> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Binbir Damla > Medain Ganimetleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Medain Ganimetleri  (Okunma Sayısı 4505 defa)
13 Temmuz 2011, 07:27:24
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 13 Temmuz 2011, 07:27:24 »



Binbir Damla


Eylül 2010 141.SAYI

Yusuf YAVUZ kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.

Medain Ganimetleri

Tarihî Medain şehri (bugün yoktur) İslâm’dan önce İran’ın başkentiydi. Bugünkü Bağdat yakınında Dicle nehrinin iki tarafında yer alıyor, “Kisra” denilen İran hükümdarlarının meşhur Beyazsaray’ı (Beytü’l-ebyaz) da Dicle’nin doğu kenarında bulunuyordu.

Hz. Ömer r.a.’ın halifeliği döneminde meşhur kumandan Sa’d İbn Ebî Vakkas, altmış bin kişilik süvari ordusuyla Medain’i fethetmişti (Safer 16 / Mart 637). İslâm ordusu Dicle’nin batı kıyısına ulaşınca, İranlılar tarafından bütün kayıklara el konulmuş olduğundan, kumandan Said hazretlerinin emriyle bütün askerler Allah’a sığınarak atlarını gürül gürül akan Dicle’ye sürüverdiler. Atların boynuna kadar yükselen derin sular içerisinde yüzercesine, hiç kayıp vermeden büyük bir çoşkuyla karşıya geçtiler. İran Kisrası (III. Yezdicerd) ve adamları ise Medain şehrini, Beyazsarayı ve hazinenin yarısını terk ederek İran içlerine doğru çekildi.

Medain fethinde müslümanların eline geçen hazine ve eşyaların benzeri görülmemişti. Kisra’nın göz kamaştıran mücevherli tacı, kemeri, kılıcı, bilezikleri ve kıymetli elbiseleri bunların içindeydi. Bunlar arasında “Bahar-ı kisra” denilen muhteşem bir halı vardı ki o başkaydı! Kenarları altmışar zirâ (30 metre) kare şeklinde olan bu benzersiz halı, altın, inci ve kıymetli mücevherlerle işlenmişti. İran’ın şehirleri, kaleleri, yolları, nehirleri ve ağaçları bu halıda resimlenmişti. Ağaçların dalları altından, yaprakları ipekten, çiçekleri altın ve gümüş tanelerinden, meyveleri çeşitli mücevherlerden yapılmıştı. Baharı andıran bu harita halı Beyazsaray’da serilir, hükümdarlar buna bakarak memleket hakkında bilgi alırlardı. İşte bu paha biçilmez halı, diğer ganimetlerin beşte bir kısmıyla birlikte Sad b. Ebi Vakkas tarafından Medine’ye gönderilmişti. Ne var ki bu halıyı Medine’de döşeyecek uygun yer olmadığından, halife Hz. Ömer r.a. tarafından taksim edilerek Ashab-ı Kiram arasında paylaştırılmıştır.

Rasulullah Aleyhisselam Medine’ye hicret ederken, kendisiyle karşılaşan Süraka b. Malik’in kollarına bakarak şöyle demişti: “Kisra’nın bileziklerini senin kollarına takmış olduğunu görür gibiyim.” İşte hicretten 16 yıl sonra Medain’in fethiyle Medine’ye gönderilen ganimetler içinde Kisra’nın kıymetli tacı ve bilezikleri de vardı. Hz. Ömer r.a. bu bilezikleri ibret için herkesin huzurunda boydan boya Süraka’nın kollarına takarak dedi ki: “Kisra’nın bileziklerini Süraka’nın kollarına  taktıran Allah’a hamdolsun.”

Tarihu’t-Taberî, 4/8-24; el-Kâmil fi’t-tarih, 2/511-18; el-Bidaye ve’n-Nihaye, 7/69-74.


Sariye Ordusunun Zaferi

Hz. Ömer r.a.’ın kumandanlarından Sariye b. Züneym, İran’da Fesa civarındaki bir muharebede güçlü bir orduyla karşılaşmıştı. Düşman askerleri her yandan yardımlar almış, çevreden çok asker toplamış, büyük bir ordu oluşturmuşlardı. O günlerde Hz. Ömer Medine’deki camide cemaate hutbe vermek için minbere çıkmıştı. O saatlerde Sariye ordusu da düşman tarafından kuşatılmaya çok elverişli bir ovada toplanmış bulunuyordu. Ancak yakındaki bir dağın eteklerine sığınıp dağa sırt verirlerse, düşmana karşı tek cepheden savaşmak mümkün olacaktı.

O sırada cemaate hutbe vermekte olan Hz. Ömer’in: “Ya Sariye, el-cebel, el-cebel: Ey Sariye dağa (sığın) dağa!” diyerek birkaç defa seslendiği duyulmuş, fakat cemaatten kimse bu sözlere bir anlam verememişti. Gerçekte ise o anda kumandan Sariye ve yanındakiler, Hz. Ömer’in bu sözünü sıradışı bir ses olarak işitmiş ve dağın eteklerine sığınarak dağı arkalarına almışlardı. Bu şekilde savaş düzeni aldıktan sonra İranlılar’ı büyük bir yenilgiye uğratmışlardı.

Bir ay kadar sonra İran’dan Sariye’nin zafer müjdecisi Medine’ye gelmişti. Yanında da Sariye tarafından askerlerin rızası alınarak ganimet malından gönderilen içi mücevher dolu bir kap vardı. Adam kendisini Sariye’nin elçisi olarak tanıtınca, Hz. Ömer ona iltifat ederek yanına oturttu, müslümanların bu savaştaki durumlarından haberler sordu. Elçi durumu anlattıktan sonra mücevher kabını ikram olarak halifeye sundu. Fakat halife hazretleri bunu kabul etmedi, bunun savaşta bulunan askerler için saklanıp, onlara verilmesini istedi.

Medine’ye gelen bu elçiye şehir halkı savaş anında farklı bir ses işitilip işitilmediğini sordular. O da: “Evet, ey Sariye dağa (çekil) dağa! diye bir ses işittik. O anda kuşatılmışken dağ eteğine sığındık ve Allah Tealâ bize zafer ihsan etti.” dedi. Sariye’nin gönderdiği bir mektupta da aynı haberlere yer verilmişti. Daha sonra Medine’ye dönen Sariye hazretleri de bu hadiseyi aynen Hz. Ömer’e anlatmıştır. Neden böyle seslendiği kendisine sorulan Hz. Ömer r.a. ise: “Askerlerimizin savaştaki durumu gönlüme düştü de, dilimden o sözler çıkıverdi” demiştir.

et-Tabakâtü’l-Kebir, 6/153; İbn Asâkir, Tarîhu Medîneti Dımaşk (Beyrut 1995), 20/24-27; İbnü’l-Cevzi, el-Muntazam (Beyrut 1995), 3/219-221; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğâbe (Beyrut 1997), 2/259; İbn Hacer, el-İsabe (Beyrut 1995), 3/5-6; el-Bidaye ve’n-Nihaye, 7/140-141.


Hazret-i Ömer r.a.’ın Vefatı

Hulefa-yı Raşidîn’in birincisi olan Ebu Bekri’s-Sıddık r.a., Kamerî takvimle iki sene üç ay halifelik yaptıktan sonra altmış üç yaşında vefat etmiş (22 Cemaziyelâhir 13 / 23 Ağustos 634); onun tavsiyesiyle ikinci halife seçilen Ömerü’l-Faruk r.a. da on sene altı ay halifelikten sonra altmış üç yaşında şehit olarak vefat etmiştir (26 Zilhicce 23 / 3 Kasım 644).

Halife Hz. Ömer son haccını yapıp Medine’ye döndüğü günlerde Muğire İbn Şube’nin Ebu Lülüe Firuz adlı gayri müslim kölesi, efendisinin kendisinden fazla ücret/vergi aldığını söyleyerek, bunun azaltılmasını istedi. Halife onun demircilik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince, Muğire’nin kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını söyledi. Fakat bu hususta Muğire ile de görüşmeyi düşünmüştü. Hz. Ömer Ebu Lülüe’ye: “Duyduğuma göre sen yel değirmeni de yaparmışsın; bana da bir yel değirmeni yapıver.” dedi. O da: “Sana öyle bir değirmen yaparım ki, dillerde destan olsun.” dedi ve suratını ekşiterek kızıp gitti. Hz. Ömer de yanındakilere: “Köle beni tehdit etti!” diyerek evine gitti.

Eretesi gün camide saflar düzeltilirken pusuda bekleyen Ebu Lülüe, zehirli ve keskin iki başlı bir hançerle ortaya çıktı, tam tekbir anında halifeye saldırarak, en ağırı karın bölgesinden altı darbe vurup yere düşürdü. Önüne çıkan herkese de saldırarak onüç kişiyi bıçakladı ve bunların altısı vefat etti. Kaçarken cemaatten biri tarafından üstüne bir örtü atılıp yakalanınca da kendi hançeriyle intihar etti.

Ağır yaralı halife evine kaldırıldı. Camide sabah namazını ise henüz güneş doğmadan Abdurrahman İbn Avf, en kısa iki sure okuyarak kıldırdı. Hz. Ömer de yaralı vaziyette evinde namazını kıldıktan sonra, kendisini kimin vurduğunu sorup öğrendi. Bir müslüman tarafından vurulmadığı için Allah’a hamdetti. Kendisinden sonraki halifenin de, üç gün içinde Aşere-i Mübeşşereden altı kişilik şura arasından seçilmesini istedi. Tedavisi için hekim çağrıldı. Kendisine sunulan bir bardak sütü içti. Fakat süt, olduğu gibi hançerlenmiş karnından dışarı akınca, hayatından ümit kesildi. Hz. Aişe’ye haber yollayarak, Rasul-i Ekrem’in yanına defnedilmesi için izin istedi. O da gözyaşlarıyla buna izin verdi. Hz. Ömer r.a., vurulduktan üç gün sonra vefat etti. Namazını Suheyb b. Sinan kıldırdı. Allah ondan razı olsun.

et-Tabakâtü’l-Kebir, 3/310-340; İbn Abdülber, el-İstiab (Beyrut 1995), 3/240-44; Üsdü’l-Ğâbe, 3/340-43; es-Suyûtî, Tarihu’l-Hulefa (Beyrut 1989), s.152-155


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Medain Ganimetleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 04:12:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Medain Ganimetleri rüya tabiri,Medain Ganimetleri mekke canlı, Medain Ganimetleri kabe canlı yayın, Medain Ganimetleri Üç boyutlu kuran oku Medain Ganimetleri kuran ı kerim, Medain Ganimetleri peygamber kıssaları,Medain Ganimetleri ilitam ders soruları, Medain Ganimetleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes