> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Bidayetül Müctehid > Sarih olmayan ifadeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sarih olmayan ifadeler  (Okunma Sayısı 1026 defa)
23 Ocak 2011, 17:52:02
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 23 Ocak 2011, 17:52:02 »



2. Sarih Olmayan ifadeler   


Boşanmanın sarih olmayan deyimlerine gelince: îmam Mâlik'e göre bu deyimlerden bazıları açık, bazıları muhtemel kinayelerdir, İmam Mâlik'in açık kinayeler hakkındaki görüşü, sarih deyimler hakkındaki görü­şü gibidir. Yani eğer adamın doğru söylediğini gösteren bir karine bulun­mazsa, açık kinayelerde de -sarih deyimlerde olduğu gibi- kişinin «Ben bo­şanmayı kasdetmedim» sözü kabul olunmaz. îmam Mâlik'e göre açık kina­yelerde, eğer boşanan kadın kendisiyle gerdeğe girilmiş ise, üçten aşağı talâk iddiası da kabul olunmaz. Ancak eğer kadın, bedel mukabilinde, yani hulû' yoluyla boşanmış ise, o zaman kabul olunur. Çünkü hulû' -bir talâk ile dahi olsa- kesin boşanma demektir. Kendisiyle gerdeğe girilmemiş olan kadınlar hakkında ise, açık kinayelerde üçten aşağı talâk iddiası kabul olunur. Çünkü kendisiyle gerdeğe girilmemiş olan kadınların boşanması -kaç talâk ile olur­sa olsun- kesindir. Açık kinayeler «Senin ipin senin omuzundadır», «Sen ke­sin olarak benden boşsun» ve «Sen kocasızsın» gibi deyimlerdir.

İmam Şafii'ye göre ise açık kinayelerde kişinin niyetine başvurulur. Eğer niyeti boşanma ise, boşanmadır, niyeti üç talâk ise üç talâktır, bir talâk ise bir talâktır. Kısacası kişi ne dese» kabul olunur. İmam Ebû Hanife de aynı görüştedir. Ancak onun prensibine göre eğer kişi, bir veya iki talâkı kasdetse, bir kesin talâk vaki olur. Eğer boşanmayı gösteren bir karine bulunduğu hal­de adam, «Ben boşanmayı kasdetmedim» dese, kabul olunmaz. Meselâ, ka­rısıyla boşanma hususunu müzakere ederken bir açık kinaye kullanması, bo­şanmayı kasdettiğini gösteren bir karinedir. İmam Ebû Hanife -dört deyim­den başka- bütün açık kinayelerde bu karine bulunduğu zaman boşanmaya hükmeder. Bu dört deyim de «İpin omuzun üzerindedir», «İddetinin süresini bekle», «Temizlen» ve «Benden örtün» deyimleridir. Çünkü İmam Ebû Ha-nife'ye göre bu deyimler açık kinaye olmayıp muhtemel kinayelerdir.

Muhtemel kinayelere gelince: İmam Mâlik'e göre muhtemel kinaye­lerde -İmam Şafii'nin açık kinayelerde dediği gibi- kişinin niyetine başvuru­lur. Fakat cumhur onun bu görüşüne katılmayıp, «Muhtemel kinayelerle bo­şanma kasdedilse bile, vâki olmaz» demiştir.

Şu halde açık kinayeler hakkında üç görüş bulunmaktadır. Bir görüşe göre mutlaka kişinin niyetine başvurulur ki, İmam Şafii bu görüştedir. Bir görüşe göre, doğru söylediğini gösteren bir karine bulunmadıkça kişinin la­fına bakılmaz ve boşanmaya hükmedilir. Bu görüş de İmam Mâlik'indir. Bir görüşe göre de, kişinin -yalan söylediğini gösteren bir karine bulunmadığı zaman- niyetine başvurulur. Bu da İmam Ebû Hanife'nin görüşüdür.

" İmam Mâlik'in mezhebinde ihtilâf edilen birtakım mes'eleier daha var­dır ki o mes'eleler de -kinaye açık mı, muhtemel mi, kinayenin boşanmaya delâleti kuvvetli mi, zayıf mı diye tereddüt edildiği için- ihtilâf edilmiştir. Bu ihtilâfların hepsi buradaki ana kaidelerle ilgilidir.

İmam Mâlik'in, açık kinayelerde «Kişinin 'Ben boşanmayı kasdetmemiştim' sözü kabul olunmaz» demesinin sebebi: Çünkü gerek şeriat ve ge­rekse lisan örfü bu adamın yalan söylediğine tanıklık etmektedirler. Zira halk bu deyimleri kullanırken, çoğunlukla -aksini gösteren, bir karine bulun­madıkça- boşanmayı kasdederler. İmam Mâlik'in «Açık kinayelerde üçten aşağı talâk iddiası da kabul olunmaz» demesinin sebebi ise: Çünkü bu deyimlerin zahirinden kesin boşanmanın kasdedildiği anlaşılmaktadır. Kesin boşanma da -İmam Mâlik'in meşhur görüşüne göre-: ya hulû' ya üç talâk ile olur. Buradaki boşanmada kadından bir şey alınmadığına göre bu boşanma hulû' değildir. Şu halde elde üç talâk kalır ki, o da ancak kendisiyle gerdeğe girilmiş olan kadın hakkında mümkündür.

İmam Şafii de «Boşanmanın sarih deyimlerinde üçten aşağı talâk iddi­asının kabul olunduğunda icma' bulunduğuna göre, kinayelerde bu iddianın kabul olunması evleviyetle lazım gelir. Çünkü sarihin delaleti kinayenin delâletinden daha kuvvetlidir» diye delil getirmiştir. Mâlikiler de «Talâk laf­zı, her ne kadar boşanmada sarih ise de, üç talakta sarih değildir» deseler, herhalde yerinde "olur. İmanı Şafii'nin bir delili de yukarıda geçen Rükâ-ne'nin hadisidir ki, Hz. Ömer de «Senin ipin senin boynundadır» kinayesi hakkında aynı şeyi söylemiştir.

Açık kinayelerde «Eğer kişi üçten az talâk kasdederse, ric'î boşanma olur» diyen İmam Şafii'nin delili yukarıda- geçen Rükâne'nin hadisidir. «Açık kinayelerde boşanma kesindir» diyen İmam Ebû Hanife de: «Çünkü açık kinaye ile -üç talâk kasdedilsin, edilmesin- evlilik bağının büsbütün iza­lesi kasdolunıır. Uç talâk ise bundan zaid bir mânâdır» demiştir.

Bu ihtilâflarının sebebi, 'Niyet mi lisan örfünden, yoksa lisan örfü mü niyetten önce gelir? Şayet lisan örfü önce geliyorsa, yalnız evlilik bağının çözülüşünü mü, yoksa onunla birlikte üç talâkı da mı ifade eder?' di­ye ihtilâf etmeleridir. «Niyet önce gelir» diyenler, «Mutlak kinaye ile kesin boşanma vaki olmaz» demişlerdir. «Açık olan lisan örfü önce gelir» diyenler ise, niyete iltifat etmişlerdir.

Bu babın ta ashab devrinden beri ihtilâf edegeldikleri mes'elelerinden biri de TAHRİM, yani «Kişinin karısına 'Sen bana haramsın' dediği zaman bu söz neye hamledilir?» mes'elesidir. İmam Mâlik, yukarıda geçen, açık kinayeler hakkındaki görüşüne kıyasen burada da, «Kendisiyle gerdeğe gi­rilmiş olan kadın hakkında1 kesin boşanmaya, yani üç talâka hamledilir. Ken­disiyle gerdeğe girilmeyen kadın hakkında da kişinin niyetine bakılır» de­miştir ki bu, İbn Ebî Leylâ ve ashabtan da Zeyd b. Sabit ile Hz. Ali'nin görü­şüdür, îmam Mâlik'in -îbn Mâcişûn'dan başka- bütün talebeleri de buna katı­lır. İbn Mâcişûn ise, kendisiyle gerdeğe girilmemiş olan kadın hakkında da «Kişinin niyetine bakılmaz, üç talâk sayılır» demiştir. Bu mes'ele hakkında­ki değişik görüşlerden bir tanesi işte budur.

İkinci görüş de şöyledir: «Eğer kişi bununla üç talâk kasdederse üç talâktır, bir talâk kasdederse bir talâktır, yemin kasdederse, yemin olup kef-faret vermesi lazım gelir, hiçbir şey, yani ne yemin ne de boşanmayı kasdetmezse, hiçbir şey değildir, boş bir sözdür». Bu görüşün sahibi de Süfyan Sevrî'dir.

Üçüncü görüş sahibi de «Kişi neyi kasdederse o şey vaki olur. Üç talâk kasdederse üç talâk, bir talâk kasdederse bir talâk vaki olur ve eğer hiçbir şey kasdetmezse, yemin olup keffaret vermesi gerekir» demiştir. Bunu diyen Evzâî'dir.Dördüncü görüş de şöyledir: «Gerek boşanma ve gerek talâk sayısı hu­susunda kişinin niyetine bakılır. Kişi neyi kasdederse, vaki olur. Eğer bir talâk kasdederse ric'î boşanma olur ve eğer kadını talâksız olarak kendine ha­ram kılmayı kasdederse, bir yemin keffareti lazım gelir». Bu sözün de sahibi İmam Şafii'dir.

Beşinci görüş de İmam Ebû Hanife ile tabilerinin görüşüdür. İmam Ebû Hanife de İmam Şâfıi gibi, «Gerek boşanma ve gerek talâk sayısı husu­sunda kişinin niyetine bakılır» demişse de «Eğer kişi bir talâk da kasdetse yine jcesin boşanma vaki olur, eğer hiç talâk kasdetmezse, yemin olup kişi MÜLI (îlâ) sayılır. Eğer hiçbir şeyi kasdetmezse hiçbir şey lazım gelmez» demiştir.

Altıncı görüş sahipleri de «Yeminden başka bir şey değildir. Ona ye­min keffareti lazım gelir» demişlerdir. Ancak bunlardan kimisi «Bu yemin ağır bir yemindir. Bu görüş de, İbn Mes'ud ile İbn Abbas ve Tabiiler'den bir cemaatin görüşüdür. Buhârî ile Müslim'in rivayetlerine göre İbn Abbas'a bu mes'ele sorulduğunda İbn Abbas 'Sizler için Rasûlullah en güzel örnek-tir'[42] âyet-i kerimesini okumuştur. İbn Abbas bu âyeti okumakla kendi görü­şüne, "Ey Peygamber, Allah'ın sana helal kıldığı şeyleri niçin haram kılı­yorsun?" âyet-i kerimesini hüccet göstermiştir [43]. Mesrûk, Ecda1, Ebû Sele­me b. Abdurrahman, Şa'bi ve başkaları da buna katılır. Bu yeminin ağır oldu­ğunu söyleyenler de iki kısma ayrılarak kimisi, 'Zıhar keffareti' kimisi de «Bir köle azadlamak lazım gelir' demiştir.

Bu ihtilâfın sebebi, «Bu söz, yemin midir, kinaye midir, yoksa her ikisi de mi değildir?» diye ihtilâf etmeleridir.

İşte boşanmada kullanılan deyimlerin ahkâm hakkındaki ihtilâfın ana mes'eleleri bunlardı[44]


[42] Ahzâb, 33/21.

[43] Buhârî, Talâk, 68/8, no: 5266; Müslim, Talâk, 18/3, no: 1473.

[44] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/50-53.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sarih olmayan ifadeler
« Posted on: 18 Nisan 2024, 11:44:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sarih olmayan ifadeler rüya tabiri,Sarih olmayan ifadeler mekke canlı, Sarih olmayan ifadeler kabe canlı yayın, Sarih olmayan ifadeler Üç boyutlu kuran oku Sarih olmayan ifadeler kuran ı kerim, Sarih olmayan ifadeler peygamber kıssaları,Sarih olmayan ifadeler ilitam ders soruları, Sarih olmayan ifadeler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes