๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Bidayetül Müctehid => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2011, 16:49:04



Konu Başlığı: Öğle namazının vakti
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2011, 16:49:04
a- Öğle Namazının Vakti:



Alimler, öğle namazının vaktinin zeval (güneşin, gökyüzünün orta nok­tasından sağa doğru yönelmesi) ile başladığı konusunda müttefiktirler. Bu hususta, İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunan şâzz bir görüş ile -geleceği üzere Cum'a namazı bir ihtilâf yoktur. hakkında rivayet olunan bir görüş ayrılığından başka hiç- Öğle namazının muvassa1 (geniş) olan vaktinin sonu ile faziletli olan vakti hakkında ise ihtilâf etmişlerdir.

Muvassa' vaktinin sonu hakkında îmam Mâlik, îmam Şâfıi, Ebû Sevr ve îmam Dâvûd "Her şeyin gölgesi kendisinin boyu kadar olunca Öğle namazı­nın vakti sona erer", demişlerdir. îmam Ebû Hanife'den ise iki rivayet gel­miştir: Birinde: «Bir şeyin gölgesi kendisinin iki misli olunca Öğle vakti sona erer ve ikindi vakti başlar», diğer rivayette ise: «Bir şeyin gölgesi kendisinin bir misli olunca sona erer. Fakat ikindinin vakti ancak iki misli olunca başlar ve bu bir misli ile iki misil arasındaki zaman, öğle namazına yaramadığı gibi ikindi namazına da yaramaz» demiştir. îmam Ebû Hanife'nin iki arkadaşı imam Ebû Yusuf ile îmam Muhammed de bu görüşe katılmışlardır.

Bu ihtilâfın sebebi, bu mevzudaki hadislerin çeşitli olmasıdır. Çün­kü Cibril (a.s.)'in imamet hadisinde denilmektedir ki: Cibril (a.s.) Peygam­ber (s.a.s) Efendimiz'e, birinci günde öğle namazını güneşin zevali sırasında, ikinci günde her şeyin gölgesi kendisinin bir boyu kadar olunca kıldırdıktan sonra "Öğle namazının vakti bu iki vaktin arasıdır" demiştir.[20]

Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in: «Sizden önce gelen ümmetlere nisbetle sizin (dünyada) kalacağınız müddet (bütün güne nisbetle) ikindi namazından ânün batışına kadar (olan müddet) gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi. Onlar onunla amel edip çalıştılar. Fakat gün yarıyı bulunca çalışmaktan aciz kalıp vazgeçtiler. (Bu­nunla beraber) kendilerine birer kırat (gündelik) verildi. İncil ehline de in­cil verildi. Onlar da ikindi namazı vaktine kadar onunla amel edip çalıştık­tan sonra âciz kalıp vazgeçtiler. Onlara da birer kırat (gündelik) verildi.

 Sonra bize Kur'an verildi. Biz de güneşin batışına kadar çalıştık ve bize iki­şer kırat (gündelik) verildi. Bunun üzerine Tevrat ve İncil ehli "Ey Rabbi-miz, onlara ikişer kırat, bize ise yalnız birer kîrat verdin. Halbuki biz daha çok çalıştık" derler. Allah (c.c.) da: "Bütün gün çalışmamış olduğunuz hal­de, tayin edilen gündeliğinizden bir şey kestim mi?" diye sorar. Onlar: "Ha­yır, kesmedin ya Rab" derler. O da: "İşte o, benim fazlımdır, dilediğime veri­rim" der» [21]buyurduğu da rivayet olunmuştur.

îmam Mâlik ile îmam Şâfıi, Cebrail (a.s.)'in hadisini, îmam Ebû Hanife de bu hadisin zahirini almışlardır. Çünkü bu hadisin zahirinden, ikindi vakti­nin öğle vaktinden az olduğu anlaşılmaktadır. Halbuki eğer ikindinin başlangıcı, gölgenin bir misli olduğu zamandan itibar edilirse, günün ortasından ikindiye kadar çalışanların çalışma müddeti kendilerinden sonrakilerin ya çalışma müddeti kadar, ya daha az olmuş olur ki bu durumda temsildeki kuv­vet azalmış olur. Muhammed b. Hazm diyor ki: Durum Hanefîlerin zannet­tikleri gibi değildir. Ben denedim: Bir kametin dokuz küsur saat kadar uzadı­ğını gördüm. Kadı -îbn Rüşd- der ki "Bu kesirin miktarında şüphem vardır. Zannederim ki üçte bir dedi..".

Öğle ile ikindi vakitlerinin bitişik olup aralarında boş bir vaktin bulun madiğim söyleyenlerin delili ise, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in sabit olar«Bir namazın vakti girmeden diğer namazın vakti çıkmaz» [22] hadisidir.

Öğle namazının faziletli olan vaktine gelince: îmam Mâlik: «Tek başı­na namaz kılan kimseye vaktin evveli faziletlidir. Camide cemaatle namaz kılanlara ise, vaktin evvelinden biraz tehir etmek müstehabdır» demiştir.

îmam Şâfıi: «Sıcaklığın şiddetli olmadığı zamanlarda vaktin evvelinde namaz kılmak daha sevablıdır» demiştir. îmam Mâlik'ten de bu görüş rivayet olunmuştur.

Bir cemaat de: «Tek başına olsun, cemaatle olsun, hava ister sıcak, ister serin olsun en sevablı olan, vaktin evvelinde namaz kılmaktır» demişler­dir.

Bu ihtilâfın sebebi, bu mevzuda, birbiriyle çelişen iki sabit hadisin mevcudiyetidir. Biri «Sıcak şiddetlendiği zaman (öğle namazı)nı serinliğe bırakınız. Zira sıcağın şiddeti cehennemin kaynamastndandır»[23] hadisidir.

İkinci hadis, «Peygamber (s.a.s) Efendimiz sıcağın şiddetinde namaz kılardı» [24] mealindeki hadistir.

Müslim'in aldığı Habbab'ın hadisi de «Peygamber (s.a.s)'e, sıcağın şiddetinde namaz kılmaktan yakındılar. Onları dinlemedi» [25] meâlinde-dir. Bu hadisin ravisi Züheyr: Şeyhim Ebû İshak'a: «Öğle namazı için mi yakındılar? diye sordum. Evet dedi. Erken kılındığı için mi? dedim. Evet de­di» demiştir.

Kimisi, namazı serinliğe bırakmağa dair hadisi -nass olduğu için- tercih etmiş ve nass olmayan bu hadisleri te'vil etmiştir.

Kimisi de, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in "Amellerin en faziletlisi ne­dir? sorusuna

  «Vaktin evvelinde kılınan namazdır» [26] diye verdiği cevabın umûmuna bakarak bu hadisleri tercih etmiştir. Halbuki bu hadis, her ne kadar sıhhatinde ittifak edilen bir hadis ise de, ondaki ziyade, yani «Vaktin evvelinde» kaydı hakkında ihtilâf edilmiştir. [27]


[20] Tirmizî, Salât, 1/113, no: 150; Nesâî, 1/255.

[21] Buhârî, Saiâi, 17, no: 557; Ahmed, 2/121.

[22] bkz. Müslim, Mesâcid, 5/55, no: 681; Ebû Dâvûd, Salât, 2/11, no: 441

[23] Buhârî, Mevâkitus-Satât, 9/9, no: 533; Müslim, Mesâcid, 5/32, no: 615

[24] Buhârî, Mevâkitü'S'Satâl, 9/21, no: 565; Müslim, Mesâcid, 5/40, no: 646

[25] Müslim, Mesâcid, 5/33, no: 619.

[26] Tayâlisî, 49, no: 372

[27] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/223-226.