> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Binbir Damla > Karga ve Güvercin Dostluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Karga ve Güvercin Dostluğu  (Okunma Sayısı 1368 defa)
25 Eylül 2011, 12:11:58
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Eylül 2011, 12:11:58 »



Binbir Damla



Ekim 2007 106.SAYI


Yusuf YAVUZ kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.


KARGA VE GÜVERCİN DOSTLUĞU


Mâlik ibn Dînar Hazretleri (ö. 131Ğ748) anlatıyor:

Kötü şeyler yapan bir komşum vardı. Komşular onun halinden eziyet çekiyordu. Ona “Bu mahalleden çık!” dedik. Adam da: “Ben kendi evimde duruyorum, buradan çıkmam!” dedi. “Seni sultana şikayet ederiz.” dedik.
“Ben onun adamlarındanım.” dedi. “Sana beddua ederiz.” dedik, “Allah bana sizden daha merhametlidir.” deyiverdi.

Adamın bu tavrı beni kızdırdı. Gece olunca ona bedduada bulundum. Bana onun evliyaya dahil olduğu söylendi. Kapısına vardım. Ağlayarak ve tövbekâr olarak yanıma geldi. Sonra bizden ayrılıp gitti. Nice zaman sonra onu Mescid-i Haram’da hasta ve yüzüstü kapanmış vaziyette görebildik. Fazla gecikmeden de öldü.

Mâlik b. Dînar Hazretleri der ki: “İki şahıstan birinde di- ğerindeki bir özellik bulunmadıkça anlaşamazlar. İnsan şekilleri de kuş cinslerine benzer. Kuşların iki çeşidi arasında bir ilgi, münasebet olmadıkça uyuşamazlar.”

Böyle söyleyen Mâlik Hazretleri, günün birinde bir kargayla bir güvercinin birlikte olduğunu gördü. Aralarında bir benzerlik bulunmayan bu iki cinsin nasıl uyuştukları-na hayret etti! Bir de ne görsün, ikisi de topalmış! O zaman anladı ki, bu sebeple uyuşmuşlar…

Bunun içindir ki bilge kişiler şöyle demiş: “Her insan kendi benzeriyle anlaşır. Aralarında benzerlik bulunmayan iki kişi bir müddet arkadaşlık yapsalar, çok sürmeden ayrılmaları kaçınılmazdır.”

Hırsızın biri Mâlik b. Dînar Hazretlerinin evine girmiş, fakat çalacak bir şey bulamamıştı. Dışarı çıkmaya hazırlanırken, onu gözetleyen Mâlik Hazretleri yaklaşıp selam verdi:

- Eline dünyalık bir şey geçmedi; ahiretten bir şey kazanmak ister misin, dedi.

Hırsız, bu teklife evet dedi. O da abdest alıp namaz kılmasını söyledi. Hırsız sabaha kadar öyle yaptı. Mâlik Hazretleri sabahleyin hırsızla birlikte mescide gitti. Arkadaşları bu yabancının kim olduğunu sordular. Mâlik b. Dînar dedi ki:

- Bu şahıs bizden bir şeyler çalmak için gelmişti de, biz onu çalıverdik!

el-Münâvî: el-Kevâkibü’d-Dürriyye (Beyrut, 1999), 1Ğ414.


KERAMET VE HİDAYET


Meşhur velilerden İbrahim el-Havvâs Hazretleri (ö.291Ğ904) anlatıyor:

Çölde yürürken bir hıristiyanla karşılaştım. Benimle arkadaşlık yapmak istedi. Yedi gün boyunca yürüdük. Bana dedi ki:

- Ey İslâm zâhidi! Bir keramet gösteriver, iyice acıktık.

Ben de, ya Rabbi, dedim, bu kâfirin yanında beni mahcup etme!

O sırada üzerinde kızartmayla taze hurmalar bulunan bir tepsi ve bir su testisiyle karşılaştık. Yemekten sonra yedi gün daha yürüdük. Bu sefer ben ona dedim ki:

- Ey hıristiyan rahibi, sıra sana geldi, sen de marifetini göster!

Adam bastonuna dayanarak dua etti. Bir de baktık, ortaya iki tepsi çıkmış! Üstlerinde benim tepsinin iki katı yemek var. Hayret ettim ve ondan yemek istemedim. Beni yemeye zorladı, fakat yanaşmadım.

- Ye, dedi, çünkü sana iki müjde vereceğim. Ben şu anda müslüman oldum. Duamda da demiştim ki, “Allahım bu kulda bir hayır varsa ve o doğru yol üzerindeyse bana rızık kapısını açıver!” İşte bu rızık böyle ikram edildi.

Yine İbrahim Havvâs anlatıyor: Deniz yolculuğundaydım. Gemide bir yahudi vardı. Ne yerini ne de yediğini değiştirdiğini hiç görmedim. Örtüsüne bürünmüş duruyordu. Onunla biraz konuştum. Serazat, tevekkül sahibi ve çok güzel konuşan bir adamdı. Benimle samimi oldu ve bana dedi ki:

- Sen tevekkül davanda (işini Allah’a bırakmada) sadık isen, şu derin denize atlayıp sahile çıkalım!

Ben teklifi kabul eder etmez adam kendisini denize atıverdi! Peşinden ben de atladım. Böylece denizi geçerek sahile çıktık. Yahudi hiçbir mâbede sığınmamak şartıyla benimle arkadaşlık yapacağını söyledi. Kabul ettim. Bir şehre geldik. Orada bir köşede üç gün bekledik.

Üçüncü gün bir köpek geldi, ağzındaki iki parça ekmeği adamın önüne bırakıp gitti. Bana da güzel ve zarif bir genç temiz bir yemekle geldi, yemeği önüme koyarak “bunu ye” dedi ve gitti. Bu hali gören yahudi: “Senin yolun daha güzelmiş!” diyerek müslüman oldu. Hem iyi müslüman oldu, hem de tasavvuftaki arkadaşlarımızdan biri oldu.

el-Kevâkibü’d-Dürriyye, 1Ğ501-502; Hilyetü’l-Evliyâ, 10Ğ351-52.



CAN BAĞIŞLAYAN CÖMERTLİK



Ebu’l Hüseyin Ahmed en-Nûrî Hazretleri (ö. 295Ğ998) birileri tarafından zındık (dinden çıkmış) diye zamanın halifesine şikayet edilmişti. Yanındaki arkadaşlarıyla cellat huzuruna getirilince, Nûrî Hazretleri önce kendi boynunun vurulması için kılıçla hazır bekleyen celladın önüne atılıverdi. Cellat sordu:

- Ne için acele ettiğinin farkında mısın?

- Elbette farkındayım, boynumun vurulması için öne geçiyorum. Bir an da olsa arkadaşlarımın hayatta kalması için böyle yapmak istiyorum!

Nûrî Hazretlerinin bu akıl almaz cömertliği celladı şaşkına çevirdi. Kafa kesmek için sıyırdığı kılıcı elinden fırlattı! Durumu halifeye haber verdi. Halife de onların işini Bağdat kadısına havale etti. Kadı onların gerçek hallerini anlamak için bazı sorular sordu. Ebu’l-Hüseyin Nûrî sorulan sorulara hayret uyandıran güzel cevaplar verdi. Sonra şu açıklamayı yaptı:

- Şüphesiz Allah’ın bazı kulları vardır ki, Allah için dururlar, Allah için yürürler, Allah için konuşurlar, Allah için yaşarlar, Allah için ölürler; bütün işlerinde Allah’a dönerler, Allah’a tevekkül ederler…

Bu sözleri dinleyen kadı duygulanıp ağladı. Halifeye dedi ki:

- Eğer bunlar zındık iseler, yeryüzünde müslüman yoktur!

Böylece, doğru yolda oldukları anlaşılan bu topluluk serbest bırakıldı.

Nûrî Hazretleri bir ara itikâf halinde (camide ibadet için bekler durumda) iken, fiiblî Hazretleri ona uğramış. Onu gayet sakin ve hareketsiz olarak görmüş ve sormuş:

- Bu tefekkür ve sükûnet halini sen nereden aldın?

O da şöye cevap vermiş:

- Kedimden aldım. Avlanma sırasında onun bir kılı bile kıpırdamaz!

Bir gün yıkanmak için suya girmiş. Hırsızın biri gelip elbisesini alarak gitmiş. Fakat bir saat sonra elleri çarpılmış olarak elbiseyle geri dönmüş. Nûrî Hazretleri demiş ki:

- Ya Rabbi, o benim elbisemi geri verdiği gibi sen de onun ellerini geri ver!

Bu duadan hemen sonra adamın elleri iyileşmiş.

el-Kevâkibü’d-Dürriyye, 1Ğ523-525
.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Karga ve Güvercin Dostluğu
« Posted on: 17 Nisan 2024, 01:49:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Karga ve Güvercin Dostluğu rüya tabiri,Karga ve Güvercin Dostluğu mekke canlı, Karga ve Güvercin Dostluğu kabe canlı yayın, Karga ve Güvercin Dostluğu Üç boyutlu kuran oku Karga ve Güvercin Dostluğu kuran ı kerim, Karga ve Güvercin Dostluğu peygamber kıssaları,Karga ve Güvercin Dostluğu ilitam ders soruları, Karga ve Güvercin Dostluğuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes