> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Binbir Damla > Ağa Düşen Büyük Balık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ağa Düşen Büyük Balık  (Okunma Sayısı 2157 defa)
21 Ağustos 2011, 09:57:10
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Ağustos 2011, 09:57:10 »



Binbir Damla


Mart 2009 123.SAYI


Yusuf YAVUZ kaleme aldı, BİNBİR DAMLA bölümünde yayınlandı.

Ağa Düşen Büyük Balık

Büyük veli Bişr-i Hafî Hazretleri’nin (ö.227/841) çevresinden Mansur Sayyad anlatıyor:

Bayram namazından dönen Bişr bana uğramıştı. Ona:

– Ey Bişr! Evde ne unumuz var ne de ekmek, dedim. Dedi ki:

– Allah yardım istenendir. Balık ağını al da kanala gel.

Ben de ağı yüklenip gittim. Bişr yanıma geldi ve:

– Abdest al da iki rekât namaz kıl, dedi. Öyle yaptım.

– Bismillah diyerek ağını suya at, dedi.

Ben de söylediği gibi ağı suya salıverdim. Ağın içine hemen ağır bir şey düşüverdi. Bir tuğla olduğunu sanmıştım. Dedim ki:

– Ey Ebu Nasr (Bişr), bana yardım et, ağın yırtılmasından korkuyorum.

Birlikte ağı çektik. Tuğla olduğunu zannettiğim ağırlık kocaman bir balıkmış meğer. Bişr dedi ki:

– Onu sat, çoluk-çocuğunun ihtiyacı olan şeyleri alıver.

Sonra balığı alıp şehre girdim. Eşeğe binmiş bir adam önüme çıktı. Balığın fiyatını sordu. On dirheme (gümüş para) satacağımı söyledim. Bana on dirhem sayıp verdi. O parayla ihtiyacım olan yiyecek türü şeyleri satın alarak eve götürdüm. Sonra ev halkına dedim ki:

– İki pide ayırın. Biraz da helva koyun. Bişr’e götürüp vereyim.

Sonra Bişr Hazretleri’ne gittim, kapıyı çalıp kim olduğumu söyledim.

– Kapı açık, yanındakileri koridora bırak da içeri gir, dedi. Dediğini yaptıktan sonra ona şunları söyledim:

– Ey Ebu Nasr! Çocuklar için bir şeyler pişirdim, birlikte yedik. Sana da iki pideyle helva getirdim.

Bişr-i Hafî Hazretleri şunu söyledi:

– Ey Mansur! Eğer içimizde böyle bir karşılık görme  (menfaat arzusu) olsaydı, o büyük balık ortaya çıkmazdı. Sen git de onu ailenle birlikte ye.

Bişr-i Hafî bir sözünde “Nefsini tanıyana, övme zarar vermez.” demiştir. Ölümünden sonra Bişr Hazretleri’ni rüyada gören birisi onun halini sormuş:

– Allah Tealâ beni ve cenazemi takip eden herkesi bağışladı, demiştir.

İbnü’l-Esir, el-Muhtar min Menâkıbi’l-Ahyâr (el-Ayn 2003), 1/470-72; İbnü’l-Mülakkın, Tabakâtü’l-Evliya (Kahire 1973), s.115.


Hâtim-i Asam ve Altı Esas


Şakîk-i Belhî Hazretleri (ö.194/809), kıymetli talebelerinden Hâtim-i Asam Hazretleri’ne (ö.237/851) demiş ki:

– Çoktandır benim sohbetimde bulunuyorsun. Benden neler öğrendin?

– Altı mesele öğrendim, demiş Hâtim-i Asam ve bunları şöyle sıralamış:

Birincisi: İnsanların rızık konusunda şüphe ve tereddüt içinde olduğunu gördüm. Ben ise, “Yeryüzünde hareket eden her canlının rızkı ancak Allah tarafındandır.” (Hud, 6) ayetinden dolayı Allah Tealâ’ya tevekkül ettim. Bildim ki ben de canlılar cümlesinden biriyim. Artık nefsimi rızık endişesiyle meşgul etmedim. Çünkü Rabbim benim rızkımı da üstlenmiştir. (Yeter ki bize düşeni yapalım.)

İkincisi: Her insanın sırrını açtığı, durumunu şikayet edebildiği bir dostu olduğunu gördüm. Bakayım benim dostum kim dedim. Her dost ve kardeşin ölümle birlikte ayrıldığını da gördüm. Ölümden sonra varlığı sürecek bir dost edinmek istedim. Ben de hesap günü yanımda olması, Sırat’ı benimle geçmesi ve Yüce Allah’ın huzurunda beni ferahlatması için iyilikleri dost edindim.

Üçüncüsü: Her insanın düşmanı olduğunu gördüm. Bakayım benim düşmanım kim dedim. Gıybetimi yapan, malımı alan ve bana zulmedenlerin gerçek düşmanım olmadığını anladım. Asıl düşmanım, Allah’a itaat halindeyken benim Allah’a isyan etmemi emreden kişiydi. Gördüm ki bu düşman, İblis ve ordusudur. Onlarla aramızda savaş ilan ettim. Yayımı gerdim, okumu iliştirdim, o şeytanları yanıma yaklaştırmadım.

Dördüncüsü: Her insanın günün birinde bir talibi olduğunu gördüm. Anladım ki bu talip, ölüm meleği (Azrail)dir. Ben de nefsimi ona bırakıverdim (ölüm gerçeğine teslim oldum). Nihayet o geldiği zaman, ayakbağı olmadan onunla koşacağım.

Beşincisi: Şu insanlara baktım. Birine sevgi besledim, diğerine nefret duydum. Halbuki sevdiğim bana bir şey vermiyor, sevmediğim de benden bir şey almıyordu. Dedim, bu evham bana nereden geliyor? Gördüm ki bunun sebebi hasettir. Derhal hasedi kalbimden attım. Herkesi sevmeye başladım. Kendim için istemediğim hiçbir şeyi başkaları için de istemedim.

Altıncısı: Herkesin evi ve barınağı olduğunu gördüm. Kendi barınağımın aslında kabir olduğunu anladım. Hayırdan gücüm yeteni, kabrimi imar için oraya yolladım. Çünkü kabir harap olursa, orada rahat ikamet mümkün olmaz.

Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliya (Beyrut 1997), 8/82; el-Muhtar, 2/137-139


Sehl-i Tüsterî’nin Yemeği


Evliyaullahtan Sehl b. Abdullah et-Tüsterî (ö.283/896) anlatıyor:

Ben üç yaşlarında iken geceleri kalkarak dayım Muhammed İbn Sevvar’ın namaz kılışını seyrederdim. Bazan bana “Sehl, hadi git uyu, kalbimi meşgul ediyorsun.” derdi. Bir gün dayım bana sordu:

– Seni yaratan Allah Tealâ’yı zikretmek istemez misin?

Ben de bunun nasıl olacağını sorunca şöyle açıkladı:

– Yatağına girdiğin zaman dilini oynatmadan kalbinle üç kere “Allahu maiye: Allah benimledir”, “Allahu nâzırun ileyye: Allah beni gözetliyor”, “Allahu şahidî: Allah şahidimdir” diye söyle.

Ben bunları üç gece söyledim. Sonra durumu ona bildirince, bunu her gece yedi defa tekrarlamamı söyledi. Dediği gibi yaptım. Bunun üzerine aynısını her gece onbir defa söylememi tenbihledi. Ben de öyle yapmayı sürdürdüm. Kalbimde bir lezzet oluşmuştu. Böylece bir sene geçtikten sonra dayım bana dedi ki:

– Sana öğrettiğim şeyi kabre girinceye kadar devam ettir. Bu sana dünyada ve ahirette faydalı olacak.

Ben de senelerce buna devam ettim, gönlümde onun tadını iyice hissettim. Sonra dayım dedi ki:

– Ey Sehl! Allah biriyle beraber olur, onu gözetler ve onun şahidi olunca, o kimse Allah’a isyan eder mi? İsyandan, günah işlemekten sakın!

Bir süre tenhada yalnız kalmıştım. Beni ilk mektebe gönderdiler. Dedim ki:

– Bendeki fikir ve maksadımın dağılmasından korkuyorum. Hocaya şart koşun da günde 1-2 saat gidip dersimi alayım, sonra dönüp geleyim.

Böylece mektebe devam ettim. 6-7 yaşlarımda Kur’an-ı Kerim’i ezberledim. Yıl boyu oruç tutuyordum, gıdam da arpa ekmeğiydi. On iki yaşıma kadar böyle sürdü.

Daha sonra her gece seher vakti bir ukıyye (200 gram kadar) tuzsuz ve katıksız saf arpa ekmeği günlük öğünüm oldu. Sonra üç gün boyunca yememeye karar verdim. Sonra da beş günde, yedi günde, on beş, yirmi ve nihayet yirmibeş günde bir yemek alışkanlığı kazandım. Bu halimde yirmi yıl boyunca devam ettim. Sonra yeryüzünde yıllarca süren gezilere çıktım. Daha sonra memleketim Tüster’e döndüm (İran-Huzistan bölgesinde). Bütün geceleri ibadetle geçirdim.

el-Kuşeyri, er-Risâletü’l-Kuşeyriyye (Beyrut 1997), s. 400-401; el-Yafiî, Mirâtü’l-Cinân (Beyrut 1997), 2/149-150.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ağa Düşen Büyük Balık
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:38:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ağa Düşen Büyük Balık rüya tabiri,Ağa Düşen Büyük Balık mekke canlı, Ağa Düşen Büyük Balık kabe canlı yayın, Ağa Düşen Büyük Balık Üç boyutlu kuran oku Ağa Düşen Büyük Balık kuran ı kerim, Ağa Düşen Büyük Balık peygamber kıssaları,Ağa Düşen Büyük Balık ilitam ders soruları, Ağa Düşen Büyük Balıkönlisans arapça,
Logged
21 Ağustos 2011, 18:05:12
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #1 : 21 Ağustos 2011, 18:05:12 »

Üçüncüsü: Her insanın düşmanı olduğunu gördüm. Bakayım benim düşmanım kim dedim. Gıybetimi yapan, malımı alan ve bana zulmedenlerin gerçek düşmanım olmadığını anladım. Asıl düşmanım, ALLAH’a itaat halindeyken benim ALLAH’a isyan etmemi emreden kişiydi. Gördüm ki bu düşman, İblis ve ordusudur. Onlarla aramızda savaş ilan ettim. Yayımı gerdim, okumu iliştirdim, o şeytanları yanıma yaklaştırmadım.

Asıl düşmanımız ne nefsimiz ne de başkaları aslında. Nefis Allah'tandır, Allah'tan olan bir şey nasıl düşmanın olabilir ki?? Nefis sadece gerçek sahibini kaybetmiş bu dünyada ona yardım etmemiz gerekiyor. İnsan da insanın düşmanı olamaz, çünkü insan canlılar içinde en şerefli ve Allah'ın ruhundan üflediği varlıktır. Allah'ın ruhu olan bir varlık düşmanımız olabilir mi?? Tek düşmanımız var Şeytan. Rabbim şerrinden korusun inş.

Beşincisi: Şu insanlara baktım. Birine sevgi besledim, diğerine nefret duydum. Halbuki sevdiğim bana bir şey vermiyor, sevmediğim de benden bir şey almıyordu. Dedim, bu evham bana nereden geliyor? Gördüm ki bunun sebebi hasettir. Derhal hasedi kalbimden attım. Herkesi sevmeye başladım. Kendim için istemediğim hiçbir şeyi başkaları için de istemedim.
Allah razı olsun paylaşım için.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes