> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Binbir Damla >  Rumeli Hisarı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rumeli Hisarı  (Okunma Sayısı 1341 defa)
07 Ekim 2011, 19:25:13
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Ekim 2011, 19:25:13 »



Binbir Damla



Mayıs 2006 89.SAYI


Yusuf YAVUZ kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.

Rumeli Hisarı

İstanbul-Boğaziçi Avrupa yakasında yer alan Rumeli Hisarı (Yenihisar/Boğazkesen), Fatih’in İstanbul’u kuşatmaya karar vermesi üzerine stratejik bir tedbir olarak yaptırılmıştır. Yıldırım Bayezid’in Anadolu yakasında yaptırdığı Anadolu Hisarı (Akçahisar/Güzelcehisar) karşısında Boğaz’ın en dar yerinde (700 m.) inşa edilmiştir.

Bizans’a Karadeniz’den gelecek herhangi bir yardımın engellenmesi için hisar inşaatına başlanınca, Bizans imparatoru endişe ederek bunun durdurulmasını istemişse de, Fatih tarafından gerekli cevap verilerek teklif geri çevrilmiş ve 21 Mart 1452’de inşaata başlanmıştır.

Hisar mimarı Mimar Muslihiddin olduğu halde, Fatih bizzat inşaata nezaret etmiş, plan ve inşasında onun görüşleri esas alınmıştır. 1000 usta ve 5000 işçi ile dört ay sonra tamamlanan Rumeli Hisarı, toplam 2000 m. uzunluğu bulan duvarlarıyla kabaca bir üçgen şeklindedir. Duvarların yerden yüksekliği arazi durumuna göre 5-10 m., kalınlığı 3-5 m. arasındadır. Üç büyük kulesinden, deniz kıyısında Halil Paşa Kulesi (22 m.), sırtta kuzeybatıda Saruca Paşa Kulesi (28 m.) ve güneybatıda Zağanos Paşa Kulesi (21 m.) yer alır. Bu kuleler adı geçen vezirler tarafından yaptırılmıştır. Beden duvarları üzerinde 13 küçük burç daha bulunmaktadır. Hisar içinde bir cami ve iki çeşme de yaptırılmıştı. Dört kapılı olan hisara güçlü toplar yerleştirilmiş, Firuz Ağa emrinde 400 yeniçeri askeri yer almış, Boğaz’dan izinsiz olarak gemilerin geçmesi önlenmiştir.

İstanbul’un fethinden sonra fazla önemi kalmayan Rumeli Hisarı, daha çok siyasi ve askeri suçlular için hapishane olarak kullanılmıştır. Zamanla da içinde ahşap evlerin çoğalmasıyla başlıbaşına bir mahalle halini almıştır. 1953 yılında ise Cumhurbaşkanlığının teklifiyle içindeki yapılar tamamen yıkılıp, hisar tümüyle tamirattan geçirilmiş, bahçesi de park sahası yapılmıştır. 1958’ten itibaren de burası müze haline getirilmiştir.

Bu arada maalesef Fatih’in vakfiyesi olan tarihî cami de temelinden yok edilerek yarı minaresi bırakılmış, cami yeri açık hava tiyatrosuna çevrilmiştir. Böylece hisar içinin tarihî yapısı bozulup ortadan kalkmıştır.

İslâm Ansiklopedisi, 9/773-76; Türk Ansiklopedisi, 27/460-62.


Karada Yürüyen Gemiler

Sultan II. Mehmed, Bizans’ın merkezi olan İstanbul’u yüz bin kişilik bir kuvvetle kuşatmaya almıştı (6 Nisan 1453). Toplam Bizans ordusu ise on beş bin civarındaydı. Bizans’ın en büyük ümidi güçlü İstanbul surlarıydı. Osmanlı ordusunda bir buçuk-iki tonluk taş gülleler atabilen çok büyük birkaç top da vardı.

Buna karşılık Bizans’ın da gemileri yakan ve su dökülünce daha da parlayan, sırrı çözülememiş “Greguar/Rum Ateşi” denilen müthiş bir silahı vardı. Bir de Haliç girişinde yabancı gemilerin girişini engellemek için büyük bir zincir gerilmiş bulunuyordu. Haliç’e bakan surlar daha zayıf olduğu için bu tedbir alınmıştı.

Karadan ve denizden muharebe devam ederken Bizans’a yardıma gelen dört büyük gemi, o anda esen lodos rüzgârının da yardımıyla hafif Türk gemilerinden kurtulup ilerlemiş, büyük zincirin gevşetilmesiyle Haliç dahiline alınmıştı. Bu olanlardan galeyana gelen Sultan Mehmed, bir ara atını denize sürmüştü (20 Nisan).

Sultan Mehmed, kendi icadı olarak döktürdüğü ilk havan toplarıyla Beyoğlu sırtlarından aşırma taş gülleler attırarak, Haliç’teki düşman gemilerini batırmaya çalışıyordu. Bu sırada kuşatma gemilerini Haliç’e indirmek için, Fatih tarafından düşünülen bir plan uygulamaya konuyordu: Dolmabahçe (veya Tophane) önlerinden başlayıp Galata üstünden/arkasından Kasımpaşa’ya inen bir yol düzenlenerek uygun kalaslarla döşendi ve üstleri iyice yağlandı. Kızaklara bindirilmiş yetmiş kadar gemi, insan gücüyle bu yoldan çekilip kaydırılarak, 21-22 Nisan gecesi sabaha karşı Haliç’e indirildi.

Sabahleyin vaziyeti gören Bizanslılar şaşkınlık ve ümitsizlik denizine düşerken, Osmanlı ordusunun ümit ve heyecanı yükselmişti. İş bununla da kalmadı. Yine plan gereği Haliç üzerinde birbirine bağlanmış fıçılar ve kayıklar üzerinde tahtalar döşenerek karşıdan karşıya su üzerinde genişçe bir köprü kuruldu. Böylece asker ve topların Haliç’ten geçişine imkan sağlandı. Bizanslılar bu köprü ve gemileri yakmaya çalıştılarsa da, büyük kayıplarla geri çekildiler. Haliç hakimiyetiyle, fetih için İstanbul her yerden kuşatılmış oluyordu.

İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1/479-482; İ. H. Danışmend, Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 1/244-46


29 Mayıs Harekatı


29 Mayıs sabahı Fatih Sultan Mehmed sabah namazını kıldı, atına bindi. Bütün maiyetiyle ön saflara geçti. Güneşin ilk ışıklarıyla şiddetli top ateşi başladı. Peşinden askerler surlara tırmanmaya başladı. Bütün şehirde hücum başlamıştı. Sabah namazından sonra yapılan duadan ve padişahın etkili bir hitabesinden hareketlenen orduda mehter marşları çalarken, ön saflarda padişahın hocalarından Akşemseddin ve Molla Güranî, müridleri olan derviş-gaziler arasında dolaşarak askere cesaret veriyor, tekbir sadaları dalga dalga surlarda yankılanıyordu.

Ulubatlı Hasan isimli genç bir yiğit, yanındaki otuz askerle öne atılarak padişahın sancağını ilk olarak Topkapı surları üzerine dikti. Aynı anda yağmur gibi üstüne fırlatılan ok ve taşlarla, yanındakilerin çoğu ile birlikte şehit oldu. Fakat artık Osmanlı ordusu surlardan aşıp sel gibi taşarak şehrin içine akmaya başlamıştı. Bizans halkı ise panik içinde Ayasofya’ya doğru kaçıyordu. Oradan belki bir kurtarıcı çıkacağını umuyorlardı! Bu kargaşa içinde, kahramanca çarpışan İmparator Konstantin de kalabalıkta yere düşerek ayaklar altında ezildi, sonra bir nefer tarafından başı kesildi. Henüz kırk dokuz yaşındaydı.

Sultan Mehmed, öğleye doğru Topkapı’dan şehre girdi. Bizans halkının tezahüratı, ordunun ezan ve tekbirleri arasında Ayasofya’ya geldi. Orada atından indi. Patrik ve bütün halk yerlere kapanmış, ağlayıp af diliyorlardı. Fatih bir işaretle onları susturduktan sonra Patrik’e seslendi: “Ayağa kalk! Ben sana ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız!” dedi; oradaki elli bin kişilik kalabalığı teselli etti.

1 Haziran Cuma günü, Akşemseddin Hazretleri’nin Cuma hutbesinden sonra, Ayasofya’da ilk Cuma namazı kılınarak orası cami haline çevrildi. Mozaik resimlere ilişilmedi (18. asra kadar).

Böylece 1125 yıllık Bizans başkenti Konstantiniyye, tarihte yirmi dokuzuncu kuşatma olan elli üç günlük bir muhasaradan sonra, 29 Mayıs 1453 Salı günü, Rasul-i Ekrem s.a.v. tarafından müjdelendiği gibi fethedilmiştir.

Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, 2/445-450; Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, 1/555-563.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rumeli Hisarı
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:51:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rumeli Hisarı rüya tabiri, Rumeli Hisarı mekke canlı, Rumeli Hisarı kabe canlı yayın, Rumeli Hisarı Üç boyutlu kuran oku Rumeli Hisarı kuran ı kerim, Rumeli Hisarı peygamber kıssaları, Rumeli Hisarı ilitam ders soruları, Rumeli Hisarı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes