๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2011, 16:35:44



Konu Başlığı: Zaruret ve mazeret vakti sahipleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2011, 16:35:44
c- Zaruret ve Mazeret Vakti Sahipleri:



Zaruret vakitlerinin; -aybaşı halinden çıkan veya daha namaz kılmamışken aybaşı haline giren kadın, yolculuktan dönüp namaz kılmadığını ha­tırlayan mukim ile yolculuğa çıkıp namaz kılmadığını hatırlayan yolcu, er­genlik çağma eren çocuk ve müslümanlığı kabul eden kâfir olmak üzere-dört kişiye mahsus olduğunda ittifak etmişlerdir. Kadm bu vakitler içinde aybaşı halinden çıkarsa ona sadece kanının kesildiği vaktin namazı lâzım ge­lir.

imam Mâlik'e göre, eğer bu kadının kam kesildiği zaman, güneşin batı­şına yalnız dört rek'at namaz kılınabilecek miktar zaman kalmış ise ona yal­nız ikindi namazı lâzım gelir, eğer beş rek'at miktarı kalmışsa ona hem öğle, hem İkindi namazı lâzım gelir. İmam Şafii'ye göre de -yukarıda söylediğimiz gibi- eğer bir rek'at miktarı ve ikinci kavline göre bir tekbir miktarı kalmış ise ona her iki namaz da lâzım gelir. Diğer üç kişi de, bu hususta hayızlı kadın gi­bidirler.

Baygın düşen kimse hakkında ise ihtilâf etmişlerdir, imam Mâlik ile İmam Şâfıi: "Bu da -hayızlı kadın gibi- eğer ayıldığı zaman, yukarıda geçen zaman miktarı kalmış ise kendisine namaz lâzım gelir yoksa gelmez", demişlerdir. Çünkü onlara göre, bütünü baygınlık halinde geçen vaktin namazının kazası lâzım gelmez.

imam Ebû Hanife: "Eğer bu adamın baygınlık halinde geçirdiği namaz­ların sayısı beşten aşağı ise -ne zaman ayılırsa ayılsın- kazası lâzım gelir, beşten aşağı değilse lâzım gelmez", demiştir. Diğerleri ise; "Sadece ayıldığı vaktin namazı lâzım gelir, diğer namazlar lâzım gelmez", demişlerdir.

imam Mâlik'in: «Vaktin sonu bir rek'at miktarıdır» imam Şafii'nin de: «Bir tekbir miktarıdır» diye söylemelerinin sebebi de «Kim gün batmadan ikindi namazının bir rek'atına yetişirse ikindi namazına yetişmiş olur» mea­lindeki hadisin te'vilinde ihtilâf etmeleridir.

imam Mâlik: «Bu hadis, az ile çoğa tenbih babmdandır (yetişilen mik­tar, bir rek'attan az olursa namaza yetişilmiş olmaz mânâsındadır)» demiştir. İmam Şâfıi ise: «Hadis çok ile az'a tenbih babmdandır (Bir rek'attan maksat, namazın herhangi bir cüz'üdür)» demiş ve bu görüşünü «Kim ikindi nama­zından bir secdeye yetişirse ikindi namazına yetişmiş olur» hadisi ile te'yid etmiştir. Çünkü İmam Şafii, bu hadisteki SECDE kelimesinden namazın en küçük cüz'ünün mânâsını anlamıştır. Bunun içindir ki bir sözünde: «Kim günesin doğuş ve batışından önce namazdan bir tekbir miktarına yetişirse vakte yetişmiş olur» demiştir.

İmam Mâlik: «Aybaşı kanı kesilen kadın ile ergenlik çağına eren çocu­ğun vakitleri, gusülü bitirmiş olmaları ile başlar, müslümanhğı kabul eden kâfir ise müslüman olur olmaz başlar» demiştir.

Ayılan baygın da; imam Mâlik'e göre aybaşı kanı kesilen kadın gibidir. Abdülmelik'e göre ise, müslümanhğı kabul eden kâfir gibidir, imam Mâlik: «Vakit namazını kılmadan aybaşı haline giren kadından, mezkûr namazın kazası sakıt olur» demiştir, imam Şafii ise, sakıt olmadığı görüşündedir. Çünkü ona göre namaz vaktin başında yani vakitten namaz kılabilecek mik­tarın geçmesi ile vacib olur. Şu halde eğer kadın, vakitten mezkûr miktar geç­tikten sonra aybaşı haline girerse ona namaz vacib olmuş demektir. İmam Ebû Hanife ise, namazın vaktin sonunda vacib olduğu görüşündedir. Kaza­nın sakıt olması da buna dayanmaktadır. Halbuki İmam Mâlik, imam Şâfıi gibi söylemektedir. Şu halde kazanın sakıt olduğu görüşü, İmam Mâlik'in usûlüne değil, İmam Ebû Hanife'nin usûlüne uymaktadır. [47]


[47] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/234-235.