> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Bilim ve Teknolojileri > Bilim Yaratılış Diyor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bilim Yaratılış Diyor  (Okunma Sayısı 557 defa)
13 Ekim 2011, 21:10:55
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 13 Ekim 2011, 21:10:55 »



Fosil Yorumları Objektif mi? (Bilim 'Yaratılış' Diyor -10)

Fosil Yorumları Objektif mi?

Evrim teorisinin çıkmasından itibaren en fazla tartışılan saha; paleontoloji, dolayısıyla fosiller olmuştur. Fosil kayıtları uzun zamandır incelenmekte, bunlardan elde edilen neticeler, bizleri hayrete düşürmektedir. Aristo (M.Ö. 384–322) bile, hayatın topraktan birden bire kendiliğinden çıktığını düşünmüş; fosilleri de bu süreç içerisinde bir "hayata tutunma veya kabaca ortaya çıkma" teşebbüsü olarak görmüştür. Peki, toprak altında gömülü kalmış ve taşlaşmış bitki ve hayvan şekilleri ne mânâya gelmektedir? Modern bilimin ortaya koyduğu bilgiler çerçevesinde bakarsak, daha önce yaşamış bitki ve hayvanlar uygun fizikî ve kimyevî şartlar altında taşa dönüşebilmektedir. Ölmüş bir organizma; çürümeden ve leş yiyiciler tarafından tüketilmeden evvel, yeterince hızlı bir şekilde toprak altına gerekli mineral karışımıyla gömülürse fosilleşebilir.

Paleontologlar, fosil kayıtlarını, önceki zamanlarda yaşamış canlılara ait tarihî bir zaman ölçer olarak okumaktadır (Şekil–1). İskeletler, ayak izleri, yapraklar, sporlar, hayvan izleri, tüyler, solucan delikleri ve bir parça deri kırıntısı bile fosil olarak bulunabilmektedir. Bu ipuçlarını yorumlayarak, paleontologlar, geçmişteki canlıların neye benzediklerini bulmaya çalışmaktadır. Kayalar ne hikâyeler anlatmaktadır? Bilimdeki birçok soru gibi, cevabın bir kısmı, altyapıda verilerin hangi faraziyelere göre elde edildiğine bağlıdır. Meselâ bir kişi, bilimdeki materyalistik açıklamalara olan sadakatinden dolayı, başlangıçta peşin şekilde Allah'ın yaratmasının imkânsızlığını kabul ederse, fosil kayıtlarını, kör fizikî ve kimyevî tabiat kuvvetlerinin, herhangi bir hedef veya maksat gözetmeden işlediği bir tarihçe olarak yorumlar.


Bilimin ne kadar objektif olduğu her zaman münakaşa mevzuu olmuştur. Bazıları bilimin, uzun zamandan beri, insanların sosyal sahalardaki sübjektifliğine karşı daha korunaklı olduğunu söyleseler de, durum hiç de iddia edildiği gibi değildir. Bilimin metodolojisi, bilim adamlarının şahsî olarak sahip oldukları felsefe ve değerlerin muhtemel bozucu tesirlerini ortadan kaldıracak bir filtre sağlayabilir mi? Şayet bilimi idealize ederek, onun uyulması gereken bütün şartlara bağlı kaldığını kabul edersek, bu objektiflik sağlanmış sayılabilir. Nitekim bilime ait birçok teori, şu anki hâdise ve fenomenlerin işleyişi hakkında üretilmiştir. Meselâ, hastalıklar hakkındaki mikrop teorisi; yerçekimi teorisi, Mendel'in kalıtım teorisi gibi birçok keşif artık genel geçer prensipler hâline gelmiştir. Bu tarz teorilerin doğruluğu, mevcut hâdiselerle kıyas edilerek kolayca test edilebilir. Meselâ, Ay'ın Dünya'nın, Dünya'nın da Güneş'in etrafında döndüğüne dâir bir teorimiz olsa, bu teorinin doğruluğunu test etmek kolaydır. Yörüngelere ve hızlara ait eldeki bilgileri değerlendirerek güneş tutulması tahmininde bulunup, daha sonra tutulmanın tahminimizdeki gibi olup olmadığını müşahede edebiliriz.

Deneylere, hesaplara ve doğrulama testlerine dayalı bu tarz konularda bilim geniş ölçekte nötr değerli veya objektif görünmektedir. Bu yüzden, aynı deneyleri aynı şekilde yapan bilim adamlarının, şahsî felsefelerinden veya bakış açılarından bağımsız olarak, aynı neticeyi almaları beklenir. Bu tarz tekrarlanabilen fenomenler için doğrudan bir delil olma, açık bir ispat veya çürütme imkânı mevcuttur. Bu tarz teoriler geçmişe ait gözlemlerden bağımsızdır. Meselâ, fiziğe ait bir teori, Dünya'nın eliptik bir yörüngede seyahat ettiğini söyler. Bunun gerçekte böyle olup olmadığının ispatı için, Dünya'nın yörüngesine ait geçmişteki bütün kayıtlar bir ânda yok olsa bile, astronomlar tarafından ihtiyaç duyulacak tek şey, yeni bazı gözlemler yapmaktır.

Fakat bütün bunların tersine, evrim teorisi geçmişte meydana gelmiş münferit hâdiseler üzerinde durmaktadır. Bilhassa, evrimci iddiaların konusu olan fosiller, gezegenlerin dönüşü gibi tekrarlanamayan, bir kerelik tarihî hâdiseleri temsil eder. Öncelikle, bir canlının nasıl ortaya çıktığından (Sonsuz Bir İrade ve Kudret'in yaratmasıyla mı, yoksa kendiliğinden meydana gelme ile mi sorusundan) ve balina veya farelerin nasıl meydana geldiğinden (Allah'ın takdir ve tercihi ile mi, yoksa tabii seleksiyon yolu ile mi sorusundan) bağımsız olarak, bu tarz olaylar yeniden yeniye meydana gelmemektedir. Bunlar geçmişte bir defa yaşanmış ve geçmiştir. Genetikçi Theodosius Dobzhansky'nin dikkat çektiği gibi: "Evrime ait vakalar, bir kereye mahsustur; tekrar edilemez ve geri dönüştürülemez.. Bu hâdiselerin geriye dönüşümünü sağlamak, karada yaşayan bir omurgalıyı bir balığa dönüştürmek kadar imkânsızdır."1 Akıllı tasarımla açıklanan biyolojik köken de belki, bir kereye mahsus, tekrar edilemez ve geri dönüştürülemezdir.

Dolaylı deliller ile akıl yürütme
Genel olarak, canlıların biyolojik menşei ile ilgili teoriler, tekrarlanabilen fenomenleri açıklayan teoriler gibi doğrudan deneye dayalı testlerle doğrulanamaz. Bu, iddiaların dolaylı deliller ile test edilmesi gerektiği mânâsına gelir. Elbette, dolaylı ispatlar da güçlü (veya mantıklı) olabilir. Meselâ, Ali'nin, Veli'yi 7.65'lik bir tabanca ile vurduğu iddia edilebilir; çünkü:

1. Ali'nin parmak izi, Veli'nin cesedinin yanında bulunan 7.65'lik bir tabancanın üzerinde bulunmuştur;
2. Cinayetten önceki gece, Ali, Veli'yi ölümle tehdit etmiştir;
3. Ali geçmişte, Veli'yi gizlice takip etmekten tutuklanmıştır;
4. Cinayet zamanında Ali, Veli'nin yakınlarında görülmüştür.

Ali'yi suçüstü yakalayacak bir müşahede olmasa bile, bu sebepler onun cinayeti işlediğini düşünmeye zorlayıcı sebeplerdir. Ancak, bütün dolaylı deliller bu kadar inandırıcı değildir. Çoğu zaman, dolaylı delil, bir ânda pek çok yöne işaret eder. Bazen, aynı anda birbirine zıt iki yöne işaret ettiği bile olur. Böyle bir durum olduğunda, delillerin birbirine aykırı olan yorumlanma şekillerinin dikkatli bir şekilde tartılması gerekir. Darwin de bu fikirdedir. Onun da dediği gibi: "Doğru/âdil bir sonuç, ancak her sorunun her iki tarafındaki gerçeklerin ve argümanların tamamıyla belirlenmesi ve tartılmasıyla elde edilebilir."2 Dolaylı delil üzerine inşa edilen bir gerçek, bütün hata ihtimallerini bertaraf eden kesin mantıkî bir ispatlama değildir. Dolaylı delil, kesin bir ispatlamanın yerine, akla yatkınlık ve inandırıcı olmayı hedefler. Neticede, dolaylı delillerin değerlendirilmesinde, sübjektif faktörler rol oynar.

Bütün deliller aleyhine olsa bile, iyi bir avukat, müvekkilinin suçsuzluğunu ispatlayabilir: Ali, tabancayı çok eskiden almıştı, bir süre sonra sözkonusu tabanca çalınmıştı, daha sonra asıl suçlu tabancayı Veli'nin cesedinin yanına koymuştu, sesini taklit eden birisi telefonda kendisine Ali süsü vererek maktulü tehdit etmiş ve Ali'ninkine benzer bir elbiseyle maktulü takip ederken görülmüştü. Daha birçok farklı senaryoyla zanlının suçsuzluğu gösterilebilir. Ali'nin aleyhine olan bu durum sarsılabilir, hattâ durum tersine dönüp, Ali'nin masumiyetinin mümkün olduğu bir senaryo ile yer değiştirebilir. Bütün iş, avukatın ve savcının delilleri değerlendirmedeki ustalık ve maharetlerine bağlıdır.

Bu yüzden paleontoloji tarihsel bir bilimdir. Dedektiflik çalışması gibi, geçmişte neyin meydana geldiğine dâir veya geçmişteki durumun ne olduğunu yeniden inşa etmek üzere ipuçları arar. Bu tarz yeniden inşa etmelere genellikle tarihî hikâyeler denir. Paleontologların tarihî hikâyelerini meydana getirmek için üzerinde çalıştıkları ipuçları fosillere ve moleküler dizilere aittir. Her zaman için eksik olan bu tarz verilerin mânâsı da genellikle belirsizdir; bu tarz verilerde bazı açıklamalar diğerlerinden daha çok delille desteklense de, bütün bunlar çok sayıda açıklamaya ve yoruma imkân sağlar. Ölümüne kadar (2005), Harward'da Amerikalı evrimcilerin başkanı olan Ernst Mayr, "Biyolojiyi Eşsiz Yapan Nedir?" isimli son kitabında bu noktaya temas ederken, önemli bir itirafta bulunmaktadır: "Tarih bilgisi.. tarihî zamanın boyutlarını içeren yaşayan dünyanın bütün yönlerine dâir bir açıklama için kaçınılmazdır... Bunun cevabını elde etmek için, özellikle deney yapmanın mümkün olmadığı durumlarda, evrim biyolojisi kendi metodolojisini, yani bazı tarihî hikâyelerini (belirsiz/farazi/kesin olmayan senaryolarını) geliştirmiştir."3 Kısacası, Mayr'e göre, geçmiş yeryüzü hayatının şekil veya taslağını çıkarmak için, paleontologlar, çeşitli derecede gerçekleşme imkânı olan veya olmayan farazî senaryolar öne sürmüşlerdir.

Tarihî hikâye, farazî senaryo, muhtemel hipotez gibi ifade ve kavramlar, hassas ve kesin sınırları olması gereken bir bilim için, hammadde olmaktan çok uzaktır. Ancak Darwinciler yine de, fosil kayıtlarını bir koz olarak görmektedir. Evrimin nasıl meydana geldiği hususu bir yana, Darwinciler, fosil kayıtlarının her halükârda evrimin meydana geldiğini göstermekte olduğunu savunmaktadır. Onların iddiasına göre fosiller, dünya üzerindeki hayatın tarihçesinin kademeli olarak dallanan bir ağaç gibi geliştiğini ve çeşitli organizmaların sayısız nesiller sonunda birbirine belli belirsiz şekilde karıştığını göstermektedir. En vahimi ise, fosil kayıtlarının ağır basan bir biçimde, büyük ölçekli (makroevrim) evrim değişmelerini doğruladığı iddiasıdır.

Evrimcilere göre, sadece evrimin bazı Darwinizm gibi materyalistik formları fosil kayıtlarına mantıkî bir açıklama getirebilir. Hâlbuki evrimcilerin bu faraziyeleri yanlıştır. Yaratılışa inanan ilim adamları, fosil kayıtları için çok daha mantıklı açıklamalar getirmektedir. Allah'ın sonsuz ilim ve kudretiyle yaratırken sebepleri icraatına perde olarak kullanmasını kabul eden yaratılışçı ilim adamları da deneylerden elde edilen ciddi bilgilere gayet uyumlu, makul ve tutarlı izahlar yapmaktadır. Yaratılış inancı bilhassa, kesin hatlarıyla ve organ sistemleriyle mükemmel bir şekle sahip organi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bilim Yaratılış Diyor
« Posted on: 29 Nisan 2024, 10:18:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bilim Yaratılış Diyor rüya tabiri,Bilim Yaratılış Diyor mekke canlı, Bilim Yaratılış Diyor kabe canlı yayın, Bilim Yaratılış Diyor Üç boyutlu kuran oku Bilim Yaratılış Diyor kuran ı kerim, Bilim Yaratılış Diyor peygamber kıssaları,Bilim Yaratılış Diyor ilitam ders soruları, Bilim Yaratılış Diyorönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes