkenceler çeken Bilal Hazretleri, müşriklerin inkâr teklifini reddederek: “Allahu ahad, ahad: Allah birdir, birdir!” demeyi sürdürürdü.

İlk müslümanlardan olan Ammar İbn Yâsir’in babası Yâsir ve annesi Sümeyye Hazretleri, müşrikbaşı Ebu Cehil ve ekibi tarafından aynı günde vahşet ve işkenceyle şehit edilmiş ilk İslâm şehitleridir. Ammar b. Yâsir de, müslümanlığını ilk günlerden açığa vuran mücahitlerdendir ve dinden dönmesi için en ağır işkencelere uğramış birisidir. Öğle sıcaklarında demir gömlek giydirilip yakıcı güneş altında tutulur, vücudu dağlanır, işkencenin etkisiyle şuurunu kaybederdi. Sırtı ateşle yakılarak işkence yapıldığı da olurdu. Bazan kızgın güneş altında göğsüne ağır kaya parçası koyarak, bazan da boğulurcasına başını suya sokarak işkence ederlerdi. O ise inancından asla gevşemezdi.

Müşrik kadınlardan Ümmü Enmar’ın azatlı kölesi olan Habbab İbnü’l-Eret Hazretleri de, müslümanlık uğrunda Mekke’de ağır işkencelere uğramış garip müslümanlardandı. Müşrikler bir gün onu soyarak, yaktıkları bir ateşin içine sırtüstü yatırdılar. Göğsüne ayaklarıyla bastılar. Kor halindeki ateş sönünceye kadar, öylece tutup işkence ettiler. Demircilik yapan Habbab’ın sahibesi Ümmü Enmar, onun başını kızgın demirle dağlardı. Habbab, Rasulullah’a gidip şikayette bulundu. Allah Rasulü s.a.v. de “Ya Rabbi, Habbab’a yardım et!” diye dua etti. Ümmü Enmar’ın başına müthiş bir ağrı girdi ve köpek gibi ulumaya başladı. Tabipler başını dağlatmasını tavsiye ettiler. Artık Habbab kızdırdığı demirle onun başını dağlıyordu.

İbnü’l-Esîr: el-Kâmil fi’t-Tarîh (Beyrut, 1979), 2/66-68; İbn Kesîr: el-Bidâye ve’n-Nihâye (Beyrut, 1995), 1/456; İbnü’l-Esîr: Üsdü’l-Gâbe (Beyrut, 1997), 3/208 vd.; et-Tabakâtü’l-Kebîr, 3/151 vd., 213 vd., 227 vd.; Ensâbü’l-Eşrâf, 1/178-218.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ümmü Cemilin Düşmanlığı
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:39:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ümmü Cemilin Düşmanlığı rüya tabiri,Ümmü Cemilin Düşmanlığı mekke canlı, Ümmü Cemilin Düşmanlığı kabe canlı yayın, Ümmü Cemilin Düşmanlığı Üç boyutlu kuran oku Ümmü Cemilin Düşmanlığı kuran ı kerim, Ümmü Cemilin Düşmanlığı peygamber kıssaları,Ümmü Cemilin Düşmanlığı ilitam ders soruları, Ümmü Cemilin Düşmanlığı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes