๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 18:54:29



Konu Başlığı: Tilâvet secdesi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 27 Ocak 2011, 18:54:29
9. Tilâvet Secdesi



Bu babın bahisleri -tilâvet secdesinin hükmü, okunduğunda secde edil­mesi gereken âyetlerin sayısı, tilâvet secdesinin hangi vakitlerde yapıldığı, kime vacib olduğu ve ne şekilde yapıldığı olmak üzere- beş bölümdür. [568]

 

A- Hükmü:
 

İmam Ebû Hanife ile tabileri, «Bu secde vacibtir» demişlerdir, îmam Mâlik ile îmam Şafii ise sünnet olduğunu söylemişlerdir. Bu ihtilâfın sebebi

"ALLAH'a secde ve kulluk edin" gibi secdeyi emreden âyetlerle

"Rahman'ın âyetleri onlara okunduğu zaman hemen secdeye ka­panır ve ağlarlar" [569]gibi emir mânâsını taşıyan âyetlerin mefhumlarını vücub veya mendubluğa hamletmekte ihtilâf etmişlerdir.

îmam Ebû Hanife bu âyetleri zahir olan mânâlarına hamletmiştir. îmam Mâlik ile îmam Şafii ise, bu âyetlerin tefsirinde ashab-ı kiram'a uymuşlardır. Zira sabittir ki Hz. Ömer bir Cum'a günü secde âyetini okumuş ve minberden inip secde etmiş, halk da ona bakarak onunla birlikte secde etmişlerdir. Fakat ertesi Cum'a, yine aynı âyeti okuduğunda halk yine secdeye davran mı şiar sa da cemaate «Durumunuzu bozmayın. Zira Cenâb-ı Hak bunu bize farz kıl­mamış, meğer biz kendimiz istesek» demiştir.

Bunlar «Hz. Ömer bunu ashabın gözü önünde yaptığı halde hiçbirinin ona itiraz ettiği rivayet olunmamıştır. Ashab ise şeriat emirlerinin mânâ ve önem ölçüsünü daha iyi bilirlerdi» demişlerdir. Halbuki bununla ancak bir şahabının sözünü -diğer sahabilerden herhangi birinin ona itiraz etmediği zaman- hüccet sayanlar ihticac edebilirler.

Şâfiiler ayrıca, Zeyd b. Sâbit'in «Rasûlullah (s.a.s)'ın huzurunda VEN-NECMİ sûresini okuyordum. Sûrenin sonunda kendisi secde etmediği için biz de secde etmedik» [570] mealindeki hadisi ile de ihticac etmişlerdir. Tilâvet secdesini vacib görmeyenler adına, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in mufas­sal denilen sûrelerde kâh secde ettiğine [571], kâh etmediğine [572] dair olan riva­yetlerle de ihticac edilmektedir. Zira bu rivayetleri -her ravi kendi gördüğü­nü söylemiştir deyip- te'lif etmek imkânı tilâvet secdesinin vacib olmadığını gerektirmektedir.

îmam Ebû Hanife ise «Emirleri ve emir mânâsında olan haberleri vücu-ba hamletmek esastır» demiştir.

Ebu'l-Meâlî, «İmam Ebû Hanife'nin tilâvet secdesinin vücubu için sec­deyi emreden âyetlerle ihticac etmesi manasızdır. Zira mutlak secdeye dair olan emirler, mukayyed secdenin, yani secde âyetleri okunurken secde etmenin vücubunu ifâde etmezler. Eğer -İmam Ebû Hanife'nin iddia ettiği gi­bi- bunu ifâde etmiş olsalardı, namazı emreden âyetler de okunurken namaz kılmak vacib olurdu. Namazı emreden âyetler okunduğu zaman namaz kıl­mak vacib olmadığına göre, secdeyi emreden âyetler de okunurken secde et­mek vacib değildir» demiştir.

îmam Ebû Hanife de «Secde hakkında varid olan haberlerden çoğunun emir mânâsında olduğunda icma' vardır. Şu halde secde nasıl emredilmiş ise, mukayyed secde de, yani Kur'an okunurken secde etmek de emredilmiştir. Zira bu haberler içinde mutlak secdeye dair âyetler olduğu gibi "Karşılarında Kur'an o-kunduğu vakit secde etmiyorlar" âyeti gibi mukayyed secdeye dair âyetler de vardır. Bunun için mutlak olanları da mukayyede hamletmek lâzımdır. Namaza dair emirler ise bu durumda değillerdir. Zira bu emirlerde, namazın vücubu, birtakım başka kayıtlara bağlanmıştır. Ayrıca Peygamber (s.a.s) Efendimiz de, bu âyetleri okurken secde etmesi ile bize, bu âyetlerde secdeye dair emrin mânâsını, yani bu âyetler okunurken secde etmek gerektiğini bil­dirmiştir» diyebilir. [573]



[568] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/427.

[569] Meryem, 19/58.

 

[570] Buhârî, Sücûdü'l'Kur'an, 1776, no: 1072.

[571] Ebû Dâvûd, Salât, 2/328, no: 1401.

[572] Ebû Dâvûd, Salât, 2/329, no: 1403.      

[573] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/427-428.